Samsun'da Günün Hutbesi...
ÖFKEYE HÂKİM OLABİLMEK Kardeşlerim! Yüce Rabbimiz, Kerim Kitabımızda “Onlar bollukta ve darlıkta Allah yolunda infak edenlerdir, öfkelerine hâkim olanlardır, insanları affedenlerdir
ÖFKEYE HÂKİM OLABİLMEK
Kardeşlerim!
Yüce Rabbimiz, Kerim Kitabımızda “Onlar bollukta
ve darlıkta Allah yolunda infak edenlerdir, öfkelerine
hâkim olanlardır, insanları affedenlerdir.”1 buyurarak
cennette talip takva ehli müminlerin bir özelliğinin de öfke
kontrolü olduğuna vurgu yapmaktaydı.
1 Âl-i İmrân, 3/134.
2 Müslim, Birr, 106; Ayrıca bkz. Buhârî, Edeb, 76.
3 Buhârî, Edeb, 76.
4 A’râf, 7/151.
5 Enbiyâ, 21/86-88; Ayrıca bkz. Saffât, 37/139-148.
6 Buhârî, Edeb, 44.
Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
Nitekim Sevgili Peygamberimiz (s.a.s), bir gün
ashabıyla sohbet ederken onlara, “Pehlivan kimdir bilir
misiniz?” diye sordu. Sahabe, “Pehlivan, güreşte rakibini
yenen kişidir.” cevabını verdi. Bunun üzerine Efendimiz,
“Asıl pehlivan, güreşte rakibini yenen değil, öfke anında
kendisine hâkim olup öfkesini yenebilendir.”2 buyurdu.
Merhamet Peygamberi, bu sade ama bir o kadar da
anlamlı benzetmeyle gönüllere ve zihinlere nakşedilecek bir
mesaj veriyordu. Nice pişmanlıklara, gözyaşlarına, âh-
vâhlara neden olan öfkeye mağlup olmamamız konusunda
bizleri uyarıyordu. Efendimiz, bir taraftan öfke kontrolü
konusunda ashabını eğitirken bir taraftan da her birimiz için
vazgeçilmez öğütlerde bulunuyordu. Bir defasında
kendisine gelip, “Yâ Resûlallah! Bana özlü bir tavsiyede
bulun!” diyen birine, Efendimiz; “Öfkene hâkim ol!” 3
demekle yetiniyordu.
Aziz Müminler!
Yüce Rabbimiz, öfkeden sakınma konusunda Kerim
Kitabımızda peygamberlerin hayatlarından bizlere kesitler
sunar. Bu peygamberlerden biri Musa (a.s.)’dır. Onun
yokluğunda kardeşi Harun, kavminin hidayetten
uzaklaşmasına engel olamamıştı. Bu duruma öfkelenen Hz.
Musa, onu yakasından tutup hiddetle silkelemişti. Neticede
kardeşinin ikazıyla öfkesine hâkim olmuş ve “Rabbim!
Beni ve kardeşimi bağışla. Bize rahmetinle muamele
eyle. Sen merhameti engin ve sonsuz olansın.”4
yakarışıyla Rabbine sığınmıştı.
Yunus (a.s.), kavmini bir olan Allah’a teslimiyet ve
kulluğa davet etmişti. Ancak onlar, bu daveti karşılıksız
bırakmışlardı. Bunun üzerine Yunus Peygamber, bir hışımla
kavmini terk edip gitmişti. Ama öfkesi onun için bir
imtihana dönüşmüştü. Bir balığın karnında karanlıklar
içerisinde kalmış, sabrın ve itidalin anlamını bir kez daha
kavramıştı. Nedametle Rabbine şöyle iltica etmişti:
“Senden başka ilah yoktur. Seni her türlü eksiklikten
tenzih ederim. Ben gerçekten kendine yazık edenlerden
oldum.”5
Kıymetli Kardeşlerim!
İnsanlığın yolunu aydınlatan peygamberlere dair bu
örneklerle bizi eğitir Âlemlerin Rabbi. Peygamberlerin dahî
kimi zaman öfkelendiklerini ancak öfkelerini Allah’a
sığınarak yendiklerini öğretir. Peygamberimiz (s.a.s) de,
öfke anında kişinin Allah’a sığınmasını, hesabı, sevap ve
günahı hatırlamasını tavsiye etmiştir.6 Öfkelenince dilimizin
isyan, küfür, intikam sözcüklerine değil; dua, sükûnet,
esenlik ifadelerine tercüman olmasını istemiştir.
Kardeşlerim!
Olgun bir insan ve kâmil bir mümin olmanın
tezahürlerinden biri de öfkeye hâkim olabilmektir. Onun bir
anda parlayan ateşine odun değil su taşımaktır. Zira
öfkesine yenik düştüğünde insanın gözü kör, kulağı sağır
olur; insaf ve vicdanı devre dışı kalır. Öfke seline kapılan
kişi merhametten, hoşgörüden yoksunlaşır; kırıcı, yıkıcı
hale gelir. Hatta ölümle sonuçlanacak kadar aşırı
davranışlar sergileyebilir.
Nitekim günümüzde öfkenin sebep olduğu nice
olumsuzluklara, ibretlik ve hazin tablolara hemen her gün
şahit olmaktayız. Şeytan, öfke silahıyla aramıza kin, nefret,
intikam tohumları ekmektedir. Nice akrabalık, dostluk ve
kardeşlikler sudan sebeplerle başlayan kavga ve
çekişmelerle husumete dönüşebilmektedir. Bir anlık öfke,
ailelerde, iş ortamlarında, hâsılı gündelik hayatın farklı
alanlarında nice mutlulukları alıp götürmekte, nice hayalleri
yok etmektedir. Nice yuvalar, bir anlık öfke ateşiyle yanıp
kül olmaktadır. İnsanoğlunun öfkeye yenik düşmesinin
bedelini kimi zaman masum eşlerin, çocukların, anne-
babaların, komşuların, suçsuz insanların canlarıyla ödemesi,
yüreklerimizi parçalamaktadır.
Kardeşlerim!
Bugün, insanlık olarak bir stres çağında yaşıyoruz.
Gündelik hayatta zaman zaman bizi çileden çıkaran
olaylarla karşılaşıyoruz. Fakat bizler, öfkemizde haklı olsak
dahî, öfkenin bizi nerelere sürükleyebileceğini asla
unutmayalım. Hayatın bir imtihan olduğu gerçeğini hiçbir
zaman aklımızdan çıkarmayalım. Duyduğumuz her sözü,
başımıza gelen her bir olayı akl-ı selimin süzgecinden
geçirelim. Geliniz, müminler olarak daima şefkat,
merhamet, hoşgörü ve sabrı kuşanalım. Öfkenin esaretiyle,
kin, nefret, husumet gibi duygularla yüreklerimizi
karartmayalım. Mevlanâ’nın “Hilm kılıcı, öfke kılıcından
keskindir.” sözünü kendimize şiar edinelim.
Yüce Rabbimiz bizleri öfkesine mağlup olanlardan
değil; sabrı kuşanan, öfkesini yenebilen, haklıyken dahî
affedebilen müttaki kullarından eylesin!
Kıymetli Kardeşlerim!
Rabbimize sonsuz hamd-ü senalar olsun ki, bir kez
daha rahmet, bereket ve bağışlanma mevsimi olan üç
ayların eşiğine ulaştık. Önümüzdeki Perşembe’yi Cuma’ya
bağlayan gece Regâib Kandili’ni idrak edecek ve üç ayların
ilki olan Recep ayına gireceğiz. Regâib Kandilinizi
şimdiden tebrik ediyorum. Yüce Rabbimiz, üç ayları en
güzel şekilde değerlendirebilmeyi, rızasını kazanmış olarak
hep birlikte Ramazan bayramına erişebilmeyi nasip eylesin.
admin