Analiz
Giriş Tarihi : 25-12-2018 10:18   Güncelleme : 25-12-2018 10:18

Paralel Devlet- FETÖ - Gözetim Toplumu - Şeffaf Hapishane Ve Panopticon

Paralel Devlet- FETÖ - Gözetim Toplumu - Şeffaf Hapishane Ve Panopticon

Paralel Devleti; paradigmasının bilimler matrisini ve çeşitli fikir fraksiyonları etrafında kümeleşen sosyal etnik grupları içerecek şekilde dizayn edildiği, anayasal meşru devletleri yıkmak, ele geçirmek, yönetimsiz bırakmak, ülkeleri sömürge, halklarını kapitalizmin modern köleleri haline getirmek için hedef alan bilimi, teknolojiyi,  postmodern şiddet türlerini ve sosyal mühendislik araçlarını silah olarak kullanan unsur olan alt örgütlerinin kontrolü altındaki üyelerinin sistematik şekilde ideolojik, kişisel gelişim ve gerekli her türlü eğitimden geçirildiği, gerektiğinde terör tedhiş ve fiziki eylemleri canavarca his ile gerçekleştirebilen gerektiğinde farklı hücre tipi örgütlenme metodları ile gizlilik çerisinde legal görünümlü olarak organize olan, sosyal, ekonomik, siyasal ve kültürel faaliyetleri ile devamlı büyüyüp gelişmeye çalışan postmodern anarşist örgüt olarak tanımlıyoruz.

Koyun postuna bürünmüş bu postmodern anarşist örgütün tanımımda geçen bilimsel silahlarından biri Gözetim Toplumu Projesidir.

Projenin dünyadaki fikir babası Jeremy Bantham olup, projesi ‘Panopticon’, bir hapishane modelidir.

Modelin sosyal hayata uygulanıp deneyselleştirilmesi ile özgür doğan insanoğlu adeta şeffaf bir hapishanenin mahkumu yapılmaktadır.

Evet, Bantham bir hapishane projesi geliştirmişti ve adına panopticon demişti. Projenin temelinde mahkumların gözlendiğini bildiği ama gözleyeni ve ne zaman gözlediğini bilmediği, bir tahakküm, bir egemenlik kontrol ve yönetme biçimi vardı.

KAMUSAL ALAN ŞEFFAF HAPİSHANEYE DÖNÜŞTÜRÜLDÜ

Proje zamanla psiko-sosyal bir gözetim toplumu, şeffaf hapishane, yani bir toplum mühendisliği aracı haline geldi. Süreçte projeye en büyük bilimsel katkıyı İran devrimde bizzat çalışmış ve Humeyni devriminin fikir babalarından olan BÜYÜK KAPATILMA, İKTİDARIN GÖZÜ VE DELİLİĞİN TARİHİ GİBİ KİTAPLARIN YAZARI OLAN MİCHAEL FAUCOLT yapmıştır.

Faucolt, PANOPTİCON projesinin mimari ilkelerini sosyal mühendislik potasında modernize edip, kamusal alanı adeta şeffaf hapishaneye dönüştürmüştür.

Gözetim toplumu projesinin siyasallaşması ve iktidar olmadan hükmetme aracı haline gelmesi ile paralel devlet hareket kabiliyeti bulmuştur. 

FETÖ kendi deyimiyle kılcal damarlarına sızdığı devletin imkanlarını, Avrupa Birliği uyum yasaları ve devleti modernize etme kılıfı altında kullanarak, bir taraftan tüm bireylerin mahrem alanlarına ( devletten aldıkları hukuki yetkiyi suiistimal edip teknolojinin sunduğu bilgi işlem, mobese, telefon, dinleme vb araçlar ile ) girerken, diğer taraftan gözetlediği bireylerden biat ettiremediklerini, boyun eğdiremediklerini de, Ergenekon gibi devasa soruşturma kumpasları ve mobing gibi postmodern anarşist metotlar ile bertaraf edip, yok ediyordu.

FETÖ’nün gözetim toplumu projesi sayesinde mahremine girdikleri, sadece kişiler değildi, devletin de en mahrem kozmik yerlerini, türlü senaryolarla dijital kapsama alanına almaya çalışıyordu.

George Orwell’in 1984, Hayvan Çiftliği, ve Aldous Huxley’in Cesur Yeni Dünya adlı kitapları başta olmak üzere Mistik Futurizmin öngördüğü küreselleşme ile ilgili bir çok eserde  ortaya konulan, Geleceğin Siyasal Küreselleşmesi, yani Siyasal Futurizm ile Yeni Bir Dünya Yaratmak ve Ulus Devletlerde ön gördükleri Devrim fikirlerini gerçekleştirmek isteyen derin dünyanın evangelist patronları,  gözetim toplumu projesini araçsallaştırarak, Arap Baharı sürecinde, projenin, postmodern hâlini etkin şekilde kullanmışlardır.

Öngörülen Cesur Yeni Dünyayı kurgulamak için toplumsal şiddet hareketleri kurgulanmış ve bireyler kitlelere entegre edilerek, şiddet hareketleri dizayn edilmiştir.

Artık matematiksel bir (1) hâline getirilen bireyler; insan hakları kavramları ile ütopik şekilde, kişiliklerinin nevrotik özellikleri de kullanılarak, Ortadoğu ve siyasal istikrarsızlık istenilen bölgelerde,  birer silah haline getirilerek, isyan hareketlerinde kullanılmıştır. Yani insanoğlunun iç dünyasında kodlanan sevgi ve şiddetin kaynağı çözümlenerek, bireyler istenildiğinde sevgi istenildiğinde şiddet gösteren denekler haline getirilmeye çalışılmış ve hür şahsiyetleri gözetim toplumunun şeffaf parmaklıkları arkasına hapsedilmeye çalışılmıştır.

KURGULADIĞI NETWORKU BİR ÖRÜMCEK AĞI GİBİ ULUS DEVLETLERİN ÜZERİNE ATTI

Nihayet,  gözetim toplumunun baskısı ve psikolojik şiddetle iradesi kırılmış modern insan tipi adeta donanımlı, eğitimli robotlaştırılmış bir silah haline gelmiştir. Artık, onların her biri bir KESİN İNANÇLILARDIR....

Bu insan modeliyle bir Matrix kurgulanmıştır. Ve MATRİX her yerdedir. Paralel devlet; elindeki insan gücüyle sosyal sermaye kurmuş, kurguladığı networku bir örümcek ağı gibi Ulus devletlerin üzerine atmış, balık ağı gibi kullandığında ise millî unsurları tek tek yok etmiştir.

Güven tutkaldır. Toplumsal güveni sabote eden paralel yapı, hem kişilerin birbirleri arasına, hem de milletle devlet arasına fitne sokup, meşru devleti bypass etmeye çalışmıştır. Projeye göre; bireylerin yaşadığı toplum ve devlete artık güvenleri yok edileceğinden dolayı, hedef kitlenin, gayri meşru networke, yani paralel devlete boyun eğmesi planlanmıştır.

Yine Projeye göre, Devletin içinde network oluşturan Paralel Devlet, artık toplumun yüzde olarak büyük çoğunluğuna temas edebilmekte ve toplum ile devlet arasındaki sözleşmeyi (Toplum Sözleşmesi’ni) yani Anayasayı sorgulatmakta ve bir sivil darbe (autogolpe) öngörmektedir. Aynı V FOR VANDETTA filminde olduğu gibi.

İşte Türkiye'de paralel devletin gezi olayları sırasında yaptığı isyan provasının bilimsel analizi budur.

DARBENİN MEŞRULAŞMASI İÇİN 17/25 ARALIK KURGUSU

Peki, Paralel Devlet 17 / 25 Aralık kurgusunu neden yapmıştır?

Cevab : Locke’ye göre, egemenin yolsuzluk yapması,  sözde halk devrimini meşrulaştırır. John Locke İngiliz ve Amerikan devriminin fikir babasıdır.

17 / 25 Aralık; Paralel Devletin illegal olarak yapmaya çalıştığı darbenin meşrulaştırılması için kurgulanan altyapıdır.

Paralel devletin unsuru FETO’nun örgüt ritüellerinin Helenistik kültür, yani Roma ile kurlaştığını Herkül, Olimpiyat gibi kelimeler kullandığını ve bu kurlaşmanın dinler arası diyalog projesi ile flörte döndüğünü biliyoruz.

İşte örgütün iletişim programının adı Bylock ile Papaz John Locke’ye bu çerçevede nazire yapılmıştır. Bylock’un programcısı eski FEM dershanesi talebesi ABD vatandaşı olan zat, bu nazireye uygun olarak kendi adını da DAVİD KEYNES olarak değiştirmiştir. 

Şifreler ve subliminal mesajlar işte bu ana ideolojiyi resmetmek ve motivasyonu sağlamak için verilmektedir. Yani paralel devlet Türkiye'de bir devrim planlamış bunu uluslararası konjonktürde evrensel bir dil kullanıp meşrulaştırmak için 17 / 25 ve gezi olaylarını kurgulamıştır.

1688 İngiltere devriminin fikir babası papaz John Locke ait manifestonun 15 Temmuzda bizzat uygulamaya konulmasının şifreleri , 15 Temmuz akşamı FETÖ’nün TV kanalında konuşma yapan sözde İsrail İmamı KEREM BALCI'NİN; UZLAŞMA MUTABAKAT MÜZAKERE YOLSUZLUK HUKUKSUZLUK vb kelimeleri kullandığı ve darbeyi meşrulaştırmaya gayret ettiği konuşmasının, JOHN LOCKE'NİN  "HÜKÜMET ÜZERE İKİNCİL İNCELEMELER" adlı kitabi ile neredeyse kelime kelime aynı olması ile deşifre olmuştur. Kitaptaki ilginç yorumlardan birisi ise; John Locke mülkiyet hakkından yola çıkarak Anadolu topraklarının Türklerden yani bizden bir gün geri alınacağını iddia etmesi idi. 

Yani bu papaz Locke taaa o yıllarda Yunanlıların ve Rumların büyük idealinin propagandasını da yapmış. Bu günlerde yaşadığımız İzmir’deki casus papaz Brunson olayı, 15 Temmuzda malum helikopterin Yunanistan’a kaçması gibi objeler göz önüne alındığında; meselenin derinliklerinin tinsel (mistik) kökenli olduğu ve Anadolu topraklarında 3. Roma projesi kurgulandığının, komplo teorisinden öte bir plan olduğu ortaya çıkmaktadır.

15 Temmuz darbe girişimi ile  V For Vandetta filmindeki parlemanto binasi ve köprü saldırıları gibi görsel müşterekler ve o filmdeki, 1688 devrimi, GEORGE ORWELL 1984  adlı kitabı, CESUR YENİ DÜNYA adlı kitabın senaryoya İlham olması ve işlenmesi ayrıca bir makale konusudur.

BİR İSLAM KENT MODELİ

Yukarda panopticon fikri üzerinden şeffaf ve toplumsal bir açık ceza evi fikri dizayn edildiğini ve bunu paralel devletin millete hükmetmek için araçsallaştırdığını anlattık.

FETÖNÜN Taşeron olarak eğitildiği labaratuvar ise ABD UTAH eyaletindedir. FETO 2006 YILLINDA UTAHDA "BİR İSLAM KENT MODELİ KONYA -  DÖNÜŞMEKTE OLAN ŞEHİR KONYA" adlı sempozyumu düzenlemiştir.

FETÖ, Türkiye’ye yönelik tüm operasyonlarını Utah üzerinden yapmıştı. Utah kamuoyuna adeta FETO’nun operasyon merkezi olarak yansımış, FETÖ’nün akademik toplantılarında da merkez olmuş, adeta Türkiye’ye yönelik projelerin üretildiği düşünce merkezine dönüştürülmüştü.

900 bin dolarlık Utah’daki bu sempozyumu kim finanse etmiş?

Tahmin edin. Tabi ki,  Soros.

Soros-FETÖ kardeşliği çok kadim ve derin.

Peki, bu konferansa Türkiye’de kimler ve hangi kurumlar destek vermişti.

Projenin PİLOT ŞEHRİ KONYA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ, bu konferansa bizzat katıldığı gibi bunu da maharet gibi medyada haber yapmışlardı.

FETÖ’nün ABD'de örgütlendiği tek eyalet Utah değildi. Ama Utah Türkiye’ye yapılan FETÖ saldırılarının organize edildiği merkezdi.

Emniyetin yaptığı Usulsüz dinlemeler, ses kayıtları bu dönemde Utah’dan servis edilmiş. Utah tam bir operasyon merkezine dönüştürülmüştü. Özellikle Polis Akademisi mezunları, FETÖ’nün Emniyet Genel Müdürlüğündeki yöneticileri tarafından, ABD’nin çeşitli eyaletlerine gönderiliyor ve proje için yetiştiriliyorlardı. Bu eğitimlere gönderilen polis yöneticileri ve akademisyenlerin birçoğunun ‘çözüm sürecinde’ PKK lehine rol oynadıkları bu gün deşifre olmuştur.

Başkent Washington'da eğitim gören FETO polislerinin yurt ve burs gibi işleri için Turkish İnstıtude For Security And Democracy, ayrıca yine bu dönemde Teksas üniversitesinde, Turkish İnstitude For Police Studies yani Polis Eğitimleri için Türk Enstitüsü kurulmuştu.

Yönetimin FETÖ tarafından ele geçirilen IPA İnternational Police Assication ile ihanet ve kumpasın sacayağı tamamlamış oluyordu.

Çoğunun FETÖ’cü olduğu polisler burada Türkiye’yi Irak gibi yıkmak için akademik çalışmalar yapıp, birçok ihanet projesi ürettiler.

Önder Aytaç, Emre Uslu, bu kişilerin en popülerleri olup medyada adı duyulmamış binlerce polis, akademisyen, yerel yönetim ve devlet görevlisi olan FETÖ’cüler bu eğitimlere gönderilmişti. İşte baş FETÖ’cü hainlerden Emre Uslu bu dönemde Washingtonda Graham Fuller ile görüşür ve Washington James Town vakfında işe girer.

O dönem Polis amirlerinin ABD'de yaptığı tez konularını incelerseniz Türkiye’de neyin planlandığını çok rahat görürsünüz. Ancak ne yazık ki, bu konuda halen kapsamlı adli bir SORUŞTURMA açılmadığını zannediyorum.

O dönemde, Türkiye’ye yönelik hain planların yapıldığı merkezde Emre uslunun ev arkadaşının kim olduğu, toplantılara kimlerin katıldığı ve bir çok soru araştırılmalıdır. Genel Kurmay kendine karşı yapılan saldırı operasyonunu bulmaya yönelik araştırmasında, Utah-Erbil-Ankara üçgenini keşfettiğini ise medyadan takip etmiştik.

PENSİLVANYA tipi cezaevi sistemi

Netice itibariyle Utah’da, Türkiye'ye karşı hain bir proje planlanmış projenin pilot ili Konya Seçilmiş ve dönemin protokol isimleri bu projede bizzat bulunmuşlardı.

Gözetim toplumu projesinin Utah’da yapılan alt projesi olan Dönüşmekte olan bir İslam kent modeli Konya projesini kısaca anlattıktan sonra gözetim toplumu konumuza devam edelim.

Gözetim toplumu projesi farklı toplumlar için farklı modelde şeffaf hapishane modelleri öngörüyor ve şeffaf hapishane cezaevi modellerinden ilham alıyordu.

Bu ceza evi modelleriyle uyumlu, sosyal projeler yapılıp toplum mühendisliği ile toplumları kontrol altına alıp yönetmek için farklı bilimsel metot ve infaz sistemleri geliştirilmişti.

PENSİLVANYA, Amsterdam, Newyork Auburn, İrlanda tipi cezaevi sistemleri vardı

PENSİLVANYA tipi ceza evi sistemiyle, FETO’nun örgütsel ritüellerini karşılaştırdığımızda, gördüğümüz ritüellerin benzerliği, bize örgüt liderinin neden PENSİLVANYA da olduğu hakkında da fikir veriyor. Bu projede hiç bir şey tesadüf değildir. Her şeyin bir sebebi vardır. Ve biz deşifre ediyoruz.

PENSİLVANYA tipi cezaevi sistemi, kaynağını Hristiyanlık dininden alır. Mahkûmlar dini inanç modelleriyle kontrol altına alınır. Hücre sistemi vardır. Gizlilik esastır. Gardiyanları tanımazlar, kukuleta giyerler ve birbirlerini tanımazlar. Sistem daha sonra AUBURN NEWYORK SİSTEMİNE dönüşmüştür.

Auborn sisteminde; toplu yerlerde konuşmak yasaktır. Mahkûmlar sessizce yürürler. Aileleri ile konuşmaları yasaktır. Cezalandırma vardır. Hem toplu hali, hem hücre tipini barındırır. Yani bu sistemde kurgulanan FETO’nun şu an deşifre olmamış kripto hücreleri vardır.

FETO’yu dizayn eden, örgüte güç veren, Gözetim Toplumu Projesini ana başlıklarla izah etmeye çalıştık.

Bir sonraki yazımızda Türk milletini zincirlemek için kurgulanan Postmodern Anarşizm ve Şiddet Türleri ile devam edeceğiz.

Allah’ın izniyle, Türk Milleti’ne kimse zincir vuramayacaktır.

ihsan ZORLU - KÜ-YEREL STRATEJİ

adminadmin