Köşe Yazıları
Giriş Tarihi : 08-11-2017 14:39   Güncelleme : 08-11-2017 14:39

Suudi değişim!

Suudi Arabistan’da aslında değişimin olacağı ABD Başkanı Donald Trump’ın yapmış olduğu Suudi Arabistan ziyaretinden çok daha öncesinde belliydi. Veliaht Prens Muhammed Bin Salman’ın ABD ziyareti ve o ziyarette üst düzey ABD yetkilileri ile görüşmesi Suudi Arabistan’da değişimin olacağının ilk habercisiydi. Zira, Bin Salman’ın ABD ziyareti ve görüşmeleri B.A.E tarafından organize edilmişti.

Suudi değişim!

Veliaht Prens Muhammed Bin Salman’ın ABD Başkanı Donald Trump’ın Riyad ziyareti sonrası apar topar bir anda Veliaht olarak ilan edilme sürecini ve Suudi Arabistan, B.A.E ve Mısır’ın başını çektiği devletlerin Katar’a ambargo uygulaması sürecini hatırlayın!

Yine aynı keza Suudi Arabistan’ın 450 milyar dolarlık ABD ile silah anlaşmasını ve ABD Başkanı Trump ile Suudilerin Kılıç dansını ve Suudi Arabistan tarihinde ilk defa Riyad’dan Tel Aviv’e direk uçuş yapılmasını da hatırlayın!

Hatta o dönemde 450 Milyar dolarlık Silah anlaşması için Veliaht Prens Muhammed Bin Salman’ın ABD tarafından kesilen Veliaht olma bedeli olarak adlandırıldığını da hatırlayın!

ABD Başkanı Trump ile Veliaht Prens Muhammed Bin Salman, ABD ziyaretinde Suudi Arabistan yönetimi için bir nevi söz almış olduğu artık çok daha net anlaşılıyor…

Ve şimdi ki süreci teker teker bakalım;

Katar bir anda ciddi bir ambargo ile karşı karşıya kalmıştı. Hala da ambargo devam etmesine rağmen Katar hala dimdik ayakta ve herhangi bir sorun yaşamıyor. Burada Katar’ın elbette ki en büyük destekçisi Türkiye. Katar ambargosunun karşılıksız kalması ise ambargo mimarı Veliaht Prens Muhammed Bin Salman’ın ABD ile birlikte ilk hezimetiydi. ABD daha sonra her ne kadar çark etse de Suudi Arabistan hala ambargo uyguluyor ve bu ambargodan medet umuyor.

Hatta yine hatırlayacağınız üzere Veliaht Prens Bin Salman’ın Veliaht seçilmesi sonrası tüm bakanlar ona biat etmiş ve ondan önce Veliaht olan Prens Muhammed Bin Naif tüm haklarından feragat etmişti. Şuan gelinen noktada ise Muhammed Bin Naif’de gözaltına alınmış durumda.

Prens Muhammed Bin Naif

Dikkat çeken bir diğer nokta ise;

4 yıldır Kraliyet Muhafızları Bakanı olan Prens Mutab bin Abdullah ve Nisan ayından bu yana ekonomi bakanlığı yapan Adil Fakih, Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın başında olduğu yolsuzluk soruşturmasında gözaltına alınanlar arasında olması. Adil Fakih,Veliaht Prens Muhammed Bin Salman’a çok yakın isimlerden olmasına rağmen tutuklanması enteresan. Ayrıca Prens Mutab bin Abdullah hem tahta aday isimler arasındaydı hemde  Kraliyet Muhafızlarının ve El-Haras El-Vatani’nin bakanıydı. Türkçe karşılığı ise bir nevi Jandarma. El-Haras El-Vatani’nin en büyük özelliği ise Aşiret-Kabile ordusu olması. Milli Savunma Bakanlığı yani Polis gücü Veliaht Prens Bin Salman’ın zaten elinde elindeydi ona şimdi El-Haras El-Vatani’ye ekleyerek Jandarma’yı da kendisine bağlamış oldu. Böylece Veliaht prens Bin Salman ülke içerisinde ki tüm silahlı güçleri ve yetkileri elinde toplamış oldu.

Bu arada tutuklamalar ve gözaltılar sonrası Yeni Kraliyet Muhafızları lideri Prens Khalid bin Ayyaf Mukrin olurken, Muhammed el Tuvaiji yeni Ekonomi ve Planlama Bakanı olarak atandı ve Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdülaziz el Suud’a yeni bakanlar bağlılıklarını bildirdi. İşin aslı ise Kral Bin Abdulaziz’e değil, Veliaht Prens Muhammed Bin Salman’a bağlılıklarını bildirmiş oldular.

Görünen o ki Veliaht Prens Muhammed Bin Salman hala tahtının sallantı da olduğunu düşündüğü için bir takım operasyonel hareketlere girdi ve bu hareketler neticesinde birçok prensi ve bakanı yolsuzluk suçlaması ile Riyad’da ki Ritz Carlton oteline hapis etti. Otel ayrıntısı önemli şöyle ki Prenslerin öldürülmeyeceği yada şimdilik öldürülmediği mesajı veriliyor halka!

Prens El Velid Bin Talal

Tutuklananlar arasında 17 milyar dolarlık servetiyle dünyanın en zengin 100 kişisinden birisi olan Prens El Velid Bin Talal’da var. Talal’ı önemli kılan ise hem kişisel serveti hem de ABD’de ki yatırımları. Zira Cıtıbank başta olmak üzere birçok yatırımı olan Prens Talal ayrıca Twitter’in de hissedarlarından. Prens Talal’ı önemli kılan özelliklerden bir diğeri ise 2015 yılına kadar ABD Başkanı Donald Trump ile kurdukları ticari ilişkileri ve dostlukları. Ancak 2015 yılında Trump’ın ABD Başkanlığı için adaylığını açıklaması sonrası Trump’ın adaylığına karşı çıkmış bir isim ve Trump’ın Prens El Velid Bin Talal’a karşı “Baba parasıyla ABD siyasetine/ekonomisine yön veremezsin!” sözleri de önemli! Buradan da Trump karşıtı Prens Talal’ın neden tutuklananlar arasında olduğunu daha net anlaşılıyor…

Prens El Velid Bin Talal’ın bir diğer özelliği ise “ROTANA” TV, Salih KAMİL “ART” TV ve Waleed İBRAHİM “MBC” kanalların sahibi. Prens El Velid Bin Talal’ın bu şekilde gözaltında olmasıyla birlikte Veliaht Prensi Muhammed bin Selman Suudi medyasını de ele geçirmiş oldu.Zira, Bu kanallar Ortadoğunun en çok izlenen dizi,spor ve Müzik kanalları.

Neom Şehri proje alanı

Prens El Velid Bin Talal’ın tutuklanmasının ASIL nedenlerinden bir diğeri ise Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’ın, Suudi Arabistan, Mısır ve Ürdün’e uzanan 26 bin 500 kilometre karelik büyük yatırım kenti  NEOM’a destek vermemesi. Suudi Arabistan 500 milyar dolarlık yatırım yapmayı planlıyor ve Kaynağında Kamu Yatırım Fonu tarafından sağlanacağı açıklandı.Ancak fon 230 milyar dolarlık varlığa sahip ve arada ki 270 Milyar dolarlık açığı kapatmaya ise Prens El Velid Bin Talal’ın yanaşmadığını akıllara geliyor. Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ise NEOM kentini 2025 yılında 1. fazını hayata geçirmeyi planlıyor. NEOM şehrinin her ne kadar da tüm enerji ihtiyacı yalnızca rüzgar ve güneş enerjisinden sağlanacak diye tanıtımı yapılsa da kurulacak şehrin Suudi Arabistan, Mısır ve Ürdün’ü kapsıyor olması handikap ve bu şehir Suudi Arabistan’ın kanunları ile yönetilmeyecek. Özel statü ve kanunlarla yönetilecek. Buradan anladığımız ise NEOM kentinin direk İsrail’e hizmet edeceği…

NEOM kentinin tanıtımı ile aslında Veliaht Prensi Muhammed bin Selman Yemen’de ki insan kıyımını ve başarısızlığını gölgelemeye çalışıyor. Zira Suudi Arabistan, Yemen’de ciddi anlamda çamura saplanmış vaziyette.

Tutuklanan ve servetlerine el konulan Suudilerin toplam kişisel mal varlığına baktığımızda ise 2 Trilyon Türk Lirası gibi bir meblağa karşılık geliyor. Bu da Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’ın Suudi Arabistan içerisinde ki Kolluk kuvvetlerinin yanı sıra Suudi Arabistan’ın Ekonomik gücünü ve Medyayı da eline geçirmiş olduğunu görüyoruz.

Bu olayların tam da ortasında Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’ta bir televizyon kanalının canlı yayınında Lübnan Başbakanı Saad Hariri hayatının tehlikede olduğunu belirterek istifa ettiğini açıkladı. Hariri, “Lübnan başbakanlığı ve hükumetinden istifamı açıklıyorum. İran ve Hizbullah, Arap ülkelerinin iç işlerine karışarak bölgeyi istikrarsızlaştırıyor.” dedi. Ama neden Riyad’da dedi? Asıl soru burada!

Lübnan’ın başkenti Beyrut’taki Hükümet Sarayında İran Lideri Ayetullah Ali Hamaney’in Başdanışmanı Ali Ekber Velayeti ile gerçekleştirdiği görüşmenin hemen ardından Riyad’a gitmişti. Hariri’nin, son bir hafta içinde ikinci kez Riyad’a gitmesi ise dikkati çekmişti. Hariri,son dönemde Hizbullah’ın Yemen ve Suriye savaşındaki artan rolü nedeniyle İran ile Suudi Arabistan arasında kaldı. Asıl sorun bu muydu peki? Tabii ki değil;

Türk Telekom’un da ortağı OTAŞ’ın ortaklarından Suudi Oger’in Suudi Arabistan’da 01.08.2017 tarihinde 13 milyar Suudi Arabistan Riyali borç ile battığı açıklandı. Oger, Türk Telekom’un %55’ine sahip ve Suudi Oger, Lübnan Başbakanı Saad El Hariri’nin ailesine ait. Batan 13 Milyar Suudi Arabistan Riyali içinse Veliaht Prens Muhammed bin Selman İstifa ettiğini açıklayan Lübnan Başbakanı Saad Hariri’yi suçluyor. Hariri’de kendisini bir nevi bu suçlamalardan kurtarmak için hem İran karşıtı açıklamalar yaparak hemde Riyad’da Lübnan Başbakanlığından istifa ettiğini açıklayarak kendisini korumaya almayı amaçlıyor.

Lübnan Başbakanı Saad Hariri

Ancak herkes Tutuklananlar ve İstifa eden Lübnan Başbakanı Saad Hariri  kadar şanslı değil!

Asir Bölgesi Emir Yardımcısı Prens Mansur ve beraberindekileri taşıyan helikopter ise bu yolsuzluk suçlamaları ve tutuklamalarının olduğu akşam saatlerinde ülkenin güneyindeki Ebha kenti yakınlarında düştü ve kazadan kurtulan olmadı. Haliyle bir yandan Yolsuzluk suçlamaları ile tutuklanan prensler diğer yandan da helikopter kazası! olarak açıklanan ölümler. Prens Mansur ve beraberindekileri taşıyan helikopterin kaçmak için kullanıldığı ve Suudi yetkililer tarafından düşürüldüğü gelen söylentiler arasında! ki bu ihtimal çok güçlü görünüyor.

Tutuklanmak istenen eski Kral Fahd’ın oğlu Prens Abdülaziz bin Fadh ise tutuklanmaya direnince silahlı çatışmada öldürüldü dense de bir nevi infaz edilmiş oldu. Prens Abdülaziz bin Fadh’ın en dikkat çeken yanı ise Yemen Savaşına karşı çıkmasıydı.

Öte yandan, Suudi Arabistan, Suriye muhaliflerinden Ahmed al-Jarba ve Riad Hijab için uluslararası arama kararı çıkardı. Suçlama ise  Kara para!

Suudiler bu iki isim için arama kararı çıkartmaya kadar işi vardıklarına ortalık biraz daha karışacak demektir, Şöyle ki Ahmed Al-Jarba SMDK (Suriye muhalifleri ve Devrimci Güçler konseyi) başkanlığı yapmış, Suudi Arabistan’ın adamlarından. Riad Hicab ise Eski Suriye başbakanlarından. Her iki isimde bir süre önce Türkiye’deydi ve Cenevre görüşmelerinde Suriyeli muhalifleri temsil etti. Ayrıca Riad Hicab Dış işleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile görüşmelerde bulundu. Anlaşılacağı üzere Suudiler bu isimleri istiyorsa Türkiye ile de karşı karsıya gelecektir. Yalnız bir nokta da var ki bu iki isminde Suriye devriminde ki sicili çok kirli!

Suudi Arabistan’da ki Yerel medya, Veliaht Prens Muhammed Bin Salman’ın başkanlığında kurulan yolsuzluk komitesine, “Yeni Süper Komite” adını taka dursun, Veliaht Prens Muhammed Bin Salman’ın ise bir kaç gün önce “Ne prensler, ne de bakanlar hiç kimse kanunların üzerinde değildir” sözleri son derece önemli. Çünkü buradan anladığımız Tutuklamaların ve Kazara ölenlerin sayısını artacağı!

32 yaşında ki Veliaht Prens Muhammed Bin Salman hem çok genç hem de bir o kadar hırslı!

Veliaht Prens Muhammed Bin Salman, bir yandan Ilımlı İslam’a geçiş adı altında bir takım reformlara imza atarken kadınlara araç kullanma izni verilmesi, Spor müsabakalarına seyirci olarak bayanların izlemesine izin verilmesi gibi Suudilerin hoşuna gidecek atılımlarla Suudilerden bir nevi destek ararken;

Öte yandan kendisine muhalif olan veya olabilecekleri çeşitli entrikalarla yok etmeye çalışıp başarısızlıklarını örtmeye çalışıyor. ABD’nin desteğini almakla kendisini güvence de hissediyor. Buna mukabil, Ortadoğu’da ABD’nin desteğini alan hiç bir liderin uzun soluklu ömrünün olmadığını ve ülkelerin bir müddet sonra ateş çemberi ile kavrulduğunu göremeyecek kadar gözü İktidar hırsıyla kör olmuş vaziyette!

Türkiye’nin nasıl 2023 hedefi varsa, Suudi Arabistan’ın da 2030 yılı hedefi var!!!

Ancak görünen o ki Taze Veliaht Prens Muhammed Bin Salman ile Suudi Arabistan 2030 yılını mevcut toprak bütünlüğü ile karşılayamayacak gibi…

Orhan SARIKAYA

adminadmin