Samsun Haber
Giriş Tarihi : 03-05-2017 14:01   Güncelleme : 03-05-2017 14:01

Samsun Türk Ocağı’ndan 3 Mayıs Türkçülük Günü Açıklaması

Samsun Haber - Samsun Türk Ocağı 3 Mayıs Türkçülük Günü münasebetiyle alakalı olarak bir basın açıklaması yaptı.

Samsun Türk Ocağı’ndan 3 Mayıs Türkçülük Günü Açıklaması

Yapılan açıklamada, “Bugün burada bin yılı aşan bir iddianın, kınından sıyrılmış bir kılıç gibi, dimdik, sapasağlam ve vakur bir edayla ayakta olduğunu, dosta düşmana duyurmak üzere toplanmış bulunuyoruz. Tarihler 732’yi gösterdiğinde Bilge Kağan torunlarına şöyle sesleniyordu: Türk Milleti! Üstte mavi gök çökmedikçe, altta yağız yer delinmedikçe senin ilini, töreni kim bozabilir”. Tarihe ve talihe meydan okuyan sese ses verenler hoş geldiniz, şeref verdiniz.

Zaman içinde Türk’ün iline göz dikmeye, töresine fitne ekmeye kalkanlar çıktı. Onlara hak ettikleri cevabı veren geçmişte Mete oldu, Kürşad oldu, Yavuz oldu. Yağıda şer Oğuz’da er tükenmedi. Atalarından aldığı ilhamla kurduğu devletin adına Türk diyen Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ölümünü ganimet bilenler çıktı. Türkiye Cumhuriyetinden Türk’ü ayıklamaya kalktılar. Bu sefer onlara dur diyen Nihal Atsız oldu, Osman Yüksel Serdengeçti oldu, Başbuğ Alparslan Türkeş ve ülküdaşları oldu. Türk yurdunda Türkçü olmakla suçlandılar, tabutluklara kondular. Onlar öyle inanmış bir nesildi ki bırakın tabutluğa, magmanın derinliklerine atılsalar lav olup fışkıracak bir imana sahiptiler. Bugün o gündür ki milletinin varlığı için ateşten gömlek giyenlere milletin evlatları meydanları gül bahçesi yapmıştır. 3 Mayıs 1944’te varlığını Türk varlığına armağan edenler Ankara’nın meydanlarından tarihin şahitliğinde zaferle ayrıldılar.

3 Mayıs devletimizin varlık mücadelesinde, milletimizin yükseliş hamlesinde temel kuvvet kaynağının Türk Milliyetçiliği olduğunun anlaşılması ve anlatılması için bir vesiledir. Dünyada yaşanan insanlık sefaletinin aşılabilmesi Türk’e kulak vermekten geçmektedir. Milletine sevdanın adını Türkçülük koyanların insanlığa söyleyecek çok sözü vardır. Dünya görüşünü Türk kültürü, Türk tarihi, Türk dili, Türk ahlakı hülasa Türk kimliği üzerine inşa eden Türkçülük, bünyesinde yüksek insanî değerleri barındıran bir muhtevaya sahiptir. Bu yönüyle başka milletleri horlama yerine onlara örnek olma bilincini taşır. Türklük doğuşu aşan, oluşla anlam bulan bir kaderdaşlığın adıdır. Bu kaderdaşlığın zirvesi şehadet, vecizesi “Ne mutlu Türk’üm diyene”dir.

Yüzyıllar süren akınlarımızın son durağı Anadolu coğrafyası olmuştur. Bu toprakları en az bin yıldır kanla yoğurarak Türk yurdu yaptık. Anlaşılan odur ki haçlı zihniyeti İklim-i Rum’u Türkiye yapışımızı hazmedememiştir, hazmedemeyecektir. Dışarda küstahça kurgularıyla, içerde PKK, FETÖ gibi maşalarıyla kuyumuzu kazmaya çalışmaktalar. Ay yıldıza yan bakanlar bilmelidir ki kan dökerek aldığımız bu toprakları can vererek koruyacağız. Ölümlerden yılmayan tunç yürekli evlatları durdukça Türk milletini dünyada hiçbir güç vatansızlaştıramayacaktır.   

Zamanın hükmünü icra etmek gibi bir tabiatı vardır.  Her sözün bir vakti, her vaktin bir sözü vardır. Yaşananlar ve yaşadıklarımız göstermiştir ki Türk fikir hayatının şeref levhasında Türkçülüğün adı yazılıdır. Tarih, Türk milliyetçilerini haklı çıkarmıştır. Artık söz sırası Türk milliyetçilerindedir. Bugün başta Türk Dünyası olmak üzere bütün mazlum milletlerin gözü Anadolu coğrafyasındadır. Unutmayalım ki bu topraklardan kopacak fırtınanın rahmetini bekleyen soydaşlarımız vardır. Dindaşlarımız vardır. Biçareler vardır.  Göğün davulunun bizim marşımızı çalmasının, dünyanın nabzının hilalin avcunda yeniden atmasının ön şartı yüksek Türk meziyetleriyle donanmamızdır. Nerden mi başlayacağız. Öncelikle muhabbet ve gayret kemerini kuşanacağız. Tüketmek yerine üretmeyi hedefleyen bir hayat anlayışını yaşayıp yayacağız. Yalan yanlış işleyen bozuk saatlere, kaşanelerde hayat süren çelebilere değil, varlıklarıyla ufkumuza mana katan ülkü devlerine bakacağız. Güneş misali, ışığımızdan faydalananları güzel çirkin diye ayırmadan vazifemizi yani ışık saçmayı sürdüreceğiz. Zira Türk minnet edilen değil beklenendir.            

3 Mayıs 1944’ten bu yana 73 yıl geçmiştir. Türkçülük meşalesini yakanlar şimdi terk-i dünya eylemişlerdir. Her birine yüce Yaratan’dan rahmet dilerken Yunus’un “Her dem yeniden doğarız / Bizden kim usanası” dizeleri aklıma geliyor. Türk milliyetçileri değişerek devam etmek, devam ederek değişmek suretiyle asrın idrakini Türkçe okumayı sürdürmelidirler, sürdüreceklerdir. 21. Yüzyılın Türk asrı yapma iddiamızı Sevr’in hayalperestleriyle Cumhuriyetin ülkücüleri arasındaki mücadelenin sonuçları belirleyecektir. Onun için bir ve kavi olmaktan başka çıkar yolumuz bulunmamaktadır. Birliğimiz daim olması için tek devlet: Türk Devleti, tek bayrak: Türk bayrağı, tek vatan: Türk vatanı diyor hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Tanrı Türk’ü korusun ve yüceltsin. “ denildi

 

 

adminadmin