1-Türkiye, Türkiye’nin farkında değil
Türkiye hakkında konuşan herkesin ilk olarak söylediği stratejik konum avantajı aynı zamanda en büyük stratejik zayıf noktasıdır da. Ticaret yolları, enerji hatları, savaşlarda geçiş ve üs bölgesi olarak değerlendirilmesi, su rezervleri ve üç büyük denize kıyısı olması gibi başlıca özellikleri olan değerli coğrafya Türkiye’yi mecburi ittifaklar ve hassas dengeler üzerinde tutuyor.
Selçuklu İmparatorluğu’nun devlet reflekslerinin nasıl oluştuğunu, stratejik düşmanın Persler’in Şii mezhebini malzemeye dönüştürerek İslam âleminde nasıl etki alanları oluşturduğunu ve Selçuklu’nun savaşlarının büyük çoğunluğunun doğrudan ya da dolaylı olarak Pers emperyalizmine karşı yaptığını bilmiyoruz. Anadolu Selçuklu Devleti’nin çöküşünün Pers emperyalizmi ve onunla işbirliği yapan heterodoks Türkler üzerinden olduğunu bilmiyoruz. Osmanlı’nın kuruluşu dahil bütün dinamiklerinin bu ezeli düşmanlık üzerinden şekillendiğinin de bilmiyoruz.
Bu kronolojiyi reddederek “Bir gecede sıfırdan ülke kurduk” trajedisini kuruluş felsefesi kabul eden Türkiye Cumhuriyeti, Suriye cephesinin Sultan Alparslan tarafından açıldığını ve herhangi bir siyasi kliğin bunu kapatmaya gücünün yetmeyeceğinin farkında değil.
Jeopolitik hafızayı reddeden nesillerin yetiştirdiği nesiller “Türkiye’nin farkında olmayan Türkiyeliler” olarak geleceğini ilgilendiren bütün konularda köksüz kararlar alıp günübirlik yahut moda söylemiyle konjonktürel gelişmelere etkisiyle savruluyoruz.
Bu derdin üzerine gidip kendi hikâyemize yönelmeliyiz. Kendimizin farkında olmazsak aynı hedefe doğru giden, ortak hedefi olan bir toplum olamayız.
Nasipse devamı yarın…
Erem Şentürk / Diriliş Postası
