Analiz
Giriş Tarihi : 06-06-2018 11:20   Güncelleme : 06-06-2018 11:20

Şaka gibi!

​“FETÖ’nün tasfiye etmek istediği subayların Yunanistan adına askerî casusluk yapmak” iftirasıyla yargılandığı davanın hâkimi, Yunanistan’a kaçmaya çalışırken yakalandı.

Şaka gibi!

İşte FETÖ bu! Bunlar böyle bir şey.

“Hoşgörülü Demokrat” maskeli katiller. Meclisi bombalayan darbeciler..

Babanın katili, seni babanı katletmekten yargılıyor. FETÖ’nün adaleti böyle bir şey bir bakıma..

MİT TIR’ları neyin nesi idi. Seni teröre yardım ve yataklık etmekten suçlayanlar, senin müttefiklerin gibi görünen terörün ağa babaları. Kaç bin TIR silah ve mühimmad yardımı vermişlerdi. Karargahlarında kimin bayrağı dalgalanıyordu.

Senin rehin alınan konsolosun gitti, CHP’den milletvekili oldu. Hani şu CHP’nin örtülü ittifak yaptığı terör örgütünün uzantısı olan siyasi parti var ya, o partinin arkasındaki ülke değil mi aynı zamanda konsolosluk baskınını tezgahlayan örgütün arkasındaki ülke.

Tavşana kaç, tazıya tut diyorlar.

Fehriye Erdal kimdi? DHKP-C’li bir Marksist, bir terörist. Ne yaptı “Kapitalist” Sabancı’yı vurdu. Peki nereye kaçtı? NATO karargahının bulunduğu Belçika’nın Brüksel şehrine ve yıllardır AB ve ABD tarafından himaye görür.

Geçen gün Belçikalı bir milletvekili soruyor: Dünyanın neresinde olsa insan hakları konusunda bir ihlal yaşansa, hemen STK’larımız, Mediamız koşar gider. Raporlar yayınlanır, siyasilerimiz sert açıklamalar yapar. Ama, İsrail aynı şeyi yapınca niye kimsenin sesi çıkmıyor? Bu durum tüm işbirlikçi rejimler için geçerli değil mi? Mesela alın size Sisi, bir darbeci generale, Baradey gibi Nobel barış ödülü verdikleri adamı danışman yapmadılar mı? O utancından yerin 7 kat altına saklanınca, İngiltere eski Başbakanı Liberal soldan gelen Tony Blair gibi bir adamı danışman yapmadılar mı?

Amerikalı kovboy artığı Donald Trump, geçen gün, BM Güvenlik Konseyinde İsrail’in Gazze saldırısının araştırılmasını, kınanmasını veto edip, Gazze’nin İsrail’e saldırılarının araştırılması yönünde Güvenlik Konseyine teklif vermedi mi?

Bu Amerika, FETÖ’nün Türkiye’de darbe yapmak istediğine dair bizden hâlâ somut bilgi ve belge istiyor. Ya hu kendi arşivine bak. 15 Temmuz gecesi, senin devlet adamların ne diyordu. “Strafor”  kime kimin uçağının yerini işaretliyordu. “Sizin iyi çocuklar” değil mi bunlar.

Graham Fuller’e sor, CIA’ya sor, FBI’a sor.

Nobel barış ödüllü Baradey’den söz etmiştik. Sahi kim bu “Nobel”!? Alfred Nobel kim derseniz, dinamiti bulan adam. Savaşlardan para kazanan biri. Savaşlardan, savaşan taraflara patlayıcı satarak kazandığı para ile bu ödülü vasiyet etmiş. O ölünce gazeteler “ölüm taciri öldü” diye başlık atmıştı. 

Tabii ABD, AB böyle yaparsa Yunanistan ne yapmaz ki! AB üyesi Yunanistan, Türkiye’den kaçan 4 FETÖ üyesi darbeciyi de tahliye etti. Böylece toplam 8 FETÖ üyesi darbeci gizli bir yerde polis korumasına alındı. Şaşırdık mı! İşte böyle! Aleksis Çipras, Yunan siyasetçi, 185. ve mevcut Yunanistan Başbakanı ve Radikal Sol Koalisyon genel başkanı. Onun memleketinde oluyor bunlar. Yunanistan’la biz daha düne kadar tek devlettik. Bugün Yunanistan “Lavrion mülteci kampı” görüntüsü altında PKK, DHKP-C’ye, FETÖ’cülere eğitim veren bir kamp olarak faaliyet gösteriyor.

Uğur Mumcu’yu kim, niçin öldürdü. Hatırlayın en son uyuşturucu ve silah ilişkisini araştırıyordu. Sofya’da dönen dolapları araştırıyordu. “Kısmetim” gemisini araştırıyordu. “Derin gerçek”le burun buruna gelmişti. NATO, SSCB, AB, ABD arasında “Şeytani bir Çete” bölgede her haltı tezgahlıyordu ve bunların adamları, Media, Mafia, Sermaye, Siyaset, bürokrasi, STK, Tarikat, her yerde vardılar. Sağ-sol, Alevi-Sünni fark etmiyor, herkesle bir temas noktaları vardı. Yani anlayacağınız “40. Oda”nın kapısını aralamıştı. Ölmesi gerekiyordu. Öldü! Suçu bizimkilere yıkmaya çalıştılar. 

Mumcu’yu kim mi öldürdü! Katilin adamları, onun arkasından en çok ağlayanlar arasında idi. O cinayeti bizimkilere yıkıp, faturayı bizimkilere çıkarmak istiyorlardı.

Mumcu’yu kim öldürdü ise Muhsin Yazıcıoğlu’nu, Cem Ersever’i, Eşref Bitlis’i, Hrant Dink’i, Hablemitoğlu’nu da onlar öldürdü.. Orada herkes var. Bütün faili meçhuller aynı kapıya çıkar ve o kapının arkasında herkesten birileri var.

Bugün Erdoğan’ı öldürmek isteyenler de onlar. Bütün darbelerin arkasında onlar olduğu gibi, 15 Temmuz’un arkasında da onlar vardı.

Bakın dün sağda olup, bugün sola sapanlar, solcu zannettiğimiz ama bugün sağa yanaşanların çoğu bu yapının adamları.

Ortalık, Melek maskeli Şeytanlarla dolu. Media ise Melekleri Şeytan olmakla suçluyor adeta.

Ortalık Konkav ve Konveks (İç bükey ve dış bükey) aynalarla dolu. Uzunlar cüce, cüceler uzun, hainler kahraman, kahramanlar hain gösteriliyor adeta.. Bir çadır tiyatrosuna döndürülüyor tarih. “Cilalı İnsan devri” başladı. Üretilen gerçeklik, asıl gerçekliğin yerini alıyor. Bir illüzyon seyreder gibi seyrediyor insanlar olayları. Kitleler adeta ipnoz ediliyor. Piyasa böyle. Reklam ajansları artık PR adı altında deterjan pazarlar gibi siyaset pazarlıyor. Peki siyasetçiler ne pazarlıyor? Gıda diye zehir pazarlıyorlar. İlaç diye farklı bir şey mi pazarlıyorlar sanki. Media ne yapıyor. Sosyal Mediada neler oluyor.

Aklımızı çelmekle kalmıyorlar, akıl ötesi planlar yapıyorlar. İpnoz, subliminal mesajlar, sanal gerçekler.. Modern olacaklar ya “Moda”cılar ne yapacaklarını şaşırıyorlar. Yırtık pantolon modası, Tatto, Piersing.. Kendi farklı kılmak adına fıtratına yabancılaştırıyorlar.

Şimdi sizi oyun-eğlence, korku, heyecan duygularınızı gıdıklamak için yeni oyunlar sürüyorlar piyasaya. Mavi Balina’dan sonra şimdi de Mariam çıktı. “Meryem” sizin vicdanınızı gıdıklayarak ölüme çağrıyor. Mariam bir Suud / İngiliz ortak yapımı. Suudileri her yönden tepe tepe kullanacaklar anlaşılan. Humanoid’le başladılar ama hızlı gidiyorlar. (Suudi Arabistan, bir robota vatandaşlık hakkı veren ilk ülke oldu. Sophia adlı robot Suudi Arabistan vatandaşı ilan edildi.) Bu Suud menşeli oyun, yapay zekalı bir oyun ve bu oyun sosyal media ağlarından besleniyor. Sonu intiharla biten bir oyun bu. Bu Meryem sizi ölüme çağırıyor. Aman dikkat; Şeytan sizi Allah’la aldatmasın. “Ağuyu altın tas içre sunarlar, bal da onun suç ortağı.” Siz de şakalanmayın da! Bu işin şakaya gelir yanı yok çünkü..

Kimi sizi vicdanınızdan, kimi öfkenizden, kimi aklınızdan yakalamaya çalışıyor. Strateji tutkunları için başka oyunlarımız var, çevreciler için başka oyunlarımız, yönetme tutkunuz varsa sizi sanal bir şehrin belediye başkanı yapabiliriz. Dikkat! “Oyun içinde oyun” var. Yakında sanal tarikat ve cemaatler geliyor. Hepsi sonuçta aynı kapıya çıkıyor.

Oyun önce sizi çözüyor, sonra yapay zeka ile size özel bir kurguya, tuzağa dönüşüyor. Yapay zeka, Subliminal mesaj, ipnoz, işin içine e-cinni’ler de karışıyor. Bu “e-cinni” işini yabana atmayın.

Benden söylemesi. Sizin çocuklarınıza penguen dizileri seyrettirirken, onları birer biyonik robota dönüştürebileceklerini unutmayın. Aman dikkat! Selâm ve dua ile.

Abdurrahman Dilipak / Yeni Akit

adminadmin