Samsun Haber
Giriş Tarihi : 27-06-2012 17:29   Güncelleme : 27-06-2012 17:29

Samsun'dan Amasya'ya

Amasya'da toplanan komutanların mühim kısmı, Bandırma Vapuruyla 16 Mayıs 1919'da İstanbul'dan hareketle Samsun'a gelenlerdi.

Samsun'dan Amasya'ya
Aralarında 3. Ordu Müfettişi M. Kemal'in de bulunduğu 19 kişilik Bandırma

Vapuru yolcularının Anadolu'ya ne maksatla, hangi vazife ve selahiyetle gönderildiğine dair rivâyetler muhtelif.

Resmî tarih anlayışına kaynaklık eden Nutuk'ta, bu meselenin izahına dair herhangi bir ifade yer almıyor.

M. Kemal, Nutku'na işte şu cümle ile başlıyor: "1919 yılı Mayısının 19'uncu günü Samsun'a çıktım. Umumî durum ve manzara: Osmanlı Devleti'nin içinde bulunduğu grup, Dünya Savaşında yenilmiş, Osmanlı ordusu her tarafta zedelenmiş, şartları ağır bir ateşkes anlaşması imzalanmış. Büyük Harbin uzun yılları boyunca, millet yorgun ve fakir bir halde..."

Bu durum karşısında mutlaka ki bir şeylerin yapılması lâzım da, acaba bunu bir Osmanlı gemisiyle Samsun'a çıkanlar kendiliğinden mi düşünerek yola çıktı, yoksa bu mesele İstanbul'da görüşülüp tasarlandıktan sonra mı bir görevlendirilmede bulunuldu?

M. Kemal, bu hususa dair aydınlatıcı herhangi bir bilgi aktarmıyor.
Bu sebeple, konuya dair başka kaynaklara müracaat etmek durumundayız.
Şurası tartışma götürmez bir gerçektir ki: Bir grup Osmanlı subayı, o tarihte Padişahın ve hükümetin bilgisi, izni ve emri olmadan bir Osmanlı Vapuruyla İstanbul'dan Anadolu'ya gitmez, gidemez.

Bu da yetmez, ayrıca Boğazların kontrolünü elinde bulunduran İngiliz yönetimindeki galip devletlerin izni olmadan, içinde paşaların olduğu bir geminin İstanbul Boğazından geçmesi mümkün görünmüyor.
Demek ki, M. Kemal ve beraberindeki heyeti Samsun'a götürecek olan gemiden hem Sultan Vahdeddin'in, hem Sadrâzam Ferit Paşanın, hem de İngiliz Yüksek Komiserliğinin haberi vardı.

Yalnız, Osmanlı subaylarının ne maksatla Anadolu'ya gönderildiği hususu kısmen meçhûl görünüyor. Zira, ortada birinci derecede belirleyici durumdaki şahısların açık beyanları yok.

Her ne ise, heyet Samsun'da birkaç gün kaldıktan sonra Amasya'ya hareket ediyor. Anadolu'da bulunan daha başka mühim şahsiyetlerle birlikte Amasya'da mühim bir toplantı yapılıyor.
 
"Sonuna kadar mücadele" kararı
 
Yakın tarihimizin mühim bir sayfasını teşkil eden "Amasya Ta'mimi" 22 Haziran 1919'da ilân edildi.
Ta'mim, "umum"dan geliyor; günümüzde "genelge" diye tâbir edilen bir bildirinin umuma duyurulması anlamını taşıyor.
İşte, ülkenin hemen her tarafında zuhur eden işgal ve istilâ hareketinin hız kazandığı günlerde Amasya'da hazırlanan ve çeşitli vasıtalarla umuma ilân edilen bu genelgenin mahiyeti özet olarak şöyledir: "Vatanın bütünlüğü ve milletin istikbâli tehlikededir. İstanbul hükümeti de, işgal kuvvetlerinin tesiri ve kontrolü altındadır. Bu durumda, milletin istiklâli, yine milletin azim ve kararı ile temin edilecektir. Bu maksada matuf olarak, evvelâ Erzurum'da, ardından Sivas'ta iki büyük kongre tertip edilecek ve bu kongrelere Müdafaa–i Hukuk–u Milliye Cemiyetlerinin tensip ettiği delegeler iştirak edecek. Kongreye kadar, askerî ve sivil kuruluşlar hiçbir suretle terk edilmeyecek ve başkasına verilmeyecek. Vatanın herhangi bir tarafına vaki olacak işgâl ve istilâ hareketlerine karşı, bütün ordularımızla mukabele edilecektir. Bu sebeple, silâh ve diğer harp malzemesi kesinlikle başkasına teslim edilmeyecek ve elden çıkarılmayacak."
Bu bildirinin altına imza koyan, ya da telgrafla haberdar edilerek iştirakleri sağlanan meşhûr olmuş isimler ise şunlar:
1) 3. Ordu Müfettişi Mustafa Kemal.
2) Eski Bahriye Nazırı ve Hamidiye Kahramanı Miralay Rauf (Orbay) Bey.
3) 15. Kolordu (Şark Cephesi) Kumandanı Kâzım Karabekir.
4) 3. Kolordu (Samsun) Kumandanı Miralay Refet (Bele) Paşa.
5) 2. Ordu (Konya) Müfettişi Mersinli Cemal Paşa.
6) 25. Kolordu (Garp Cephesi) ve Kuvâ–yı Milliyenin de ilk Kumandanı Ali Fuat (Cebesoy) Paşa.
7) Edirne'de (Trakya) Kolordu Kumandanı Miralay Cafer Tayyar.
8) 13. Kolordu Kumandan Vekili Miralay Cevad (Çobanlı) Bey. (Çanakkale Müstahkem Mevkii Komutanlığı'nı yaptı.)
* * *
Evet, Amasya Genelgesine imza atan veya orada bulunamayıp söz konusu metni aynen tasdik eden belli başlı isimler bunlar.
Aynı zamanda birer asker olan bu şahıslar, Millî Mücadele hareketinin lokomotifi olup, 1919 yılı Haziran'ından tâ II. Lozan görüşmelerinin bütün hararetiyle tartışıldığı 1923 Haziran'ına kadar nisbeten birlik–beraberlik görüntüsü içinde bulunmuşlardır.
Dananın kuyruğunun kopması, yani aralarındaki birlik–beraberlik tablosunun parçalanıp berhava olması ise, 1923 yılı ortalarında vuku buldu.
Bu tarihte genel seçimlere gidilirken, Meclis'te "II. Grup" diye isimlendirilen muhaliflerin üzeri çizildi. Lozan Antlaşmasını içine sindiremeyen ve bilhassa Mart 1924'te Hilâfetin kaldırılmasını doğru bulmayan Karabekir Paşa liderliğindeki muhafazakâr grupta yer alan Millî Mücadelenin hemen bütün öncüleri çeşitli bahane ve entrikalarla bertaraf edildi.
 
Hangisi doğru? Bolşevik olacaklardı
Millî Mücadelenin ve devamı mahiyetindeki İstiklâl Harbinin ilk yıllarına dair doğru bilgilere ulaşmak hiç de mümkün görünmüyor.
Zira, o yıllarda neler olup bittiği hakkındaki hatıra notlarındaki bilgiler birbirini tutmuyor. Hatta, anlatılanların çoğu birbirine zıt düşüyor.
Bilhassa, M. Kemal ile Kâzım Karabekir'in anlattıkları...
Karabekir Paşanın kitapları ve hatıra notlarının üzeri, uzun yıllar yasak perdesi ile örtüldü. Meydan, bütünüyle Nutuk'ta anlatılanlara kalmıştı.
Şimdilerde ise, Karabekir'in anlattıkları da birer birer ortaya çıkıyor.
İşte, yakın tarihte basılan Karabekir'in Günlükler'inde yer alan Amasya Tamimi, Erzurum ve Sivas Kongrelerine dair kısa bazı notlar.
 
23 Haziran 1919: Amasya’dan 23’te yazılan üç maddelik şifreyi aldım.
Üçüncü maddesi garip; Bolşevik olmaya karar veriyorlar.
Bereket benim 17 Haziran’daki ikazım bir emniyet sübabı olmuş...
(NOT: Amasya'da meğerse bir ara "Rusya gibi biz de Bolşevik olalım" fikri ağır basıyor ki, bundan Karabekir Paşayı da haberdar edip tepkisini yokluyorlar.  Taraf olmadığını anlayınca da, bu fikirden vazgeçiyorlar. Karabekir Paşa, daha sonraki yıllarda Günlük'teki bu hatıraya şu notu düşüyor: "Gazi, Nutkunda bunlardan hiç bahsetmiyor.")
 
27 Ekim 1922: “Kemâlist" tâbirinin devâmının sakatlığını Fevzi Paşanın yanında Kemal Paşaya bir daha söyledim.
 
7 Ağustos 1923: Meclis'te Halk Fırkası içtimaı. (CHF toplantısı.)
Gazi Paşa, Nutkunda "Sivas Kongresi esastır" dedi. Erzurum Kongresini Balıkesir Kongresi ile bir tuttu! Muhaliflerin daha Sivas Kongresi’nde Amerika mandası taraftarı olduklarını söyledi! (Nefret ve hayret!)

Kaynak:M. Latif SALİHOĞLU
 
adminadmin