Türkiye
Giriş Tarihi : 16-05-2016 09:53   Güncelleme : 16-05-2016 09:53

Siz Katolik Nikahı Kıydınız Fikirleriniz İle...

O da ne demek şimdi? Müslüman ülkede ettiğin lakırdıya bak! Tavukayağı da yemedim ama ağzımdaki baklaları da ıslatıp yutacak değilim, beylik sözler söylemekte varsın sizlere münhasır olsun! Kabristanlar ölü ile doludur, kadehler rakı ile bazı ağızlar boş lakırdıyla

Siz Katolik Nikahı Kıydınız Fikirleriniz İle...
O da ne demek şimdi? Müslüman ülkede ettiğin lakırdıya bak! Tavukayağı da yemedim ama ağzımdaki baklaları da ıslatıp yutacak değilim, beylik sözler söylemekte varsın sizlere münhasır olsun! Kabristanlar ölü ile doludur, kadehler rakı ile bazı ağızlar boş lakırdıyla. Kabul et, kafiye güzel oldu ama! Lakırt, lakırt…Ne çağrışım yaptı sana? Rakımı dedim! Rakı dedi, içer misiniz? Yok dedim, içmem! Anasonlu kurabiye bile yiyemem! Nasıl yani, yobaz mısın sen? Nee, dedim yobaz mıyım şimdi ben? Yok artık daha neler! Sevmem efendim, içmem de sevmem de! Zorunda mıyım? Dilber Ay diyorum, ne de güzel söylemiş, Her gece rüyamda işin ne senin, hep seni görmek zorunda mıyım? Müzik te tam meyhane havası olmuş hani! Aha, yakalandın hani sevmezdin? Meyhane havasını solumasan nereden bileceksin? Tüm üç kağıdı bil ama oynamak zorunda değilsin dedi.  “Muhakemetü’l_Lugateyn” in sahibi! Tam bir sinir harbi. Aklımı aldınız! Siz de beddua mı, büyü mü yaptınız ne? Yok o işlere biz bakmıyoruz! Yobazların işi onlar! Sen de geriden yürüyenlerden misin? Yok, geride kalanları iteleyenlerdenim! Hani içmezdin. Rakı içip kafa mı yaptın, nasıl söz o? Töbe töbe, rakı mı içiyormuş? Günaha battık! Battık değil efendim battı! Koyun, bacak hikayesi… İçsin efendim size ne? Para onun, sağlık onun, zevk onun… Ne karışıyorsunuz millete, keyfiyle kahyası ha bir de paşa gönlü şerefine doldursun doldursun boşaltsın kadehi! Var mı lan bana yan bakan? Yok abi Biz yan da bakmayız, dikte bakmayız. Bakan, baksın ne haddimize.. Biz geriden gelenleri iteleriz sadece kelimelerimizle! Aklı evvellerden diye, boş boş bakma bana. Yakıştıramadın mı fikirlerimi kalıbıma! Hep aynı terane, ben de sıkıldım. Yaban havasıyla, Paris Tangosu yakıştırmalarınızdan! Acımış gibi bakmayın yüzüme. Acımak, bir iyilik göstergesi olabileceği gibi bir küçümseme de olur. Sizin ki hangisi? Görünüşe kanma atalar nasihatı hiç mi duymadın? İçinde ben hoşum da dışım seni mi yaktı anlamadım? Bir gerginlik sezdim sanki… Ya da çatışma! Bilemedim şimdi, çözeriz, ilerleyen satırlarda… Bağnazlar,yobazlar,ilericiler,gericiler,tökezleyenler,sıçrayanlar,başı örtülüler, örtüsüz evler.. Karalayın, karalayın. Birbirinizi her daim karalayın, beni de karalayın! Atı alan Üsküdar’ı mesken tutsun bu arada! Aldığınız milletin ahlarıyla da siz de bekleşin sıratın önünde kalu belada. Aklımla kalbim çelişki de! Gerçekten kuşkuyla mı bakılıyor, yoksa küstahça bir kendinden eminlik mi var duruşlarda? Terimleri, kavramları, sıfatları, kelimeleri lakırdıya dönüştürmesek diyorum! Misal, yobazın birinci anlamı, dinde bağnazlığı aşırılığa vardıran, başkalarına baskı yapan kişi olsa da, ikinci anlamı; Bir düşünceye, bir inanca aşırı bağlı olan kimsedir. Başka düşünceyi kabul etmeyen, fanatik, Aksi, inatçı, inceliksiz. (bakınız, TDK’nın sözlüğüne) Buradan ne çıkarmalıyız şimdi? Demek ki hepimiz, yobazız! Ne oluyor bu insanlara? Şımarık, sınır, kural tanımayan çocuklara benziyorlar. Yapmam da yapmam, gitmem de gitmem, oturdum bir kez kalkmam da kalkmam ben doğruyum sen külliyen hata! Hadi ya! Hiç bir fikir, hiçbir kişi, hiç bir yol vaz geçilmez değil kanımca. Öğretmeliyiz, ölçülü olmayı, karşıtlıklara saygıyı, şımarık çocuklar gibi tepinmenin, tutturmanın bu millete zararlarını öğretmeliyiz! Ben talibim öğrenmeye, sonuçta “Katolik Nikahı” yapmadım, fikirlerimle. İnsanım, hata bize mahsus der, doğru bilip yanıldıkları mı görürsem, üç kez boş ol der boşarım, çok ta telaşımaydı! Çift düşün yolunu deneyemez miyiz hep birlikte? Yanlış olduğunu, aşırı olduğunu bile bile körü körüne belli kesim ve fikirlere bağlı kalınması akla aykırı değil mi sizce de? İlk emri “oku” olan ve yetmiş beş ayetinde “aklınızı kullanın” diyen bir dine gerici, ona inanıp aklını onun rehber gösterdiği yolda kullananlara yobaz genellemesini hangi haklı gerekçe ile inatla savunuyor bu insanlar. Ha! Bir de bir söylemleri var ki akıllara zarar; “Neee! Laik değilsen insan bile değilsin! ”Seni “yobaz” seni bu nasıl bir söylem şimdi? Laikliğe karşı da değiliz de, her ilkenin artısı eksisi mutlak var bizce, söylemler çirkin gözümüzde…. Kalplerimiz mi mühürlendi? Mühür vuruldu mu bir kez, insan çelişkileri göremez oluyor, doğrudan yana tavır alamıyor, adaletli olamıyor görünen!  Baskıcı beyinlerin ezdiği halkın sesi neden duyulmuyor? Senin de kısarlar sesini, yakındır, diyor içimdeki ses! Çok korktum kısacaklarmış sesimi.! Tek tek mi kısıyorlar, yöntem bu mu? Yanlışları sorgulamakta suç mu şimdi? Bana dokunmayan yılan bin yaşamasın hali ahvalim! Orwell’in fareleri beynimizi kemiriyor zaten, sonumuz toplumca veba olacağız bu gidişe! Bak, teke tek değilmiş, top yekun bir imha planlanan geride! Ne oldu, ürktün sanki birden bire, yüzünde ki korku da neyin nesi öyle? Karşılaşmadığın sürece farelerden korkmanın da bir anlamı yok bence. Yarımız evlerde güven içinde neticede. Korkması gereken biziz meydanlarda, afişlerde! Fişlendin! Hadi bakalım uğraş sende. Sormalı mıyım telif-i sebebi nedir acaba diye? Tele kulaklarımız, yerin dibinden duydu inkarda edemezsin, söylemedim diye! Rakı içmiyorum, içene de karışmıyorum dedin son cümlende. Toplumu isyana teşvik değil de ne bu söylem sence? Rakı için mi bunca yaygara? Nasıl yani? Özelim giremezsin. Yasak kardeşim yasak, içmekte yasak, içmeyene karışmam diyen zihniyetinde yasak! Alacağız nettini neyini! Sosyal olmanda yasak! Müdahale var topla. Ödüm koptu bak şimdi! Olmuyor ama ben kalemle, kağıtla siz topla, tüfekle, yasakla, tehditle! Savunmam hazır: Bana komünist  diyemezsiniz, rakı içmem, bana yobaz diyemezsiniz başımda türbanım yok yırtıyorum görüntüden…. Sen düşün şimdi, ben neyim? Ne oldu, kafa karışıklığı hezeyanı yaşar gördüm sizi? Burnunuzun dikini az eğseniz önünüze, tepesinin tasını attırmasanız artık insanların. Ülkelerde iç dengeler, böyle küçük oyunlar ile bertaraf ediliyor işte. Farklı telden çalanı niye sevmezler, sonuçta sende farklısın benden. Sorununuz ne sizin? Çok iç içe olduk sizinle az uzaklaş benden. Çık, çık, çık geri, pis gerici! Emin misin yargından mutlak doğrun yanıltmasın seni! Ayyaş demişler sana da, durma itiraz et, kabul görür kendi dairende su götürmez gerçek gibi. Nifak tohumları böyle böyle ekiliyor topraklarımıza. Karmakarışık ettiler bizi. Bir adım öne atsam ilericiyim, bir adım geri çıksam gerici. İki öne bir geri çıksam ne olacak sıfatım, haydi siz söyleyin toplum bülbülleri. Bülbül demişken o bile “ Önce Vatanım” diye bağırıyor, ders olur misal size belki! Siz de bir rahat durun, geriden geldiği söylenenler, harlamayın ateşleri. Cehenneme bilet kesmekte neyin nesi? Seni münafık seni. Sen bilecektin kim cennetlik kim cehennemlik değil mi? Okumadın sende besbelli elindeki rehberi! Ne diyor iyi oku; “Kolaylaştırınız, güçleştirmeyiniz, müjdeleyiniz, korkutmayınız.” İnsanları biçimden biçime, kalıptan kalıba soktunuz. Ortada koca katran kazanı kaynıyor. Fikrimiz ayrı, zikrimiz ayrı, ayrı dünyaların insanlarıyız, üstelik şiddetli geçimsizlik çabası, boşa bizi papaz efendi! Eşraf ayrı, esnaf ayrı, işçi, memur ayrı, Şehirlisi, köylüsü, obalısı, ovalısı, dağlısı… Ülkemizi böldüler sokak sokak. Sağı, solu, ortası, ilerisi, gerisi parça parça parçalandık. Kelimeler patladı elimde, ortalık kan revan yine… Hakikat evine sen farklı kapıdan girdin, bizden değilsin. Yolun ayrı, erkanın ayrı. Bu kadar zor mu orta yolda buluşabilmek? Yanlışsam sen düzelt, yanlışın varsa düzeltmeme izin ver demek, bu kadar mı zor, anlayışla birbirimize tahammül edebilmek? Yok, efendim buluşamayız, törpületmem kendimi! Oysa oyun hep aynı oyun… Sahnelendiği topraklar ayrı. Bir bölge dış güçler tarafından kontrol edilmek istendiğinde kurgulanan o bölge insanın arasına nifak fitnelerinin sokulmasıdır. Gerisi zaten kendiliğinden istediği noktaya ulaştırılıyor. Farkında olmadan bunu o yöre halkı kendi kendine yapıyor. Neden bu gerçek görülemiyor? Bakınız yakın tarih dünya siyasi olaylarına: Irak’ta mezhep savaşları Afganistan’da terör olayları, Güney Amerika darbe planları, Bolşevik ihtilalinin bakınız gerçek nedenlerine! Ve Türkiye’de sağ, sol, Alevi, Sünni, Kürt, Türk çatışmaları…. Biraderler kurgulasınlar, biz birbirimizin başını kopara kopara oynayalım kanlı oyunları. Böylesi daha mı az acılı? Buharlaştırıversek hainleri, halkça diyorum. Kayda değmeyenleri, eli, dili kanlı siyasileri, politikacıları, maşaları, nifak tohumu ekenleri, gençlerimizi göz göre göre ölüme gönderenleri. Silsek bütün renkleri, beyazız desek tek renk, fazla mı ütopik oldu sizce de? Ayrılın, ayrılalım! Safları sakın ha, karıştırmayın. Vatanseverlik adına yapıyoruz bunları! Milletin millete sırtını döneceği zaman mıdır? En iyi biz biliriz birbirimizi neden diyemiyoruz? Ruhumuza dokunanlar var, neden hissedemiyoruz? İnancıma dokundurtmam, ben hiç dokundurtmam. Senin ki bozulmuş. Benimkini de bozamazsın. O zaman yanlış anlatırım. Bu daha çok bozar sizin temellerinizi! Olmadı slogana dökeriz amacımızı; “Din halkların afyonudur ”Çek çekebildiğin kadar, beynin dönsün düşüneme! Afyon bu, tıpkı rakı gibi şişede durduğu gibi durmaz çarpar adamı. Sen kendine gelene kadar Siyon’un dostları, yeraltı çeteleri ile bir olup ülkene muta nikahını çoktan kıyar üstüne bir de nikahı bozar! Yapıştırın yapıştırın insanların üzerine, şehirlere, köylere, binalara, beyinlere, kalplere yapıştırın yaftalarınızı. “Bonmarşelerde” malların üzerine yapıştırılan fiyat etiketleri gibi yapıştırın. Biz birbirimizi boğmaya uğraşırken onlar amaçlarına rahatça ulaşsınlar! Bakın ne diyorlar; Milliyetçilikten kurtulun, zararlı. Neden? Milliyetçi ruhu olmayanı daha kolay yok ederiz. Ama siz Yahudiler, koyu en koyusundan milliyetçi olmak zorundasınız! Piramidin tepesindekiler, bozdunuz halkların dengesini. Son kale biziz, amaçlarına engel, bunu neden göremiyoruz? Yapay kıyamete son dönemeç, ülkemiz toprakları. Bizi de parçalayıp, yıktıktan sonra vaad edilmiş toprakların öngörüldüğü sınırlar tamamlanmış olacak. Ve arkasından yapay kıyamet koparılacak! Yahudiler mi, onları da kandırıyor büyük aileler! Tek gerçek, piramidin tepesindeki, Evangelistler! Dünyayı yok edip, gökyüzüne uçacaklar ya! Diyorum ki; toplayıp hepsini piramitlerinin içine, kapasak çıkışları, bassak dinamiti daha kolay uçmazlar mı göğe? Onlar ulaşsa Nirvanalarına, dünya vatandaşları da kurtulsa baş belası tek gözlü Tevrat Kehanetlerinden! Biz halen sen rakı içtin, ben ayran muhabbetinde “Yahve Krallığı” nın temeli için kan akıtalım! Rakı şişesinde balık misalince, giymişiz birer “Deli Gömleği” dolaşıyoruz meydanlarda Allah milletçe sonumuzu hayr eyleye. Sizin Zerdüşt ne buyurur bilmem bu tesbite, madem herkes her şeyi ayırıyor fütursuzca lime lime, ben de ayırdım kendimce. Vatan’ın daş’ ıyız  neticede ,bir gün o” daş” kafaları kanatacak benden söylemesi, kehanet hiç değil bu görünen en son tahlilde…
adminadmin