Analiz
Giriş Tarihi : 28-12-2017 15:02   Güncelleme : 28-12-2017 15:02

Sabah Yazarı Salih Tuna’dan Necip Fazıl, İdelocya Örgüsü Ve Şükrü Sak

Sabah Yazarı Salih Tuna, ‘Kediyi rapor eden sıçana benziyorsun’ başlıklı yazısında, Necip Fazıl Kısakürek’in İdelocya Örgüsü’ne Şükrü Sak’a atıfta bulunarak değindi.

Sabah Yazarı Salih Tuna’dan Necip Fazıl, İdelocya Örgüsü Ve Şükrü Sak

Tuna’nın “Şükrü Sak'ın "İslamcılık taslayan müptezeller" için altını çizdiği gibi... İdeoloji nedir, sistem nedir, teori nedir, pratik nedir, vasıta sistem, tatbik sistem ne demektir bilmezsin, bari 60 yıl öncesinin Cumhuriyet'i gibi "mürşit" falan diye zırvalama” dediği yazısının tamamı şöyle;

Oktay Akbal, Necip Fazıl üstadımızın bulunduğu bir mecliste, "Ben Üstadın düşüncelerini sevmem, ben onun şiirini severim" demişti.

Üstadımız da lafı anında yapıştırmıştı: "Oktay beni en küçük yanımla sever..."

Aslında bu çıkış, Muhyiddin İbnü'l Arabî'nin bir sözünden mülhem söyleyecek olursak, "Sizin değer verdikleriniz ayağımın bodrumundadır" demenin bir başka ifadesidir.

Ki bu tavrı, "büyük sanatkârlığa" talip olmasının sonucudur.

Büyük sanatkârlık mı?

"Çile"de söylediğidir: "Ver cüceye, onun olsun şairlik, / Şimdi gözüm, büyük sanatkârlıkta."

Necip Fazıl'ın en büyük sanatı, bizzat yaşadığı hayattır; yaşanmaya değer hayat...

O kadar ki, Kenan Evren'in "derhal infaz" emri verdiği "düşünce suçu" bir beraat nişanesi gibi boynundayken vefat etmiştir.

Klas duruşun, sadakatin, aksiyonun, çilenin, fikir öfkesinin remz şahsiyetiydi.

***

Yanlış anlama Asuman! "Fikrin öfkesi", sövmek dövmek, kırıp dökmek değildir.

Necip Fazıl vaktiyle Bedii Faik'e bak ne demişti: "Üstüme söverek gel, bayılırım; fakat sövmen bir fikir öfkesine bağlı olsun (...) Sen arslanın iki ayağı arasına sığınıp faaliyetine engel gördüğü kediyi rapor eden sıçana benziyorsun. / Fikrin yok, hakikatin yok. Bilgin yok, ihlasın yok, güvenin yok..."

Bir fikrin çilesine talip değilsen, fikrin öfkesinden de nasibin olmaz.

Fikrin öfkesine sahip değilsen nihayetine varacağın yer, kediyi rapor eden sıçana dönüşmek, yani, "fikrin fahişesi" olmaktır.

Necip Fazıl hakkında, "Bırakalım artık ondan.... 'Yol Gösterici Mürşit' çıkarma gayretlerini..." diyen Aydın Doğan'ın sakallısı gibi.

Şükrü Sak'ın "İslamcılık taslayan müptezeller" için altını çizdiği gibi...

İdeoloji nedir, sistem nedir, teori nedir, pratik nedir, vasıta sistem, tatbik sistem ne demektir bilmezsin, bari 60 yıl öncesinin Cumhuriyet'i gibi "mürşit" falan diye zırvalama.

***

O günün Cumhuriyet'i baştan sona "Necip Fazıl Kısakürek mahkemede hesap verdi" manşetiyle çıkmıştı.

Spot da şöyleydi: "Dünkü duruşmada Süper Mürşidin sorgusu 2 saatten fazla sürdü, mahkeme reisi kendisine ihtarlarda bulundu..."

Necip Fazıl üstadımız ("Müdafaalarım"da) cevap vermişti: "Estağfurullah, Mürşitlik benim neme?... Fakat bilin ki, hakikî mürşidlerin benim gibi köpekçikleriyle sizin kahramanlarınız arasında, hakikî mürşidle hakikî köpek arasındaki fark vardır..."

Mehmet Kısakürek abimiz mahut gazetenin kupürünü resmi hesabından yayımlayarak şu tweet'i attı: "Süper Mürşid ha!.. Ey büyük Allah'ım!.. Evvel zaman içinde, babam zindanda çürürken, kardeşim Ömer'le ben de ilkokulun taş merdivenine oturmuş için için ağlarken bunlar göbek atıyorlardı..."

Günümüzün "FETÖ muhibbi" Cumhuriyet'i ile dünün "Milli Şef muhibbi" Cumhuriyet'i arasında ne kadar mı fark var?

Söyleyeyim: 28 Şubat'la FETÖ arasındaki fark kadar.

Zira yurtsever subaylar "irtica" bahanesiyle 28 Şubat'ta tasfiye edilirken, yerlerine FETÖ'cülerin getirildiği ortaya çıktı.

Yahu, BÇG Komutanı bile FETÖ'cü çıktı, daha ne olsun!

Salih Tuna / Sabah

adminadmin