Genel
Giriş Tarihi : 06-05-2019 12:42   Güncelleme : 06-05-2019 12:42

Prof. Dr. Hasan Tahsin Fendoğlu: Ömür Boyu Nafaka Hukuka Aykırı!

Anayasa Hukukçusu Prof. Dr. Hasan Tahsin Fendoğlu, “Ömür boyu nafaka ödenmesi hukuka, adalete, hakkaniyete ve nispet ilkelerine aykırıdır.” dedi.

Prof. Dr. Hasan Tahsin Fendoğlu: Ömür Boyu Nafaka Hukuka Aykırı!

Adalet Bakanlığı ile Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının ‘nafaka ödeme sistemi’nde değişiklik öngören çalışması devam ederken, MHP’nin ‘nafakanın 5 yılla sınırlanması’ ile ilgili kanun teklifine kamuoyundan yoğun destek geliyor. Anayasa Hukukçusu Prof. Dr. Hasan Tahsin Fendoğlu, konuya ilişkin yeniakit.com.tr’ye konuştu.

SÜRESİZ NAFAKA BÜTÜN AİLE FERTLERİNİ MAĞDUR EDİYOR!

Süresiz nafakanın mağdurunun sadece nafaka yükümlüsü eşin olmadığını, yeniden evlenmesi ve çocuk sahibi olması hâlinde, ikinci eşler ve ondan olan çocukların da etkilenerek mağdur edildiklerini belirten Prof. Dr. Hasan Tahsin Fendoğlu, "Bu sorunun en adil ve herkesçe kabul edilebilir bir çözüme kavuşturulabilmesi gerekir. Ömür boyu nafaka ödenmesi hukuka, adalete, hakkaniyete ve nispet ilkelerine aykırıdır. Toplumun bu anlamda bir tepkisi var zaten. Bu konu hakkında düzenleme yapılmasında bir yarar görüyorum." dedi.

“HALKIN GELENEKLERİNE, DÜŞÜNCESİNE DEĞER VEREN BİR ÇALIŞMA OLMALI”

Uzun yıllardır boşanmış erkeklerin hayatını kabusa çeviren süresiz nafaka zulmünün TBMM’nin gündemine getirilerek sorunun çözümünün önemine dikkat çeken Prof. Dr. Fendoğlu, "Türkiye, 1983’ten sonra halkın değerlerine önem veren bir hukuka doğru yönelme içerisinde. 1983’ten sonra bunu hukukun her alanında görüyoruz. Halkın geleneklerine, örf-adetlerine, düşüncesine değer veren bir çalışma içerisinde olunmalıdır." şeklinde konuştu.

“KANUN TOPLUMU FORMATLAYICI OLAMAZ”

Toplumun çoğunluğunun manevi değerlerine uygun yasaların yapılmasında büyük fayda olduğunu belirten Fendoğlu, şöyle konuştu:

"Çağdaş dünya da bunun peşindedir. Yani halk neyi istiyorsa mutlak bunun olması konusunda bir eğilim var. 1983’ten beri gelen bu eğilim sürdürülmelidir. Aksi takdirde kanun toplumu formatlayıcı olamaz. Kanunlarla topluma bir şey benimsetilemez. Kanunlar bir elbise gibi topluma giydirilemez. Toplumun gelenekleri, örf-adetleri, düşünceleri son derece önemlidir. Hukukta buna uymak durumundadır. Nitekim tüm çağdaş ülkeler artık bu durumdadır."

adminadmin