Köşe Yazıları
Giriş Tarihi : 01-03-2017 08:45   Güncelleme : 01-03-2017 08:45

robotlar gelince işsiz kalınacak mı?

Elektronik ve Bilgisayar teknolojilerindeki gelişmeler yeni bir dönemi de peşinden getiriyor. Çalışma hayatında insanlar yerine robot makinelerin çalıştığı, işçiliğin kalktığı bambaşka bir dünyaya hızla ilerliyoruz. İngiltere’de yapılan bir araştırma sonucuna göre 2030 yılına kadar yaklaşık 1 milyon kişinin işini, makinelerin yapacağı tahmin ediliyor.

robotlar gelince işsiz kalınacak mı?

Oxford Üniversitesi ve Deloitte şirketi tarafından gerçekleştirilen araştırmaya göre, İngiltere’nin kamu sektöründeki 850 binden fazla kişinin işini robotlar yapacak. Bu işler genellikle tekrarlanan ve tahmin edilebilir iş kollarında gerçekleşecek. Halen İngiltere’de kamu sektöründe 1,3 milyon kişinin yaptığı idari görevlerin çoğunun makinelere devredilmesi söz konusu.

Fukuyama “Tarihin Sonu ve Son İnsan” isimli çalışmasında çok erken bir zamanda kapitalizmin zaferini ilan ederken robot çağını muhtemelen düşünemedi. Keza Marksist teoriye göre makineleşme üretim sürecinde işçi sınıfının niceliğinin azalacağı kurgulanamadı. Fakat bundan 105 yıl önce Bediüzzaman Said Nursi’nin öngördüğü “Malikiyet ve Serbestiyet devri” çok daha anlamlıdır ve teknolojinin gelişmesine uygun öngörülerde bulunmaktadır.

Bu dönemde modern kölelik olan işçi-memur sınıfının yerini her geçen gün artan bir oranda robot makinalar almaktadır. Fakat bu robotlar, popüler sinema filmlerinde gördüğümüz insansı makinalara pek benzememektedir. Karmakarışık kablo ve robot kollardan meydana gelen fonksiyonel cihazlar demek daha doğru olacaktır. İnsana benzeyen robotlar sadece bilim kurgu filmlerinde göze çarpıyor.

Bu robotların en önemli özellikleri; insanın duyduğu ihtiyaçlara gereksinim göstermemeleridir. Elektriğini vermek, yağını tamamlamak ve aşınan parçalarını değiştirmek yeterli sayılmaktadır. Öğle yemeği arası, günlük ve haftalık mesai sonrası evlerine gitmek diye bir talepleri yok. Haftanın 7 günü 24 saat çalıştıkları halde sendikaya da ihtiyaç göstermiyorlar.

Peki, öğretmenler, polis memurları ve sosyal görevlilerin işlerinin belli bir kısmı makinelere verilirse, bu insanlar ne yapacak? İşte şimdi çalışma ekonomisi uzmanları bunu düşünüyor. Acaba robotların çalıştığı işlerde yer alan eski personel, farklı işlere mi kaydırılacak? Ya da işten çıkarılacaklar mı?

Deloitte Şirketi’nin daha önceki çalışmaları makineleşmenin önümüzdeki 20 yıl içinde tüm sektörleri etkileyeceğini ortaya koymuştu. Rapor, ulaşım ve depolama alanında yüzde 74, toptan ve perakende ticarette yüzde 59 ve üretim sektöründe yüzde 56 oranında makineleşme yaşanacağını öne sürmektedir.

Buna rağmen yapılan araştırmalar; makineleşmenin büyük bir işsizliğe neden olmayacağını, zira son 140 yılda makinelerin ortaya çıkması ile birlikte çok daha fazla sayıda yeni iş alanlarının meydana geldiğini gözlemlemektedirler.

Düşünün bir kere, şu cep telefonlarının yaygınlaşması ile birlikte ne kadar çok alanda yeni işler açıldı. Programlamacılıktan tıp alanına, eğitimden ticari uygulamalara kadar yüzlerce yeni uzmanlık alanlarında insanlar faaliyet göstermektedirler.

Bir zamanlar şimendifer yani tren çıkınca, faytoncular telaşa düşmüşler. “Eyvah işimiz elimizden alındı” diye feryadu figanı basmışlar. Fakat demiryolu sayesinde üretim ve ticaret o kadar çok artmış ki; bu ekonomik canlılık en fazla faytonculara yaramış. Otomobiller, kamyonlar icat edilince de ortaya çıkan bu yeni iş alanında faytonculuk yerini şoförlüğe bırakmış. Şimdi sadece turist gezdirip para kazanıyorlar. Kısaca söylemek gerekirse teknoloji insanları işsiz bırakmıyor… 

Peki, robot makinelerin insanın yerini alamayacağı alanlar var mı?  Elbette makinelerin dokunamayacağı iş kolları arasında eğitim, sağlık, bakım sektörü ve halka birebir iletişim gerektiren işler, ilk başta sayılmaktadır.

Kamu görevlerinde ise kısıntılara gitmek isteyen hükümet için cazip bir seçenek olarak ortaya çıkan robotlar, ekonomik alanda yeni bir devrim meydana getirecek gibi görünüyor. Çünkü 2030 yılına kadar kamu sektöründe makineler kullanılırsa 17 milyar sterlinlik bir tasarruf elde edilebileceği tahmin edilmiş. İngiltere’de “Tekrarlanan ve tahmin edilebilir” iş rollerinin makinelere devredilmesi, yerel yönetimlerde çalışan ve 2001’de 99 bin, 2015’te 87 bin olan idari personelin, 2030 yılında 4 bine düşmesi anlamına geliyor.

Öğretmen, polis ve sosyal görevliler gibi kişisel etkileşim gereken işlerde ise makineleşme oranının yüzde 23’te kalacağı öngörülüyor. Finans müdürleri ve üst düzey yöneticiler gibi stratejik düşünce ve karmaşık akıl yürütme gerektiren işlerde bu oran daha düşük. Makinelere devredilme olasılığı sadece yüzde 14 seviyelerinde kalacağı bekleniyor. İş gücünün yüzde 20’sine denk gelen 1 milyon çalışan bu konumda bulunuyor. Yani işi sağlam. Robotlardan çekinmesine gerek yok.

Araştırma yapılan sektörlere bakılınca, kamuda teknolojinin daha fazla rol oynadığı görülüyor. Robot teknolojisi; veri girişleri ve sürücüsüz trenler gibi yerel yönetimleri destekleyen hizmetler alanında gittikçe yaygınlık kazanıyor. Hastane ve bakım evlerinde de alıcı aygıtlar; hem hasta hem de hemşirelere daha fazla kaliteli etkileşim olanağı sağlıyor ve daha fazla personel tasarrufu meydana getirmektedir.

Aslında robotlaşma ve otomasyon, çalışanların bir gecede işten atılmasına neden olmayıp etkileri, aşamalı ve yönetilebilir olacaktır.  Çünkü insanların yerine bütünüyle teknoloji kullanmak siyasi ve sosyal bir dirence neden olabilecektir. Araştırmalar; kimi işlerin otomasyon nedeniyle yer değiştireceğini ancak yetenek gerektiren yeni ve iyi maaşlı işlerin de ortaya çıkacağını göstermektedir.

Öte yandan boş vakte zaman ayıracak yeni bir toplumun da temeli atılmış oluyor. Peki bu yeni dönemde en gözde meslek hangisi olacak acaba? Bu konuda yine 105 yıl öncesinden Bediüzzaman’ın öngörüsü var. Şöyle diyor: “Elbette nev-i beşer âhir vakitte ulûm ve fünûna (ilim ve fenlere) dökülecektir, bütün kuvvetini ilimden alacaktır. Hüküm ve kuvvet ise ilmin eline geçecektir. Hem o Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyan, cezâlet ve belagat-i Kur’âniyeyi mükerreren ileri sürdüğünden, remzen anlattırıyor ki: Ulûm ve fünûnun en parlağı olan belagat ve cezâlet, bütün envâıyla âhir zamanda en mergup bir suret alacaktır. Hattâ insanlar kendi fikirlerini birbirlerine kabul ettirmek ve hükümlerini birbirine icra ettirmek için en keskin silâhını cezâlet-i beyandan ve en mukavemetsuz kuvvetini belagat-i edâdan alacaktır”.

İşte Malikiyet ve Serbestiyet asrı denilen bu yeni asırda modern kölelik denilen işçilik, ücretlilik yerine; herkesin kendi işine sahip olduğu, özgürlüklerin güçlendiği bir dönem gelecektir. Bu dönemde ise en gıpta edilen meslek belagat olacaktır.

Retorik adı da verilen ve muktezayı halin gereğine uygun söz söylemek olan “belagat” sadece konuşma ile sınırlı değildir. Bir sinema eseri, bir kitap veya bir sohbet programı,  kalitesine göre insanların en çok imreneceği alanlardan bir tanesi olacaktır. İnsanlar belagatlı insanlarla birlikte olmaktan büyük haz alacaklardır. O kişiyle aynı şehri paylaşmak veya aynı binada oturmak övünç kaynağı olacaktır. Günümüzde ilgi ile takip edilen talk-show programları, çok başarılı belgeseller ve bulunulan durumu en iyi ifade eden her türlü eser belagatin diğer çeşitleri arasındadır.

Peki, cezalet nedir? Onu da bir başka zaman ifade etmeye çalışalım…  

Vehbi KARA

adminadmin