Ekonomi
Giriş Tarihi : 25-07-2019 10:50   Güncelleme : 25-07-2019 10:50

Türkiye Müteahhitler Birliği Raporu; Satışlarda Yaşanan Düşüşün Nedeni Yüksek Faiz

Türkiye Müteahhitler Birliği (TMB), dünya, Türkiye inşaat sektörü analiz raporu yayınladı.

Türkiye Müteahhitler Birliği Raporu; Satışlarda Yaşanan Düşüşün Nedeni Yüksek Faiz

Birliğin sitesinde yer alan raporda, ülke genelinde konut ihtiyacı varken satışlarda yaşanan düşüşün, yüksek faizler nedeniyle alıcıların birikimlerini mevduatta değerlendirmesi, gerileyen alım gücü ve geleceğe yönelik endişelerden kaynaklandığını belirtildi.

Analizde, sektörün son dönemde çok sayıda ülkede proje takibine ağırlık verdiği belirtilerek, "Mevcut tablo, bu yıl sektörün yurt dışında 10 bininci projesini üstleneceği ve 2018'de yakaladığı 20 milyar dolar düzeyine tekrar ulaşacağı şeklinde yorumlanmaktadır." ifadesi kullanıldı.

 Analizde, “yüksek maliyet artışları nedeniyle işleri nedeniyle yüklenicilerin yaşadığı sıkıntılara da yer verilerek, tasfiye/devir/süre uzatımı düzenlemesi”yle ilgili belirsizliklere değinildi.

"BELİRSİZLİKLER ORTADAN KALKARSA KONUT TARAFI TOPARLANABİLİR"

Türkiye'de konut fiyatlarının ve stok erime hızının düştüğüne işaret edilen analizde, şunlar kaydedildi:

"2019 sonuna kadar uzatılan vergi teşviğine rağmen yılın ilk yarısında konut satışlarında gerileme artmış, ekonomideki belirsizlik ortamı arz ile talebin buluşamadığı tabloyu oldukça belirgin kılmıştır. Türkiye'de halen konut ihtiyacı mevcut iken satışlardaki düşüş, yüksek faiz nedeniyle alıcıların birikimlerini mevduatta değerlendirmesi, düşen alım gücü ve geleceğe yönelik endişelerin bir sonucu olarak açıklanmaktadır. Sektör temsilcileri belirsizliklerin ortadan kalkması ve finansman koşullarının iyileşmesi halinde ancak yılın son çeyreğinde konut segmentinde toparlanma beklentisini dile getirebilmektedir."

 “YAPISAL DÖNÜŞÜM ADIMLARI” VE “İVME PAKETİ”

Türkiye ekonomisi, yılın ikinci çeyreğine Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak tarafından 10 Nisan tarihinde, Yeni Ekonomik Program'da (YEP) ortaya konan hedeflere ulaşmak için hayata geçirilecek politika ve stratejiler şeklinde açıklanan “Yapısal Dönüşüm Adımları” paketi ile girmiştir.

Program kapsamında kamu bankalarına 28 milyar TL'lik devlet iç borçlanma senedi (DİBS) verilmesi, bazı sorunlu kredilerin bankaların ve ulusal - uluslararası yatırımcıların iştiraki olan bilanço dışı Enerji Girişim Sermaye Fonu ile Gayrimenkul Fonu'na devredilmesi, Bireysel Emeklilik Sistemi'nin (BES) yeniden yapılandırılması, Kıdem Tazminatı Reformu'nun gündeme getirilmesi, enflasyonla mücadele ve sıkı

maliye politikasının sürdürülmesi, gıda fiyatlarındaki oynaklığı azaltmaya yönelik adımlar atı TL'nin yılın ilk aylarından bu yana ufak ataklar ile değer kaybı yaşamaya devam ettiği izlenmiş;

gelişmelere paralel olarak dolarizasyon artmış, dış borç yükü ağırlaşmayı sürdürmüştür. TCMB verilerine göre; yabancı para cinsinden mevduatın toplam mevduata oranı 14 Haziran 2019 itibariyle %54,6'ya yükselmiştir.

Geçen yılki döviz krizinin ardından özel sektörün dış borç ödemelerine paralel olarak artan döviz ihtiyacını karşılayabilmek için kamu ve TCMB'nin dış borçlanmaya devam ettiği görülmüştür.

TCMB ayrıca, Mayıs ayında yurtiçinde yaşanan politik gelişmelerin etkisiyle Dolar kurunda yaşanan hızlı yükseliş üzerine çeşitli “ara yollar” denemiştir. Bankaları fonlamada kullandığı temel faiz oranı olan haftalık repo ihalesi faizine dokunmayan TCMB, bu ihale yöntemini askıya alarak gecelik faiz oranıyla fonlamaya geçip faizi örtülü biçimde 1,5 puan artırmış, bir süre sonra ise yeniden haftalık repo ihalesini başlatmıştır.

Banka, geçtiğimiz dönem iki kez zorunlu karşılık oranlarını artırarak dolarizasyondan caydırma yönlü adım atmıştır.

TCMB, son dönem artan rezerv tartışmalarına yanıt olarak ise parametrelerinde bozulma olmadığını savunurken; bu konu ülke kredi notu gibi kritik göstergelerin belirlenmesinde önem taşımaktadır.

Nitekim kredi derecelendirme kuruluşu Moody's, son olarak sürpriz biçimde aldığı Türkiye'nin kredi notunu B1 seviyesine, not görünümünü negatife düşürme kararını "Türkiye'nin ödemeler dengesi sorununun arttığı, uzun süreli ekonomik ve finansal oynaklık dönemine karşı kırılganlığının devam ettiği, döviz rezervlerinde düşüşün TCMB'nin şeffaflığıyla bağımsızlığına gölge düşürdüğü” gerekçeleriyle açıklamış; ABD ile yaşanan S - 400 krizi ve İstanbul'daki seçim tekrarının belirsizlik yarattığını, TL'de ve döviz rezervlerinde daha fazla düşüş olabileceğini belirtmiştir.

TÜRKİYE'DEN DAHA İYİ DURUMDA ÜLKELER DE VAR

Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından “temel ekonomik göstergelerle bağdaşmayıp, tarafsızlığı kuşkulu” olarak değerlendirilen indirime ilişkin olarak uzmanlar da, dikkate alınan ekonomik göstergeler açısından çeşitli eleştiriler sunarak kararda siyasi etkilerin olduğunun sinyalini vermiştir.

Değerlendirmeler, Türkiye'nin yeni dâhil edildiği B1 grubunda en düşük kamu borç oranına sahip ülke olduğunu, öte yandan yine aynı grupta cari açık, dış borcun rezervlere ve GSYH'ye oranı konusunda

Türkiye'den daha iyi durumda ülkeler de bulunduğunu ortaya koymuştur. Bu açılardan Moody's'in kararını, enflasyonla mücadele konusunda TCMB'nin kararlılıkla istikrarlı adımlar atması, maliye

politikasının temkinli adımlarla para politikasına destek vermesi ihtiyacı olarak da yorumlamak mümkündür.

Ekonomistler, ekonominin ilk aşamada banka bilançolarının temizlenmesi ile ekonomiye taze kredi sağlanabilmesi ihtiyacını vurgularken, bilançoların temizlenmesi konusunda başarı öyküleri arasında Güney Kore örneğini vermektedir.

Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, 23 Mayıs tarihinde düzenlediği bir toplantı ile de üç kamu bankasının desteğiyle uygulanacak “İVME (İleri, Verimli, Milli Endüstri) Finansman Paketi”ni kamuoyu ile paylaşmıştır. Bu çerçevede yılsonuna kadar ithalat bağımlılığı yüksek, dış ticaret açığı veren, istihdama katkı oranı ve ihracat potansiyeli yüksek sektörlere (hammadde ve ara malı imalatı, makine imalatı ve tarım) 30 milyar TL finansman sağlanacağı açıklanmıştır.

Rapor hazırlandığı sırada, şirket borçlarının yeniden yapılandırılması, Varlık Barışı'nın süresinin yılsonuna uzatılması, TCMB'nin yıllık kârının yüzde 20'sinin ihtiyat akçesi olarak ayrılmasından vazgeçilmesi ve yerli otomobile vergi teşviği getirilmesi gibi kadar birçok farklı düzenlemeyi içeren 32 maddelik torba Kanun tasarısı TBMM'ye sevk edilmiştir. Mali güçlük içinde bulunan firmalar için geri ödeme yükümlülüklerine getirilecek kolaylıklar ve yeniden yapılandırma imkanları ile düzenleme “Yeni İstanbul Yaklaşımı” olarak da anılmaktadır.

2019 yılı ikinci çeyrek dönemine bakıldığında; sanayi verilerinde genel anlamda zayıf bir seyir gözlenmektedir. İstanbul Sanayi Odası (İSO) PMI Endeksi artarda 15 ay boyunca 50 eşik düzeyinin altında

kalmıştır. Yeni ihracat siparişlerinin etkisiyle Haziran ayı İmalat PMI toparlanırken mevcut daralma, yavaş da olsa devam etmektedir. Sanayi Üretim Endeksi'nde Nisan'da gerileme sürmüş, imalat sanayi

genelinde Kapasite Kullanım Oranı ise Haziran'da bir önceki aya göre 0,8 puan artarak yüzde 77,1 seviyesinde gerçekleşmiştir.

Tüketim tarafı Perakende Satış Hacmi Endeksi'nde düşüş sürerken, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK) Haziran ayında aldığı bir kararla piyasayı canlandırmak amacıyla mobilya, elektronik ve elektrikli eşya alımlarının yanı sıra havayolları ve konaklama ile ilgili yurt içi harcamalarda kredi kartı taksitlendirme sürelerinde artışa gitmiştir. Kurum, limiti 15 bin TL üzerinde bulunan kredi kartlarının %35 ve %40 olan asgari ödeme oranlarını da %30'a düşürmüştür.

Göstergeler içinde Türkiye ekonomisinin yıllar yılı başlıca sorunu olagelmiş cari açığın 10 milyar ABD Doları'nın altına inmesi, sevindirici bir tablo ortaya koymaktadır. Bu gerilemede birincil nedenler iç talep

ve sabit sermaye yatırımlarındaki daralma olarak yorumlanmasına karşın 2018 ve 2019 yılı ilk çeyreğinde cari dengede gözlenen iyileşmenin hız ve boyut açısından 2008 ve 2011 kriz dönemlerinin ötesinde bir iyileşmeye işaret ettiği görüşü ortaya konmuştur. Bu yoruma göre; diğer dönemlerden farklı olarak güçlü dış talep koşulları ve reel kurun geldiği düşük seviye, mal ve hizmet ihracatını belirleyici kılmış ve kılmaya devam edecektir. Yılın ilk 4 ayı itibariyle ihracattaki artışın %3,2 olması ise, kur artışından gelen dopingin gücü ve yavaşlayan Avrupa büyümesiyle geçen yıllardaki ivmesini azalttığını göstermiştir.

IRAK PAZARINDA BİRİKMİŞ ALACAKLAR VAR

İç tüketimdeki yavaşlama, ekonomideki daralma ve vergi gelirlerinde yaşanan düşüşle birlikte, seçim nedeniyle gündeme gelen bazı uygulamaların etkisiyle, bütçede öngörülenden olumsuz bir tablonun ortaya çıktığı ve tek seferlik gelirlerle bütçenin desteklendiği izlenmektedir. Bütçe dengesi ve borçlanma ihtiyacı açısından kritik bir gösterge olan 12 aylık faiz dışı bütçe dengesinin 30 milyar TL'ye yükselmesi dikkat çekmiş, bütçe dengesindeki bu bozulmaya 2019 yılsonu bütçe açığı hedefinin ilk 5 ayda %82,5'inin aşılmasıyla bütçe sıkışması sorunu eklenmiştir. Sıkışıklığın diğer boyutu, Hazine'nin aynı dönemde ek borçlanmasının 67,8 milyar ABD Doları'na ulaşması olmuştur.

Analizde, Türk müteahhitlerinin Irak pazarındaki birikmiş alacaklarının ödenmesi ve mevcut projelerinin tamamlanmasıyla, savaşın ardından başlaması beklenen yeniden imar çalışmalarından önemli pay alabilecekleri değerlendirmesi de yapıldı.

adminadmin