Kent Kültürü
Giriş Tarihi : 03-10-2014 12:17   Güncelleme : 03-10-2014 12:17

Süleyman Şah Türbesi Neden Türkiye Toprağı, Kaç Asker Bulunuyor?

İLK MEDRESEYİ KURAN DEVLET ADAMI Süleyman Şah Türbesi ile Süleyman Şah Saygı Karakolu, Suriye'nin Halep kentinin Karakozak Köyü sınırları içerisinde bulunuyor

Süleyman Şah Türbesi Neden Türkiye Toprağı, Kaç Asker Bulunuyor?
İLK MEDRESEYİ KURAN DEVLET ADAMI Süleyman Şah Türbesi ile Süleyman Şah Saygı Karakolu, Suriye'nin Halep kentinin Karakozak Köyü sınırları içerisinde bulunuyor. Türbe ve karakolun bulunduğu alan, Türkiye'nin sınırları dışında sahip olduğu tek toprak parçası (eksklav) olarak biliniyor.  Türbe'de, Osmanlı İmparatorluğu'nun kurucusu ve ilk padişahı Osman Gazi'nin dedesi ve Ertuğrul Gazi'nin babası Süleyman Şah'ın ve iki askerinin naaşları bulunuyor. 21 Ekim 1921 tarihinde Türkiye ile Fransa hükûmetleri arasında imzalanan Ankara Antlaşması'nın 9. maddesi ve 24 Temmuz 1923 Lozan Antlaşması'nın 3. maddesi gereğince Caber Kalesi ve türbe müştemilâtı ile berâber Türkiye Cumhuriyeti toprağı olarak kabul edildi ve Türkiye'ye burada muhâfız bulundurma ve bayrağını çekme hakkı tanındı. Türkiye ile Suriye türbe nedeniyle restleşti  Suriye hükûmeti, Fırat Nehri üzerinde 1968 tarihinde başlattığı Tabka Barajının 1973 yılında tamamlanacağını ve barajın su toplamaya başlamasıyla Caber Kalesi ve Süleyman Şah'ın türbesinin tamamen sular altında kalacağını ileri sürerek Türk Hükûmetinden türbenin yerini değiştirmesini ya da türbenin Türkiye'ye naklini talep eden bir nota gönderdi. Türkiye de buna karşılık Suriye'ye bir nota verdi ve Keban Barajı'nın kapaklarını kapatarak Fırat Nehri üzerinden Suriye'ye su akışını engelledi. Bu restleşmenin ardından Türkiye bölgeye Devlet Su İşleri'nde (DSİ) görevli uzmanlar ve mimarlar gönderdi ve türbenin nereye taşınabileceğinin tespit edilmesini istedi. Ankara ve Şam hükûmetleri arasında uzun süren müzakerelerin ardından bir anlaşma imzalandı.  Anlaşmaya göre;   Türbe, müştemilatı ile birlikte Halep–Hasseki yolu üzerinde bulunan Karakozak köyü yakınındaki yeni yerine nakledilecek,  Barajın kenarında, türbenin bugünkü konumuna en yakın yerde mermerden bir kitabe dikilecek,  Türbenin bugünkü yerini tespit etmek maksadıyla, göl üstüne bir şamandıra konacaktır.  1973 yılında türbe ve karakol, Halep'e 123, Şanlıurfa'ya 92 km uzaklıktaki Fırat'ın doğu kıyısındaki Karakozak köyündeki 10.096 m²'lik yeni yerine taşınmıştır. Bilinenin aksine, günümüzde türbe, Caber Kalesi'nde değil Halep'in Karakozak köyü yakınındaki yerinde bulunuyor.  Taşınması yine gündeme geldi  1995 yılında, Suriye Hükûmeti bu kez de Fırat Nehri’nin daha üst kotlarında inşasına başladığı Teşrin Barajı sebebiyle Karakozak bölgesinde ki Süleyman Şah Türbesi’nin bölge dışında başka bir alana ya da Türkiye’ye taşınması hususunu yeniden gündeme getirdi. Bunun üzerine, Türkiye ile Suriye arasında yapılan görüşmeler sonucunda, türbenin mevcut yerinin baraj gölünün olumsuz tesirlerinden korunması için tahkim edilmesine karar verildi. 2001 yılında Fırat Nehri üzerindeki Teşrin Barajının tamamlanması nedeniyle türbenin taşınması bir kez daha gündeme geldi. Suriye tarafı bu kez türbenin şimdiki yerinden de kaldırılarak gösterecekleri ve Türk tarafının da kabul edeceği bir yere taşınmasını istedi. Ancak Türk hükümetinin girişimleriyle proje türbenin mevcut yerinin korunması yönünde değiştirildi.  23 Ocak 2003 tarihinde Ankara'da “Süleymanşah Türbesi Tahkimat Projesinin Uygulanmasına İlişkin Ana Tutanak” imzalandı. Bu çerçevede 10 dönüm'lük türbe arazisi sınırları tahkim edilmiş, türbe binasının içi ve dışı onarılmış, karakol binası yeniden inşa edilmiş ve Süleyman Şah Türbesi yeniden ziyarete açılmıştır.  İlk Medreseyi Kuran Devlet Adamı  Osmanlı Devletinin kuruluşunda önemli rol oynayan paşalardan biri olan Süleyman Şah -ki bazı kaynaklarda Süleyman Paşa olarakta geçer-, tarihte bilinen ilk Osmanlı Medresesini açarak imparatorluğun temel eğitim biriminin oluşmasında rol oynayan devlet adamıdır. 1332 yılında İznik'te açtırdığı medrese, avlulu medreselerin ilk örneği olup binada 11 hücre, 1 dershane ve 19 kubbe bulunmaktadır.  Osmanlı Devleti’nin 2'nci padişahı Orhan Gazi ile Nilüfer Hatun’un oğlu olarak dünyaya gelen ve babasından önce vefat ettiği için padişah olamayan Süleyman Şah, kuruluş döneminde gerçekleşen ve büyük öneme sahip fetihlere katkısı nedeni ile tarihe “Rumeli Fatihi” olarak geçmiştir. Kumandası altında bulunan Osmanlı ordusu Rumeli’ye geçmiş, ilk defa bu ordular vasıtasıyla Balkanlarda birçok bölge fethedilmiş ve kalıcı hâkimiyet sağlanmıştır.  İyi bir eğitimi takiben ilk defa Gerede’de yönetici olarak hizmete başlayan, İznik ve İzmit’in fetihlerinde bulunan Şehzade Süleyman’a fetihlerini takiben Göynük ve Mudurnu tarafları tımar olarak verilmiştir. Karesi (Balıkesir) fethine katılarak Karesi Sancakbeyi olan Süleyman Şah, Bizans İmparatoru’nun Selanik’i kuşatması nedeniyle Orhan Gazi’den yardım istemesi sonucunda, 1346 yılında ordusuyla ilk defa Rumeli topraklarına geçerek Selanik’in kuşatmadan kurtarılmasında önemli başarılar göstermiştir. Süleyman Şah’ın 1352 yılında Sırplar ve Bulgarlarla Dimetoka’da yapılan savaşlarda gösterdiği başarılar sonucunda Bizanslılar tarafından Çimpe (Çimbi) kalesi üs olarak verilmiş, bu kaleye üstlenen askerlerle Osmanlılar, Balkanlara yerleşmeye başlamıştır.  Ankara’nın alınmasıyla neticelenen sefere katılmasını takiben tekrar Rumeli’ye dönen Süleyman Şah, bir taraftan Bizanslılara yardım etmiş, diğer taraftan da bölgeyi tanımak amacıyla Balkan içlerine yaptığı akınlar sırasında yanında bulunan ünlü beylerin de teşvikiyle Rumeli’de yerleşme için önemli faaliyetler gerçekleştirmiştir.  Rumeli Fatihi Bazı liman şehirlerini de fethederek Balkanlardaki durumu sağlama alan ve Bolayır’ı üs olarak kullanmaya başlayan Süleyman Şah; bir yandan komutanları ile Keşan, Malkara ve İpsala’yı almak için seferler yaparken, diğer taraftan da Gelibolu Kalesi'ni kuşatarak kaledekileri teslim olmaya zorlamıştır. Osmanlı fetihlerinden etkilenen Gelibolu tekfurunun kaleyi teslim etmesini takiben, devletin sınırlarının genişlemesine engel teşkil eden yerel beyleri de etkisiz hale getirmiş ve Rumeli’de kalıcı olunmasına yönelik faaliyetler gerçekleştirmiştir.  Yeni bir devrin başlaması olarak anılan Rumeli'nin fethi; yalnız Osmanlı tarihinde değil, Bizans tarihinde de bir dönüm noktasıdır. Şanlı devlete Rumeli topraklarını armağan eden, 1357 yılında 41 yaşında vefat eden ve fethettiği Bolayır'a defnedilen Süleyman Şah; kahramanlığı, cesareti, cömertliği ile dikkatleri üzerine toplamış, fetihlerde hep ön saflarda bulunmuş ismi şiirlerde ve marşlarda devamlı anılmıştır.  Rumeli fethine atfen aşağıdaki mısralar günümüze dek söylenegelmiştir: "Şehzade Sultan Süleyman hem vezir hem şahımız, Geçtiler Rumeli’ye sal ile arttı şanımız.”  
adminadmin