Köşe Yazıları
Giriş Tarihi : 22-12-2011 15:41   Güncelleme : 22-12-2011 15:41

Sizi kim diriltecek?

Yaklaşık sekiz aydır bu köşeden insanlara ve olaylara dair bildiklerimizi,gördüklerimizi, öngörülerimizi siz okuyucularımızla paylaşıyoruz

Sizi kim diriltecek?
Yaklaşık sekiz aydır bu köşeden insanlara ve olaylara dair bildiklerimizi,gördüklerimizi, öngörülerimizi siz okuyucularımızla paylaşıyoruz.
Her ne kadar sizler paylaşımlarımıza yorum yapma, düşüncelerinizi bizimle paylaşma konusunda oldukça “cimri” davransanız da, sitedeki yazılarımızın “tıklanma” istatistiklerinden bu “yazarlık ve çizerlik” işini az-çok becerebildiğimiz anlaşılıyor.
Bir parçası olduğumuz “akasyam com” yerel bir haber sitesi olsa da biz yazılarımızda (ele aldığımız konular anlamında)  genellikle insanları, ülkemizde ve dünyada yaşananları, kısaca “insani ve uhrevi” her türlü olayı “yerel” değil“küresel” boyutta sizlerle paylaşmaya çalışıyoruz.
Farkındayız;
Bu işi yaparken, olaylara ve insanlara “sıradanların” bakmadığı farklı ve geniş bir pencereden bakmamızın yerel düşünen ve yaşayan birilerine ağır geldiğinin.
Farkındayız;
Diğer alanlarda olduğu gibi bu alanda da “yükseltilemez” dedikleri çıtayı yükselttiğimiz için “fincancı katırlarını” ürküttüğümüzün.
Farkındayız;
Kendilerini farklı, terbiye edici, yol gösterici, mükemmel okur-yazar, zekâsına ulaşılamaz deha, büyük mütefekkir, iyi siyasetçi ve günahsız,sorgulanamaz ıslah edici abi görenlerden daha iyi ve dürüst olunabileceğini gösterdiğimiz için rahatsız ettiğimizin.
Özetle
“Farkındayız farklılığımızın”
Allah (cc) bize ömür verdiği sürece de bu yoldan dönmeye niyetimiz yok.
Bu güne kadar içinizden kaç okuyucumuz daha önceki yazılarımızda kullandığımız “Samsun derelerinde gemi yüzdürmeye çalışıyoruz” ifadesini doğru olarak anladı, bu ifadeden anlatmak istediğimiz anlamı çıkarttı ve meramımızı tam olarak kaç “omurgalı insan” yüreği ile algıladı bilmiyorum.
Fakat bu sitedeki diğer değerli komşu yazarlar ile şahsım arasında okuyucu sayısı anlamında pek bir farkın olmaması bizi samsun derelerinin okyanus olmasa bile ırmak olma yolunda çabaladığına inandırmak üzere.
Biliyoruz…
Birilerine göre yaşımız genç.
Kendilerini bi b..k zanneden boş tenekelere göre tecrübesiziz.
Belki boyumuzdan büyük laflar da ediyoruz.
Hatta bazı insanlar ve konular hakkında yanılmış da olabiliriz.
Ama asla ve asla
Bu güne kadar zikrimizle fikrimiz arasında bir farklılık yaşadık, ne inanmadığımız bir şeye inanıyormuş gibi yaptık, ne de çevremizdeki insanlara olmadığımız gibi görünmeye kalktık.
Elhamdülillah biz her daim inançlarımız, değer yargılarımız ve kişiliğimiz anlamında dün ne isek ve nasıl yaşıyorsak bu gün de o olmaya ve öyle yaşamaya çalıştık.
Kısaca,
Her zaman “göründüğü gibi olmadığı halde olduğu gibi görünmeyi de beceremeyen beceriksiz münafıklardan” olmamaya çalıştık.
Tabi şu anda meydan boş ve ben dâhil hepimiz bu konuda “işkembe-yi Kübra” dan sallıyoruz.
Ama gerçeklerin ortaya çıkmasına az bir zaman kaldı
Bu konuda benim ve birilerinin ne kadar başarılı olduğu ahiret denilen hesap gününde “amel defteri” denilen kayıtlar yakın bir gelecekte elimize verildiğinde net olarak ortaya çıkacak.
Bu konuda çok ciddiyim, sabırlı olun az kaldı şeytanın dostları kara koyunlar ile, Allah’ın ipine sımsıkı sarılan ak koyunların zahiri ve Batıni savaşlarının sonunda tüm gerçeklerin ortaya çıkmasına.
Allah’ın izniyle ben bu güne kadar gördüklerim ile ak koyunların bu savaşlardan galip çıkacağından umutluyum. Ya siz…
Ve bir kez daha “düşünmeniz, akıl etmeniz”, ayetinin muhatabı bir inanan ve “iyiliği emreden, kötülükten men eden” teslim olanlardan olmak için soruyorum…
Bilerek veya bilmeyerek değirmenine su taşıdığınız, uşaklığını yaptığınız ve cennet vitrinli cehennemine insan devşirdiğiniz, Deccal mı; yoksa dünya sürgününde O’nun rızası uğruna sizlere ve ağababanıza biat etmediği için cehennemi yaşattığınız kulların yaratıcısı olan Allah (cc) mı?
Ey yaşadığını zanneden leşler
Sizi kim diriltecek…
adminadmin