Siyaset
Giriş Tarihi : 20-09-2013 09:39   Güncelleme : 20-09-2013 09:39

SEÇİM EKONOMİSİ UYGULANMAYACAK

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, "Biz ne yapılması gerekiyorsa normal dönemde yapıyoruz, sırf seçimler var diye ilave adım atmayız" dedi.

SEÇİM EKONOMİSİ UYGULANMAYACAK
Bakan Şimşek, Anadolu Ajansı'nın (AA) resmi iletişim sponsoru olduğu 4. İstanbul Finans Zirvesi'nde yaptığı konuşmada, kişi başına milli gelire satın alma gücü paritesiyle bakıldığında 2002 yılında 8 bin 700 dolardan, bugün 18 bin 200'e çıktığını belirterek, son 10 yıllık dönemde Türkiye'nin gelişmiş ülkelerle arayı hızlı kapattığını kaydetti.
 
Geçmişte böyle hızlı ara kapatma döneminin yok denilecek kadar az olduğunu ifade eden Şimşek, "Dolar cinsinden Türkiye'nin iddialı hedefleri var. Son 10 yıl içerisinde cari dolar kuruyla Türkiye'nin milli geliri 230 milyar dolardan 800 milyar dolara çıktı. 1998'de de 200 milyar dolarmış. Yaklaşık 3 katlık bir artış ciddi başarıdır. Türkiye, satın alma gücü paritesiyle Avrupa'da 6. büyük ekonomi, dünyada 16. büyük ekonomi, hedef Avrupa'da ilk 2-3, dünyada ise ilk 10'dur" değerlendirmesinde bulundu.
 
Bakan Şimşek, 1923-2002 dönemine bakıldığında Türkiye'nin yüzde 4,5 büyüdüğünün görüldüğünü, 1990'lı yıllarına bakıldığında bu oranın yüzde 3'e kadar düştüğünü anlatarak, "Son 10 yıl içerisinde, son 60 yılın en büyük küresel krizine rağmen Türkiye yüzde 5,1 büyümüş" diye konuştu.
 
"Bütçe açığı yüzde 1,4'ün altında kalacak"
 
Bütün mesele potansiyel büyümeyi daha da yukarı çekebilmek olduğunu belirten Şimşek, 2014-2018 yılına ilişkin yüzde 5,5 ortalama büyüme hedeflendiğini, bunun dünya ekonomisinin küresel krizden toparlanması varsayımına dayandığını kaydetti.
 
Şimşek, sürdürülebilir büyüme için kısa vadede muhtemelen öngördükleri potansiyel büyümenin bir miktar altında gidileceğini ifade ederek, "Geçmişte yaşanan büyük iniş ve çıkışların artık yaşanmayacağı şeklinde bakıyoruz" dedi.
 
Türkiye'nin 2007'den bu yana 4,7 milyon kişiye istihdam yarattığına işaret eden Şimşek, "Kısa ve orta vadeli perspektif ile baktığımızda bütçe açığımızın düşük, kamu borcunun düşük ve düşüyor olması, bankacılık sektörünün sağlam, hane halkı borcunun nispeten düşük, şirketlerin borcunun makul, ihracat piyasalarının çeşitlendirilmiş ve esnek kur sisteminin olması, büyümeyi destekleyici ve şoklara karşı Türkiye'yi daha dirençli kılan faktörlerdir" değerlendirmesinde bulundu.
 
Bakan Şimşek, "Bu sene bütçe açığı yüzde 1,4'ün altında bekleniyorsa da muhtemelen bunun çok altında kalacak. İlk 8 ayda bütçemiz mütevazi olsa da fazla verdi. Ama yılın son döneminde bir miktar açık olacak ama açık hedefin altında kalacak" dedi.
 
"Türkiye uçurumun eşiğinden döndü"
 
Bazı analist ve kuruluşların seçimleri anımsattığını ifade eden Şimşek, "Son 10 yılda kaç tane seçim olmuş, seçimin arifesinde ne tür popülist politikalar uygulanmış bir baksınlar. Biz ne yapılması gerekiyorsa normal dönemde yapıyoruz, sırf seçimler var diye ilave adım atmayız. 2015 yılına kadar işçi ve memurlarla gerekli toplu sözleşmeler yapıldı, alt yapı yatırımları planlandığı gibi yapılıyor, sosyal harcamalar noktasında da alınabilecek inisiyatiflerin çoğu alınmış durumdadır.
 
Daha önce kamu borç stokunun milli gelire oranında Türkiye uçurumun eşiğindeydi. 10 yıl önce 'Türkiye bu borcu ödeyemez' şeklinde algı vardı ve bu doğru bir yaklaşımdı. Siyasi istikrar, güçlü reform ve mali disiplinlerle Türkiye uçurumun eşiğinden bu noktaya geldi. Türkiye'nin kamu borç stokunun milli gelire oranı birçok gelişmekte olan ülkenin çok altındadır. Bizim öngörümüz bu sene brüt kamu borç stokunun milli gelire oranı yüzde 35 olacağı, gelecek sene yüzde 33'e düşecek."
 
"Hane halkının bilançosunda tahribat söz konusu değil"
 
Mehmet Şimşek, bankacılık sektörünün aktif yapısında en ufak sorun olmadığına dikkati çekerek, "Sermaye yeterlilik oranı bilançodaki bu kadar genişlemeye, kredilerdeki bu kadar büyümeye rağmen halen yüzde 16 civarında. Yüzde 16 demek uluslararası standartlara göre sermaye yeterlilik oranının iki katı sermayeye sahip olmak demektir" dedi.
 
Hane halkının çok borçlandığına dair gazetelerde haberler çıktığını anımsatan Şimşek, "Avrupa Birliği ülkeleriyle karşılaştırıldığında, Türkiye'de hane halkının borcunun milli gelire oranı AB ortalamasının 3'te 1'i düzeyinde dahi değil. Ama Türkiye'de asgari ücret AB üye ülkelerinin 10'undan daha yüksek. Hane halkının döviz borcu yok. Yani hane halkının bilançosunda herhangi bir tahribat söz konusu değil" dedi.
 
Şimşek, özel sektörün borçluluk oranının ortalamanın biraz üzerinde olduğunu, bunun da makul görüleceğini, özel sektörün borçlanırken yatırım da yaptığını ve buna rağmen özel sektörün borçluluğunu çok yakından takip ettiklerini söyledi.
 
Bakan Şimşek, dışarıdan alınan borçların bir kısmına ilişkin faizlerin gider olarak yazılamamasının önünü açtıklarını ancak henüz uygulamaya koymadıklarını vurgulayarak, eğer bir risk görürlerse onu da uygulamaya koyabileceklerini ve olaya makro ihtiyati bir bakışla yaklaştıklarını kaydetti.
 
İhracat pazarlarının çeşitlendiğini vurgulayan Şimşek, şunları kaydetti:
 
 “Son dönemde Türk lirasının oynaklığı konusunda çok şey konuşuldu ama gelişmekte olan ülkelerle kıyasladığınızda uzun bir süredir Türk lirasının oynaklığı düşük seyretti. Son dönemde ortalamaya yakın, kesinlikle uçlarda değil.
 
Maalesef günü birlik ve mayıs öncesi analizler yapılıyor. Mayıs öncesi  Türkiye, çok popülerdi. Fon akışı da yüksekti. Dolayısıyla ufak bir kaygıyla veya politika değişikliğiyle çıkışın da biraz yüksek olmasını beklemez misiniz? Bundan daha doğal bir şey var mı? Her şey belli bir bağlamda görmekte fayda var. Türkiye’nin temelleri sağlam. Sıkıntılarımız var, onları aşmak için yapısal reformlarla uğraşıyoruz.”
 
"Vatandaş yeterince tasarruf yapmıyor"
 
Bakan Şimşek, Türkiye’nin global tasarruflara ihtiyacı olduğunu dile getirerek, ”Maalesef vatandaş yeterince tasarruf yapmıyor. O nedenle hisse senedi ve bono piyasasına fon akışının devam etmesi lazım” dedi.
 
Tasarrufları artırmak için bir takım inisiyatifler aldıklarını belirten Şimşek, “ Mesela özel emeklilik fonu. Vatandaşa, ‘100 lira tasarruf edene 25 lira biz vereceğiz’ dedik. Bundan daha büyük bir yatırım dünyanın hiçbir yerinde yok. Nitekim vatandaş da bunu yapmış ve yılbaşından bu yana 700 binden fazla yeni katılımcı gelmiş. Demek ki, attığımız adımlar çalışıyor” diye konuştu.
 
"Girişimciye destek sağlayacak çok ciddi vergi teşvikleri getirdik"
 
Şimşek, başta teknoloji şirketleri olmak üzere her türlü girişimciye destek sağlayacak çok ciddi vergi teşvikleri getirdiklerini belirterek, uluslararası fonların İstanbul’da yönetilmesi için de çok ciddi teşvikler yaptıklarını söyledi. 
 
Uzun vadede Türkiye’nin tasarruflarını artırması gerektiğine vurgu yapan Şimşek, şunları kaydetti:
 
“Dikkat ederseniz kamu aslında tasarruflarını artırmış ama özel sektör azaltmış. Neden? Çünkü ilk defa faizler tek haneye inmiş, vatandaş krediyi keşfetmiş ve tasarruflar azalmış ama bu da bir yerde durulacak. Attığımız adımlarla özel sektör tasarrufları da yavaş yavaş yükselmeye başlayacak.
 
Bir yandan kamu bir yandan özel sektör tasarrufları ile cari açık azalamaya devam edecek. Bu yıl büyüme iç talepten kaynaklanıyor. Net ihracatın katkısı eksi. İç talepteki artışa rağmen cari açıkta bozulma yok. Geçen yıl ve bu yılki altın etkisini dışarıda bırakın bu yıldaki cari açık rakamını geçen yılla karşılaştırın bir bozulma yok.”   
 
"Beşeri sermayenin kalitesi artarsa tasarruflar da artacak"
 
Şimşek, Türkiye’nin demografik yapısının çok olumlu olduğunu, beşeri sermayenin kalitesi artarsa tasarrufların da artacağını söyledi.
 
İş gücü piyasası esnek olmadığında istihdamın da düşük olacağına dikkati çeken Şimşek, “İstihdam oranı düşük olunca tasarruflar da düşük oluyor. Tasarrufları artırmamız için istihdamı da artırmamız lazım. Bu nokta da reform yapmamız lazım. Reform yapmadığımız yapamadığımız tek alan budur. Enin de sonunda bu konuda da çok ciddi adımlar atılacak. Nitekim paketimiz hazır” diye konuştu.
 
"Eğitimde gereken sıçramayı yaparsak Türkiye başarıyı sağlar"
 
Bakan Şimşek, tasarruf için verimlilik ve inovasyonun çok önemli olduğuna vurgu yaparak, kayıt dışı ile mücadelede iyi bir mesafe kat ettiklerini, sermaye piyasalarını derinleştirdiklerini ve enerji verimliliği ile ilgili adımlar attıklarını söyledi.
 
Beşeri sermayenin kalitesini artırmanın büyük önem taşıdığını ifade eden Şimşek, sözlerini şöyle sürdürdü:
 
“Eğitimde gereken sıçramayı yaparsak, Türkiye başarıyı sağlar. Son 10 yıldaki başarı mucize olarak görüyorum. Çünkü ortaokul terk 25 yaş üstü nüfusla bu başarılmış. Yani Türkiye’de 25 yaş üstü nüfusun eğitim düzeyi ortaokul terk. Zorunlu eğitimi okul öncesiyle 13-14 yıla çıkardık.
 
Önümüzdeki 10 yıllarda Türkiye çok daha büyük sıçramalar yapabilecek bir alt yapıyı hazırlıyor. Buna göre de bir bütçe hazırlanıyor. Eğitim bütçesinin payı 6 kat arttı. Bunu yapabilen son 10 yılda bana bir tane ülke gösterin. Şuan bütçeden en büyük payı Milli Eğitim alıyor. Sadece sözde değil eylemde de bu ülkede çok hızlı bir transformasyon var.”
 
"Yeni hedefimiz eğitimde kaliteyi artırmak"
 
Eğitimde kalitenin düşük olduğuna dikkati çeken Şimşek, yeni hedeflerinin eğitimde kaliteyi artırmak olduğunu ve  son yıllardaki çabalar sayesinde eğitimin kalitesinin arttığını dile getirdi.
 
Şimşek kadınlar arasında işgücü piyasasına katılımın çok düşük olduğunu belirterek, “Üniversiteli kadınların işgücüne katılımı AB’den daha yüksek. Ama eğitim seviyesi düştükçe iş gücüne katılım oranı düşüyor. Kadın ve kızlarımızı eğitmemiz lazım” dedi.
 
Bakan Şimşek, Türkiye'nin tasarruf açığındaki en büyük sebebin erken emeklilik olduğunu belirterek, dünyanın hiçbir ülkesinde Türkiye'de olduğu gibi erken emeklilik olmadığını ifade etti.
 
 OECD ülkelerinde kadınların 62, erkeklerin ise 63 yaşında emekli olduğuna işaret eden Şimşek, "Türkiye'de emekli kadınların ortalama yaşı 41, erkeklerin ise 45. Bu rakamlara baktığınızda şu anda dünyanın en genç emeklileri Türkiye'de. Onun için bu durumu kötüleştirecek adımlar atamayız" ifadelerini kullandı.
 
Türkiye'de kadınların iş gücüne katılım oranının yüzde 32 olduğunu ve bu oranı mutlaka artırmak zorunda olduklarını belirten Şimşek, "Hükümetlerimiz döneminde 'Haydi Kızlar Okula' projesini başlattık. Böylece 100 binlerce okula gitmeyecek kız okula gitmeye başladı. 2002'de 100 erkek öğrenci başına 91 kız öğrenci varken, şimdi 100 erkek başına, 102 kız öğrenci var" dedi.
 
Mehmet Şimşek, iş gücü piyasasının çok katı olduğunu ve bunu esnekleştirerek, işsizlik oranının çok daha düşeceğini belirterek, "Avrupa'yla aynı ortalama saatte adam çalıştırırsak çok daha fazla adam çalıştırmış oluruz. Bu konuda reformlara karşı bir duruş olduğu için reformlarda arzulanan mesafeyi kat edemiyoruz" dedi.
 
Şimşek, eğitimde istenilen seviyeye gelinirse teknolojinin çok daha fazla gelişeceğini belirterek,"Ar-Ge'ye çok önem veriyoruz. Özel sektöre büyük teşvikler veriyoruz. 100 liralık Ar-Ge harcaması yapana 225 lira destek veriyoruz. Dünyada böyle bir teklif yok" diye konuştu.
 
Vergi reformu konusuna değinen Şimşek, şunları kaydetti:
 
"2002'de çalışan her 100 kişinin 52'si kayıt dışıydı, şu anda 38'e kadar düşürdük. Daha kat edeceğimiz çok mesafe var. Genel olarak kayıt dışı ekonominin büyüklüğünü yüzde 32-33'lerden yüzde 27'lere kadar indirdik. Türkiye kayıt dışılığı azaltmada 38 ülke arasında en başarılılardan biri. Birçok AB ülkesinden de daha iyi bir noktaya geliyoruz. AB ülkelerinden Bulgaristan, Romanya, Hırvatistan, Litvanya ve Estonya'daki kayıt dışılık oranı Türkiye'den fazla durumda.
 
Ben bunu gururlanacak bir tablo olarak görmüyorum. Bizim çok hızlı bir şekilde AB ülkeleri ortalamasını yakalamamız lazım. Bunun için ne gerekiyorsa yapacağız. Şu anda Maliye Bakanlığı olarak bu yönde projeler hazırlıyoruz ve peyderpey uygulamaya koyacağız. Daha çok veri toplayacağız, bu verileri kullanacağız ve kayıt dışılığı azaltacağız."
 
"Nükleer konusunda attığımız adımlar uzun vadeli”
 
Şimşek, finans piyasalarını derinleştirdiklerini dile getirerek, finansman deyince bankadan borç almayı anlamanın yanlış bir yaklaşım olduğunu, şirketlerin mutlaka borsaya gelmeyi öğrenmesi gerektiğini söyledi.
 
Bakan Şimşek, gelişmekte olan ülkelerde borsaya kayıtlı şirketlerin halka açıklık oranı yüzde 70 iken Türkiye'de bu oranın yüzde 30 olduğunun bilgisini verdi.
 
Enerji verimliliğinin önemini vurgulayan Şimşek, şunları kaydetti:
 
"Cari açık önemli bir sorun. 2002 yılında bu ülke 9 milyar dolarlık enerji ithal ediyormuş ve ortalama petrol fiyatı 23-24 dolarmış. Bugün bu fiyat 110 dolar civarı ve yaklaşık 60 milyar dolar ödüyoruz. Peki, petrol fiyatları 60 dolar olsaydı bugün Türkiye'nin cari açığı nerede olurdu? Petrol fiyatlarındaki her 10 dolarlık çıkış, Türkiye'nin cari açığını neredeyse 5 milyar dolar artırıyor. Biz komşularımızın 5'te biri kadar şanslı olsaydık şimdi çok farklı noktada olurduk.
 
Rusya'yı övüyorlar. Ben de överim. Rusya'nın milli geliri 2,1 trilyon dolar. Enerji satışından, yani doğalgaz ve petrolden gelen vergi gelirlerini çıkarın, Rusya'nın bütçesi 210 milyar dolar açık veriyor. Biz enerjiyi ithal etmemize rağmen rağmen milli gelire oranla enerji hariç bütçe açığı onlarda yüzde 10, bizde ise yüzde 1 civarında."
 
Özellikle yerli ve yenilenebilir kaynaklar konusunda ciddi bir çabaları olduğunu anlatan Şimşek, Türkiye'de şu anda toplam kurulu elektrik enerjisi kapasitesinin yüzde 38'inin yenilenebilir kaynaklardan elde edildiğini, yaptıkları yatırımlarla gelecek 5-7 yıl arasında bu oranın yüzde 68'e çıkacağına inandığını dile getirdi.
 
Şimşek, nükleer santrallerin devreye girmesiyle Türkiye'nin çok farklı bir noktaya geleceğini belirterek, "Nükleer konusunda attığımız adımlar uzun vadeli adımlar. Ama enerji verimliliği bugün başarılabilir. Bu konuda daha çok çalışmamız lazım" dedi.
 
"Merkez Bankası'na güvenin"
 
Uzun vadede en önemli konunun kurumsal altyapı olduğuna dikkati çeken Şimşek, "Kurumların kalitesi iyi ise Türkiye büyümeyi başaracak. Demografik yapımız çok elverişli, kurumlarımızın kalitesi artıyor. Biz Türkiye'yi iyi bir konuma doğru götürüyoruz. Büyüme potansiyeli yüksekse kısa vadede finansman dışarıdan da gelebilir. Ama orta uzun vadede tabi ki tasarruflarımızı artırarak, katma değer zincirini de yukarı çıkararak büyümeyi başaracağız" şeklinde konuştu.
 
Türkiye’de 10 yıl önce yabancı sermayeli şirket sayısının 5 bin 600 olduğunu anımsatan Şimşek, bugün ise bu rakamın 34 bin 500'e çıktığını aktardı.
 
Şimşek, içeride bazı senaryolar dile getirilse de yabancı yatırımcının Türkiye'nin geleceğini çok daha parlak gördüğünü söyledi.
 
Türkiye'de reel efektif kur endeksinin uzun vadede yukarı doğru olduğunu belirten Şimşek, "Onun için siz gelin Merkez Bankası'na güvenin. Merkez Bankası'nın da söylediği şey aslında budur" dedi.
adminadmin