Siyaset
Giriş Tarihi : 15-06-2020 16:23   Güncelleme : 15-06-2020 16:23

Reis İslam Ekonomisi ve Finansı Konferansı’nda konuştu

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 12. Uluslararası İslam Ekonomisi ve Finansı Konferansı’na (IIEFC) video konferans yöntemiyle bağlanarak, katılımcılara hitap etti.

Reis İslam Ekonomisi ve Finansı Konferansı’nda konuştu

İSLAM İKTİSADI KRİZDEN ÇIKIŞIN ANAHTARIDIR!

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konferansın düzenlenmesinde emeği geçenlere teşekkür ederek, konferansın hayırlara vesile olmasını diledi.

 

İlki 1976'da Mekke'de düzenlenen konferansın 12'ncisinin bu yıl İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi’nin başkanlığında gerçekleştirildiğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, İslam ekonomisi ve finansı alanında çığır açan eserlere imza atan Prof. Dr. Sabahattin Zaim’i minnetle yâd ettiğini söyledi.

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Perşembe günü vefat eden Prof. Dr. Sabri Orman'a da Allah'tan rahmet dileyerek, “Sabri Orman Hocamız, tıpkı üstadı rahmetli Sabahattin Zaim gibi İslam iktisat düşüncesi konusunda kıymetli eserleriyle tanınan mümtaz bir şahsiyetti. Üniversitemizin İslam iktisadı alanında Türkiye'nin lider kurumlarından biri hâline gelmesinde kendisinin çok büyük katkısı oldu. Yazdıkları kitaplar ve yetiştirdikleri öğrencilerle geride silinmeyecek izler bırakan bu iki hocamızın ilmi miraslarına sahip çıkmak önemlidir. 12. Uluslararası İslam Ekonomisi ve Finansı Konferansı'nı bu yönde atılmış değerli bir adım olarak görüyorum” dedi.

 

“KORONAVİRÜS SALGINIYLA TÜM DÜNYADA KÖKLÜ DEĞİŞİKLİKLERİN YAŞANACAĞI YENİ BİR DÖNEME GİRİLDİ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni tip Koronavirüs (Kovid-19) salgınıyla tüm dünyada köklü değişikliklerin yaşanacağı yeni bir döneme girildiğine işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Her ne kadar bu salgın öncelikle sağlıkla ilgili olsa da sonuçları itibarıyla hayatımızın hemen her alanını etkilemektedir. İş gücü piyasasından ticarete, kişisel ilişkilerden kamu güvenliğine kadar pek çok alanda salgının artçı sarsıntılarına şimdiden şahit oluyoruz. Son günlerde kimi batılı ülkelerde yaşanan sokak olaylarının gerisinde ırkçılıkla beraber salgının gün yüzüne çıkardığı adaletsizlikler de vardır. Bu süreçte ekonomik olarak en müreffeh ülkelerin kendi vatandaşlarına maske temin etmekte dahi zorlandığını, asgari sağlık hizmetlerini sağlayamadığını gördük. Sağlık sigortası olmayan insanların ölüme terk edildiği utanç verici sahnelerle karşılaştık. Yaşlı bakım evlerinden yansıyan görüntüler hepimizi derinden sarsmış, insanlık adına, geleceğimiz adına endişelerimizi daha da artırmıştır. Sadece maddi zenginliğin sosyal adaleti ve eşitliği temin etmeye yetmediği, bu süreçte acı bir şekilde ortaya çıkmıştır.”

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünya genelinde 450 bine yaklaşan can kaybını sadece Kovid-19 virüsünün ölümcül etkisine bağlamanın da son derece yanlış olacağını belirterek, “Ne yazık ki dünyanın birçok ülkesinde sistem zayıfı değil güçlüyü, yoksulu değil zengini, çoğunluğu değil bir avuç azınlığı koruma üzerine bina edilmiştir. İnsanlar ancak paraları, güçleri ve maddi imkânları oranında hizmetlerden faydalanabilmektedir. Toplumun çeperinde yer alan, ekonomik bakımdan yeterli güce sahip olmayan insanlar, bu tarz kriz durumlarında kaderlerine terk edilmektedir” değerlendirmesinde bulundu.

 

“TÜRKİYE, BU SALGIN DÖNEMİNİ EN AZ HASARLA ATLATAN ÜLKELERİN BAŞINDA YER ALIYOR”

Türkiye'nin, bu salgın dönemini en az hasarla atlatan ülkelerin başında yer aldığının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, güçlü sağlık alt yapısının yanında vatandaşlara sundukları kapsamlı ekonomik ve sosyal destek paketleriyle zor bir sınavı başarıyla verdiklerini anlattı. Hiç bir vatandaşı sahipsiz bırakmadıklarına vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu süreçte 125 ülkeye de sağlık yardımında bulunduklarını, “İnsanların en hayırlısı, insanlara faydalı olandır” tavsiyesine uygun şekilde tüm imkânları hiç bir ayrım yapmadan tüm insanların istifadesine sunduklarını kaydetti.

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, pandemi sürecinde uluslararası kuruluşlardan borç almak yerine Türkiye’nin kendi kaynaklarını harekete geçirmeye özen gösterdiklerini dile getirerek, bu süreçte ticari ilişkilerin yoğun olduğu ülkelerin merkez bankaları aracılığıyla takas anlaşmaları yaparak “kazan kazan” temelinde bir işbirliği modeli geliştirdiklerini açıkladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Böylece mali bağımsızlığımızdan taviz vermeden, Türkiye'yi yeni bir vesayet ilişkisine sokmadan ekonomimizin ihtiyaç duyduğu likiditeyi sağlamış olduk. Kısa süre içinde açıklanan 2020 yılı ilk çeyrek büyüme rakamları yüzde 4,5 ile Türkiye'nin sadece sağlıkta değil, ekonomide de diğer ülkelerden pozitif ayrıştığını göstermiştir” dedi.

 

“NORMALLEŞME TAKVİMİNİ HAYATA GEÇİRMEMİZLE BİRLİKTE ÜRETİM, TİCARET VE TURİZM YENİDEN CANLANMAYA BAŞLADI”

İstihdam rakamlarında olumlu bir ivme yakalandığını, yılın tamamı düşünüldüğünde ekonomide ümit var bir tablo beklediklerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Objektifliğini ve inandırıcılığını yitirmiş kredi derecelendirme kuruluşlarının tahminlerini nazar-ı dikkate almıyoruz. Şeamet tellallarını daha önce defalarca olduğu gibi yine hüsrana uğratacağız. Nitekim normalleşme takvimini hayata geçirmemizle birlikte üretim, ticaret ve turizm yeniden canlanmaya başladı. Türkiye’nin salgını yönetmedeki başarısı ülkemize yönelik ilgiyi daha da arttırdı. İnşallah önümüzdeki dönem de bu ilgiyi fırsata çevirerek krizden güçlenerek çıkmayı planlıyoruz” diye konuştu.

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, uzun süredir küresel sistemin, adalet ve merhamet eksenli yeniden bir yapılanmaya ihtiyaç duyduğunu dile getirdiklerini anımsatarak, tahakküm, çıkar ve faiz üzerine bina edilen mevcut küresel ekonomik mimarinin, insanı ve tabiatı korumasının mümkün olmadığını söyledi.

 

“AŞIRI FİNANSLAŞMA SADECE RANT KAYGISIYLA HAREKET EDEN OBEZ BİR EKONOMİK MODEL ORTAYA ÇIKARMIŞTIR”

Batılı bir ekonomi profesörünün “Zengin olduk. Çünkü kıtalar ve ülkeler, bizim için ıssızlaştı. İnsanlar bizim için öldüler” itirafının sistemin karakterini anlamak bakımından önemli olduğuna vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Onca zenginliğe rağmen açlıktan ölen insanlar ve her 10 yılda bir tekrarlanan ekonomik krizler, küresel düzeyde yapılanma ihtiyacını açıkça ortaya koymaktadır. 2008 yılında yaşanan küresel finans krizi, sadece faize ve ne olursa olsun kazanma hırsına dayalı ekonomik sistemin açmazlarının ifşası anlamını taşıyor. Üretim ve refah noktasında özellikle katkı yapması beklenen finansal sistem, bugün ekonomik faaliyetlerin tamamını domine eder hâle gelmiştir. Finans sektörünün üretimi ve ticareti beslediği bir ekonomik sistemin yerini, diğer tüm sektörlerin, finans sektörünü beslediği sağlıksız ve sürdürülemez bir yapı almıştır. Aşırı finanslaşma, toplumsal ve insani maliyetlerin dikkate alınmadığı, sadece rant kaygısıyla hareket eden obez bir ekonomik model ortaya çıkarmıştır. Vaat edilenin aksine tüm dünyada gelir ve servet dağılımı gittikçe bozulmuş, ülkeler arasındaki makas daha da açılmıştır. Finans sektöründe başlayan her kriz, hızla reel sektöre de sirayet ederek yeni işsizler ordusu oluşturmaktadır.”

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, mevcut çarpık yapının alternatifinin insanı merkeze alan, emeği yücelten, haksız kazanca müsaade etmeyen İslami ekonomi ve finans modeli olduğunun altını çizdi.

 

“İSLAM İKTİSADI KRİZDEN ÇIKIŞIN ANAHTARIDIR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İnsani, ahlaki ve çevreci karakteri faizi ve sömürüyü reddeden yapısıyla İslam iktisadı krizden çıkışın anahtarıdır. Geleceğin dünyasında faize ve sömürüye dayalı mevcut ekonomik sistemin yerini risk paylaşımının esas olduğu katılımcılığa bırakacağına inanıyorum” dedi.

 

Kâr, zarar ortaklığına göre çalışan İslami finans kurumlarının, faize bulaşmak istemeyen yüz milyonlarca insanın önemli bir ihtiyacını giderdiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu kurumların son yıllardaki ekonomik şokları başarıyla atlatarak, geniş kitlelerin dikkatini çektiğini aktardı.

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı'na göre, gelişmekte olan ülkelerdeki toplam yatırım ihtiyacının yılda yaklaşık 3,9 trilyon dolar olduğunu belirterek, “Mevcut yatırım seviyelerinin 2,5 trilyon dolar civarında olduğu göz önüne alındığında ortada büyük bir finansman açığı vardır. Bu açığın giderilmesinde katılım finans kurumları inisiyatif alabilir, öncü bir rol üstlenebilir” diye konuştu,

 

Uzun vadeli büyük altyapı yatırımlarının finansmanı için sukuk gibi ürünlerin kullanımının yaygınlaştırılması gerektiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, tüm bunların hayata geçirilmesinde siyasetçiler kadar akademisyenlere, üniversitelere de görevler düştüğüne işaret etti.

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'de son 18 yılda katılım ortaklığına dayalı alternatif modellerin finans sistemine entegresi için pek çok adım atıldığına dikkati çekerek, “İslami finans kurumlarımızın sektörden aldığı pay 2002 yılında yüzde iki bile değilken, biz bunu üç kattan fazla artışla yüzde 6,3'e yükselttik. Ülkemizde katılım finansının potansiyelinin yüzde 20'ye yakın olduğunu gösteren araştırmalar bulunuyor. İnşallah 2025'e kadar bu oranları yakalamayı planlıyoruz” açıklamasında bulundu.

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, katılım finans kuruluşlarının 2005 yılında 10 milyar lira olan aktif büyüklüğünün 2020 yılı mart ayı itibarıyla 319 milyar liraya ulaştığını bildirdi.

 

“İSTANBUL’U İSLAMİ FİNANS VE EKONOMİNİN MERKEZİ YAPMAYI HEDEFLİYORUZ”

Türkiye’de faizsiz sistemin geliştirilmesi için kamu sahipliğinde katılım şirketlerinin kurulmasını sağladıklarını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, yılında ilk kamu katılım teşebbüsü olan Ziraat Katılım'ın faaliyete geçmesinin ardından Vakıf Katılım'ı ve Türkiye Emlak Katılım'ı da sisteme dâhil ettiklerini anlattı.

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye Hazinesi tarafından ihraç edilen ürünler arasına sukukun da katıldığını belirterek, “Ayrıca G-20 ve İslam İşbirliği Teşkilatı dönem başkanlıklarımızda katılım ortaklıklarına yönelik engellerin kaldırılması için mücadele verdik. Kıtaların ve kültürlerin kavşağında yer alan İstanbul’umuzu İslami finans ve ekonominin de merkezi yapmayı hedefliyoruz” diye konuştu.

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 12. Uluslararası İslam Ekonomisi ve Finansı Konferansı’nın hayırlara vesile olması dileklerini yineleyerek, konferansın düzenlenmesinde emeği geçenlere teşekkür ederek, konuşmasını tamamladı.

Recep YAZGANRecep YAZGAN