Köşe Yazıları
Giriş Tarihi : 01-08-2016 15:33   Güncelleme : 01-08-2016 15:33

Saflar O Gün Ayrıldı

Aslında insanların bu FETÖ terör örgütünden olup olmadığını anlamak için; 28 Şubat sürecine bakılması lazım. Zira o dönem herkes net bir şekilde safını belirlemişti.

Saflar O Gün Ayrıldı

Alnımızın akıyla kazandığımız üniversiteye başımız örtülü diye girmemiz yasaklanmıştı. Hiç bıkmadan kapı önlerinde bekliyorduk okula alınmak için. Okul yönetimine dilekçeler yazıyor, gelecek en küçük bir umuda tutunuyorduk. Sanmayın ki sadece bizim gibi başı örtülüler bekliyordu. Hayır, başı açık arkadaşlar ve bir o kadar da erkek öğrencilerde destek oluyordu bize.

Günler geçiyor ve çoğumuz devamsızlıktan derslerden kalıyorduk. İstanbul’da, Ankara’da daha çok ses getiriyordu kapı önündeki bekleyişler. On binlerce öğrenci mağdur olacaktı ve belki de yumuşamanın zamanı gelmişti rektörlere göre. Gelen haberler umut vaat ediyordu.

Ne olduysa bir sabah, o bizimle bekleyen başı örtülü arkadaşlarımız başörtülerini çıkarttılar ve içeri girdiler. Geride kalan bizler çok şaşkındık. Nasıl olurdu? Bu bir kutlu davaydı. Okuyacaktık ama inancımız doğrultusunda giyinerek, yaşayarak okuyacaktık…

Evlerde toplanıyor, oturup konuşuyor ve neden başörtülerini çıkarttıklarını soruyorduk. İşte o gün çok yıkılmıştım ben. Dağarcığımda hiç olmayan o kelimeyi ilk o zaman öğrenmiştim. Furuat…

Furuat ne demekti? Hakkında kesin hüküm olmayıp, içtihada konu olan dini meseleler demekmiş. Günlerce bu kelimeyi sorguladığımı hatırlıyorum; “Ne demek hakkında kesin hüküm olmaması? Ayet var, ayet. Allah başını ört diyor. Tıpkı namaz kıl dediği gibi. Farz bu farz” diyerek dolaşmıştım sürekli.

“Peki, buna kim fetva verdi? Kim Allah’ın farz dediğine, kesin hüküm yok dedi?” diye sorduğumuzda;

“Bizim muhterem hocamız dedi. Okumamız ve bir yerlere gelmemiz için şimdilik başörtülerimizi çıkartabilirmişiz. Sonra yine örteriz” dediler.

İşte o gün, ismini daha sonra çok duyacağım, insanların akın akın peşinden gittiği, ayetlere göre değil, isteğine göre fetva veren o muhterem dedikleri zatın varlından haberdar oldum.   

Direnişin bel kemiği kırılmıştı artık. Kapı önlerinde tek tük kalmıştık. Yollarımız ayrılmıştı o arkadaşlarla. Başörtüsü furuattır diyen o zatı hiç sevmedim ve Allah’ın dediğini değil de o zatın dediğini dinleyen ve bizi yalnız bırakan o arkadaşları da hiç affetmedim.

İşte o gün saflar belirlenmişti. Sonra muhterem diyerek adına toz kondurmadıkları hocalarının peşlerinden gidenler bir bir güzel koltuklara kurulurken, bizlerde okuma hakkımız elinden alınanlar olarak evlerimize döndük.

Onlar Fetö terör örgütünün liderini dinlediler, dünya malı için kısa süreliğine makam sahibi oldular ve kan döktüler.

Bu hep böyledir; Allah aklını kullanmayanların, ayetlere göre yaşamayanların başlarına pisliği dolar…

Safiye ÇETİNKAYA

adminadmin