Genel
Giriş Tarihi : 26-10-2019 08:55   Güncelleme : 26-10-2019 08:55

Türkiye Aile Meclisi Güneydoğu Bölge Başkanı Kaya: İstanbul Sözleşmesi sinsi bir sözleşme!

Türkiye Aile Meclisi Güneydoğu Bölge Başkanı Eyüphan Kaya Diyarbakır Sağlık-Der üyelerine İstanbul Sözleşmesi konusunda bilgi vererek sakıncalarını dile getirdi.

Türkiye Aile Meclisi Güneydoğu Bölge Başkanı Kaya: İstanbul Sözleşmesi sinsi bir sözleşme!

SİNSİ BİR SÖZLEŞME

Kaya;”Bu İstanbul sözleşmesini okurken hemen hemen her maddesinde kadına yönelik şiddeti ortadan kaldırmayı hedeflediğini hissedersiniz, ama satır aralarına baktığınız zaman aileyi, toplumu tahrip ettiğini görürsünüz. Aslında orijinal metninde Aile kavramı dahi geçmiyor, Partner, ev arkadaşı kavramı geçmektedir, yaşam tarzımızda bu kavram olmadığı için bunu Aile olarak tercüme etmişiz.

Mesela LGBT ismi sözleşmede geçmez, ama “toplumsal cinsiyet eşitliği” ve “cinsel eğilim” öyle sinsi ifadelerdir ki direk bu Luti belayı bir insan hakkı olarak görmektedir.

Bundan cesaret alan Belediyeler birliği, Tabipler Birliği, Barolar Birliği bu konuda taşradaki üyelerine komisyon oluşturmaları talimatını verdiler.

1 Mayıs 2011 yılında kabul edilen bu sözleşme daha sonra 24 Kasım 2012 yılında tüm partilerin oy birliği ile yasallaşıyor, 2014 yılında yasa yürürlüğe giriyor.

KADININ BEYANI ESASTIR İFADESİNİN HUKUKİ KARŞILIĞI YOKTUR.

Bu sözleşmenin yasallaştığı yasanın numarası 6284 numara ve bu yasaya göre “kadının beyanı esastır” ifadesi yüzünde yüz binlerce aile dağıldı, çocukları “sosyal yetim” olarak nitelendire bileceğimiz bir durumda mutsuz ve sorunlu yaşamaktadırlar. Bu yasa cinnet ve cinayete sebebiyet veriyor. Çünkü bu yasaya göre yapılan ilk müdahale erkeği evden uzaklaştırmadır, orada zaten ailenin dağılma süreci başlıyor.

Erkeği evden uzaklaştıran bu yasa ona kalabileceği bir adreste göstermiyor. 15 gün ile 6 ay arasında ceza verilebilme imkanı getiren bir yasadır bu.

SÖZLEŞME KÜLTÜR, ÖRF, TÖRE VE DİNİ NORMLARI REDETMEKTEDİR.

Sözleşmenin 80 maddesi var, birçoğunu okuduğunuz zaman ne güzel şeyler diyorsunuz, ama içinde öyle maddeler var ki o sözleşmenin hayata sıkıntı vermesine, İslam ile ters düşmesine ve örf, adet ve kültürü yok saymasına sebep oluyor, Hayatın kadına biçtiği hiçbir rolü kabul etmiyor. Diyeceksiniz ki geriye ne kaldı ki, aynen de öyle geriye ne kaldı ki? Malum bir toplum inanç ve kültürüyle yaşarsa bir değerdir.

3.Madde Kadına Fiziksel, Cinsel, Psikolojik ve Ekonomik şiddeti yasaklıyor. Oh ne güzel diyeceksiniz değil mi? Gel bir de uygulamasına bakalım.

Fiziksel şiddeti anladık da bir erkek karısına nasıl cinsel şiddette bulunabilir? insan anlamakta zorlanıyor, bu mahrem sahadan nasıl örnek verilebilir anlayamıyorum.

Bu psikolojik şiddetin sınırı nedir acaba? Mesela geldiniz evde yabancı bir erkek var, kimdir bu hanım diye sorsanız, benim arkadaşım dediğinde ses tonunuzu yükseltirseniz bu psikolojik şiddettir, amil yasa gereği siz evden uzaklaştırılabiliyorsunuz, Yada kızınız, tanımadığınız biriyle eve geldi, ona kızma hakkınız yok, kızsanız bu yasa sizi sokağa gönderir.

Ekonomik şiddetin ölçüsü nedir? Bir gün eşinize istediği haçlığı vermezseniz o da sizi şikayet ederse bu da ekonomik şiddet olarak kabul edilir.

18 YAŞ ALTI KIZLARI KADIN KATEGORİSİNE ALMAKTADIR.

İlginçtir bir yandan 18 yaş altı çocukların evlenmesi yasal olarak uygun görülmüyor, diğer yandan  bu madde 18 yaş altı çocukları da Kadın sınıfında kabul ediyor ki, bu yasa onlar için de uygulanabilsin, al sana bir çelişki.

4.Maddenin ikinci bendi kadın erkek eşitliğini savunuyor ve evi Reissiz bırakıyor. Bir evde son sözü söyleyen birileri yoksa vay o evin haline!

9.Madde kadın derneklerine her türlü katkıyı Hükümete, Devlete emrediyor; Mor çatı, Feminist dernekler ve hatta KADEM dahil. Onlar da karı koca arasını açmak için her fırsatı değerlendiriyorlar, başka bir ifade ile Feministler devletten hükümetten cesaret ve katkı alıyorlar.

12. Maddenin 5.bendi Kadınla ilgili Kültür, Töre, Din, Gelenek ve Namus kavramlarını görmezlikten geliyor. Bu değerlerden neşet eden hiçbir normu dikte almıyor, almayı yasaklıyor.

Bu medde tek başına bir beladır denilebilir herhalde.

HAKEMLİK MÜESSESESİNİ KABUL ETMEMEKTEDİR.

48.Madde kadın erkek arasında oluşan bir sorun için arabuluculuğu yasaklıyor, başka bir ifade ile Kur’an’ın bir tavsiyesi olan “Hakemlik Müessesini” kabul etmiyor.

Muhterem okuyucularım sadece bu maddelere bakılırsa üstat Bediüzzaman’ın ifadesiyle “İstanbul Sözleşmesi Küfür Kokuyor” demek herhalde yerinde olur.

*Diyarbakır’da sigara içtiğini gören kızlara bu yanlış davranışınızı ailenize anlatacağım, diyen öğretmen taciz iftirası ile mahkemelik olan öğretmen 9 yıl ceza alıyor, eşi onu boşuyor, daha sonra vicdan azabı çeken o ahmak çocuklar iftira ettiklerini itiraf ediyorlar, öğretmen berat alıyor ama olan tahribatın telafisi mümkün olmuyor tabi.

*Evden uzaklaştırma alan bir baba aynı binada anne babası yaşıyorsa evlerine gidemez, binanın altında yada yakınında iş yeri varsa işine gidemez, çocuklarını o süre içinde göremez, bir de diyorlar ki cinnet/cinayet oluştu, asıl müsebbip 6284 numaralı yasadır diyen kaç kişi var?

*Kamu Başdeneticisi Şeref Malkoç, diğer unvanıyla Ombudsman gelen şikayetlere karşı dayanamayıp “galiba biz bu yasayı aile dağılsın diye kabul etmişiz” demek durumunda kaldı.

Her vatandaşın bu konuda uyanık olup, yasama erkini sıkıştırması lazım ki bu sözleşme iptal olsun.

İSTANBUL SÖZLEŞMESİ MÜEYYİDESİZ TEK TARAFLI FEH EDİLEBİLİR

Sözleşmenin 80.Maddesinde açıkça ifade ediliyor, isteyen devlet müeyyidesiz bu sözleşmeden çekilebilir, buna rağmen niye hala vazgeçmekte diretiyoruz anlayamıyorum.

İlginçtir Ermenistan, Bulgaristan ve Rusya bu sözleşmeye karşı durdular ama bizim ülkemiz herhangi bir şerh dahi koymadan olduğu gibi kabul etti. Bu da bizim diğer bir kusurumuz.” Dedi.

Daha sonra soru cevap tarzında seminer devem etti.

 

 

adminadmin