Bugün, Türkiye’nin her yerinden gelmiş binlerce genç (yedi bine yakın), Ankara Keçiören Taha Akgül Spor Salonu’nda buluşarak “Fikir, Oluş ve Diriliş” temasıyla bir toplantı düzenleyecek. Buluşmaya katılacak gençler, Türkiye çapındaki TÜGVA gönüllülerinin küçük bir kısmı. Günler öncesinden beni arayıp “Sahneye çıkar mısınız, sohbet eder miyiz” diye sormuşlardı. “Olur” dedim ve dün bu yazıyı yazdığım sıralarda TÜGVA Genel Başkan Yardımcısı Suat Kır’ı arayıp, “TÜGVA nedir dersem, bir cümlede nasıl izah edersin” diye sordum. Cevap olarak aynen şöyle söyledi: “Bir cümleye gerek yok, tek kelimeyle cevap vereyim; TÜGVA’yı temsil eden kelime, derttir.”
Dertli gençler yani. Yani Türkiye için, ümmet için, gelecek için dertlenen ve gayret eden gençler… Gelecekten kasıt; kelimenin her anlamıyla gelecek. Yani hem bu dünyanın geleceği hem de asıl olan ahiret geleceği hakkında dertliler. Müslüman’ı bütün kâfirlerden daha ilerici yapan büyük sır, işte bu. Kim, ahireti düşünüp hesabını ona göre yapan kadar ilerici olabilir. Ahiretten daha ilerisi mi var? İşte tam da bu sebeple varlığını “Doğunca başladı, ölünce bitti” diye kabul eden seküleristlerin hepsi, kaç bin yıl hayal kurarlarsa kursunlar sıkışıp kaldıkları dünya kadar ilerici olabilirler ve bu durumda her halükarda Müslüman’a göre gerici sayılırlar. Maşallah bu ilerici, dertli gençlerden Allah razı olsun...
Ben fırsat bu fırsat, başta TÜGVA gönüllüsü olan ve olmayan bütün Müslüman gençlere haddimi aşmadan şunları hatırlatmak istiyorum:
Dertli olun, Allah razı olsun; ama gâvura da dert olun. Sizi görünce vakarınızdan çekinsinler, rekabetinizden korksunlar.
Allah’tan başka kimseden korkmayın, Allah’tan başka kimseden bir şey istemeyin, Allah’tan başka kimsenin rızasından hoşnut olmayın; çünkü hürriyet budur, onur budur. Geri kalan her şey esarettir...
Hakkınızda çok dedikodu yapacaklar; ama siz sakın dertlendiğiniz yangınları söndürmek üzere yardıma koşarken yolda sataşanlarla oylanma hatasını yapmayın; çünkü bu bir tuzak...
“Gençlik gelecek değildir, gençlik şimdidir. Gençlik ideolojilerin dolgu malzemesi değil, kamuoyunun taşıyıcı dinamiğidir” diye tarif edilen bir ailenin parçası olmanın aslında tam olarak ne demek olduğunu şimdi, içindeyken göremeyeceksiniz. Biliyorum çünkü ben de 25 yıl önce görememiştim...
Erem Şentürk / Diriliş Postası
