Köşe Yazıları
Giriş Tarihi : 21-02-2017 11:29   Güncelleme : 21-02-2017 11:29

referandum ve algı operasyonları…

Geçtiğimiz yaz başından itibaren yoğunlaşan ama Türkiye’nin rağbet etmediği ve Algı Ajanlığı yine gündemimizde! Hatırlayacak olursak Liseliler Direniyor! Kampanyası sonrası ile başlayan ama bir türlü başaramadıkları Algısal oyunlara o dönemde gerek Sosyal Medya’da gerekse Medya ve Ulusal Basında şahit olduk.

referandum ve algı operasyonları…

 İşin daha da kötü tarafı ise sanki Halkın, Milletin yanında gibi görünen ama bir el tarafından idare edilen hesaplar ile Türkiye, İç savaşa sürüklenmek istendi. Hamdolsun ki Milli Feraset galip geldi…

16 Nisan’a yaklaşık olarak daha 1,5 ay var ama gelin görün ki Referandum süreci daha başlamadan algı operasyonları başladı. HAYIR Cephesinin alelacele algı operasyonlarına girmesi ise tam olarak panik havasının üzerlerinde hakim olmasından kaynaklı…

15 Temmuz HoCIA darbesi sonrasında da yaşadığımız algı operasyonları ise hala devam ediyor. Üzülerek söylemek gerekirse CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu da bu algı operasyonlarına destek veriyor. 248 Şehidimize rağmen 15 Temmuz HoCIA darbesini darbe olarak görmeyip, 20 Temmuz’da TBMM tarafından çıkarılan OHAL kanununu Darbe girişimi olarak adlandırdı ve hala da aynı çizgide algı operasyonuna devam ediyor. Sayın CHP Liderine sormak lazım! 15 Temmuz’da kaç tane şehidimiz var? 20 Temmuz’da kaç tane şehidimiz var?

15 Temmuz’un Algı Operasyonlarında hatırlarsanız “Darbe gündüz mü yapılır? Darbeler gece yapılır!” haliyle bu darbe kalkışması Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın senaryosu diyenler bile vardı. 248 Şehit ve binlerce gazimizi görmek istemediler. Özellikle sosyal medya ve fısıltı gazetesi ile algı operasyonlarına devam ettiler. Yetmedi! 15 Temmuz’da Kurtuluş Savaşı destanı yazan halkı küçümsemek, halkın direncini kırmak ve yeni bir darbe zemini hazırlamak için Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın uçağının Atatürk Havaalanına inişi dahi algı operasyonlarına alet ettiler.

Kaldı ki 15 Temmuz’un F-16’larında milletin üzerine FETÖ’nün asker görünümlü teröristlerinin nasıl bomba yağdığını anlatmama rağmen  “Bir gülüşüne tüm servetimi feda ederim” diyen ahmaklar varken Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın uçağını Rusların koruduğu, Darbeyi Putin’in haber verdiğini ve durdurduğunu dahi söylediler. Ne enteresandır ki Fransa’da adı sanı duyulmamış bir bulvar gazetesinde uzun eller tarafından hazırlatılmış bir makaleyi bile referans gösterdiler!

Şimdi mi?

Malum Referandum süreci yaklaşıyor ve Diktatör Erdoğan, Padişah Erdoğan söylemleri ile Türkiye’nin önünü kesmenin ve HAYIR cephesinin değirmenine su taşımanın derdindeler…

Kendilerini Milli olarak addeden, Vatanın Milletin yanındayım mesajı veren ama pirincin içerisinde ki beyaz taşlarda tabii gün yüzüne çıkmaya başladı. Utanmadan arsızca Tek Adamlıktan ve otoriteleşmeden bahsediyorlar. Cumhurbaşkanı Erdoğan istese şuan otoriteleşmenin af buyurun ama dibini sıyırır, dibini…

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın şuan yaptıklarından dolayı mevcut Sistemde ki boşluktan dolayı yargılanamayacağını bile gözardı ederek otoriteleşmeden bahsediyorlar! Mevcut sistemden kaynaklı olarak bana bir tane yargılanabilen Cumhurbaşkanı gösterin dediğimizde ise hepsi sus pus! Yeni sistemde ise yaptıklarından birebir sorumlu olduğunu, yargı yolunun açıldığını, her yaptığından TBMM’ye hesap vermek zorunda olduğu gerçeğini bile anlatmıyorlar!

Meral Akşener Çanakkale’de konuşturulmamış! Oldu olacak HDP Eş Başkanları da hapiste diye de bir bölüm açsaydınız! 15 Temmuz öncesi Meral Akşener’in “Ben Başbakan olacağım!” dediğini ve videolarını, söylemlerini ne çabuk unuttunuz? Hani siz Millisiniz ya! Oy yüzden sordum!

KHK’larla akademisyenlerin ihracı da son derece hatalıymış! Pardon ya, FETÖ’nün döngüsüne su taşıyan, FETÖ eliyle Akademisyen olanların görevden uzaklaştırılması sizlerin neden rahatsız ediyor? Yoksa 15 Temmuz öncesi Üniversitelerin FETÖ/PKK marifetiyle terör eğitimi ve militan yetiştiren kurumlar olmasını mı hoşunuza gidiyordu? Veya PKK’ya destek bildirileri yayınlayan PKK destekçisi olduklarını açıkça beyan eden akademisyenlerin görevden uzaklaştırılması ve üniversitelerin bilim yuvası olması çalışmaları mı sizi rahatsız ediyor? Hani Millisiniz ya! O yüzden sordum!

Türkiye’nin gelecek nesillerine hazır finansman amacı taşıyan Varlık Fonu sizi neden rahatsız etti? Türkiye’nin önümüzde ki yıllarda Kanal İstanbul,3.Havalimanı ya da 1915 Çanakkale Köprüsünden çok daha büyük bütçeler gerektirecek Büyük ve Güçlü Türkiye için önümüzdeki yüzyıllarda gelecek nesillere bırakılacak projelere kaynak aktarılması mı yoksa rahatsızlığınız? Hadi yeri gelmişken söyleyeyim, Türkiye şuan sizlere hayal gibi gelen uzay üssü projelerinin hazırlıkları içerisinde haliyle bu büyük dev bütçeli projenin yap-işlet-devlet modeli ile yapılabilmesi mümkün değil. Kendi öz kaynaklarına ihtiyacı var.

Bir de bunların yanında “Erdoğancıyım ama HAYIR diyeceğim!” diyen bir güruh var! Bunların kafasını ise anlamak mümkün değil! Hem Erdoğancı olacaksın hem de HAYIR diyeceksin! Nasıl olacak bu? Endişeleri ise Cumhurbaşkanı Erdoğan vefat ettikten sonra ne olacakmış? Ya bir Deli gelirseymiş! Sizin derdiniz kusura bakmayın ama Ne Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın söylemleri ve Hedefleri nede Büyük Türkiye! Sizler duruma göre kişiye göre takım tutar gibi Erdoğancısınız! Sizlerin Büyük Türkiye sevdanız yok! Sizler Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı siluet olarak seviyorsunuz! Sizler onun söylediklerini, yaptıklarını ve fikirlerini dikkate almıyorsunuz! Sizler için Cumhurbaşkanı Erdoğan öldüğü zaman Türkiye’de ölecek! Gül ile Bülbülün Hikayesi geldi aklıma!

Bülbül sürekli olarak Gül’e onu ne kadar çok sevdiğini söylüyormuş, Şarkılarla aşkını ilan ediyormuş. İlk günlerde bu durum Gül’ünde hoşuna gidiyormuş. Ve Gül Susamış ve dile gelmiş! Bülbül’den su istemiş, Bülbül ise onu duymamış bile sürekli olarak ardı ardına şarkılarla aşkını ilan etmeye devam etmiş! Gül susuzluktan önce başını eğmiş sonra da solmaya başlamış ve ölmüş! Bülbül birde bakmış ki Gül’ün yaprakları bile kararmış…

“Erdoğancıyım ama HAYIR diyeceğim!” diyenlerin sevgisi de Bülbülün Gül’e aşkı gibi, Gül’ü sever gibi Erdoğan’ı seviyorlar ama ne söylediğine neler yaptığına, fikirlerine değer vermiyorlar! Onlar için görüntü önemli gerisi boş! Gül öldükten sonra ne olmuş diye merak edenlere hikayenin devamını anlatayım!

Bülbül bir de bakmış ki Gül’ün yerinde artık yeller esiyor, Gül susuzluktan kurumuş ama o Gül’ün neden kuruduğunun farkına bile varamamış! Sadece bir kaç kanat çırpmış ve o aşık olduğu güle benzer bir gül daha bulmuş ve ona aşık olmuş ve ona aşkını ilan etmeye başlamış, Ne zamana kadar mı? O Gül’de susuzluktan ölünceye kadar…

umarım anlatabilmişimdir…

Sözün Özü!!!

Bizler, Gezi Olaylarından beri türlü türlü algı operasyonlarınızı görmüş ve hepsini çözerek sizlerin yüzlerine vurmuş insanlarız! Yeni Anayasa maddelerini dahi bilmeden bakmadan araştırmadan capslerle veya oradan buradan duyduğunuz bilgi kırıntıları ile algı operasyonları yapmayı bırakın da Cumhurbaşkanı Erdoğan ne diyor, Yeni Anayasa bizlere ne getiriyor ona bakın…

Kısacası gidin dersinizi çalışın öyle gelin! Eskimiş algılarınızı da yanınızda götürmeyi unutmayın!

Orhan SARIKAYA

adminadmin