Köşe Yazıları
Giriş Tarihi : 12-07-2012 14:47   Güncelleme : 12-07-2012 14:47

Söyle bana sevgili

 Söyle bana sevgili, kaç gerçek bir hayal eder Bir banka kuyruğunda, bir otobüs durağında, onun yakınında bir mağazada gezinirken, adımlama ihtimalini düşündüğümüz yollardan geçerken ama bir şekilde; yüreğimizin en taze yerinde, sevgiliyi görme arzusu yatar

Söyle bana sevgili
 Söyle bana sevgili, kaç gerçek bir hayal eder

Bir banka kuyruğunda, bir otobüs durağında, onun yakınında bir mağazada gezinirken, adımlama ihtimalini düşündüğümüz yollardan geçerken ama bir şekilde; yüreğimizin en taze yerinde, sevgiliyi görme arzusu yatar.

Söyleyemediğimiz, karşısına geçip konuşmaya cesaret edemediğimiz sevgililer vardır. Hep hayallerde yaşar onlar. Çok şey paylaşılmamış, çok konuşulmamış, nerdeyse hiç denilecek kadar az tanınırlar.

Gönlünüz bir şekilde akmıştır ona. Belki bir arkadaş cemiyetinde, belki iş yerinde, belki de sadece aynı asansörde karşılaşmışsınızdır. Sınırlı zamanların insanlarıdır onlar. Ulaşılması kolay değil, hayatlarınızdaki yerleri azdır. Bir başkasına açıklaması zordur, “Ne kadar tanıyorsun ki, onu sevdiğini düşünüyorsun.” deyiverir. Evet, siz de bilirsiniz onu tanımadaki kısıtlılığınızı ama açıklamanız olmasa dahi, “ Seviyorum” dersiniz. Eski zamanları anımsatır bu aşklar, sevgililerin birbirine daha zor açıldığı dönemleri. Bazen de o kadar uzakta değil, günümüzde çıkar karşımıza. Zaman değişse de; herkes için ya da her zaman için kolay değildir, bir “Seni seviyorum”u söylemek.

Zaman zaman onun da size karşı duygular beslediğini düşündüren imalar gelir ya da öyle düşünmek isteriz. “Kırmızı sana yakışmış, bugün çok iyi görünüyorsun” der.  Belki bir tebessümü, küçük bir mimiği bile bizi büyük umutlara sürükleyebilir. Biz de küçük karşılıklar yollarız kendi dünyamızdan; bir tebessüm, küçük bir güzel söz. O kadar belirsizdir ki bunlar, her anlama çekilebilirler, her ihtimal olabilir bu tahminlerde. Ne kadar isteseniz de biraz daha yaklaşamazsınız sevgiliye. Oturup bir çay içmek, bir kahve eşliğinde sohbeti paylaşmak arzusu bizi kavursa da, her zaman gerçekleşmez. İstediğimiz karşılığı alamayız bir türlü, belki karşı tarafta aynı durumdan yakınır.

En çok da yaşanmamışlıklar sürükler bizi hayallere. Ulaşamadığımız sevgililer, hayallerimiz de yanımızda oluverir. Kahveler, çaylar hayallerde yudumlanır. Bir filmi izlemenin zevkine ancak hayallerde ulaşabiliriz. Karşıdan gelen en ufak bir imayla düşünürüz sevgilinin ne demek istediğini. Kurarız, kurgularız, hayal ederiz. Gerçekler bize istediklerimizi vermiyorsa, hayallerimizin kapılarını çalıveririz. Tüm yaşanmamışlıkların intikamını hayallerden çıkarırız. Bu ikilemlerden sıkıldığımız için, bazen biz koştururuz onu hayallerimizde peşimizden, bazen elele tutuşup geziniriz caddelerde. Hayaller yumuşak bir omuz olup teselli eder bizi.

Bu sürede en çok başı ağrıyanlar da arkadaşlardır. Tüm olası ihtimalleri sunarız onlara, onlar da canımızın yanmışlığının farkında olduğundan, sırt çeviremezler bize ve daha fazla üzmemek adına ne kadar bunalsalar da; dinlemeye, yorum yapmaya, ihtimalleri değerlendirmeye ve akıl vermeye devam ederler.
Olur ya bunca hayalin üzerine gerçekleşen sevgililer vardır. Bir kapı açılır ve hayallerinizi yaşama şansı doğar yüzünüze. Akşamki çay daveti hayal değildir artık. Yan yana yürüdüğünüz yollar da hayal kırıntısı değildir.

Hayallerden sonra, karşılıklı çay içme imkanı doğan sevgili karşınızdadır. Yaşadıklarınızın ne kadarının farkındadır, o neler yaşıyordur, siz ne kadarını belli etmek istersiniz bilemem ama tamamı olmayacağı büyük olasılıktır. Belki de aylardır kurguladığınız an karşınızdadır. Garson hayallerinizdeki kadar kibar değildir, gittiğiniz kafe hayallerinizde olduğu kadar tenha da değildir. Gelen kahvelerle birlikte garson masaya bir karanfil de konduruvermez. Karşınızdaki belki de tamamen şu andayken, siz hayallerinizle gerçekler arasındaki farkları bulmakla meşgulsünüzdür. Şurdan burdan konuşulup, ortak konular hatmedildikten sonra, konu çoğu zaman esas konuya gelmez. Samimiyet de daha fazla oturma şansı vermediğinden, kalkma zamanı gelir. Teşekkürler ve iyi geceler dileklerinden sonra ayrılınır; artık odanızın kapısını aralarken yaşananları anlamlandırma süreci başlar.

Kapı çalınır ve bu sefer içeri giren arkadaşlardır. Bu zamana kadar tüm olasılıkları paylaştıklarınız, bu hikayenin gerçekleşme sürecini merak ederler. İlginçtir ama sizin de bahsedec ek pek bir şeyiniz yoktur ve “hiç” deyiverirsiniz. Onlarsa hayallere ortak edilip, gerçeklerden uzak tutulmaya çalışıldıklarını düşündüklerinden gücenirler ve kapılar arkadan çekilip çıkılır.

Sizse alışkanlıklarımızdan çabuk vazgeçemediğinizden; yatağınıza uzanıp, hayaller ve gerçekleri kıyaslarsınız. Ne de çok farklıymış birbirinden, öyle olur ki; gerçekler size hayallerin tadını veremez ve tüm sahneleri hayallerinizde tamamlarsınız.

Bir adım atıldıysa, devamı gelir büyük olasılıkla. Ard arda gelen davetlerle, sevgiliyi bir de yakından tanıma süreci başlar. Uzun hayallerden sonra onu karşınızda görmeye alışmak kolay değildir. Hep hayallerde yaşattığınız kişi artık karşınızda oturuyordur. Sizse onu yaşamayı değil hayal etmeyi biliyorsunuzdur.Bu sürede alışılması gereken gerçeklerdir. Hayallerinizde kurgu tamamen size aitken, artık sevgili kendi rolünü kendi seçer ve her zaman istediğiniz olmayabilir.

Büyük hayallerden sonra gerçekleşen aşklar var mıdır? Hayaller gerçeklerle ne kadar örtüşür? Hayaller gerçekleşirken farklılıklara nasıl alışır? Hangi gerçek bir hayal kadar tad verir? Bir insana yapılacak büyük kötülüklerden midir yoksa onu hayal etmek, ona kendi olma şansı vermemek midir? Söylesenize;”Hayaller gerçek olur mu?”
adminadmin