Siyaset
Giriş Tarihi : 14-03-2017 13:47   Güncelleme : 14-03-2017 13:57

Selim Temurci, Milli İradeye Kimse Dokunamayacak!

AK Parti İstanbul İl Başkanı Dr. Selim Temurci, Cumhurbaşkanlığı Sistemi ile birlikte devletin sahibi olacak milli iradenin en az 5 yıl boyunca bürokratik vesayetin, darbeci cuntaların, sermaye gruplarının kastedemeyeceği şekilde hükümeti seçeceğini, dolayısıyla milletin üstünde bir güç olmayacağı dönemin 17 Nisan’da başlayacağını vurguladı.

Selim Temurci, Milli İradeye Kimse Dokunamayacak!

Türkiye, 16 Nisan’da belki de tarihinin en önemli seçimine gidiyor, bu parti seçimi değil, milletin devletin gelecek 100 yılına yön vereceği Cumhurbaşkanlığı Sistemi referandumu. İktidara geldiği 3 Kasım 2002’den bu yana Türkiye’de sessiz bir devrime imza atan AK Parti, bu sefer belki de sadece 780 bin kilometrekarenin değil, tüm İslam coğrafyasının, insanlığın makûs talihini değiştirmek için çalışmalara başladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakan Yıldırım, bakanlar ayrı ayrı illerde mitingler düzenliyor, teşkilatlar sokakları arşınlıyor. Biz de bu bağlamda 16 Nisan referandumundan “Evet” çıkması en belirleyici nokta olan İstanbul’daki çalışmaları ele almak, sistemi enine boyuna masaya yatırmak için AK Parti İstanbul İl Başkanı Dr. Selim Temurci ile konuştuk. Temurci, Cumhurbaşkanlığı Sistemi’nin gerekçeleri, parlamenter sistemin Türkiye’ye verdiği zararlar ve 16 Nisan’ın önemine ilişkin olarak çarpıcı değerlendirmelerde bulundu.

1961’DE MİLLETİ DEVRE DIŞI BIRAKTILAR

Sistem değişiminin Türkiye’de yeni bir konu olmadığını belirten Başkan Selim Temurci, iktidarları deviren, krizler çıkaran bürokratik vesayetin 1961 Anayasası ile inanılmaz güçlendirildiğinin altını çizerek, “Sistem tartışması Türkiye’de muhafazakâr milliyetçi siyaset açısından 1969’larda gündeme geldi. Bizden önce gizli bir sistem tartışmasını yaptılar. 1950 ile 1960 arasında sistemin en düzgün uygulandığı dönemdi. 1924 Anayasası gündemdeydi. Birileri mevcut sistemle Demokrat Parti’yi indiremeyeceğini biliyordu. Biz bu sistemi değiştirmeliyiz diye düşündüler. Türkiye Cumhuriyeti’nde çok partili hayata geçtikten sonra ilk sistem değişikliğini CHP üst yönetimi rejimi korumaya soyunan kadro milleti sistemden uzaklaştırarak geldi. 1960 darbesinden sonra 1961 Anayasası’nda vesayet kurumlarını anayasanın içersine yerleştirerek vesayetin önemli ayaklarından bir tanesi Cumhurbaşkanlığı makamı olarak 1961 Anayasası’nda gizli bir değişiklik yaptı” diye konuştu.

TÜM KURUMLAR MİLLİLEŞECEK

1961 darbe Anayasası ile milletin devleti yönetme, belirleyici unsur olma hakkının elinden alındığı bununda CHP için yapıldığını kaydeden Temurci, CHP ve ideolojisinin milleti aşağıladığının tespitini yaparak, “Seçilmişler var. Millet tarafından seçilmiş insanlar. CHP ideolojik olarak milletin hiçbir zaman doğru seçebileceğine inanmıyor. Çünkü onlar milletimize göbeğini kaşıyan adam diyorlar. Millet yanlış yapardı ve en iyisini onlar bilirdi anlayışı hakim. Kendileri iş başına gelmeseler de onların istediği sistem olacaktı. Vesayetçi parlamenterler modeli 1961 Anayasası’nın içerisine monte edilerek 1982 Anayasası’yla cumhurbaşkanına çok daha fazla yetki vererek vesayet unsurları güçlü hale geldi. 1997 yılına 28 Şubat’a geldiğimizde vesayet makamları çeşitlenmişti. Bir tarafta asker vardı, bir tarafta medya, bir tarafta yargı vardı, bir tarafta sermaye, bir tarafta üniversiteler vardı. Bu 5’li yapı vesayetçi parlamenterler yapısını kalıcı olmasını sağladı. 2007 yılına kadar. Bu anlatmış olduğum tablo içerisinde Cumhurbaşkanlığı Sistemi Türkiye’nin milletle beraber tüm yapıların milletleşmesine inanıyoruz” ifadelerini kullandı.

ÜLKEYİ SOYUP, SOĞANA ÇEVİRDİLER

Türkiye’de yaşanan darbeler, milyarlarca dolarlık hortumlar, siyasi krizlerin tamamının Parlamenter Sistem’den kaynaklandığını belirten Selim Temurci, karanlık dönemi şu şekilde özetledi: “1993 yılında Özal’ınşehit edildiğine inanırım 83 ile 93 arasında ülkenin elde etmiş olduğu kaynaklar bütün artılar 28 Şubat’a gelindiğinde MGK da alınan 18 maddelik karar ile adeta yok edilmiştir.

Türkiye 97 ile 2001 yılları arasında soyup soğana çevrilmiştir. Özgülükler insanların elinden alınmıştır. AK Parti’nin iktidara geldiği dönemi kısaca hatırlayacak olursak Ahmet Necdet Sezer biliyorsunuz Ecevit tarafından Cumhurbaşkanlığı’na getirilmiştir. O Makama oturan insana biz 2001 de anayasa kitapçığını fırlatacağını düşünmemiştik. Ondan sonra AK Parti’nin gelişi ve 2007 itibariyle balyoz, kafes, Ergenekon, 2003 yılında biz aslında ilk tepkiyi genç subaylar rahatsız diye aldık. 411 el kaosa kalktı, 367 garabetine, Cumhuriyet mitinglerine bütün bunları hatırlamak basit. Niçin Cumhurbaşkanlığı Sistemi istiyoruz yeni Türkiye’ye kapı açmak için.”

SÜREKLİ İSTİKRAR GELİYOR

Cumhurbaşkanlığı Sistemi ile birlikte, Türkiye’yi kaosa sürükleyen koalisyonların tarih olacağını, Anayasa kitapçığı fırlatma dönemlerinin kapanacağını, toplumsal kutuplaşmanın ortadan kalkacağını anlatan AK Parti İl Başkanı Temurci, sistem sağlayacağı avantajları şöyle paylaştı: “Vesayetçi kurumların millet iradesi zerine koymuş olduğu ipoteği kaldırması adına birinci sıraya koymamız gerekir. İkinci sıraya Türkiye’de istikrarın sürekli olması ve kalıcı olması lazım. Türkiye’de artık koalisyonların olmayacağı döneme girmiş olacağız inşallah. Seçim gecesi kimin iktidar olacağını kimin 5 sene ülkeyi yöneteceğini bileceğiz.Türkiye Cumhuriyeti tarihi cumhurbaşkanları ile başbakanları arasında adeta bir mücadele, uzlaşı olmayan bir karşılıklı mücadele tarihidir. Türkiye’de çift başlı bir yapı var. Vesayetçi parlamenterizm dediğimiz yapı milletin seçeceği bir başbakan olduğunu biliyor. Cumhurbaşkanı çok güçlü bir cumhurbaşkanı olarak tanımlanıyor fakat parlamenter sisteme de haksızlık. Türkiye’de sistem yok. Şimdi de yok geçmişte de olmadı.

Dolayısıyla çift başlı adı belli olmayan olarak tanımlaşmış olduğum bu yapı güçlü bir cumhurbaşkanı seçilmiş bir başbakan. Bu çift başlılık ortadan kalkacak. Çift başlılığın olmadığı, siyasi istikrarın olduğu, kutuplaşmanın minimuma indiği yapıda Türkiye’de daha refah bir ülke olacağız.”

TEK GÜÇ MİLLET OLACAK

Cumhurbaşkanlığı Sistemi’nin Türkiye için bir dönüm noktası olacağı saptamasında bulunan Temurci, devletin bekasına yön vermenin sadece milletin iradesine bırakılacağının bilgisini paylaşarak, “Türkiye’nin çok ciddi bir bürokrasi geleneği var. Bazı tarihçiler bizim devlet kurma geleneğimizi 5000 sene evvele kadar götürebiliyor. Dolayısıyla böyle güçlü bir devlet geleneğinde ki özellikle Diriliş Postası’nı okuyan kitleyi biliyorum. Osmanlı ve Selçuklu modelinden devlet geleneğimize uygun önemli başlıklarda görülebilir. Fark şudur orada padişahlık vardı, burada demokrasi ile idare edilen rejim altında her şey millete ait olduğu için millet karar verecek. Tek kral millet olacak. Mücadelemiz budur” şeklinde konuştu.

DİKTATÖRLÜK İDDİASI MASAL

Temurci, Cumhurbaşkanlığı Sistemi’ni çarpıtan CHP’nin akla ziyan iddialarına teker teker cevap verdi. Diktatörlük iddialarının sadece masaldan ibaret olduğunu, 5 yıllığına millet tarafından iş başına getirilen liderin asla diktatör olmayacağını aktaran Temurci, “CHP’nin seçim stratejisi hakikaten doğrular üzerine oturmuyor. Yalanla da bu ülkenin geleceğini planlayamayız. Dünya da bir tane diktatör göstersinler ki 5 yılda bir milletine gidecek ve %50 artı 1 ile iktidara gelecek. 1 diktatör göstersinler ki 2 dönem seçilmiş olsun. Bu sistemi diktatörlükle itham etmek milletimize yapılan en büyük hakarettir. Çünkü biz 3 Kasım 2019’da Allah nasip ederse milletimize her partinin kendi adayı olabilecek. 100 bin kişinin imzasıyla cumhurbaşkanı adayı gösterilebilmek çok güzel bir şey. En son seçide %5 oy alabilmiş partiler aday gösterebilecek” ifadelerini kullandı.

TEK ADAMLIK BİTECEK

Temurci tek adamlık iddiasına katıldığını; ama CHP açısından... CHP’nin 7 seçim kaybetmiş bir tek adam tarafından yönetildiğini belirten Başkan Temurci, bu sorununda çözümünün de Cumhurbaşkanlığı Sistemi’nden geçtiğinin mesajını vererek, “Türkiye’de aslında tek adamlık var. CHP yanılmıyorsam 7 tane seçim kaybetti. Türkiye’de bu kadar seçim kaybettiği halde o koltuğa oturabilmek tek adamlıkla eş değerliktir. Mesela tek adamlık değil. Meselenin cumhurbaşkanlığı sistemi olduğuna inanmıyorum. Türkiye 2019’da seçime gideceği vakit Kılıçdaroğlu’na %50 artı 1 oy verir mi? Alamayacağını biliyor. Bu seçim eğer referandum da evet çıkarsa 7 tane seçimi kaybetmiş bir partinin genel başkanı olarak o koltukta oturması mümkün değil. Dolayısıyla tek adamlık bitecek” tespitini yaptı.

MECLİS GÜÇLENİYOR

Temurci, yeni sistem ile birlikte parlamenter sistemde pasif olan, yürütmenin kontrolündeki yasamanın güçsüzleşmeyeceğini tam aksine daha aktif hale geleceğini vurguladı. Meclis’in seçilen cumhurbaşkanını denetleyeceğini aktaran Temurci, bu denetlemenin nasıl yapılacağını şöyle anlattı: “Yürütmenin başındaki kişi artık kanun teklifi verme hakkı yok. Meclis kendi işini yapacak. Cumhurbaşkanı bütçeyi getirecek, bütçeyi onaylamama, reddetme var. İlk defa meclise yasamaya seçime gitme hakkı tanınıyor. Otomatik olarak Cumhurbaşkanı da seçime gidiyor. Cumhurbaşkanının 1 dönemi yanıyor. 2. döneminde hiçbir cumhurbaşkanı böyle bir karar alabilir mi? Seçileceğinin garantisi de yok. Yasama ve yürütmede bu kadar denge var. 80e yakın madde var hilafet kurma gibi şeyler kuramaz. Cumhurbaşkanı yürütmeyle idareyle ilgili kararname çıkartabilir. Yürütmenin çıkardığı kararnameler anayasa mahkemesine götürülebiliyor. Yürütmenin çıkardığı kararnameler meclis tarafından bertaraf edilebiliyor. Bu kararnameler kanuna aykırı olamıyor. Anayasa mahkemesi bunun anayasaya uygunluğunu denetleyebiliyor. Yürütmenin yasamaya ve yargıya hesap verebildiği dönem.”

CUMHURBAŞKANI DOKUNULMAZ DEĞİL

Parlamenter Sistem’de olağanüstü yetkilere sahip ancak hesap sorulamayan bir cumhurbaşkanlığı olduğunu, yeni sistem ise bu dokunulmazlığın ortadan kaldırılacağının saptamasını yapan Temurci, “Yüce divan meselesi suistimal edilen bir mesele. Şuan da 550 milletvekilimiz var. 413 vekil ancak yüce divana götürebiliyor. Suç ne? Vatana ihanet. Bunu tespit edemezsiniz. Yeni sistemde 600’e çıkan milletvekili sayısı 401 vekil sayısı ile cumhurbaşkanını yüce divana götürebiliyor. 300 vekil ile kapı aralanıyor 360 vekil ile soruşturma başlatabiliyor, 401 ile yüce divana sevk ediliyor. Bu sistemde şu denebilir mi? %50 artı 1 oy almış bir cumhurbaşkanını 200 vekil ile ikide bir yüce divana sevk edelim. Oyun oynamıyoruz devlet işi ciddi bir iş” değerlendirmesinde bulundu.

HAYIRCILARIN ARKASINDA AVRUPA VAR

Temurci, ayrıca Türk bakanları konuşturmayan, rehin alan, sınır dışı eden, gurbetçilere köpeklerle saldıran Avrupa’yı da yerden yere vurdu. Avrupa’nın açıkça 16 Nisan referandumu için taraf olduğunu dile getiren Temurci, şu ifadeleri kullandı: “Avrupa’nın tavrını kolektif bakışla değerlendirmek lazım. Kanaatimce Amerika’yı da ilave etmek lazım. 15 Temmuz’dan sonra bu ülkede yaşanan bütün gelişmelerin Türk milleti açısından değil terör örgütlerinin gözüyle bakan bir batı aklıyla karşı karşıyayız. Bu milletin artık uyanması lazım. Bugün hayır cephesine üst akla baktığımızda onlarla hareket eden bir Avrupa aklı görüyoruz.”

BÖLÜCÜLER HAYIR CEPHESİNDE

Hayır oyu kullanacak vatandaşlara seslenen Başkan Temurci, Türkiye’yi bölmek isteyen bütün terör örgütlerinin “Hayır” cephesinde buluştuğu uyarısını yaparak, “Bizim Türkiye’de sadece hayırcı kesime karşı mücadelemiz yok. Hayırcı dediğimiz şey bunların bu ülkede çakılı bir çivisi yok dediğimiz ve FETÖ’cü PKK’lı CHP’nin de üst kademesinde birlikte hareket etmiş olduğu bu yapıyla gerçekten hayır verecek vatandaşı birbirinden ayırmak lazım. Biz hayır diyen vatandaşlarımıza saygı duyuyoruz. Ama şu tabloya lütfen bakın. Bu tabloda hayır diyecek olanlara bir bakın. PKK kandil hayır diyeceğini söylüyor. CHP de Kemal Kılıçdaroğlu koltuğunu korumak için ‘Hayır’ demeye çalışıyor” mesajını verdi.

BÜYÜK TÜRKİYE’DEN KORKUYORLAR

Başkan Temurci, parlamenter sistemden taraf olan Batı’nın Cumhurbaşkanlığı Sistemi’ne neden karşı çıktığını detaylı olarak ele aldı. Parlamenter sistemdeki koalisyonların, darbelerin, siyasi ve ekonomik krizlerin, kutuplaşmanın batının işine geldiğini kaydeden Temurci, şu analizi yaptı: “Türkiye’nin gelişmesini, kalkınmasını, büyümesini Türkiye’nin milletleşmesini istemeyen batı aklı da, bu sisteme sahip olmasını istemiyor. Parlamenter sistemin bizim geleneksel devlet anlayışımıza uygun olmadığını düşünüyorum. Çünkü çok renkli bir toplumuz. Bu renkli toplumun farklı farklı siyasi partileri Meclis’e sokarak yine olacak ama yürütmeyi tek elde toplamadan, millete yürütmeyi seçtirmeden, Türkiye’de parlamenter sistemi uygulamak sadece koalisyonu getirir. Türkiye’ye ekonomik kriz getirir. İstikrarsızlık getirir. Batı diyor ki; Türkiye koalisyonlarla, ekonomik sistemlerle bize muhtaç oluyor. Şu an bu fırsatı kaçırıyoruz. Türkiye’de artık milletin istemediği hiçbir şey olmayacak. Türkiye bu sisteme geçerse nasıl durduracaklar. Türkiye’den korkuları tekrardan ayağa kalkmasını istemiyorlar.”

16 NİSAN İNSANLIĞIN KURTULUŞ FIRSATI

16 Nisan’ın sadece Türkiye için değil, emperyalizmin kıskacı altındaki, kan ve gözyaşına mahkûm edilen milletler içinde bir kurtuluş umudu olduğunu vurgulayan Temurci, “Dünyada mazlumların, dünyanın her yerine el uzatmaya çalışan bir Türkiye var. Bütün mazlumlar için siyaset yaptığımızı düşünüyorum. Yeni dünya kurulurken Türkiye’de kurulan yeni dönem ve yeni kapılar dünyayı da aydınlatacak ışık olacaktır” diye konuştu.

2 MİLYON KİŞİYE ZİYARET

Başkan Temurci, AK Parti İstanbul İl Başkanlığı koordinesinde yürütülen seçim çalışmalarının da ayrıntılarını paylaştı. 3 ay önce çalışmaları başladıklarını, hedeflerinin çalmadık tek bir kapı bırakmamak olduğunu açıklayan Selim Temurci, üzerlerindeki yükün büyük olduğu tanımlamasını yaparak, “2 milyonu aşkın üyelerimizi tek tek ziyaret ettik. İstanbul’da 39 seçim koordinasyon merkezlerimizde, ilçelerimizde seçmenlerimiz aranıyor. Destek istiyoruz, samimiyete inanıyoruz. Tabii ki hayır diyen seçmenlerimiz olabiliyor. Bunlarla sohbet ediyoruz. Hanım kardeşlerimiz ev sohbetleri yapıyorlar ki bu teşkilata kazandırdıkları en büyük katkı olduğunu düşünüyorum” dedi ve şöyle devam etti:

16 NİSAN BAYRAM OLACAK

“Gençlik kollarının yaptığı çalışmalar var. Her gün her noktada binlerce programlar düzenleniyor. Bazı noktalara çadırlarımızı oluşturuyoruz. STK’larla birebir ben kendim görüşüyorum. Onların mekânlarında bir araya geliyoruz. Belediyeler ve belediye başkanları çok değerli. Kendi sistemlerinin cumhurbaşkanlığı sistemiyle eş değer olduğunu aktarıyorlar. İstanbul AK Parti’nin doğduğu şehir. Bu sorumluluğu böyle süreçte almamız gerçekten hayatımızda unutamayacağımız en güzel günler olacak. Rabbimden niyazım hakkıyla yerine getirip 16 Nisan’da gecesi milletimiz ile birlikte büyük bir bayram yaşayalım.”

Sabri İşbilen/Diriliş Postası

 

adminadmin