Köşe Yazıları
Giriş Tarihi : 22-07-2017 12:19   Güncelleme : 23-07-2017 18:14

Tereyağı ister misiniz?

Bu şehrin çocukları, Halil Usta lahmacunuyla, Saathane Meydanı’ndaki Lezzet Lokantası’nın döneriyle, işte ne bileyim, Meşhur Köfteci’yle büyümüştür…

Tereyağı ister misiniz?

Bu şehrin çocukları, Halil Usta lahmacunuyla, Saathane Meydanı’ndaki Lezzet Lokantası’nın döneriyle, işte ne bileyim, Meşhur Köfteci’yle büyümüştür…  İkizler Tandır da var, tabi o da ayrı bir yazı konusu, bakarız…

Halil Usta, Halil Dede merhumun; bu şehre, bu şehrin damak tadını sunmuştur. Hani şimdi, yeni yeni gelen lahmancucular var ya, asla o tadı vermiyor; değil mi? Halep İşi de misâl, Halil Usta’nın damaklara hediyesiydi, şimdi yapanı yok… Var gibi görünüyor, lokanta camında “Halep İşi yapılır” yazıyor ya, durum o değil… Halep İşi’ni, Urfalı birinden öğrenmediyseniz, asla soğan doğramazsınız. O, yani Halep İşi, bildiğiniz, yoğurtlu kebabın, yoğurt yerine “ekşi “olmayan hakiki sosla yapılmasıdır. Bu da ayrı hikâye, ona da bakarız ilerde…

İskender’in hem Samsun’da, hem Ankara’da yapımı hemen hemen aynı. Altta tırnak pide, üstünde iri kıyım döner eti, ekşi olmayan sos, yan tarafında pilav veya bulgur; süsleme olarak da domates ve biber…  Ve güzel bir yoğurt kalıbı. Ha, bir de lokantanın size güzelliği, patates kızartması… Yani İskender yiyen biri, “yanında pilav olmasın” dediğinde pilav koyulmaz…  Tabi şehrin durumunu kast ediyorum. Şimdi, Doskar’da, yanına pilav, bulgur kendiliğinden koyulmuyor, ki zaten patates kızartması söz konusu bile değil…

DOSKAR

Şehrin lokantalarına ara sıra uğruyoruz.  Hatta bazen iki üç kez, ki emin olalım. Doskar’a  iki kez misafirlerimle gittim ve İskender’i iki kez de lavaşla yedim. Hesabı verdikten sonra, kasaya bunu söyledim. Meğer döner ustasının üşengeçliği yüzünden, tırnak pide bitmişmiş de… Fakat hesabı verdik tabi, kimse, “özür dileriz, tırnak pidesiz yedirdik size “ demedi…

RUTİNE BAĞLANMIŞ HAMDOLSUN

Yeri güzel lokantalar, yemek sonlarındaki güzel çay ikramıyla da durumu kurtarabilir. Zaten kimse de o kadar yemek erbabı değil, karnı doyarsa, garson da zeki biriyse, güzel demlenmiş çayla kandırır; pardon, ikna eder…

Lavaşla yediğim İskender, son yediğim İskender’den güzeldi.  Anladığıma göre, ustası tembel, çünkü lavaşla yediğimiz İskender için “tırnak pide kalmamıştı” savunmasına sığınmıştı; ustanın tembeli, dükkân batırır…

 

Masamızdaki İskerder’i tarif edeyim:  Altta avuç kadar tırnak pide, üstünde, ince kıyım “kıytırık “ kesim  döner, üstünde müthiş ekşi bir sos… Yanında da kalıp  yoğurt… Ve “pilav istemem” demenize gerek yok, lokanta kararını vermiş: Biz pilav koymuyoruz…

UCUZLARI BUNUNLA AYNI KALİTEDE

Eski Konak Sineması’nın az ilersinde, Mecidiye İş Merkezi’nin alt katında, Mecidiye Mantı ve Kebap Evi vardır… Doskar’da yediğiniz İskender’i, yedi liraya –rakamla 7 lira- yiyebilirsiniz orada, hem de “kalın kesim” dönerle…

ÖNCE ÇORBA DA İÇTİK

Sırf deneyelim diye önden çorba da içtik. Ezo Gelin, tacize uğramış… Bildiğin domates çorbası olmuş, sanırım içinde pirinç de vardı, emin değilim, yarma buğday da olabilir… Ezo Gelin’i bir kere de –daha önce- Samsun’da bu şekilde içmiştim; domates çorbası gibi… Şu Yol-İş Sendikası yanında, beşinci sınıf bir tavuk dönerci de Ezo Gelin’i, bildiğin domates çorbası gibi yapıyor; tek farkı, içinde pirinç yok…

SOS MESELESİNE BİR DAHA DEĞİNELİM

İskender üstündeki sos, domatesin mayhoşluğunu tamamen taşıyor. Yani Çiftlik’te hangi dönerciye girsen, buradan güzel…

Bir de malum, İskender masanıza gelir, sonra garson, elinde cezveyle gelir sorar: “Tereyağı ister misiniz?”… Tabi siz istersiniz ve garson, o cızırdayan sıvıyı İskenderinizin üstüne döker… Biz, Doskar’da bu kez, bunu görmedik… Rutine bağlamışlar işi.

Hadi afiyet olsun…

Not: Doskar’ın, çayı çok güzel. Garsonları da cidden müthiş, kibar ve çalışkan. Bir usta sorunu var… Ki aslında, lokantalarda “kötü usta yoktur, kötü  yönetim vardır”…

adminadmin