Köşe Yazıları
Giriş Tarihi : 08-07-2013 15:32   Güncelleme : 08-07-2013 15:32

Türkiye’de Erkek Olmak

Türkiye de erkek olmak; Aslında çok şey ve aynı anda hiçbir şey olmaktır… Türkiye’de erkek olmak; daha doğuştan bir serüvenin ve kendilerinin yaşayamadığı, hayata geçiremediği bir erkekliğin “bari oğlum, yeğenim, damadım vb

Türkiye’de Erkek Olmak
Türkiye de erkek olmak; Aslında çok şey ve aynı anda hiçbir şey olmaktır…
Türkiye’de erkek olmak; daha doğuştan bir serüvenin ve kendilerinin yaşayamadığı, hayata geçiremediği bir erkekliğin “bari oğlum, yeğenim, damadım vb. yaşasın” mantığıyla kendisinin haberi bile olmadan babasının, amcasının, dayısının, kayınpederinin yazdığı senaryoda “figüran” olmaktır.

Türkiye’ de erkek olmak; eğitimin temelini oluşturduğu 0-6 yaş aralığında babasının “erkeklik” silindiriyle annesinin “kadınsı” kıskançlığı silindiri altında ezilerek yetiştirilmektir.

Türkiye’ de erkek olmak; sözde sünnet olunca erkekliğe ilk adımı atıp çocukluğunda annesi tarafından erkeklik uzvunun “pis, kaka” gibi ifadelerle kendi vücudunun uzuvları ve cinsiyetinin doğallıları unutturularak farkında olmadan cinsellik ve cinsel konularda gelecekteki hayatı üzerine tabular oluşturmaktır.

Türkiye’ de erkek olmak; Karşı cinsi tanımaması adın ergenlik yaşına ulaşıncaya kadar okulda, sokakta kızlarla konuşmanın, arkadaş olmanın, beraber ders çalışmanın, veya bir arada bulunmanın utancı ayıp ve günahı ile büyümektir.

Türkiye’ de erkek olmak; bir yarış atı gibi yaşıtları arasında ülkenin en iyi üniversitesine yerleşme çabasıyla hayatın tüm gerçeklerinin unutturularak, sanki babası ve annesinin öğretmeye utandığı, çekindiği gerçekleri arkadaş çevresinden veya internetten doğru şekilde öğrenecekmiş gibi fizyolojik ve biyolojik gereksinimlerini baskılanması, dini kültürel ve cinsel eğitimlerden uzaklaştırılarak bedeni ve ruhi kirlenmeden nasıl kurtulacağını öğrenememektir.

Türkiye’ de erkek olmak; ergenliğe girdiği dönemden üniversite dönemine kadar baskıladığı ve öğrenemediği cinselliği öğrenmeye çalışmak için internet, tv, film vb. sektör haline gelmiş pisliklerin içinde bulmaktır kendini. Anne ve babasının anlatmaya ve öğretmeye imtina ettiği, “cinsellik pisliğine ve günaha!!!!” bulaşmadan öğrenebilecekmiş gibi..

Türkiye’ de erkek olmak; Annesinin öğretileriyle karşı cinsi servet avcısı veya erkek simsarı olarak bildiği için çocukluğundan beri tanıyamadığı, ama tanımak için ilgi duyduğu, nelerden hoşlandığını bildiği, nereli olduğu, veya fiziksel ve ruhsal anlamda öğrenmek istediği için takip ettiği, nerde oturduğu vb. özelliklerini bilmek için enerjisini sarf ettiği bir kıza arkadaşlık teklif edememektir.

Türkiye’ de erkek olmak; sevmek için canını vereceği iyi veya kötü günde her şeyi ile kabul edeceği kızı yukarıda zikredilen tüm özelliklerini bildiği ama annesinin bilinçaltına kodladığı korkuları yüzünden, geç kaldığı için başka bir erkeğe veya soysuz, çirkef, ve kadın taciri bir şerefsize kaptırmaktır.

Türkiye’ de erkek olmak; yaşadığı bu deneyimle tamamen içine kapanıp üniversitenin bitimine kadar her teklifinin geri çevrileceği, hata yapacağı veya teklifin erkekten gelmesini bekleyerek sahaya 1-0 galip çıkmayı bekleyen doğuştan feminist kızlarla deneyim yaşamamak için başka bir kıza bakamamak ve konuşamamaktır. 

Türkiye’ de erkek olmak; Kadının, zayıflık özelliğini oğluna ve kocasına karşı koz olarak kullanıp, erkeklerin tamamını kadınların tüm ihtiyaçlarını karşılayıcı sağmal inek ile aynı kefeye koyan annesinin, bacısının veya henüz olmayan karısının; ırzını, namusunu, şerefini korumak ve vatan için askerlik yapıp şehit veya gazi olmaktır.

Türkiye’ de erkek olmak; Kendi fikri sorulmaksızın askerlik bitiminde çevredeki eş dost ve aile bireylerinin ortak iştiraki ile alelacele evlendirilmeye çalışılmasıdır.

Türkiye’ de erkek olmak; Yaşadıkları hayat deneyimlerine, tecrübelerine inanıp güvendiğiniz, anneniz babanız sırf size yakıştırdı, boyu posu yerinde veya yaşlılıklarında kendilerine bakacağına inandıkları için inançları,  korkuları, manevi değerleri ve mahalle baskısını göz önüne alarak onların tercih ettiği bir kız ile görücü usulü evlenmek, hayatının ilk cinselliğini annesi tarafından erkek düşmanı olarak yetiştirilmiş bir “feminerkek” ile yaşamak demektir.

Türkiye’de erkek olmak; Sadece ve sadece ailelerin “el alem ne der” sözleriyle muhatap olmamak içinhayatınızda açmaya çalıştığınız beyaz sayfa için kararlaştırdığınız evlilik sürecinde; sözlenme merasimi, elbise görülmesi, nişan merasimi, düğün yemeği vb. saçmalıklarla, erkeğin alacağı ev eşyası ile, alınmış ise beğenilmediği için değiştirilmesi, tutulacak düğün salonundan tutunda çalgıcının kim olacağına kadar aptalca gerekçelerle kurmaya çalıştığın hayata başlamadan psikolojinin, maneviyatının ve maddiyatının bitirilmesidir.

Türkiye’de erkek olmak; tüm bu israf saçmalıklarla yapılan düğün borcunu ödemek için 5 yıl gibi bir zaman kendini ipotek ettirmek, ödeyemediğin zaman ise Evlenerek hayatında yeni açtığın sayfaya değil, söylediği “sen nasıl bir erkeksin daha düğün borçlarını ödeyemiyorsun, bana nasıl bakacaksın?” sözlerle ağzının  tam ortasına hayatının kutsalının merkezine s.ç.n  eşinin   “üçkağıtçı, şerefsiz, dolandırıcı” muamelesine muhatap olmaktır.

Türkiye’ de erkek olmak; Eşinin baskısından kurtulabilmek ve bir an önce düğün borçlarını ödeyebilmek için mevcut işinin haricinde 2. bir işte kıçından ter aka aka  günde 15 saat çalıştığını görmeyen sözde hayat arkadaşın, gerçekte ise “ömür törpüsü” olan “eşin” in evliliğinin daha cicim ayları olan bir döneminde “ sen ne biçim adamsın, eskiden romantik bir “insan”dın, şimdi ise ihmalkar, ilgisiz, odun, öküz gibi bi “herif” oldun” suçlamalarına muhatap olmaktır.

Türkiye’ de erkek olmak; yeni evlenen birçok karı kocanın hayırlısı olsun diyeyerek bir taraftan da düğünden kalan borçlarını bitirmeye çalışma amacıyla bir süre ertelediği, zamana bırakmak istediği ama aile ve çevresinin  “Çocuğu olmuyormuş, kısırmış, erkekliği yokmuş…” türünde ki mahalle baskılarına boyun eğerek çocuk yetiştirecek kudreti olmamasına rağmen çocuk yapmak için damızlık erkek psikolojisine girmektir.

Türkiye’ de erkek olmak; çevre ve aile baskısıyla da olsa eşinin hamile kalması haberiyle hayatının daha çok dağılışını izlemek; katil olmamak için la havle çekerek daha rahme yeni düşmüş bir ceninin cinsiyeti ve ismi hakkında yorumlara ve dayatmalara sabretmektir.

Türkiye’ de erkek olmak; tabir-i caizse tohumu senin attığın evladının cinsiyetini öğrenmek için ağzının içine baktığın halde eşinin “kusura bakma ama anneme-teyzeme vb söz verdim sana söyleyemem. İlk önce ona söyleyeceğim” sözleriyle sana dış kapının tokmağı muamelesi yapan kadınının oracıkta gırtlağını sıkmamak için Hz. Eyüp olmaktır.

Hepsi bu kadar mı zannediyorsunuz erkeğin çilesini? Elbette ki bu kadar değil yurdum erkeğinin çilesi.

Bir sonra ki yazıda devam edeceğiz inşallah…

Not: Yarın başlayacak olan Ramazan-ı Şerifin dış görünüşünde olduğu gibi hayatının her aşamasında da geleneksel değil gerçek islamı yaşayan Samimi Müslüman kadınlar ve erkekler için hayırlara vesile olmasını Allah’(cc) den niyaz ediyor; bu Müslümanların Ramazan Ayını tebrik ediyorum.
adminadmin