Köşe Yazıları
Giriş Tarihi : 25-01-2013 18:26   Güncelleme : 25-01-2013 18:26

Üç-beş çocuk istiyorum

“…Liberal kapitalist piyasa ise kadını farklı çerçevede evin dışına çıkmaya zorluyor; anneliği ve ev hanımlığını itibarsızlaştırıyor; pozitif ayrımcılıkla kadın yuva kurmuyor; erkekler bu şekilde kışkırtılmış kadınlarla evlenmek istemiyor; sonuçta olan yine kadına oluyor

Üç-beş çocuk istiyorum
“…Liberal kapitalist piyasa ise kadını farklı çerçevede evin dışına çıkmaya zorluyor; anneliği ve ev hanımlığını itibarsızlaştırıyor; pozitif ayrımcılıkla kadın yuva kurmuyor; erkekler bu şekilde kışkırtılmış kadınlarla evlenmek istemiyor; sonuçta olan yine kadına oluyor.

Birkaç tanesinin iyi durumuna karşılık yüz binlercesi iş-aş peşinde koşturuyor, yalnızlık içinde hayatını sürdürüyor, bir süre sonra saçını başını yoluyor ama iş işten geçiyor.

Erkeğin fıtrî rolünü kaybetmesi onu kadına karşı acımasız şiddete, vahşi cinayetlere sürüklüyor, sonunda kadın devlete sığınıp kendini devletleştiriyor. Şimdi devlet her eve polis tayin edecek hale geldi.” (Ali BULAÇ- Zaman Gazetesi 14 Ocak 2013)
 
Vallahi ne yalan söyleyeyim acizane aylar önceden gündeme taşımaya ve birilerini uyarmaya çalıştığımız bir konuda (kadınlarımız, evlilik ve aile) bu köşe yazarlığı işini profesyonelce yapan büyüklerimizin konuyu daha yeni yeni gündeme almaları bir taraftan nefsimize hoş gelse de diğer taraftan da Ali Bulaç gibi büyüklerimizin böyle önemli bir konuyu köşelerine taşıma anlamında işi ağırdan almaları da bizi üzüyor.
 
Ali ağabeye ve geçte olsa onun gibi bu konuda kalem oynatan büyüklerimize teşekkür ediyoruz. Ama bu konuda doğruları bildikleri ve ilim sahibi oldukları halde sadece yaratılış amaçlarından, fıtratından uzaklaşmış şirret kadınların şerrine muhatap olmamak için ağzını açmayan mütefekkirlerimize kırılmadık desek yalan olur doğrusu.
 
Neyse…
 
Biz asıl meselemize dönelim…
 
Sayın başbakan her katıldığı nikah töreninde ve her fırsatta en az üç çocuk istiyor tebaasından.
 
Ama anlamadığım bir şey var. Bir taraftan siz yeni evlenen çiftler başta olmak üzere tüm vatandaşlarınızdan en az üç çocuk istiyorsunuz.Tamam, emriniz başımız üstüne sayın başbakanım. Ama diğer taraftan da  sözümona aileden sorumlu devlet bakanınız Fatma Şahin’in birilerinin gazına gelerek nisan 2012 de çıkardığı yeni yasa, bu konudaki sözleri  ve tavırlarıyla ile evliliklerin, dolaylı olarak da  üç çocuk yapılmasının önünü tıkamış oldu.
 
Adama sormazlar mı, bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu…
 
Üç- beş çocuk istiyormuş. Sen bi kalem geç bunu. Çünkü erkeklerin ellerini ve ayaklarına elektonik kelepçe bağlamakla, panik butonuyla şiddeti çözmeyi bir kenara bırakın, bu kanunlardan haberi olmayan yurdum erkeğinin hala yerli kafa yapısına sahip bayanlar ile evlenmesine şükretsin sayın başbakan.
 
Bence ya başbakan bu üç-beş çocuk sevdasından vazgeçsin, yada Fatma Şahin elinde erkeklerin ellerine ya da ayaklarına takılacak kelepçe, buton vb aletler ile, hem de  seke seke andropoza girmiş kadınların cırıt attığı vakıf ve dernekleri tavaf etmekten.
 
Bu yol, doğru yol değil.  Çünkü, kadınlara uygulanan şiddetin ve işlenen kadın cinayetlerinin “asıl” (tek değil asıl) sebebi fıtratından uzaklaşmış/uzaklaştırılmış, çalıştığı için ekonomik güç ve erkek karakteri sahibi olmuş, (bedenen değil ama düşünsel manada erkekleşmiş), bu nedenle de erkeğe kafa tutarak erkeği kışkırtan kadınlarımızdır. Birde buna geceyi sıkıntılı geçirmiş ve bu nedenle de güne gergin başlayan, huzuru olmayan erkeklerin sinirli hali eklenince kıyamet kopuyor haliyle. Bazı erkekleşmiş kadınlar kocasının şerrinden birkaç tokat ile paçayı yırtarken, bazıları ise yaptığı tahrik ve kışkırtmanın derecesine göre ya yaralanıyor, ya da ölüyor.
 
Sonra…
 
Kadınlar şiddet görüyor, kadın cinayetleri artı, vb haberler ile gazetelerin üçüncü sayfalarında bir günlüğüne ünlü oluyorlar.
 
Başta aile bakanı olmak üzere herkes işin bu yönünü ön plana çıkartıyor ısrarla. Bu işin sonuç kısmı. Ama çoğunluk nedenler ve nasıllar üzerine kafa yormuyor, yormak istemiyor. Çünkü şimdilerde sözümona kadınlara sahip çıkmak moda.
 
Ama görünen o ki moda sorunu çözmüyor, aksine büyütüyor.
 
Ne diyor Ali Bulaç;
 
“Dünya genelinde kadınlar, erkeğe karşılık kışkırtılmasından dolayı şiddet görüyor”
 
Bu çok yerinde bir tespit. Fakat  bu tespit kadını sokakta tutmak ve kocasına karşı asileştirmek isteyen, kadın ve erkeğin birbirlerine düşman olmalarından nemalanan kişiler, usta taktiklerle sıradan insanları bir tarafa bırakın inançlı insanların bile zihinlerini bulandırıyorlar ve bu çok açık gerçeği görmelerine engel oluyorlar ve  işlerine gelmediği için Ali Bulaç ve onun gibileri taşlamayı hatta aforoz etmeyi tercih ediyorlar.
 
Sonuç olarak da örgütlü bir şekilde uygulanan bu mahalle baskısı nedeniyle Ali Bulaç kadar cesur olmayan aydın ve yazarları da peşinen susturmuş oluyorlar. Bir taşla iki kuş.
 
Başta aileden sorumlu Fatma Şahin olmak üzere iyi niyetli ama kandırılmış insanlarımızın uyanması, uyandırılması gerekiyor. Aksi taktirde yarın eyvah, biz ne yaptık demek için çok geç olacak. Çünkü durum çok ciddi ve tehlike sanılandan çok büyük.
 
Bana inanmıyor musunuz.
 
O zaman google hazretlerinin arama motoruna “ annemin işi benim geleceğim” yazın ve karşınıza çıkan karikatüre bir bakın. Sonrada şimdi size soracağım soruyu cevaplayın.
 
Bu karikatürde eksik olan nedir? 
adminadmin