Kültür
Giriş Tarihi : 06-12-2012 09:57   Güncelleme : 06-12-2012 09:57

Siyaset Meşru Araçlarla Yapılır

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Erdoğan, ''Siyaset, meşru araçlarla yapılır. BDP, bir siyasi aktör olmak istiyorsa, sorunun çözümüne katkı yapmak istiyorsa meşru siyasetin dilini araçlarını kullanmak zorundadır''

Siyaset Meşru Araçlarla Yapılır
 
 
Başbakan Erdoğan, AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda,Hakkari'ye mitinge gittiğinde vatandaşların terör örgütünün yasağı nedeniyle dışarı çıkamadıkları, perdenin arkasından kendilerini seyrettiğini anlattı.
 
Terör örgütünün vatandaşları korkutarak, sindirerek, tehditle işlerini yürüttüğünü ifade eden Erdoğan, ''(Kepenkleri indir) kepenkler indirilir. Tam bir militarist bir kafa. Terör örgütünün bu özelliği var. Böyle bir şey olamaz, buna eyvallah edemeyiz. Hukuka, demokrasiye milli iradeye saygı göstermeyenler gidiyor, terörü bir yöntem olarak gören BDP'ye saygı gösteriyor. Belediye otobüsünde yakılarak şehit edilen Serap kızımızı, aracında yüzlerce mermiyle katledilen genç kızlarımızı, karnında bebeğiyle şehit edilen, elini tuttuğu yavrusuyla şehit edilen vatandaşımızı görmüyor, bunu sorgulamıyor'' dedi.
   
''Kendiniz ektiniz şimdi de kendiniz biçiyorsunuz''
   
Bazı köşe yazarlarının, gazetecilerin, medya patronlarının terör örgütü mensuplarıyla yaptıkları söyleşileri büyük bir marifet gibi sunmalarını eleştiren Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:
 
''Terör örgütünün uyuşturucu bağlantısını, suç bağlantılarını dile getiremiyorlar, ama hukuk söz konusu olunca, hükümet söz konusu olunca özgürlük havarisi, demokrasi havarisi kesiliyorlar. 2010 yılında en çok da BDP'nin işine yarayacak parti kapatmaların önüne gecen anayasa değişikliğine BDP destek vermediğinde hiç kimse bunu bunu sorgulayamadı. Hatırlayın, sorguladı mı- 'BDP, senin partin kapandı, şimdi kalkıp sorgulamıyorsun, destek vermiyorsun, niye Meclis'te değilsin' dediler mi- Demediler. Şimdi kalkmışsın bizim partimiz şöyle kapandı, böyle kapandı... Bu ciddi duruş değil, sahte duruş. Niye bunu sorgulamıyorsunuz?
 
Bu ülkede eğer o referandumda, 12 Eylül referandumunda eğer AK Parti ile bu konuda beraber hareket etmiş olsaydılar bugün Türkiye'de parti kapatma süreci bitmiş olacaktı, böyle bir sorun gündemde kalmayacaktı. Hiç kimse bunlara 'Siz ne yapıyorsunuz, bu nasıl siyasi mücadele, bu nasıl çözüm arayışı-' demedi. Bugün çıkıyorlar özgürlükten, demokrasiden bahsediyorlar, partilerin kapatılmasından bahsediyorlar. Kendiniz ektiniz şimdi de kendiniz biçiyorsunuz. Kusura bakmayın, ne biz ne de bu millet bu şark kurnazlığını yutmayız. Bu dil siyasetin dili değil, şiddeti överek, şiddetten medet umarak, şiddeti arkalarına alarak siyaset yapılmaz.''
   
''Siyaset, şiddeti dışlamaktır''
   
Başbakan Erdoğan, siyasetçilerin en uç fikirlerini bile kürsü dokunulmazlığından hareketle Parlamento'da ifade edebileceğini, eleştirinin bütün imkanlarından orada faydalanabileceğini belirterek, ''Ancak bunu yaparken şiddeti ve şiddet kullananı övemez. Elinde silah olanı meşrulaştıramaz. Siyaset, şiddeti dışlamaktır, hele ki demokratik süreçlerin işlediği bir ülkede şiddeti, şiddet kullananı övmek, şiddete pirim vermek siyaset dışı, ilkel gayri meşru bir tutumdur'' diye konuştu.
 
Şiddeti yedeğine alarak, ölmekten ve öldürmekten medet umanların siyaset dışı gayri medeni bir alan kayacaklarını vurgulayan Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:
 
''Siyaset, meşru araçlarla yapılır. BDP, bir siyasi aktör olmak istiyorsa, sorunun çözümüne katkı yapmak istiyorsa meşru siyasetin dilini araçlarını kullanmak zorundadır. Aksi halde siyasi muhataplık iddiasında bulunamaz, bulunsa da bu iddia ciddi alınmaz. Şunu artık herkesin görmesi gerekiyor, terör ve şiddet bir hak arama mücadelesi, yöntemi değil. Terör, örgütün kendini var etme biçimidir. Bunların destekçilerinin dillerinden düşürmediği barışın en önemli, önündeki engel şiddetin ta kendisidir.
 
Ben, buradan tekrar bütün Kürt kardeşlerime, Doğu Anadolu'da, Güneydoğu Anadolu'ya, Batı'da, Kuzey'de, Güney'de yaşayan tüm Kürt vatandaşlarıma sesleniyorum. Tarihte bizim nice ortak kahramanımız var, nice ortak gönül erlerimiz var. Biz, bu tarihi birlikte yazdık, bu tarihi ortak şehitlerimizle yazdık. Her zaman ifade ediyorum. Selahaddin Eyyubi bizim, hepimizin ortak kahramanıdır, Ahmed-i Hani, İdrisi Bitlisi, bunlar tıpkı Mevlana gibi, Yunus gibi, Hacı Bektaş-ı Veli gibi bizim hepimizin ortak gönül erlerimizdir.
 
Bizim, Anadolu'nun, hatta dünyanın her karışına dağılmış şehitliklerimiz ortak tarihimizin olduğu kadar, kardeşliğimizin de nişanesidir. Allah aşkına Kürt kardeşime soruyorum, Selahaddin Eyyübi ile bu terör örgütü aynı kefede olabilir mi- Bir düşünsünler, olabilir mi? Ahmed-i Hani ile bu teröristler aynı kefede olabilir mi? Hiçbir kutsalı olmayan, dini değerleri olmayan bu terör mensuplarıyla Mehmet Ceziri, Faki Teyran aynı kefede olabilir mi? Düşünsün benim Kürt kardeşim, Kürt vatandaşım bunları iyi düşünsün.''
   
''Bu toprakların ezanla, Kur'an'la, secdeyle yoğurulmuş bir tarihi var''
   
Başbakan Erdoğan, alnı secdeye varan, La İlahe İllallah diyen bir insanın, kalbinde merhamet, kutsalı ve yaradan sevgisi olan bir insanın terör örgütüyle aynı yöne bakamayacağına işaret ederek, ''Bu toprakların ezanla, Kur'an'la, secdeyle yoğurulmuş bir tarihi var. Bu topraklardan ezanı, Kur'an'ı o secdelerle yücelen mescitleri hiç kimse, ama hiç kimse silip atamaz. Buna hiç kimsenin gücü yetmez, yetemez. Malazgirt'ten, Kurtuluş Savaşı'na kadar biz bu topraklarda ezan özgürce okunsun diye mücadele verdik. Hani İstiklal Marşı şairimizin ifade ettiği gibi, 'Bu ezanlar ki şehadetleri dinin temeli, ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli.' Evet, bu ezanlar ebedi yurdumuzun üzerinde inlesin diye ecdadımız da biz de evet, canımızı ortaya koyduk'' diye konuştu.
 
Bugün hiçbir kutsalı olmayanların, terör örgütüne sempati duyanların Selahaddin Eyyubi'nin hatırasını çiğneyeceğini vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:
 
''Dini değerleri ayaklar altına alan, terör örgütüne kalbinde muhabbet besleyen birisi Ahmed-i Hani'nin hatırasını çiğner. İnsani değerleri ayaklar altına alan, öldürmeyi ahlaksız bir mücadele yöntemi olarak seçen terör örgütüne buğz etmeyen, kendisine, kendi özüne, kendi tarihine saygısızlık yapar. Bu topraklar Türk'ü ile, Kürt'ü ile, Lazı ile diğer bütün etnik gruplarıyla kahramanlığın, cesaretin, kardeşliğin topraklarıdır. Muhabbetin vatanıdır bu vatan. Bizim dini değerlerimizle, dinimizle, peygamberimizle, namazımızla alay eden, bunların herhalde çekimlerini falan televizyonlarda izlemişsinizdir. Nasıl alay ettiklerini falan duymuşsunuzdur.
 
Bu örgüt bütün bunları yapıyor, özel çalışmalar var bunlarla ilgili. Benim dindar Müslüman Kürt kardeşim bu oyunu ne zaman fark edecek- Sadece biz Kürtlerin temsilcisiyiz demek, bunlar için bir iltifat mercii mi oluyor- Bunlar hiçbir zaman benim Kürt kardeşimin temsilcisi olması, bak yine sesleniyorum size. Değerler silsilesi içinde diyorum ki size bunlar hangi hizmeti getirdiler- Artık Selahaddin Eyyubi'nin torunu, Kürt kardeşlerimin 'yeter artık' demesi gerekir.''
   
''AK Parti iktidarında ret politikaları bitmiştir''
   
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Erdoğan, 30 Eylül 2012'de gerçekleştirilen AK Parti 4. Olağan Büyük Kongresi'nde Kürt kardeşlerine bir çağrıda bulunduğunu anımsatarak, şöyle dedi:
 
''Samimiyetimizi görün. 10 yıl boyunca teröre karşı olduğu kadar asimilasyona, inkar ve ret politikalarına karşı verdiğimiz mücadeleyi görün. AK Parti iktidarında ret politikaları bitmiştir, ayaklar altına alınmıştır. Bizim asimilasyon diye bir sorunumuz yok, iktidarımıza kadar bu ülkede 'Kürt' ifadesini ağzına alamayanlar, 'Kürt kardeşim' ifadesini ağzına alamayanlar bizimle beraber bu ifadeyi kullanmaya başlamışlardır. Hala bundan dolayı bizi eleştiren bir etnik partide vardır, zaten biliyorsunuz kim olduğunu, olacağını. 10 yıllardır bu topraklarda Kürt kardeşlerime diğer etnik gruplara yönelik haksız uygulamaları tek tek kaldırdığımızı lütfen görün.
 
30 Eylül'de 'yeni bir sayfa açalım, temiz bir sayfa açalım ve bunu hep birlikte dolduralım' dedik. 10 yılda çok mesafe kaydettik. 10 yılda olmaz denilenleri evvelallah yaptık. Demokratik, kültürel, siyasi alanda çok önemli reformları 75 milyon hep birlikte başardır. Partimizi kurduğumuzda Güneydoğu Anadolu, Doğu Anadolu bu bölgeler dolaşırken oradaki Kürt kardeşlerimiz şunu söylüyordu. 'Şu olağanüstü hali kaldırın, biz sizden başka bir şey istemiyoruz'. İktidarımızın ilk ayında olağanüstü hali kaldırdık. Kürt kardeşlerim bakın bu kuruluş çalışmalarını yaptığımız dönemde size verdiğimiz sözümüzdür. Olağanüstü hali kaldırdık. İktidar olmak, muktedir olmak budur ve biz bunu gösterik. Yol haritamızda daha çok şeyler var. Dedik ki sosyo ekonomik noktada sıkıntıları var, süratle bunları da bitireceğiz. Bu konuda da bakın şu dönem içerisinde bizim bölgeye yaptığımız yatırımlar yaklaşık 36 katrilyonu buldu.''
 
adminadmin