Köşe Yazıları
Giriş Tarihi : 26-08-2016 10:59   Güncelleme : 26-08-2016 10:59

Türkiye’nin Ortadoğu’ya Giriş Kapısı Suriye… 4

19 Ekim 2015 Tarihinde Türkiye-Azerbaycan-Ermenistan, Bermuda Üçgeni adlı makalemden başlayarak özellikle sürekli söylediğim, Daha sonra da Türkiye’nin Ortadoğu’ya giriş kapısı Suriye… -1 yazımdan itibaren de 2016 yılının Ortadoğu için de farklı olacağını sizlere anlatmaya çalıştım!

Türkiye’nin Ortadoğu’ya Giriş Kapısı Suriye… 4

Hatta Türkiye-Azerbaycan-Ermenistan, Bermuda Üçgeni yazımda itibaren sizlere ”Tüm gelişmelere sabırla ve sükunet ile seyreden Türkiye‘nin yerine, 2016 yılının ilk aylarından itibaren çok daha farklı bakan ve hareket eden bir Türkiye göreceksiniz…”  demiştim…

Sizlere hatırlatmak babında Türkiye-Ermenistan-Azerbaycan üçgeni ile başlayacak olan sürecin Suriye ve Ortadoğu’nun yeniden şekillenmesine kadar gideceğini söylemiştim…

PKK’nın Türkiye’de kan kaybedeceğini daha doğrusu yok olma noktasına geleceğini ve bununda askeri operasyonlarla olacağını ve çözüm süreci diye bir sürecin kalmadığını da sizlere zaman zaman anlatmaya çalıştım…

Ancak belki de ön göremediğim ya da hemen hemen hiç birimizin tahmin edemediği 15 Temmuz darbe kalkışması hepimizi farklı süreçlere götürdü…

15 Temmuz’da ne kadar çok canımız yansa da Kuran’ın Bakara Suresi 216 Ayeti aklıma geliyor. “Sizin hayr bildiğinizde şer, Şer bildiğinizde hayr vardır. Ama siz bilmezsiniz. Allah bilir…”

24.08.2016 ise bir nevi dönüm noktası oldu…

Aslında 24.08.2016’in temeli de bu bağlamda 15 Temmuz’da atılmış oldu diyebiliriz…

Cerablus’la başlayan harekat hız kesmeden devam ederken bundan sonra ne olacak hepimizin en önemli sorusu!

15 Temmuz sonrası hızlı bir şekilde FETÖ Terör Örgütünün Ordu ve Emniyet içerisinde ki temizliği son sürat devam ederken Adli mercilerde de temizlik son sürat devam ediyor…

15 Temmuz’u yaşamasaydık! ve FETÖ’nün yönetim kademesini ele geçirdiği bir ordu ile Suriye operasyonu yapsaydık sizce ne olurdu?

Hepimizin tahmin ettiği gibi parçalanmış ve kan dölüne dönmüş, Suriye’de ki şehirlerden çok daha fazla tahribat yaşamış bir Türkiye ile karşı karşıya kalırdık…

HoCIA&CIA Darbesi‘ni aslında Allah’ın bize kendi içimizde ki sülüklerin temizlenmesi için fırsat vermesi olarak görüyorum…

HoCIA&CIA Darbesi sonrası 15 Temmuz’un F-16’larında ise nasıl büyük bir senaryonun ortaya konulduğunu Ortadoğunun yeniden şekillendirilmesi için finansmanının kimlere havale edildiğini Erdoğanı FOBIA ve 15 Temmuz’un Finansöründe  anlattım…

15 Temmuz sonrası ise hepimizin korktuğu 2 konu vardı!

1.cisi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yapılabilecek olan bir suikast girişimi ve Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da olması muhtemel canlı bomba ve bombalı araçlarla saldırılardı. Ki üst aklın darbe kalkışması sonrası yeniden PKK/DEAŞ ikilisini hala kripto olarak ortalarda gezen FETÖ terör örgütünün militanları ile bunun üzerinde çalışacağı da ikinci önemli ana başlığımızdı…

Her iki öngörümde maalesef gerçekleşti…

15 Temmuz sonrası Erdoğan’a Külliye’de Suikast Girişimi her ne kadar ulusal basına yansımamış olsa da bir gerçek olarak önümüzde duruyor…

D.Bakır,Van,Elazığ ve Gaziantep patlamaları ise sürecin nasıl sabote edilmeye çalışıldığının kanıtı oldu…

Ve  8 Kasım 2016’ya kadar Türkiye  yazımda da 8 Kasım’a kadar Türkiye’nin itidalli bir dış politika izleyeceğini ama “Türkiye-ABD ilişkileri Başkanı Barack Obama’nın döneminde ki kadar Türkiye-ABD ilişkileri zarar görmedi…” diye eklemiştim…

ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden’in Cerablus harekatı başladığı günün saatler sonrası Türkiye’ye gelişinde de Ankara Vali Yardımcısı tarafından karşılanması Türkiye-ABD ilişkilerinin ne kadar sarsıldığının açık bir göstergesi…

Uçağa kadar serilmeyen protokol halıları…

Tabiri caizse buz gibi bir karşılama töreni…

Her ne kadar ekranlara çok fazla şeyler yansıtılmasa da kapalı kapılar ardında çok çetin konuşmaların geçtiği bir gerçek…

Zira, Joe Biden’in Terörist Fethullah Gülen’in iadesi konusunda ne diyeceğini bilememesi ve en sonunda “Gülen keşke ülkemde yaşıyor olmasaydı” sözleri… 15 Temmuz sonrası daha erken gelemediğim için çok üzgünüm sözleri ve akabinde de PYD/YPG’nin apar topar Fırat’ın Doğusuna çekiliyoruz sözleri ve hareket etmesi, ardından Abd dış işleri bakanı Kerry’nin PYD’nin Fırat’ın doğusuna çekildiğini söylemesi…

ABD Yönetimi 8 Kasım 2016’ya kadar Türkiye… ve HoCIA&CIA darbesi makalelerimde ifade ettiğim gibi yakalandı!

ABD,Geri vites dönemine geçti…

Zira senelerdir Türkiye’nin başına bela olan Terör Örgütü PKK’nın eleman ve mühimmat tedarikçisi pozisyonunda olan PYD/YPG’nin yok olması işlerine gelmiyor.

ABD tarafının şuan en büyük endişesi ise Türkiye Fırat’ın batısı diyerek başladığı operasyonları Fırat’ın doğusuna kaydırırsa! İşte o yüzden ABD Yönetimi ardı ardına PYD/YPG konusunda açıklama yapıyor…

ABD’nin kuklası olarak hareket eden ve ABD tarafından da sadece mühimmat olarak değil CIA Ajanlarıyla desteklenen PYD/YPG’nin yok olmaması bu bağlamda ABD için son derece önem arz ediyor…

18 Eylül 2015’de ki  Büyük İsrail-1 ve 21 Eylül 2015’de ki Büyük İsrail-2 makalelerimde ki tehditlerinin birebir yaşandığını göz önüne alırsanız,15 Temmuz sonrası ise yaklaşık olarak 11 ay sonra yani 20 Ağustos 2016’da yazdığım 8 Kasım 2016’ya kadar Türkiye… makalemde de operasyonun büyüklüğünü görürsünüz…

Peki, bunda sonra ne olacak?

Türkiye’nin geçen sene söylediğim gibi Ortadoğu ve Suriye politikalarında herhangi bir değişiklik olmayacağı kesin, Zira 15 Temmuz’u yaşamış ve aradan 2 ay bile geçmeden Suriye’ye operasyon yapabilen, Ordusunun içerisinde ki cerahatları temizleyen Türkiye’nin Ortadoğu ve Suriye politikaları aynı şekilde devam edecek, Her şeye ve herkese rağmen…

 

FETÖ Operasyonları ilk etapta Hükümeti zorlu bir sürece soksa da D.Bakır, Van, Elazığ ve Gaziantep patlamaları Türkiye’nin sabrının taştığı nokta oldu. Zira Gaziantep patlaması ile eş zamanlı olarak Suriye operasyonu için hazırlık yapan Türkiye sadece Fırat’ın Batısında değil Doğusunda yada şöyle söyleyelim DEAŞ ve PYD/YPG unsurlarını temizlemeye devam edecektir. Zira Bataklığın şimdiye kadar etrafını ilaçlayarak Türkiye Terörü bitiremedi. Bundan sonra ki aşamada bu yönde devam edecektir…

 

Suriye Operasyonu aslında ABD Yönetimine de Türkiye tarafından bir ders amacı taşımakta…

ABD’nin bölgenin ben büyük abisiyim, benim iznim olmadan kimse hareket edemez tezi’de çürütülmüş oldu…

Türkiye’nin aslında bu kadar cesaretli bir Suriye hamlesinin ardında 15 Temmuz’da Devletinin ve Cumhurbaşkanının arkasında duran bir halkın olması da çok büyük bir etken…

Kısaca Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Dünya 5’den Büyüktür.”  sözünden sonra “Türkiye’de ki oyunlarınızı da bozacağız, Ortadoğu’da ki hatta Dünyada ki oyunlarınızı da bozacağız, Mazlumların yanında olacağız.”  sözünün uygulamaya geçmesi olarak Suriye operasyonunu görmemiz gerekiyor…

Bu kadar netlikten sonra Suriye operasyonlarını sadece Cerablus ile sınırlı kalacağını beklemek ise hata olur. Güvenli Bölge konusu yine masaya konacaktır ancak bu defa uygulamalarını da çok yakın günlerde görmemizde oldukça olası…

Peki, bu Cerablus’la başlayan Askeri harekat zamanlama olarak ve bölge olarak ne kadar genişleyecek derseniz, Onu da önümüzde ki bir kaç gün içerisinde göreceğiz…

Tabi ki yine birilerini kızdırarak…

adminadmin