Fikir
Giriş Tarihi : 01-04-2015 14:52   Güncelleme : 01-04-2015 14:52

Sanal Dünyada Tehlikeli Manipülasyon Hareketleri!

Çinlilerin, beddua ettikleri kişiye söyledikleri“Umarım korkunç bir çağda yaşarsın” sözündeki “korkunç çağ” ile zamanımızı kastediyor olmalılar

Sanal Dünyada Tehlikeli Manipülasyon Hareketleri!
Çinlilerin, beddua ettikleri kişiye söyledikleri“Umarım korkunç bir çağda yaşarsın” sözündeki “korkunç çağ” ile zamanımızı kastediyor olmalılar. Mutlak gerçeğin mutlak sahteye döndüğü bir çağ! Çağımız teknoloji çağı. İnternetsiz ortam yok. İnsanların sosyal ilişkilerini, bireysel faaliyetlerini, paylaşımlarını kısacası tüm yaşam alanlarını derinden etkileyen ortamlar.Amaç dahilinde kullanıldığında faydalarını yadsımak gerçekçi bir yaklaşım olmaz.Bununla beraber kontrolü zor bir ortam. Tüm dünya çağsal kimlik buhranı yaşıyor. Bu buhran Tanzimat döneminden Meşrutiyete, oradan günümüze Türk toplumunun da en büyük sosyal sorunsalı. Şu an toplumsal kimlik arayışımızın yeni bir betimlemesi var karşımızda. Gelişen teknoloji, değişen insan davranışları ve psikolojisi yeni insan türleri ve ilişkileri oluşturdu. Bu hızlı değişimde kendini dönüştüremeyen,yeni toplum düzenine ayak uyduramayan,toplumsal dışlanmışlık yaşayan asosyal bireylerin doğmasına neden oldu. Gözlemci bir farkındalıkla etrafımızda olup biteni ayrıntıları ile incelediğimizde, insan hallerinin ne kadar zavallılaştığını görebiliriz. Bu zavallılaşmanın en açık göstergelerini sosyal paylaşım alanlarında görüyoruz. Sahte hesaplar, çıplak bedenler ve sahte kimlikler! Hayata kendi varlıklarıyla imza atamayanlar, şuur bozan görüntüleri, etrafa saldıkları tiksinçlik  duygularıyla, hayatın yaşanası gerçek mutluluklarını eziyorlar. Eleştiriyorum. Rahatsızım olmayan varlıklarından. Rahatsızım, sere serpe teşhirciliklerinden. Gece_gündüz içimizdeler. Sözüm ona modernleşen hayatla, en mahremimiz evlerimizin içine kadar giren bu insanlar kim? Her satıcının bir kör alıcısı olurmuş, sizin o sayfalarda pazarladığınız ne? Aynı ağır eleştirilerimizin hedefi, bu tür sapkınlara aynı sapkın yönelişlerle prim verenlerde dahil. Sizler hep mi böyleydiniz yoksa sonradan mı oldunuz? Tüm içtenliğimle sizlere sesleniyorum; Ne menem yaratıklarsınız da böyle fütursuzca aramızda dolaşmaya cüret ediyorsunuz? Sayfa sayfa paylaşılmış adab_ı muaşeret kurallarına aykırı resimler, acınası ironik paylaşımlar. Paylaşımın altında aynı acınası derecede yorumlar! Ayrıntıların tümüne göstergesel bağlamda baktığınızda hissettiğiniz ilk etapta öfke olsa da az sonra bu öfke yerini “Acımak” duygusuna terkediveriyor! Sayfalar öylesine rezilce kurgulanmış ki bir an bu rezilliğin seyircisi olmaya bile utanıyorsunuz.Evet acıyorum hallerine,dışlanmışlıklarına,çaresizliklerine.. Anlattıkları görsel masallar zarar veriyor genç beyinlerimize! Kocaman bir boşluk yaşadıkları.. 20sinde yorulmuş bedenlerin, badanalı yüzlerin “Hayat sen ne çabuk harcadın beni” yorumlarına bakıp acı acı tebessüm ediyorum. Hayatları simsiyah kesiliyor gözümde. Eskiden bana arkadaşını söyle senin kim olduğunu söyleyeyim sözü vardı şimdilerde bana sayfanı göster seni sana tahlil edeyim var. Şöyle bir gözatıp geçiyorum sayfalarına! Bakışlarım her ne kadar öfke ve aşağılama barındırsa da yine de anlamaya çabalıyorum! Hüzünle karışık iğrenç bir bunaltı düşüncelerimde. Görüntüde, duruşta sözlerde “Aşağılık olmanın romanı” nı yazmışlar. Bir yanda bataklık gülleri diğer yanda anlık heyecan vaadiyle bekleşen kimliksiz, sıfatsız, baykuş bakışlı leş kargaları! Biz aslında buyuz der gibiler. Bu karakterlerimizle biz sizin aranızda dolaşamayız. Dolaştırmazsınız! Hayata tutunmak için dal bulamayanların kendi gibilere tutunma acizliği sergiledikleri. Gerçek şu ki kapı komşumuz gibi aramızdalar, sayfa komşumuz şuursuzlar. Her an karşımıza çıkmaları ihtimal dahilinde. Ya da daha da densizleşip size ardaşlık isteği bile gönderebilirler. Hadi bilinçli olanlarımız kotayı koyduk kendimizden uzaklaştırdık ya o bilince erişememiş gençlerimizi nasıl koruyacağız bu çirkinliklerden? Sahte yüzlerinin arkasına gizledikleri çirkinlikleri görülmesin diye açtıkları kasap mezadı seyrindeki etleri hem midemi kaldırıyor hem de korkutuyor beni bu anlamda. Toplumsal ahlak değerlerimizi yerle bir eden bu insancıklarla mücadele edilmeli diyorum. Kim bunlar? Bizimle aynı platformda aynı havayı solumaya çalışan bu ruhsuz, soluksuz resimlerin arkasında kimler var? Çıplak bedenleri, sahte hesaplarıyla neyi ispatlayamaya çalışıyorlar? İnsan psikolojisini uzaktan seyirde bile bozan bu eylem sahiplerinin karakter tahlillerinin yapılabilmesi birçok toplumsal, sosyal ve kişisel sorunları kökten ortadan kaldıracaktır. İlk çıkarım, sahteler çünkü gerçek duruşlarıyla toplum arasında dolaşmaya cesaretleri yok. Kimliksizlerin bilinçaltı düşünüş seyirleri normal değil. İnsanlık hesaplarımı alt_üst ediyorsunuz. Etrafınızda peşinize takılmış, lop et düşkünü sapkın bir yığın karanlık gölge. Belli ki ne halde olduğunuzu göremiyorsunuz. Fakat biz sizi görüyoruz. Görmek istemiyorsanız kapa gözlerini diyecek pişkin karakterde olduğunuzu tahmin edebildiğimden bende diyorum ki ben değil siz kapayacaksınız uygunsuz profillerinizi. Toplumun ahlak yapısını bozmaya hakkınız yok. Siz kendinize ve insanlığınıza çeki düzen vereceksiniz. Bizler temiz hava solumak istiyoruz. Koklanmaktan çürümüş bataklık çiçeklerinin görüntüsünü de leş kokularını da duymak görmek istemiyoruz. Sözde yaşanan anlık hazların kırık oyuncakları, zavallılar. Zaman yürüyor, binlerce zihnin kiri üzerinize yapışıyor. Nasıl temizleneceksiniz hiç mi düşünmüyorsunuz? Etrafınızda ağzından kuduz köpekler misali salyalarını akıta akıta dolaşanlar da sizden. Yok, birbirinizden farkınız! Hepiniz birer HİÇSİNİZ! Ürkekliğiniz, korkaklığınız, ahlaksız bilinçaltınız bitirmiş ruhlarınızı. Edep eşiğini aşmışsınız siz! Sahte kimlikleriniz ve peşinden gittiğiniz kirli dünyaların, figüranları olmaktan öte gitmeyecek hayatlarınız. Toplumdan utanıp saklama gereği duyduğunuz kimliğiniz var ya işte osunuz siz. Sorgulayın kendinizi! Atasözlerimizdendir; “İnsanlar yedisinde neyse yetmişinde de odur diye” Eyvah diyorum, afakanlar basıyor içime. Eyvah ki ne eyvah!  Siz mi yeni nesile ebeveynlik yapacak vatana, millete hayırlı evlatlar yetiştireceksiniz? Sizde mi “Annelik babalık” gibi kutsi sıfatlara sahip olacaksınız? Nasıl yani, şimdi toplumumuzu sizin yetiştirdiğiniz veled_i zinalar mı şekillendirecek? Ürkünç bir ürperti sarıyor içimi bu düşünceyle. Hadi oradan sizde... Kendinize gelin! Önce düğmenize, eteğinize çeki düzen vermeyi öğrenin, gerisini biz hallederiz. Savunmanız nedir? Neyin rüzgarı eteklerinizi uçuşturan sizi toplum önünde hayasız çırılçıplak bırakan? Ve diğerleri, sizin aç kurtlar gibi bu sayfalarda kimliksiz gölgelerinizle dolaşmanızın çıkarımı kendinizden bile sakladığınız merdiven altı sapkınlıklarınız mı? Geçmiş er geç geri gelir bulur sizi! İyisi mi gelin bırakın bu çirkin ikiyüzlü hayatlarınızı. Geçmişiniz gün gelip karşınızda konuşmaya başladığında tükürmesin yüzünüze. Hoş onu da yağmur yağıyor pişkinliğiyle üzerinize alınmazsınız ya! Farklı bir türsünüz. Toplumun önünde, düğüm düğüm, koca kirli yumaklar gibi duruyorsunuz. Ar damarınız çatlamamış sizin parça parça olmuş. Başka bir açıklaması olamaz. Hastasınız siz! Kendinize son bir şans daha tanıyıp tedavi olun. Sergilediğiniz profiller sustuğunuz, bastırdığınız duygular. O nedenle tehlikelisiniz! Kim olduğunuzu bilmiyoruz. Belki de her gün karşılaştığımız çok iyi tanıdığımız birisiniz. Bizler bilmiyoruz fakat siz biliyorsunuz! Evimize, soframıza, kalplerimize girmişliğiniz vardır, kim bilir! Sağlıksız ve rahatsız edici bir durum. Siz insanlığınızı mı kaybettiniz de bu tür eylemlerin içindesiniz? Aklınız mı yok? Duygularınız mı yok? Ya gururunuza ne oldu? Yaratılmışların en değerlisi insansınız oysa! Bunu ne ara unuttunuz? İnsan olmanın onuru bu kadar ucuz mu sizin gözünüzde, yüreğinizde? Sizlerden huzursuzum! Kendim için, gelecek nesillerin akıbeti için, yaşadığım toplumun gidişatını uçuruma yönlendiren bu sapkın tavırlarınızdan huzursuzum. Sanal dünya, evet hepimizin hayatında yadsınamaz bir yere sahip fakat bilinçli kullanıldığı sürece! Aksi büyük tehlike. Hem bizler hem yeni yetişen gençlerimiz için. Tam da bu nokta da bu tür sayfaların amaçlarının ve kullanılma gerekçelerinin sorgulanması gerek! Dinleyin, sorgulayın kendinizi. Gün gelip devran döndüğünde, topladığınız beğeni sayıları kurtarmayacak içinizin ezilmişliğini, kişiliğinizin çürümüşlüğünü! İki sohbet bir iltifat için ucuzlatmayın hayatlarınızı. Evet, insan sevilmek, beğenilmek ister. İnsancadır. Fakat bu duyguları yaşarken saygı görmek, değerli gözlerle bakılmakta ister. Teşhircilikle bunu başaramazsınız.Karşıdan “çok güzelsin bebeğim” dense ne olur, bu sizi ne kadar tatmin eder,gururunuzu okşar! Velev ki sizde farkındasınız o sözlerin altındaki asıl paradoksun! Toplumumuza, duygusal manipülasyon yaşattığınız! Manipülasyon, istatiksel bir ifadedir. Çoğunlukla duyguları hedef alır. Eğer düşünmenize izin verirlerse mantıklı bir sonuca varacağınızı bildikleri için ani duygusal gösteriler yapılır. Ehil ellerde anlam ve değer bulur. Anlamını bilmeden denemeye kalkanlar sizin gibi değersizleşir bir o kadar çirkinleşir! Özeti suni alım_satımdır. Gençler, bu tür davranışlara maruz kalırsanız olabildiğince uzağa kaçın, kaçamıyorsanız oyunlarının farkında olun ve ona göre davranın! Kimliksizler, hayasızca bakmayın sizlerde insanların suratına! Toplumu kirletiyorsunuz. Arabalardan yol üstüne boşaltılan küllükler geliyor sizi gördükçe aklıma!Ruhsal eziyetsiniz. Konulsun istiyorum okullara “İnsan olma dersi” konulsun! Erkek olmanın kadın olmanın adabını öğretecek dersler konulsun!  İnsan olmanın, birey olmanın, kadın, erkek, genç olmanın derinliğini kaybettik! Fark edemediğimiz sığ sularda boğuluyoruz. Hiç bir şey için emek vermiyor, kolay sahip oluyoruz, kolayca kaybediyoruz. Yeri boş kalmıyor çünkü. Sırada bekleşenler var. Her şey kolay. Aşklarda, sevgilerde, bağlılıklarda kolay tüketiliyor. Hesap vermek, sorumlu olmak duygularının olmaması en cazip yönü belki de sanal dünya fantezilerinin. Kimse yorulmak istemiyor. Kulak verin yazılanlara,eleştirilere.Bu sayede düşünme yetinizi bir nebze harekete geçirip kimbilir yeniden “İnsan olmanın onurunu” kazanabilirsiniz.Biraz beyniniz,biraz yüreğiniz,bir tutam dahi kaldıysa gururunuz varsa,varın gidin gerisini kendiniz düşünün.... Sahtelikten arınmış, riyakarlaşmamış, yapaylaşmamış, gerçek insan sevgisi üzerine kurulu dünya gerçekçiliğinde yaşamak istiyorum hepsi bu..
adminadmin