Köşe Yazıları
Giriş Tarihi : 03-03-2017 09:41   Güncelleme : 03-03-2017 09:41

Suriye Cephelerinde Son Durum

El Bab zaferi ile birlikte Suriye’de sıcak savaş ortamı iyice kızıştı. Türkiye sayesinde bir parça nefes alan Suriye halkını maalesef çok çetin günler bekliyor. Rabbim yardımcıları olsun.

Suriye Cephelerinde Son Durum

Gelinen son durumda cephelerin durumuna bir göz atıp olası gelişmeleri değerlendirmeye çalışalım. Öncelikle; Suriye’de birbiriyle savaşan 4 farklı grup var. Bunların durumlarına tek tek göz atmakta yarar var:

Özgür Suriye Ordusu (ÖSO): Suriye halkının büyük çoğunluğunu temsil eden ve haklarını korumaya çalışan ÖSO, henüz tam olarak toparlanabilmiş değil. Çok farklı bileşenlerden meydana geliyor ve onca gayrete rağmen bir türlü tek vücut haline gelemiyor. Savaşın sonunu getirmek için en önemli şart; işte bu ÖSO’nun birlik ve beraberlik içinde bulunmasıdır.

Bugüne kadar bazı Körfez ülkelerinin küçük desteğini alan ÖSO’ya ilk ciddi ve önemli destek Türkiye’den geldi. Fırat Kalkanı Harekâtı ile Suriye’nin kuzeyinde PKK-PYD tarafından meydana getirilmek istenen terör koridorunun önüne geçildi. Fakat harekâtın başarısını engellemek için bütün güçler elbirliği etmişçesine birlikte hareket ediyorlar.

Bu terör koridoru ile “PKK Özerk Devleti” kurulmak istendiği gibi Türkiye’nin Arap dünyası ile ilişkilerini koparmaya da çalışan büyük güçler, elbette boş durmayacaktır. Lakin Türk Silahlı Kuvvetleri ve ÖSO ortak harekâtı sayesinde Suriye kapısı olan El-Bab halen açıktır ve bunu kapatmaya Allah’ın izni ile kimsenin gücü yetmeyecektir.

Fırat Kalkanı Harekâtı ile “Terör Koridoru” ortadan kesildi. Şimdi Menbiç üzerine doğru harekât yapılıyor. Buna engel olmak için çılgın bir plan devreye sokuldu. Menbiç bölgesinde bulunan PKK-PYD güçleri mevzilerini Esed Rejimi kuvvetlerine bırakarak Fırat’ın batısında kalmak için son şanslarını denemeye çalışıyorlar. Fakat bunda başarılı olmaları mümkün değil. Türkiye defalarca Fırat’ın doğusuna çekilmeleri için gerekli ikazları yaptı. Bundan sonra sopa ile de olsa PKK-PYD güçleri Fırat’ın doğusuna sürülecek. Gerçi orta vadede PKK-PYD’nin burada da kalmaları mümkün değil. ABD ve Rusya’nın desteğini almalarına rağmen terör örgütü yapısından kurtulamadıkları için kalıcı olamazlar. Ne Arap ne de Kürtler, bu terör örgütünü sevmemekte kurtulmak için Türkiye’nin kendilerine yardım etmesini beklemektedir.

Esed Rejimi Kuvvetleri: Suriye topraklarını olmasa da şehirlerin büyük bir kısmını elinde tutmayı beceren Esed Rejimi, orta vadede özgürlük akımları karşısında tutunamayacaktır. 1980’li yıllarda Hama’da yaptığı büyük katliam gibi aynı şiddet politikaları ile tekrar zafere ulaşacağını zannettiler. Lakin bütün dünyanın gözü önünde gerçekleşen katliam, çeşitli uzatma senaryoları sonunda bitme noktasına geldi.

Astana ve Cenevre Ateşkes toplantıları her ne kadar kendilerine bir süreliğine de olsa toparlanma fırsatı sunmuş olsa da yenilgileri kaçınılmazdır. Çünkü halkın büyük çoğunluğunu karşısına almıştır. Yetmedi ülkede terör estirmekten halkı bombalamaktan bıkmamıştır. Bu nedenle rejimin güvenirliliği hiç kalmamıştır.

İran sayesinde kara ve Rusya sayesinde hava desteği sağlayarak çeşitli cephelerde ayakta kalmaya çalışıyor. Fakat küçük bir dini azınlığa dayandığı ve halkın desteğini kaybettiği için  eninde sonunda Esed ya öldürülecek ya da ülke dışına çıkmaya zorlanacaktır. Ancak bundan sonra Suriye’de kalıcı barış ve huzur gelmesi söz konusu olabilir.

Hâlihazırda DAEŞ’e karşı mevzi kazanan ve başarılı olan Rejim güçleri, ülkenin ortasındaki Palmira’yı ele geçirmek üzeredir. Diğer taraftan akılsızca davranıp El-Bab’ın güneyinde Türkiye ve ÖSO güçlerinin önünü keserek aklı sıra blokaj uygulamaya çalışıyor. Hâlbuki DAEŞ karşısında Türkiye ile beraber hareket etmesi kendi menfaatine idi. Şimdi bundan mahrum kalmış durumdadır. Adeta bindiği dalı kesti.

Bu durum rejimin aleyhinedir. Çünkü Suriye’nin geniş çöllerinde tutunabilmek için insan kaynağına ve çok sayıda askere ihtiyacı var. Bunu sağlamak için ne İran kendisine yardımcı olabilir ne de Rusya. Belki kısa süreliğine de olsa DAEŞ’ten aldığı bölgelerde tutunup kalabilir lakin eninde sonunda buralardan çekilmek zorunda kalacaktır. Rusya ve İran’ın kendisine desteği uzun süreli olamaz. Zira her iki ülke de Batı’nın ağır ambargosu altında ekonomik güçlüklerle boğuşmaktadır. Kısaca Rejim güçlerinin Ateşkesten başka tutunacak hiçbir dalı yoktur.

DAEŞ: Suriye ve Irak hapishanelerinden kaçırılan teröristlere kurdurulan bu vahşi örgüt, bütün cephelerde yenilgiye uğratıldı. El-Bab’da Türkiye ve ÖSO’ya, Palmira’da Rejim güçlerine ve Rakka kırsalında PKK-PYD güçlerine, Musul’da Irak yönetimine karşı yenilgiye uğruyor. Zaten beklenen sona doğru hızla gidiyor. Suriye’de bulunan üç büyük gruba ve Irak’ta iki büyük güce karşı hepsine birden savaş açmak; elbette cinnet getirmekten başka bir şey değildir. Perşembe’nin gelişi Çarşamba’dan bellidir. Zulüm ve cinayetlerle abad olunamadığı gibi ağır silahları olmadan intihar bombacıları ile savaş kazanmak da mümkün değildir.

Rejim ve PKK-PYD güçlerine verebildiği kadar zarar için artık bu örgütün üzerine gitmeye gerek yoktur. Zaten Rejim güçleri El-Bab’ın güneyinde ve doğusunda blokaj uygulayarak DAEŞ ile Türk-ÖSO güçleri ile olan sınırı ortadan kaldırmıştır. Artık Türkiye istese de DAEŞ’le savaşamaz.

Aslında DAEŞ kurulmasaydı bundan 3 yıl önce ÖSO, Rejim güçlerine karşı zafer kazanmak üzereydi. Fakat nasıl becerdi ise ÖSO’yu parçalayarak savaşın uzamasına sebep oldu. Rejim güçleri yıkılmak üzere iken Rusya ve İran’ın kendi saflarında savaşa girmesine sebep oldu. Buna ABD Başkanı Obama’nın uyguladığı hain politika da sebep olmuştur. Küçük bir hava saldırısı ile yıkılacak seviyeye gelen Suriye Rejim Güçleri hala savaşmaya devam edebilmektedir.

Sonunda 6. yılına girdiğimiz bu dehşetli savaş birkaç yıl daha uzayacak gibi görünüyor. Başarı kazanmak için uzun soluklu ve sağduyulu hareket etmek şarttır. Bu nedenle DAEŞ ile Rejim ve PKK-PYD çatışması körüklenmeli her iki tarafın da güçsüz duruma düşmesi beklenmelidir.

PKK-PYD Güçleri: ABD ve Rusya’nın desteğini alan bu terör teşkilatı, nüfusuna göre çok büyük bir alanda hâkimiyet kurmaya çalışıyor. Açıkça Türkiye’yi tehdit ederek varlığını ve gücünü ispatlamakla meşgul. Suriyeli Arap ve Türkmenlere karşı terör politikaları ile ayakta kalmayı, maharet sayıyor. Fakat Rejim ve DAEŞ gibi halk desteğini almadan nereye kadar varacak. Bu değirmenin suyu elbette bir gün kesilecektir. İşte o zaman yaptığı büyük hesap hatasını anlamış olacaklar.

Osmanlı Devletinin varisi olan Türkiye’ye karşı kafa tutarak bölgede hakim güç olmak mümkün müdür? ABD’nin dolmuşuna binip dolduruşuna gelen PKK-PYD güçleri akılsız yöneticileri sayesinde olmadık hatalar yapıp bölge insanının çok canını yaktılar.

Suriyeli Arapları arkadan vurarak Halep’in Rejim güçlerinin eline geçmesine sebep oldukları yetmiyormuş gibi ırkçı ve seküler yaşam biçimleri ile bölge halkının inanç ve değerlerine taban tabana zıt bir politika uygulayan bu terör oluşumu; yakın zamanda mağlup olacaktır. Bunun için Türkiye’nin acele etmesine gerek yoktur. Zaten Rejim güçleri bunların otonom bir güç olmasını istememektedir. Yakın zamanda birbirleri ile çatışmaya girmesi kaçınılmazdır. Burada Türkiye’nin yapması gereken iki önemli iş vardır. Bir tanesi Menbiç’in PKK-PYD güçleri elinden kurtarılması ve ikinci olarak da Afrin bölgesinin temizlenmesi hususudur. Suriye halkın desteğini kazanarak Fırat Kalkanı Harekâtının devam ettirmesi Türkiye için yeterlidir.

Suriye’de doğru düzgün yürümeyen ateşkes; yakın zamanda sona erecektir. Çünkü ne ÖSO unsurları ne de Rejim güçleri anlaşmalara uymamaktadır. Türkiye ateşkesin devamı için gayret etse de bundan bir sonuç elde edilemeyeceğini iyi bilmelidir. Unutmamak gerekir ki Rusya ağır bombardıman ile sivil kayıpları umursamadan büyük bir yıkım gerçekleştirecek kadar cani bir tutum içerisindedir. Menfaatleri için düşmanı olan ABD ile dahi Suriye’de işbirliği yapabilmektedir. İşte PKK-PYD güçleri bunlar sayesinde ayakta durmaktadır. Ateşkes anlaşması ÖSO’nun toparlanması ve terör unsurlarından ayıklanması için bir fırsat olsa da maalesef bunu başaramamışlardır. El kaide uzantısı terörist unsurlar hala Suriye’de güçlü olup ÖSO çatısı altında birleşmeye yanaşmamaktadır. Bunun sonucu olarak savaş uzamaktadır.

Görünen odur ki Suriye’de birlik ve beraberlik ancak Türkiye’nin desteği ile mümkün olmaktadır. TSK güçleri ile işbirliği yapıldığı takdirde ne Rejim güçleri ne de PKK-PYD unsurları Suriye halkının karşısında duramaz. Nasıl ki Cerablus-El-Bab arasındaki bölgede dayanışma sonunda büyük bir başarı kazanılmış ve bölge huzura kavuşmuştur. Aynı şekilde Suriye’nin tüm bölgelerinde Türkiye ile işbirliği yaparak bu acımasız savaş sona erdirilebilir.

Esed Rejimi-İran-Rusya üçlüsü ve ABD-PKK-PYD üçlüsü yenilmeye mahkûmdur. Aynı DAEŞ teröristleri gibi kaybeden taraf olacaklarından şüphe duymamak gerekir, vesselam…       

 

Vehbi KARA

adminadmin