Analiz
Giriş Tarihi : 25-09-2017 17:36   Güncelleme : 25-09-2017 17:36

Türkiye’nin Musul ve Kerkük’e Müdahale Hakkı Var Mı?

Bütün uyarılara rağmen IKBY’nin referandum ısrarı ülkede bir bölünmeye yol açarsa Türkiye, Musul ve Kerkük’e müdahale edebilir mi? 1926 Ankara Antlaşmasının beşinci maddesine göre böyle bir durumda bu Türkiye’nin en doğal hakkı.

Türkiye’nin Musul ve Kerkük’e Müdahale Hakkı Var Mı?

Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin (IKBY) referandum konusunda diretmesi Türkiye'yi hızla harekete geçirdi. Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısının hemen ardından Bakanlar Kurulunun bir araya gelmesi ve Türkiye Büyük Millet Meclis'inde (TBMM) hükümete sınır ötesi operasyon için yetki veren tezkerenin onaylanması referandum sonrası süreçte Türkiye’nin olası senaryolara karşı hazırlıklı olacağı anlamına geliyordu.

Bu sırada kamuoyunun kafasındaki soru işareti referandum sonrası Ankara Antlaşmasının gündeme gelip gelmeyeceği konusuydu. Ancak bu soru işaretlerinin cevabına ilişkin ipuçlarını Cumhurbaşkanı Erdoğan Irak’ın kuzeyindeki referandumla ilgili yaptığı açıklamalarda kullandığı “Uluslararası ve ikili anlaşmalardan doğan hak” ibaresiyle verdi.

1926 Ankara Antlaşmasında neler var?

05 Haziran 1926 tarihinde Türkiye ile Irak arasındaki sınırı belirleyen ve komşuluk ilişkilerini düzenleyen Ankara Antlaşması, Türkiye, Irak ve İngiltere arasında imzalandı.

Antlaşmanın 1. Maddesi ile Türk-Irak hududu, Milletler Cemiyeti’nin 29 Ekim 1924 tarihinde kararlaştırdığı şekilde (Brüksel Sınır Çizgisi) kesinleşti.

Kuzey Irak’ta bağımsız bir devlet kurulması halinde 1926 Ankara Antlaşması ile Milletler Cemiyeti’nin 29 Ekim 1924 tarihli kararı ortadan kalkmış olacaktı.

Böyle bir durumda STATÜKO ANTE’ye (önceki duruma) dönülerek Musul ve Kerkük petrol alanları dâhil olmak üzere Kuzey Irak bölgesi yeniden Türk toprağı olacaktı.

Türkiye’nin askeri müdahale hakkı

Aynı zamanda Musul ve Kerkük'ün statüsünü belirleyen 1926 Ankara Antlaşması Türkiye'ye 'bir şartla' askeri müdahale hakkı veriyor.  

Misak-ı Milli sınırları içinde kalan Kerkük ve Musul, 1926 yılında yapılan Ankara Antlaşması ile birlikte toprak bütünlüğü sağlanması şartıyla terk edilmişti.

Irak'ın toprak bütünlüğü esas alınarak yapılan İstanbul Anlaşması'na göre, bugün bölünmüş yapısı ve bölgenin illegal örgütlerin kontrolüne geçmesi Türkiye'nin haklarını gündeme getiriyor.

Buna göre, otorite boşluğundan kaynaklanan kaos ortamı, Türkiye'nin Kerkük ve Musul'a girebilmesine uluslararası hukukta meşru zemin oluşturuyor.

Yani Türkiye eğer isterse, Kerkük ve Musul'daki haklarını gündeme getirerek bu iki şehri kontrol altına alabilir.
1926 Ankara Antlaşmasının diğer maddeleri

-Musul vilayeti Irak'a ait olacak.

-Türkiye ve Irak arasındaki ateşkes hattını belirleyen Brüksel Hattı sınır olarak kabul edilecek.

-Irak Musul'dan elde ettiği petrol gelirinin %10'unu 25 yıllık bir süre için Türkiye'ye verecek.

-Türkiye bu parayı 4 yıl boyunca almış, kalan 21 yıllık hakkından ise 500.000 Sterlin'e İngiltere lehine vazgeçmiştir.

Musul’u nasıl kaybettik?

Bu sorunun üzerine uzun uzun tarih kitapları yazılsa da meseleyi şöyle özetleyebiliriz. Mondros Ateşkes Antlaşması'nın imzalandığı sırada yani 30 Ekim 1918’de Musul, Osmanlı Devleti'ne bağlıydı.

İngiltere, Mondros Ateşkes Antlaşması'nın 7. maddesine dayanarak, antlaşmanın imzalanmasından birkaç gün sonra Musul'u işgal etti. Milli Mücadele'nin zor koşulları içinde TBMM Hükümeti bu bölgeye sahip çıkma noktasında üzerine düşeni tam olarak yapamadı.

Türkiye, Lozan Konferansı'nda Musul ve Kerkük'ün Misak-ı Millî sınırları içerisinde yer aldığını söyleyerek İngiltere'den Musul'un kendisine bırakılmasını istedi. İngiltere, bu bölgenin Milletler Cemiyeti'ne götürülmesi kararlaştırıldı.

Musul sorununun çözümlenmesi için İngilizlerle ilk kez 1924 yılında İstanbul'da Haliç Konferansı'nda görüşmeler yapıldı. Bu görüşmelerde İngilizler'in Musul Vilayeti'nin yanısıra Hakkâri’yi de talep etmelerinden ötürü anlaşmaya varılamadı.

Bunun üzerine, 1926 yılında Musul Sorunu Milletler Cemiyeti'ne götürüldü. Sorun burada da çözümlenemeyince Yüksek Adalet Divanı'na verildi. Burada da olumlu bir sonuç alınamadı. Nihayet, İngilizlerle Ankara'da bu konu üzerinde yapılan görüşmeler bir anlaşma ile sona erdi.

Sonuç olarak 5 Haziran 1926 tarihinde Ankara Antlaşması imzalandı.

Muhammed Şimşek / Diriliş Postası

 

adminadmin