Gündem
Giriş Tarihi : 03-11-2013 18:19   Güncelleme : 03-11-2013 18:19

SESSİZ DEVRİM YA DA KÂBUSUN SONU!

Nihayet bir badire daha atlatıldı. Eğer sessiz devrim diye bir olgu varsa bence o ad, bu olaya yaraşır.

SESSİZ DEVRİM YA DA KÂBUSUN SONU!
Böylece bir kâbusun sonu getirilmiş oldu.
 
Niye mi kâbus diyorum?
 
14 yıl önce (1999), Bülent Ecevit'in Meclis'in açılış toplantısında Merve Kavakçı başörtüsüyle salona girdiğinde, önceden hazırlanmış olan kâğıdı ceketinin iç cebinden çıkararak Meclis kürsüsünde okumaya başlaması, bir yandan da 'Atın bu kadını dışarı!' diye gözü dönmüşçesine bağırıp durmasını anımsıyorum. DSP'li milletvekilleri de onun talimatıyla sıra kapaklarını dövüp duruyordu...
 
Aslında bu tür olaylara sütunumda yer verme alışkanlığım olmamasına rağmen Meclis'in o günkü hengâmesini bir kâbus olarak görmüş, yazımın başlığını da 'Kâbus' olarak atmıştım.
 
O yazı daha sonra başıma işler açtı.
 
28 Şubat sürecinde kovuşturmaya uğradım.
 
Meclis'e hakaret ettiğim savlanıyordu. Oysa o yazının konusu Meclis'in o toplantısına zımni bir göndermede bulunuyor olmasına rağmen ne Meclis'e hakaret ve tezyif niyeti vardı, ne de bir başka yere ve kimseye... Salt, Bülent Ecevit'in aşırı hırçınlığından hareketle, o saatte Meclis'te yaşanan kâbus görüntülerinin üzerimdeki izlenimini yansıtmaya çaba gösteriyordu.
 
Ve o yazıdan illa birilerinin alınması gerekiyor idiyse onun odağı o günün Fazilet Partisi olması gerekirdi. Çünkü Merve Kavakçı'nın o gün Meclis'e girmesini hem onlar zorlamış, hem de ona sahip çıkmayı becerememişlerdi.
 
Merve Kavakçı'ya her şeye rağmen kol kanat geren ve onun da Meclis'teki yanılmıyorsam ilk deneyimini geçirdiği Nazlı Ilıcak olmuştu.
 
31 Ekim devrimi aslında daha önce gerçekleştirilebilirdi. Fakat konjonktür ancak bu güne denk düştü. Bir bakıma iyi de oldu. CHP bile, kerhen de olsa, kadın milletvekillerinin başörtüsüyle Meclis salonuna girmesine ses çıkaramadı. Bazıları hırsından, içine sindirememesinden tırnaklarını yedi, ama Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın usta manevrasıyla ters köşeye yattılar.
 
Sevde Bayazıt Kaçar, Nurcan Dalbudak, Gönül Şahkulubey, Gülay Samancı milletvekili hanımları kutluyorum. Onların cesareti ve köktenci tutumları olmasaydı bu sessiz devrimin böylesine usulet ve suhulet ile gerçekleştirilmesi kolay olmaz ve kanayan yara daha bir süre kanamaya devam ederdi.

http://yenisafak.com.tr/yazarlar/RasimOzdenoren/sessiz-devrim-ya-da-kâbusun-sonu/40374

Rasim ÖZDENÖREN - YENİŞAFAK
adminadmin