Fikir
Giriş Tarihi : 29-01-2020 09:35   Güncelleme : 29-01-2020 09:35

Peygamberimize Ve Milletimize Hakaret Eden Sevan Nişanyan’ın Cürümleri

26 Ocak tarihli gazetelerin yazdığına göre Ermeni yazar Sevan Nişanyan sosyal medya hesabından Elazığ depreminden dolayı Elazığlı vatandaşlara hakaret etmiş: “Elazığ Tr'nin en bağnaz, en câhil, en paranoyak, cinsel saplantılı, maddî ve manevî tecavüz kültürü gelişkin kentidir. Gasp edilmiş emlak üzerine kuruludur, inkâr edilmiş kimliklerden örülü bir hapishanedir…”

Peygamberimize Ve Milletimize Hakaret Eden Sevan Nişanyan’ın Cürümleri

Bu şenî sözlerinden dolayı soruşturma açılmış ve aranıyormuş. Geç kalındı. Sevan denen alçağın ilk vukûatı değil bu. Bu zimmînin daha ağır cürümleri vardı birkaç yıl önce. Kesesine kaldı. Sevan denen bu zimmînin 29 Eylül 2012’de kendi blogunda ve aynı tarihli gazetelerin de haber ettiği üzere, şu şenî sözleri söylemişti:

 

“Buna karşılık, bundan yüzlerce yıl önce Allah’la kontak kurduğunu iddia edip bundan siyasî, mâli ve cinsel menfaat temin eden bir Arap lideriyle dalga geçmek nefret suçu değildir. İfade özgürlüğü denilen şeyin âdeta anaokulu seviyesindeki bir test örneğidir.”

 

“Arap lideri” diye yaftaladığı Hazreti Peygamber Efendimizdir. Bu sözleri söyleyen Sevan denen alçak ağzından çıkanı kulağı duymuyorsa, söylediklerinin Müslüman bir ülkede “haddi aşmak” mânasına geldiğini ve cezalandırılabileceğini idrak edemiyorsa, onu ya tımarhâneye kapatılmalıydı, ya da aidiyeti olan ülkeye tehcir edilmeliydi.

 

Sevan Nişanyan: “Allah diye biri varmış…”

 

Vukûatı çok olan Sevan Nişanyan denen hain zimmî bununla kalmamış, “Sevanyan.Blog.com” sitesinde Ekim 2013 tarihli Propaganda Yayınları adı altında neşrettiği “Hocam, Allaha Peygambere Laf Etmek Caiz midir?” başlıklı şenaat dolu yazısında Müslümanların mukaddeslerine ve Allah’a defalarca hakaret etmişti: “Neymiş? Allah diye biri varmış, canı sıkıldıkça kitap yazarmış ama artık yazmamaya karar vermiş, pırpır kanatlı ulaklarla birtakım hazretlere mesaj iletirmiş, o hazretlere dil uzatan maazallah çarpılırmış. Bu hikâyelere istemesen inanma diyorlar, tamam, ama inanmadığını açık açık söylemen caiz değildir. Nedenmiş? Müslümanlar alınırmış!”                                   

 

Bu sözleri aşikâre söylemekle vatandaşlık haklarından düşmüş olan Nişanyan küstahlığını daha da öte götürerek “özür dilemeye niyetim yok” diyebiliyor.

Yürürlükteki rejim Batılı bir rejim olsa da,  mülkiyetiyle, ruhuyla, şehadet kanlarıyla Müslüman Türklerin olan bir ülkede milletin en temel mukaddesine, en birleştirici değeri olan peygamberine dil uzatmak ceza sebebidir. Milletin namusuna, yâni dinine dil uzatmak, öyle ucuz olmamalı, yapanın kesesine kalmamalı. Eğer bu şenî sözlerin sahibi hak ettiği dersi almazsa bu ülkede, yarın buna benzer hakaretler yol olur ki ne milletliğimiz, ne de izzet ve şerefi olan devletliğimiz kalır.

 

M. Reşit Paşa’nın ilân ettirdiği Tanzimat’la başlayıp Kemalizm’in ilân ettirdiği laikçi Cumhuriyetle süren demokrasi ve laiklik gücüne sığınan herkes Müslümanların Peygamberine ve Allah’ına hakaret edebiliyor. Müslümanların Peygamberine hakaret, düşünce ve inanç hürriyeti dâhilinde değerlendirilemez. Dinlere ve peygamberlere karşı yapılan hakaretler, düşünce ve tenkit hürriyeti olarak görülemez.

 

Bu ülke icra ve yasama bakımından Müslümanların, yâni Türklerin hükümferma olduğu bir devlet olsaydı, mukaddeslerine halel getirecek hiçbir beyana izin verilmezdi. Kemalist Cumhuriyet inkılâplarının hâkim olduğu bir ülke olsa da, Türkiye Müslümanla aynı mânaya gelen Türklerindir.

 

Kemalist Cumhuriyet rejimi hâlâ yürürlükte olduğu içindir ki Sevan Nişanyan adlı alçak ve ahlâksız bir zimmî, “düşünce hürriyetim var” diyerek Müslümanların peygamberine ve Allah’ına hakaret edebiliyor. Sevan gibi kötü niyetli bir zimmî, rejimin laikçilik yasalarına ve düşünce hürriyetine güveniyor olabilir. En nihayet bu ülkede Türklerin dediği olur ve milletin mukaddeslerine hakaret eden kişi ağzının payının verileceğini bilmelidir.  

 

Sevan’ın ağzının payını vermek mücbir bir sebeptir                                                                                                                                    

Bu topraklarda Müslüman’ın dinine ve mukaddes değerlerine hakaret edenlere, âyet emri üzere, eğer akıl ve ruh hastası değilse nasihat edilir, nasihatten anlamaz ve suçunu tekrar ederse ağzının payı verilir. Sevan adlı “yurttaş” aklını yitirmiş olmalı. Çünkü en azılı Batılı ülkelerin yasalarının bile müsamaha göstermediği “İnançlara ve dinlere saygı” kuralını çiğnemenin Müslüman Türk ülkesinde başına neler getireceğini unutmuş olmalı. Hem Müslümanların ülkesinde zimmî olacak, ekmeğini yiyip suyunu içecek, ticaret yapıp para kazanarak konforlu bir şekilde emniyet içinde yaşayacak, hem de “düşünce hürriyetim var” diye Müslümanların bin yıldır vatanlaştırdığı bir ülkede Türklerin mukaddeslerine hakaret edecek.                                                                                      

 

Bir zimmî, üzerinde yaşadığı Müslüman ülkesinde onun peygamberine ve Allah’ına hakaret ederken, ağzının payının verileceğine hesaba katmalıdır. Öyle ağzına geleni söylememeli, içinden gelen inançsızlığı telkin eden söz ve yazıları aşikâr etmemelidir. Hele de Müslümanların peygamberine, dinine ve Allah’ına hakaret edilemeyeceğini bilmeli. “Ben inançsızım, düşünce hürriyetim var, düşüncelerimi söylerim” derse şayet, ya bu ülkeyi terk-i diyar etmeli, ya da ağzının payının verilmesine hazır olmalı.

 

Peygamberimize ve Allah’a hakaret etmek Kemalizm’le başlamıştı

 

Sevan adlı zimmî mukaddeslere hakaret etmeyi resmî ideoloji Kemalizm’in kurucusundan ilham ve güç alarak yapmış olamaz mı? Erbabı bilir ki bu ülkede Hz. Peygambere ve Allah’a hakaret etmenin yolunu Kemalizm’in önderi açmıştı.   

Recep YAZGANRecep YAZGAN