Kültür
Giriş Tarihi : 05-11-2017 17:00   Güncelleme : 05-11-2017 17:04

Prof. Dr. Ebubekir Sofuoğlu: Bu Diyanet mi Cemaatlere Çatı Kuruluş Olacak?

Diyanet bu tavrıyla bırakın Cemaatlere çatı kuruluş olmayı, toplumda 1000 yıllık Sivil Toplum Kuruluşları vazifesi icra eden bu kurumları asli etkin yapılarından uzaklaştırır.

Prof. Dr. Ebubekir Sofuoğlu: Bu Diyanet mi Cemaatlere Çatı Kuruluş Olacak?

Diyanet, söylediği iddia edilen “yani kızın şu sokaktan geçip de okula pantolonla giderken yüreğin parçalanıyor mu senin? 18 yaşında kaşını aldıran kızın üniversiteye giderken o halde, yüreğin parçalanmıyorsa vallahi kıyamet günü cehennem seni parçalayacak” sözleri üzerine İhsan Şenocak Hoca’yı görevinden almıştır.

Cemaatlere çatı kuruluş olarak tavsiye edilen Diyanet, cemaatlerin tepesinde Demokles’in kılıcına döner. İstemeyiz, kalsın. Başörtüsü, hadislerin ve kurbanın aşağılanmasına, Hz. Âdem (a.s)’a baba uydurulmasına, Hz. Meryem Validemiz’in masumiyetinin tartışmaya açılmasına, Kur’an’da evrimin var olduğunun iddia edilmesine, FETÖ’nün başta Peygamber Efendimiz (sav) olmak üzere dinimizi istismar etmesine göz yuman, sanki kendisi FUTBOL FEDERASYONU, TARIM BAKANLIĞI gibi bir kurummuş da bu konularla hiç alakası yokmuş gibi zerre kadar açıklama yapmayan, KEDİ gibi sessiz kalan Diyanet, görevi dini anlatmak olan İhsan Şenocak Hoca’mızın, üstelik camideki açıklamaları karşısında ASLAN kesilmektedir.

Şimdi bu Seküler-Batıcı kesimler karşısında KEDİ gibi olup Müslümanlar’a ASLAN kesilen Diyanet, azgın seküler-batıcı kesimler dururken Müslümanlar’ın haklarını koruyacak, öyle mi? Lütfen iç dünyanıza sorun, bu korkaklığı ile bu Diyanet zerre miktarı Müslümanlar’ın haklarını arayabilir mi? Bırakın aramayı, İhsan Hoca’mıza yaptıkları gibi önce Müslüman’ın üzerine gider. Sonra Müslümanlara yaşadıkları hayatı dar eder. Azgın Seküler-Batıcı kesimler üstelik İslâm hakkında her şeyi söyler, ama Müslümanlar ayetlerin manalarını bile söyleyemezler. Çünkü Müslümanların tepelerine ağızlarını her açtıklarında balyoz gibi inen bir Diyanet kurumu vardır.

Müslümanların derdiyle dertlenen İmam, Vaiz, Müftü gibi dini vazifelerle görevli, onların, Allah’ın âyetlerini açıklamalarına adeta mani olmakla görevli Diyanet’i bir de cemaatlerin tepesine mi getireceksiniz? Kaçta kaçı diyalogcularla dolu olduğu bile bilinmeyen Diyanet, bir de tek parti dönemlerinde milletin inancını muhafaza eden bin yıllık köklü kurumlarımız olan cemaatlerin tepesine mi çıkarılacak? Bu çok büyük zulüm olur...

Eğer bunu yaparsanız, bu cemaatlerden tarihimizdeki abide şahsiyetler olan Hoca Ahmet Yesevi, Tapduk Emre, Yunus Emre, Hacı Bayramı Veli gibi mübarekler yerine, başta FETÖ olmak üzere hadis düşmanı, İslâmî gelenek düşmanı, Ulemayı Kiram düşmanı tipler yetişir. Zaten var olan ilahiyat fakülteleri belli ölçüde bu tipleri muntazaman yetiştirmeye devam etmektedir. Cemaatleri, Diyanet’in kontrolüne vermekle belli ölçüde ilahiyatların yaptığı bu tahribata yine belli ölçülerde Diyanet’i de dâhil etmiş olursunuz. Böylece de bin yıllık İslâm’ı muhafaza eden bu muhteşem kurumlarımızın kökünü de bir güzel kurutmuş olursunuz.

Yanlış mı konuşuyorum! Tabiî ki Hayır. Neden mi? Düşünün bir kez! Siz Diyanet kurumunda görevli bir imam ya da vaiz olacaksınız fakat buna rağmen İslâm dininin ana kaynağı olan Kur’an-ı Kerim’deki ayetlerin mânâları ya da bu ayetlerin manâları merkezli açıklamaları üstelik camide bile yapamayacaksınız. Eğer yaparsanız görevden alınırsınız. Olay tam da böyle bir şeydi.

İhsan Hoca camide tesettür konusu çerçevesinde vaaz ederken Müslümanların dinî ihtiyaçlarını temin etmekle görevli Diyanet, yaşam tarzı özgürlüğü diyerek, onu görevinden almıştır.

Bir, İhsan Hoca din görevlisidir ve camide konuşmuştur. Din görevlileri camide bile Kur’an ayetlerini açıklamayacak mıdır? Tek parti döneminde miyiz? Ayrıca İhsan Hoca bir din görevlisidir ve tabiî ki bu tür vaazlar verecektir. Eğer İhsan Hoca gibiler konuşamayacaksa Müslümanlar bu tür vaazları kimlerden dinleyecek, nasıl öğrenecektir?

İhsan Hoca, sadece konuşmuştur ve bu konuşması hiçbir hakaret de içermemektedir. Ayrıca bu konuşma hiçbir şiddet de içermemektedir. İsteyen tâbi olur, istemeyen olmaz. Bu hâdise bu kadar yalındır.

İhsan Hoca bu şekilde konuştuğu için görevinden alınmışsa, biz bundan nasıl bir sonuç çıkarmalıyız? Yani bundan sonra hocalar cehennemle ilgili hiçbir açıklama yapmayacaklar mı? Tesettürle ilgili bir vaaz olmayacak mı? Eğer böyle olacaksa cami cemaati olarak bizler ve din görevlilerine Diyanet kesin bir talimat göndersin, azgın Seküler-Batıcıların rahatsız olacakları tesettür, Cehennem vs. gibi konuları liste etsin ve kesinlikle konuşulmaması gerektiği belirtsin. Belirtsin de, biz de cemaat olarak Diyanet’in camilerinden ne öğrenip ne öğrenemeyeceğimizi bilelim! Hocalar ise ne konuşup ne konuşmayacaklarını öğrenmiş olsunlar.

Hatta daha garantili olacaksa zaten konuşulması yasaklanan tesettür, cehennemle ilgili ayetleri Kur’an-ı Kerim’den çıkartsınlar. Öyle ya, ne olur ne olmaz kazara İhsan Hoca gibi biri tutar Kur’an’dan çıkartılmamış bu ayetleri bir daha okumaya cüret eder. Onun için bu konuyu riske atmaya gerek yok, siz bu tür ayetleri doğrudan Kur’an’ı Kerim’den çıkartın olsun bitsin.

Biz de kendi kendimize “Müslümanların dinî ihtiyaçlarını gideren Diyanet kurumu var” diye düşünecekken, gerçek daha önce defalarca olduğu gibi bir daha yüzümüze çarpıldı. Diyanet’i bizim zannederken Diyanet’i aslında azgın Seküler-Batıcı kesimlerin ağzına bakar bulduk. Bu durumda Müslümanlara bir teklifim olacak: Bundan sonra Müslümanlar Diyanet’ten bir hizmet bekleyeceğine bu taleplerini daha etkin merkezlere, daha sonuç alıcı yerlere iletsinler.

Mesela CHP’ye ya da bu minvaldeki gazete ve gazetecilere müracaat etsinler. Gazeteciler dinsizmiş, İslâm’la Diyanet’le alay ediyormuş filan düşünmesinler. Çünkü anlaşılıyor ki dinî ihtiyaçlarımızı giderecek bu büyüklerimiz(!) Müslümanlardan çok onlara dikkat ediyor. Müslümanlar da böylece Diyanet’e laf anlatmaya (ki hiç işe yaramayacak) çalışmak yerine doğrudan sonuç alıcı makamlarla muhatap olurlar.

Prof. Dr. Ebubekir Sofuoğlu / Baran Dergisi

adminadmin