Analiz
Giriş Tarihi : 31-08-2018 10:27   Güncelleme : 31-08-2018 10:27

Pardus meselesi ne oldu!

Pardus meselesi ne oldu!

Belediyelerden israftan kaçınmalarını, dövizle işlem yapmamalarını, ABD malları yerine yerli mallarını kullanmalarını isteyen tebligatın her alanda uygulamaya geçmesi lazım.

Doların  “Dünya para birimi” statüsünü kazandığı 1944’ten bu yana ABD benzer meydan okumaları hep yapıyordu. Ama son dönemdeki kadar pervasız hiç olmamıştı.

Bilhassa bu ayın başından bu yana dolar üzerinden ülkemize açılan ekonomik savaş hepimizin canını fazlasıyla sıktı.

Bu arada,  milleti psikolojik etki altına alarak ayrıştırma çabalarına da prim vermememiz lazım geldiğini herkes gibi bir de ben hatırlatayım.

“Battık-bittik” dövünmelerine kulak asmadan realist politikalarla geleceğe odaklanmamız lazım.

Kimse bunun imkânsız olduğunu söyleyemez.  Her şeye yeniden hatta sıfırdan başlama cesareti ve özgüvenini Kurtuluş Savaşında bu millet gösterdi. Bağımsızlığından ve kazanımlarından kimseye taviz vermeyeceğini, kimseye boyun eğmeyeceğini 15 Temmuzda tekrar hatırlattı.

Bu krizi fırsata dönüştürmek de yine bizim elimizde. Her alanda üretim yapmak durumundayız. Eğitim, ekonomi, sağlık, sanat, tarım, kültür, savunma, teknoloji gibi aklınıza gelebilecek her alanda üretmek mecburiyetindeyiz.

Eğer üreten bir toplum olmazsanız tüketicilikten öteye geçemez ve kimse ile rekabet edemezsiniz. Şu anki ortam geçmişte yapamadıklarımızı yapmak, kaybettiklerimizi telafi etmek için çok elverişli. Diğer bir anlamda da mecburiyet.

Şu anki durumda en tehlikeli senaryolardan biri de “Başkasından bana ne,  ben gemimi kurtarayım” diye düşünmek ve davranmaktır.

Bundan yaklaşık 3-4 yıl önce kaleme aldığım “Türkiye Birleşik Devletleri”, “Büyük Türkiye Devleti” yazılarımda (15 Temmuz’un çok öncesinde) ülkemizi ve bizi çok büyük sıkıntıların beklediğini; bu sıkıntılara katlanabildiğimiz ve üstesinden geldiğimizde dünyada bambaşka bir Türkiye olacağını yazmıştım.

Tüm sıkıntılara rağmen hala aynı kanaatteyim, Bu sıkıntılar yarın veya birkaç gün sonra bitecek diye kimseyi kandırmak istemiyorum. Ama birkaç yılı atlattığımızda (ki atlatabilirsek – çünkü bunun için milletçe dik durmamız gerek) Türkiye’nin önünün hiç tahmin edemeyeceğiniz kadar açılacağını söyleyebilirim.

Devletin yapacağı şeyler var, milletin yapacağı şeyler var.

Her şeyden önce dışa bağımlılıktan kurtulmamız öncelikli husus. Birkaç hafta önce AK Parti’nin tüm belediyelere gönderdiği 17 maddelik bir tebligat vardı. Bunların içinde en önemli gördüğüm husus belediyelerden ivedilikle PARDUS işletim sistemine geçilmesinin istenmesi idi. (Pardus; adını nesli tükenen Anadolu panterinin isminden alan 2003 yılında temelleri atılan milli işletim sistemi)

“Türk gibi başlamak” çok güzel ama sonunu da getirmek daha mühim. Bu satırlardan acaba kaç tane belediye veya bir başka kurum PARDUS işletim sistemine geçti sormak istiyorum. Bugün hepimizin kullandığı Amerikan menşeli işletim sisteminin tekelinden kurtulmamız ve lisans ücreti ödenmeyen, yerli ve milli yazılımımız olan PARDUS'a geçmesi lazım.

Belediyelerden israftan kaçınmalarını, dövizle işlem yapmamalarını, ABD malları yerine yerli mallarını kullanmalarını isteyen tebligatın her alanda uygulamaya geçmesi lazım.

Mesela ülkemizde kullanılan ithal kağıt meselesini Diriliş Postası Yayın Yönetmenimiz Erem Şentürk daha birkaç gün önce yazısında ele aldı.(Yetkililer bunu dikkate almalı) Ayrıca yerli arama motoru “Yaani” ve WhatsApp”a alternatif olarak pek çok kişinin kullanmaya başladığı “Bip” gibi uygulamalara geçmek de bilhassa bu alanda dışa bağımlılığımız azaltır.

İbrahim Kılıç / Diriliş Postası

adminadmin