Köşe Yazıları
Giriş Tarihi : 04-04-2012 18:36   Güncelleme : 04-04-2012 18:36

Sınavlar altında ezilirken

28 Şubat döneminde zalimce uygulanan başörtüsü yasaklarını öyle manasız ve saçma bulmuştum ki en fazla birkaç yıl süreceğini düşünmüştüm, öyle ya devlet hafiyelerine daha ne kadar süre sınıf sınıf kız öğrencileri takip ettirebilirdi? Lise son sınıfı bitirebilmek için şehir merkezindeki liselerde katı başörtüsü yasaklarına göre biraz daha rahat olan ilçe merkezlerindeki liselere kayıt aldıran henüz 15-16 yaşındaki başörtülü kızları yurda yatılı almak için başörtüsüz fotoğraf ve yurt içinde de başörtüsüz dolaşma yasağı koyan zalim zihniyet ne kadar var olabilirdi? Kızlarını bir zulümden kurtarmak için başka bir zulme dayanmak zorunda kalan babalar, kızlarını bilmedikleri bir ilçede yalnız bırakıp dönerken gizli gizli daha ne kadar ağlayabilirdi? Hem burası Müslüman bir ülkeydi, Müslümanlar bunu izlemezdi… Ama öyle olmadı, 14 yıl bahsettiğim tüm zulümler bilfiil devam etti

Sınavlar altında ezilirken

28 Şubat döneminde zalimce uygulanan başörtüsü yasaklarını öyle manasız ve saçma bulmuştum ki en fazla birkaç yıl süreceğini düşünmüştüm, öyle ya devlet hafiyelerine daha ne kadar süre sınıf sınıf kız öğrencileri takip ettirebilirdi? Lise son sınıfı bitirebilmek için şehir merkezindeki liselerde katı başörtüsü yasaklarına göre biraz daha rahat olan ilçe merkezlerindeki liselere kayıt aldıran henüz 15-16 yaşındaki başörtülü kızları yurda yatılı almak için başörtüsüz fotoğraf ve yurt içinde de başörtüsüz dolaşma yasağı koyan zalim zihniyet ne kadar var olabilirdi? Kızlarını bir zulümden kurtarmak için başka bir zulme dayanmak zorunda kalan babalar, kızlarını bilmedikleri bir ilçede yalnız bırakıp dönerken gizli gizli daha ne kadar ağlayabilirdi? Hem burası Müslüman bir ülkeydi, Müslümanlar bunu izlemezdi… Ama öyle olmadı, 14 yıl bahsettiğim tüm zulümler bilfiil devam etti.

  Çok şükür hemen hemen 14 yıl sonunda birkaç üniversitedeki keyfiyetine göre davranan dekanlar dışında birçok üniversitede artık olması gerektiği gibi başörtülü kadınlar giyim kuşamlarına müdahale edilmeden eğitim alabiliyorlar.

  2012 YGS (Yüksek Öğretime Geçiş Sınavı) 28 Şubat’ta yasaklanan birçok başörtülü kadın için yeniden umut oldu, İmam Hatip ve meslek lisesi mezunlarına uygulanan katsayı haksızlığı da ortadan kaldırılınca üniversite eğitimi almak isteyen birçok kişi umutlandı ve sınava hazırlandı.

  Türkiye öyle bir ülke ki zulmün birini atlasanız diğerine maruz kalıyorsunuz, hadi zulmü atlattınız diyelim bu kez eğitim sistemindeki çarpıklıklar yapışıyor yakanıza, hadi bakalım kurtulun kurtulabilirseniz…

  Adı “Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi “olan bir kurumun YGS Sınavındaki hangi akla hizmet, neyi ölçü alarak hazırladığını bilmediğimiz o nevi şahsına münhasır kâbuslara sebebiyet verecek derecedeki sorunlu sorularını okurken Türkiye’de eğitimde verilmeyen bir düşünme biçiminin bu sınavda nasıl bir ölçü olarak alındığını düşündüm. Türkiye’deki ilköğretim ve liselerdeki eğitim-öğretim sistemini bilen biri olarak ÖSYM’nin hangi akla hizmet eğitim sisteminde mevcut bulunmayanı, verilmeyeni, öğretilmeyeni sorduğunu anlamıyorum. Sorular düşünmeye, yorumlamaya yönelik (bazıları emin olun düşünerek de cevaplanmayacak sorular zira bir tarih sorusunda cevabın sorusu olmayan soru gördüm) ama biz Türk eğitim sistemi müfredatında düşünmek ve yorumlamak yerine ezbere dayalı bir eğitim verildiğini çok iyi biliyoruz.

  Dönem dönem gönüllü olarak ders verdiğim lise ve hatta üniversite seviyesindeki gençlerin eğitimde nasıl ezbere dayalı, yorumdan uzak bir eğitimden geçirildiğini, müfredatın dışına çıkamayan öğretmenler eliyle nasıl kalıplara hapsedildiğini çok iyi bilen biri olarak 2012 yılı YGS Sınavındaki haksızlığa tahammül göstermek mümkün değil. Vermediğin eğitimi istemek nerede görülmüş, böyle bir haksızlık olabilir mi? Binlerce genç insanın geleceği nasıl saçma bir sistemle çöpe atılabilir, buna tahammül edilebilir mi?

  İşin bir başka boyutu binlerce genç insanın geleceğinin sadece bir sınava bağlanmış olması, 17 yaşındaki çocukların kaderini bir tek sınava bağlayamazsınız. Sınav gününe denk gelecek heyecan, hastalık belki sınava geç kalma vs. vs. gibi öğrenciye olumsuz yönde etki edebilecek durumları da katarsak böyle bir ciddiyetsizlik olabilir mi, bir ülke evlatlarını eğitim-öğretim sınavı ile boğabilir mi?

  Peki, neler yapılmalı?

  Ak Parti Hükumeti bugün 4+4+4 sitemini ortaya koydu, bunun yanı sıra üniversiteye giriş sınavlarını kaldırılacağının sinyallerini verdi.

  4+4+4 sitemini her zamanki gibi konuşmak yerine henüz bilmeden “hayııır” diyerek bağıranlar, bir eleştiri getiremeyenler nedeniyle konuşamadık ama elbette konuşmamız gerekiyor.

  Neler yapılmalı, bahsinde her şeyden önce ezbere dayalı bir müfredat yerine yoruma dayalı müfredat oluşturulsun. 4+4+4 üzerinden gidecek olursak son 4+4′e yayılmış bir sınavlar sistemi olmalı diye düşünüyorum. Bu sınavlara orta öğretim ve lise düzeyi öğrenciler katılmalı, ilk etapta yoruma dayalı dönem sonu ödevleri, buna ek olarak öğretim yılındaki notları, kendilerinin hazırlayıp sunduğu sözlü sunumlar, öğretmenlerinin değerlendirme notlarının (referansları) ortalaması alınarak öğrencinin düzeyi ortaya konulmalı ve üniversiteye girişi bu bütüncül çalışmaları sonunda sağlanmalı. Zira genç nüfus oranı yüksek, gelişmekte olan bir ülke öğrenci seçmede, başarıyı belirlemede oldukça başarısız bir sınav ile gençlere gelecek hazırlamaz bu sınavı onlara giyotin kılar.

  Sonuç olarak, bu saçma sınav sisteminin de birçok anlamsız uygulama gibi ortadan kaldırılmasının vakti geldi de geçiyor bile…

adminadmin