Köşe Yazıları
Giriş Tarihi : 26-04-2017 14:50   Güncelleme : 26-04-2017 14:50

Siyasi Denetim…

Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi’nin (AKPM), Türkiye’ye yönelik “Siyasi Denetim” kararının siyasi karar olduğunu öncelikle hepimizin bilmesi gerekiyor. Zira gerek AB gerekse Türkiye’ye hangi yönüyle bakarsanız bakın ilişkilerimiz bir puzzle’nin parçaları gibi iç içe geçmiş vaziyette.

Siyasi Denetim…

Türkiye’nin 16 Nisan sonrası farklılaşacağını ve yeni Cumhurbaşkanlığı Sistemi ile birlikte yönetim olarak daha dirayetli bir sürece gireceğini bunun ise AB ve ABD tarafını çok memnun etmeyeceğini sizlere daha önce ifade ettim. Ancak, AB ve ABD’yi her ne kadar da memnun etmese de Yeni Türkiye’nin yönetim modeline ayak uydurmak zorunda kalacaklarını ifade ettim.

Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi’nin (AKPM), Türkiye’ye yönelik “Siyasi Denetim”  kararı almadan önce yapılan oturumda AKPM üyelerinin enteresan konuşmalarına da şahit olduk. Şöyle ki AKPM’de ki parlamenterler Türkiye’de ciddi anlamda demokrasinin zafiyetine uğradığını ve Türkiye’de OHAL’in derhal kaldırılması gerektiğini de ifade ettiler. Özgürlüklerin kısıtlandığı da müteakip defalarca parlamenterler tarafından dile getirildi.

Millet iradesinin tecelli ettiği ve terörün gölgeleyemediği 16 Nisan referandumu sonrası AKPM neden böyle bir karar aldı derseniz; Türkiye, Referandum öncesi terör olaylarını minimize etme noktasında büyük başarı elde etmişken OHAL’in kaldırılması talebini sorgulamamız lazım. Fransa’da 1,5 yıldan fazladır uzatılan bir OHAL kanunu varken AKPM neden üyesi Fransa’da OHAL’in kaldırılması için bir karar almıyor da Türkiye için bu kararı alıyor? 16 Nisan günü ve sonrası Türkiye yangın yerine dönmedi, Türkiye’de araçlar yanmadı, Türkiye kaos merkezi haline gelmedi, Polis ve Asker şiddeti kullanarak eylemleri bastırılmadı. Bu söylediklerimin tamamı ise Fransa Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ilk turunda yaşanmadı mı? yaşandı. Peki neden Fransa “Siyasi Denetim‘e” takılmadı? Metro ve halkın kalabalık olduğu ortamlarda da Fransız Askerleri cirit atarken, AKPM neden Fransa için tek söz söylemedi?

Türkiye’den çok daha önce, hatırlanacağı üzere Charlie Hebdo olayları sonrası OHAL ile tanışan ve Polis ile Asker şiddetinin PİK yaptığı Fransa mı yoksa Türkiye mi daha medeni?

Gazetecilere! özgürlüklerinin verilmesi ve serbest bırakılması da AKPM’nin elbette ki gündemindeydi. 15 Temmuz darbe kalkışması öncesi ve sonrası sözüm ona gazetecilik adı altında yabancı ülkelerin ajanlığını yapanlar gözler önündeyken ve bir kısmının AB üye ülkesi ülkelerine sığınıp o ülkelerin Cumhurbaşkanları ile bile pozlar verirken, Terör ile bağlantıları kesinleşen sözde gazetecilerin serbest bırakılması da AKPM’nin en önemli şartlarından. Bu bağlamda FETÖ ve Benzeri terör örgütlerine üye ya da savunucusu olanların özgürlüklerinin kısıtlanması da AKPM raporlarında yer alıyor sözde gazetecilere özgürlük başlığı altında!

Bu görüntü ise AKPM’nin kararının tamamen siyasi olduğunu ortaya çıkartıyor.

Dün Yunanistan temyiz mahkemesi de Yunanistan’a kaçan FETÖ terör örgütü üyesi askerlerin bir kısmının Türkiye’ye iadesini reddetti. Gerekçe olarak ta Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İDAM ile ilgili söylediklerini de gerekçeler arasına sıraladı. Daha önce de hatırlanacağı üzere Almanya ve Belçika gibi AB üyesi ülkelerde bulunan PKK-DHKP-C gibi terör örgütlerine üye teröristlerin istenmesine rağmen ret cevabı aldığımızı da biliyoruz. Aynı keza ABD’den onlarca kez istenen FETÖ ve üyeleri için ABD’nin şu ana kadar kılını kıpırdatmadığını da…

AB üye ülkelerinin ve ABD’nin bu tür salvolarına hepimiz artık alışmak zorundayız. Ancak kantarın topuzunu kaçırmadan ve şu gerçekliği de unutmadan! Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisinin (AKPM) ‘Siyasi Denetim’ kararı ipleri koparma noktası olsa bile bu çok Türkiye’yi bağlamıyor. Gerçek anlamda politikalara bakıldığında Türkiye’nin bölgesel gücünün AB ve NATO için vazgeçilemez bir değer olduğunu AB’de çok iyi biliyor. Bu kararları daha çok tehdit unsuru olarak kullanmak için alıyorlar. Kısaca alınan bu karardan bir şey çıkmaz. Ama bol bol siyasi salvo çıkar.

Referandum sonuçları ile birlikte değerlendirildiğinde referandum öncesi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gerekirse “AB üyeliği içinde bir referandum yaparız, Halka sorarız.” ve “İdam yasasını da halka sorarız.” söylemlerine karşı bir duruş olarak ta AKPM’nin ‘Siyasi Denetim’ kararı değerlendirilmelidir.

Bu söylemlerin tamamı gördüğünüz üzere Siyasi söylem, Peki ya EKONOMİ?

Türkiye ile AB ekonomik işbirliğini, İsrail ve Türkiye ekonomik işbirliği ile bir tutamayacağımızı hepimizin öncelikle bilmesi gerekiyor. İsrail ile sınır komşusu olmadığımız gibi ortak ekonomik değerler bakımında da birbirlerini tamamen örten ekonomik  taleplerimizde şimdilik yok. Ama Mavi Marmara olayı sürecinde İsrailli turistlerin Türkiye’ye yapacakları ziyaretleri iptal etmesini ve Turizm sektörü ile bağlantılı sektörleri sıkıntıya soktuğunu da unutmayalım. Bu bağlamda Filistin gazının AB’ye ulaştırılması noktasında çeşitli anlaşmalar akıllara gelse de bu süreç oldukça uzun bir dönemi kapsıyor. Mavi Marmara olayı ve sonraki süreçte bile İsrail ile Türkiye arasında ticaretin tamamen sıfırlanmadığını ama ticari hareketin azaldığını hepimiz biliyoruz.

Türkiye, Rusya ekonomik işbirliği paketlerinin Rus uçağının düşürülmesi sonrası her iki ülkeyi zora soktuğunu da hepimiz gördük. Türkiye’nin yaş sebze ve meyve ihracatında ciddi yer teşkil eden Rusya pazarının kapanması hem üreticileri hem de ihracatçıları zor duruma sokmuştu. Aynı keza Turizm sektörü ve bu sektöre bağlı olan tüm sektörlerde sıkıntı yaşatmıştı. Rusya’da İnşaat yatırımı yapan Türk firmalarının da oldukça zarar gördüğünü hepimiz biliyoruz. Bu sadece ekonomik yönden Türkiye tarafıydı. Rusya tarafında da pek iyimser tablo oluşmadığı bir gerçek. Yaş Sebze, Meyve ihtiyacını daha uzak pazarlardan ithal etmek zorunda kalan Rusya’nın maliyetleri artmış ve enflasyon oranları yükselmişti. Rusya, dünya pazarına tahıl ihracatının en önemli aktörlerinden bir tanesi ve Türkiye pazarını kaybetmeleri Rus çiftçiyi de zor durumda bırakmıştı. Aynı keza Otomotiv sektöründe bir çok ara malı Türkiye’den İthal eden Rusya’da otomotiv üretim bantları durmak zorunda kalmıştı.

Globalleşmiş Dünya Ticaretinde artık kolay kolay biz sizi istemiyoruz demeniz her geçen gün biraz daha zorlaşıyor. Olaylara Türkiye’nin elinde kozları meselesi ile baksanız bile, Karşı tarafında size karşı kullanacağı kozlar her zaman bulunuyor. Bu yönüyle baktığınızda bile Türkiye’nin AB’den AB’nin de Türkiye’den vazgeçebilmesi mümkün değil.

Türkiye’nin ihracatının %50-%55 oranını AB ülkelerine özellikle Almanya’ya yaptığı günümüzde Türkiye’nin AB’yi karşısına alma gibi şansı olmadığı gibi, Türkiye’nin gelişen pazarlar sıralamasında üst sıralara tırmanması sebebiyle AB’nin de Türkiye’yi ekonomik olarak dışlama şansı yok.

Tüm bu gerçekler ışığında Rus akım projesi ve Filistin gazının Avrupa’ya aktarımı projesi dahil olmak üzere AB’nin Türkiyesiz AB olamayacağı açıkken, Türkiye’nin de AB’den ayrı düşünülemeyeceğini anlamamız gerekiyor.

Her ne kadar AB karşıtı olsam da, Türkiye’nin AB’ye üye ülke statüsünün 50 seneden fazla sürmesini hazım edemesem de Türkiye’nin AB’den, AB’nin de Türkiye’den tamamen kopma ya da ilişkilerini dondurabilme şansının olmadığı gerçeğini de görmem gerekiyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “AB üyeliği içinde bir referandum yaparız, Halka sorarız.” sözlerini bu bağlamda düşünmemiz gerekiyor. Zira Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “AB üyelik talebimizi geri çekeriz,Ama ekonomik ilişkilerimiz devam eder.” sözleri de bu söylediklerimle örtüşüyor.

Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi’nin (AKPM), Türkiye’ye yönelik “Siyasi Denetim” kararını da bu bağlamda değerlendirmeli ve AB üyeliği talebini geri çekme veya AB üyeliğini dondurma kararıyla AB ile ticari ilişkileri tamamen durduracağız anlamı yüklenmemeli. Zira hali hazırda Türkiye’ye AB’nin ödemesi gereken geri kabul anlaşması neticesinde ciddi bir meblağda var.

Sadece Ekonomik yönden incelediğimiz de bile AB ile Türkiye’nin puzzle’nin parçaları gibi ilişkilerinin iç içe geçtiğini görüyoruz. NATO ile birlikte Askeri anlamda iç içe girmiş karşılıklı çıkarlarından söz etmedik bile…

Peki, nasıl olacak derseniz?

Türkiye’ye yönelik “Siyasi Denetim” kararı siyasi olarak kalacak, AB ile Türkiye didişmeye devam edecek ama Ekonomik ve Askeri çıkar birliktelikleri nedeniyle birbirlerinden vazgeçemeyeceklerdir…

Orhan SARIKAYA

 
adminadmin