Fikir
Giriş Tarihi : 14-08-2019 08:59   Güncelleme : 14-08-2019 08:59

Türkiye kötüye mi gidiyor? Kabil Kompleksi mi var?

Türkiye kötüye mi gidiyor? Kabil Kompleksi mi var?

Ülkesini aşağılayan, milletin dinine, tarihine, ailesine hakaret eden yazar/sanatçı/akademisyen sınıfı var. Milletten, milletin dininden, tarihinden, hayallerinden nefret ediyorlar. Türkiye’nin potansiyellerinden korkuyorlar. Cemil Meriç, Bu Ülke kitabında bu hali “Kabil Kompleksi” olarak tamlarken şöyle ifade ediyor: “Her dudakta aynı rezil şikayet: yaşanmaz bu memlekette! Neden? Efendilerimizi rahatsız eden bu toz bulutu, bu lağım kokusu, bu insan ve makine uğultusu mu? Hayır, onlar Türkiye’nin insanından şikayetçi. İnsanından yani kendilerinden. Aynaya tahammülleri yok. Vatanlarını yaşanmaz bulanlar, vatanlarını “yaşanmaz”laştıranlardır”

Bu azınlık bir zümre, orman katlederek, sahilleri gasp ederek kuruldukları yalılarında, villalarında çevrecilik taslayan bir azınlık. Bu azınlık bir zümre hiç bir şart altında bu milletin ne tarihiyle ne de gelecek planlarıyla buluşuyor. Varsa yoksa üst komşunun çocuğuyla kendi çocuğunu kıyaslayarak ezen cahil aileler gibi Türkiye’yi başka ülkelerle kıyaslayarak ezip insanlara sataşıyorlar. Dudaklarında “bizi sizin iyiliğiniz için söylüyoruz, yoksa bizim tuzumuz kuru” kibrinden gelen bıyık altı bir sırıtmayla söylüyorlar hep bunu.

Cemil Meriç’in ifade ettiği gibi Kabil Kompleksi var bunlarda. Hermann Hesse, Demian romanında, Demian ile Emil arasında geçen Kabil kıssasında, kendinden iyi olana beslenen haset durumuna Kabil Kompleksi diyor. Haset eden kişi iftira ediyor, yalan söylüyor, aşağılıyor, felakete kehanet ediyor çünkü bütün bu iyi şeyleri kendi yapmıyor. Türkiye’de “aydın” diye anılan şair, yazar, sanatçı, akademisyen zümresinin çoğunun da bu kompleks var.

Suriye hattında bir barış koridoru kurulma ihtimali onları delirtiyor mesela. Bir katkımız olur mu, bir sözümüz olsa bile barışa desteğimiz olur mu demek yerine yoksa yamak için, aşağılamak için ellerinden geleni yapıyorlar. Merkez Bankası faizleri düşürünce kehanet ettikleri felaketten uzaklaşma ihtimaline bile tahammül edemiyorlar.

Merkez Bankası ve Devlet bankalarının faizlerin düşürmesine ölesiye karşı çıkıyorlar çünkü kendilerinden iyi olan her şeye haset ediyorlar.

Ekonomideki olumlu değişim olur ve umut oluşur diyelim. Terlikle don paça TV kanalarına sosyal medyaya dökülüp “hayır her şey kötü olacak sakın umutlanmayın “ diye bağırıp çağırıyorlar. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) tarafından Haziran 2019 dönemine ilişkin ödemeler dengesi verileri iyi yönde açıklandı diye demediklerini bırakmadılar. Çünkü bunlar iyi gelişmeler. Mesele geçenlerde son 12 aylık cari denge yaklaşık 17 yılın ardından fazla verdi. Aman yarabbi sanki başımıza taş yağdı da bunlar kaçacak sığınak arar hale geldiler.

2018'in haziran ayında 2 milyar 471 milyon dolar düzeyinde gerçekleşen cari işlemler açığı, bu yılın aynı döneminde 548 milyon dolara indi. Bunun sonucunda, 12 aylık cari işlemler hesabı 538 milyon dolar fazla verdi. Nasıl olur? Nasıl fazla verir... Kesin hile var, diye yalan üzerine yalan katıp kendi ülkelerine iftira kampanyalarına başladılar.

PKK ile mücadele kayda değer neticeler alınmaya başladığı gün PKK’lı oldular. Gazetelerinde boy PKK’lı militanları çıkarıp övmeye başladılar. S400 gelmesin diye demediklerini bırakmadılar. Baktılar ki dönüşü yok bu sefer “gelmeyecek” dediler, geldi. “Geldi ama kurulmayacak” dediler kuruldu.

Malezya açılımı, Rusya’yla, Azerbaycan’la vizelerin kalkmasını yok saydılar önce baktılar ki mesele ciddi “aman canım iş mi sanki sıkıysa İngiltere’den kaldır” dediler. Elektrikli Traktör yaptı Türkiye diyecek laf bulamadılar, Cumhurbaşkanının tarlada giydiği galoşlara sataştılar.

Hükümet Yağlı Tohumlar ve Hububata destek vermeye karar verince de beğenmediler. Ak Deniz Doğalgaz arama çalışmaları için önce “boşa çaba” dediler. 6 ülke oraya hücum edince, 4 ülke de savaş gemileriyle gelince baktılar “gaz çıkmayacak” yalanına çocuklar bile inanamaz, bu sefer “gitmeyin, çıkarmayın” demeye başladılar. Irak ve Suriye’de gerçekleşen bütünleşik PKK mücadelesinde OPKK’dan yana saf tuttular.

5. Nesil Savaş Uçağıyla alay ediyorlar şimdi. Aynı İHA ve SİHA’larla alay ettikleri gibi. İHA ve SİHA’lar gerçekleşince bu sefer de “oyuncak dronlarla aynı zaten, o kadar da büyük bir teknoloji yok” demeye başladılar. Şehir hastanelerini de beğenmediler, Taarruzi İHA projelerini de.

Şimdi soru şu: Türkiye kötüye mi gidiyor yoksa bunlarda Kabil Kompleksi mi var? Türkiye’de kötüye giden tek şey yerleşik düzenin tahtlarının yıkılıyor olması olabilir mi?

Türkiye’de kötüye giden şey kötülüğü fırsat sayanların tezgâhının bozulması olabilir mi?

Ocak ayından 18 Temmuz’a kadar Antalya'ya 6 milyon 914 bin 909 yabancı turist geldi. Nükleer santrallerde ihtiyaç duyulan malzemelerin yerli alımı desteklenme programı açıklandı. İlaç sanayinde üretim ve eğitim faaliyetleri yanında start-up'ların fonlanmasına karar verildi. 5G baz istasyonu geliştirme çalışmaları tamamlanması ve üretim fazı için hazırlık yapılmasına karar verildi. Sadece Almanya’ya 7 Milyar 443 milyon dolarlık ihracat gerçekleşti. Türkiye AB’ye İhraç fazlası verdi. (564.5 Milyon Euro) Altın rezervinde erime olacağı iddia edilirken 16.03 ons milyon rezervi 16.3 ons milyona yükseldi. Bayraktar TB2 27 saat 3 dakikalık kesintisiz uçuşla SİHA rekorunu kırdı. Yani Türkiye kötüye gitmiyor, bugün düne göre daha iyi ve yarın daha iyi olacak. Mesele bunların Türkiye’ye karşı besledikleri haset.

Erem Şentürk / Diriliş Postası

adminadmin