Analiz
Giriş Tarihi : 27-09-2017 13:47   Güncelleme : 27-09-2017 13:47

Suriye’den Sonra Sıra Kafkaslar’da

Suriye’yle işleri bittiği zaman -ki bitiyor- geriye baş kaldıran ve sürekli güçlenmeye devam eden iki ülke kaldı. İran ve Türkiye. Suriye’den sonra Kafkaslar da karıştığı vakit iki ülkenin kendini savunması epey zorlaşacaktır.

Suriye’den Sonra Sıra Kafkaslar’da

DAEŞ, Irak’ta 3 yıl önce ülkenin %49’unu kontrol ediyorken bugün %3’üne hâkim. Aynı şekilde Suriye’nin de yaklaşık %50’sine sahipken bugün topraklarının %28’ini kaybetmiş durumda. Özellikle petrol bölgelerini kaybettiği için sürekli geriliyor. ABD ve petrol baronlarının kontrolündeki PKK’nın YPG kolu daha çok petrol bölgelerine çekilmiş durumda. Haşdi Şabi gibi İran kontrolündeki örgütler ise Suriye’ye kaymaya başladı. Bölgede ABD’den sonra en çok militanı kontrol eden İran, Suriye’de 160.000 kişiyi beklemede tutuyor. “Üst akıl”ın önemli isimlerinde H. Kissinger’ın dediği gibi “kolay yönetmek için ülkeleri böl-parçala-yönet” operasyonu işlemezse B planı olarak bölgede çıkarılmak istenen Sünni-Şii savaşının zemini oluşmuş oldu.

Öte yandan uzmanlara göre Irak’ta petrol suyunu çekmeye başladı. Bazı rezervler kapanırken, “birtakım İngiliz petrol şirketi” bölgedeki varlığını azalttı. Dolayısıyla yuan karşısında ciddi zarar gören dolar, ekonomi balonu için yani paranın değerini korumak için yeni kaçak kaynaklar bulması gerekiyor.

Dünya ekonomisinin %70’ine sahipler

Dünya üzerindeki 43.000 küçük bankayı doğrudan 1318 banka yönetiyor. 1318 bankayı ise 147 finans kuruluşu ve holding yönetiyor. Bu 147 kuruluş ise 13 tane ailenin kontrolünde. Ek olarak 43000 banka dünya ekonomisinin %40’ını oluştururken, 147 holding ve finans kuruluşu sahip oldukları ve yönettikleri bankalarla dünya ekonomisinin %70’ini oluşturuyor. Böyle bir ekonomik canavarın doyması da ancak kan ve göz yaşıyla mümkün.

Bu nedenle birçok bölge üzerinde çeşitli oyunlar oynanıyor. Dünyanın en büyük petrol yataklarının bulunduğu ülkelerin çoğu kaos içinde debeleniyor. Meksika, Venezüella, Brezilya, Nijerya, Cezayir, Libya, Irak, İran, Suudi Arabistan, BAE, Somali, Kuveyt, Katar ve Azerbaycan. Aralarında Irak gibi çoktan sömürülmeye başlanan ülkeler olduğu gibi, İran gibi güçlü ve direnen rakipleri de var, Katar gibi başarısız oldukları da. Lâkin hepsine saldırılıyor. Burada sadece Azerbaycan kolay lokma. İşgal edilebilecek tek ülke Azerbaycan.

Sistemin örgütleri Kafkaslara kaydı

Peki sadece tek yer kaldığı ve kolay lokma gibi göründüğü için mi Kafkaslar diyoruz? Bu başlı başına belki yetebilir ama farklı göstergeler de mevcut.

Petrol ve silah baronları aç. Kazanabilmeleri için yeni kaos ortamı bulmaları gerekiyor. Bunun içinde bazı sebeplerin yaratılması gerekir. Küresel sistem bir ülkeye girmeye ya da savaş açmaya karar verdiği zaman hedefteki ülkenin kendisine saldırdığını iddia edip ülkeyi işgal eder -11 Eylül’de olduğu gibi- ya da o ülkede bazı yapılanmalar kurarak ülkenin direncini kırmaya çalışır -bizdeki PKK’ya para aktaran Alman vakıfları gibi-. Bunları başaramazlarsa darbe ve benzeri operasyonlarla kontrolü tamamen ele geçirmeye çalışırlar.

Kafkaslara, özellikle de Ermenistan, Azerbaycan ve Gürcistan’a baktığımız vakit; sahiplerinin arasında HK silahlarının sahibi Rotschild ailesinin de bulunduğu birçok dernek, vakıf, “yardım kuruluşu” ve çeşitli sivil toplum örgütlerinin bölgede arttığını rahatlıkla görebiliriz. Bu tip yapılanmalar ülkeye girdiği zaman üzerinde ciddi şekilde düşünülmeli. Şahsen bu örgütlerin girip de çıktığı zaman arkalarında sağlam ülke bıraktıklarını daha görmedim.

Barışçıl kimlikler ortadan kaldırıldı

Dağıstan, Çeçenistan, Ingusya, K. Osetya, Gürcistan’dan tek taraflı olarak bağımsızlığını ilan eden Rusya destekli G. Osetya ve Abhazya, ABD destekli Gürcistan, Ermenistan, Topraklarının yaklaşık %20’sinin Ermenistan tarafından işgal altındaki Azerbaycan… Bölgedeki ülkeler genellikle gergin. Sınırda askerler hazır bekletiliyor. Buna karşın barışı temin edeceğine inanan ve bunu ciddi boyutlara taşıyan kim varsa bugün artık yok.

28 Ağustos 2012’de, Dağıstan Özerk Cumhuriyeti’nden başlayıp bütün Kafkasya’yı barıştırmaya çalışan dini lider Şeyh Said Efendi, bir Rus kadın intihar bombacısı tarafından evinde katledilmişti. Yine 2012’de Tataristan’da barış havasının oluşması gerektiğini sürekli dillendiren iki dini lider öldürülmüştü. Birkaç yıl öncesine kadar Kafkaslarda barış konuşmalarıyla gündeme gelen isimler ise bugün ortadan kayboldu. Bir şeylere zemin hazırlanıyor gibi.

Hortum etkisi yaratır

2007 yılından beri Gürcistan’ın en büyük ticaret ortağı Türkiye. Gürcistan’ın siyasi, askeri ve ekonomik en önemli müttefikinin Türkiye olduğu söylenebilir. Gürcistan, Türkiye üzerinden Avrupa Birliği ve ABD ile bütünleşme temayülünde olduğunu gizlemiyor. 2008 yılında Rusya-Gürcistan savaşında ciddi askeri açığının bulunduğunu anlayan Gürcistan, ABD’nin tam desteğini alırken, Rusya Güney Osetya’ya asker yığıyor. 2015’de Ukrayna Cumhurbaşkanı Petro Poroşenko, Amerikalı danışmanlarının tavsiyesine uyarak tutuklama kararı nedeniyle ülkesine dönemeyen Gürcistan eski Cumhurbaşkanı Mihail Saakaşvili’yi stratejik liman kenti Odesa’ya vali olarak atamıştı. Ukrayna ile Gürcistan arasındaki ilişki biraz da tarihe dayanıyor. Diğer taraftan İran, Türkiye ile gücünü dengelemek için Ermenileri silahlandırıyor.

Türkiye ise Azerbaycan’ı kardeş ülke olarak görmesinin yanında Bakü-Tiflis-Ceyhan Petrol Boru Hattı (BTC), Bakü-Tiflis-Erzurum Doğalgaz Boru Hattı (BTE), Trans-Anadolu Doğalgaz Boru Hattı (TANAP) ve Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu Hattı (BTK) ile bölgeyle ciddi bağları var. Burada çıkacak bir sorun ister istemez Türkiye’yi de içine çekecektir.

Bakü’de MOSSAD ajanları cirit atarken, CIA Çeçenistan’da ciddi nüfuza erişti. Gezi olaylarına büyük finansal destek sağlayan George Soros’un Open Society vakfı çalışmalarını Avrasya ve Kafkaslarda yoğunlaştırdı. Artık çıkabilecek en ufak bir kıvılcım hortum etkisi yaratarak bölgeyi geri dönüşü olmayan bir kaosun içine sürükleyecektir.


George Soros

Bir taşta bir sürü kuş

Sistem tek taşla tek kuş vuracağı yere girmez. Öyle bir yer olmalı ki orada hem silah lobisi kazanmalı hem petrol ve doğalgaz lobisi hem de ezoterik hedeflere ulaşılmalı. Aynı zamanda bu yerin stratejik konumu da olmalı. Suriye’yle işleri bittiği zaman -ki bitiyor- geriye başkaldıran ve sürekli güçlenmeye devam eden iki ülke kaldı. İran ve Türkiye. Darbelerle, ajanlarla, bazı yabancı STK’larla, satılmışlarla, algı oyunlarıyla sürekli ayar vermeye çalışsalar da şimdilik bu iki ülkeye doğrudan saldırmak pek mantıklı değil. O zaman ne olacak? En iyisi çevrelerini boşaltmak. Dedik ya bu da vurulan kuşlardan bir tanesi. Kafkaslar da karıştığı vakit iki ülkenin kendini savunması epey zorlaşacaktır.

Ne olursa olsun sıra elbet bir gün bize gelecek. Bu nedenle hızla gelişerek güçlenmek mecburiyetindeyiz.

Suriye’yle işleri bittiği zaman -ki bitiyor- geriye baş kaldıran ve sürekli güçlenmeye devam eden iki ülke kaldı. İran ve Türkiye. Suriye’den sonra Kafkaslar da karıştığı vakit iki ülkenin kendini savunması epey zorlaşacaktır.

Mustafa Mutlu / Diriliş Postası 

adminadmin