Analiz
Giriş Tarihi : 27-11-2016 12:00   Güncelleme : 27-11-2016 12:00

Üstad Sezai Karakoç

Sezai Karakoç ismini, liseyi bitirdiğim sene duydum.

Üstad Sezai Karakoç

Onun da Üstadı olan Necib Fâzıl'ı okumaya başladığım günlerdi. 1971 kışı... O günün iktidarına, muhtıra verildiği günler... Havanın, her bakımdan soğuk olduğu zamanlar... Benimse, Necib Fâzıl'ı, Sezâi Karakoç'u okuyarak, "dâvâ"ya ısınmaya çalıştığım mevsim. Bize, bu üstadların kitaplarını tavsiye eden o günün genç öğretmeni Necmeddin Tozlu, sağda-solda ileri geri konuşmamamızı, dikkatli olmamızı, okuduğumuz kitapları da mümkün olduğunca gizli tutmamızı istiyordu. Gençliğin verdiği pervasızlıkla, önceleri bu tavsiyeleri anlayamıyordum.

Gün geçtikçe,12 Mart soğuğu şiddetini hissettirmeye başladı...

Üstad Sezai Karakoç'un, okuduğum ilk kitabı "Sütun"dur. Sonra, Sesler, Körfez, Mehmed Akif. Daha sonra, her kitabını, çıkar çıkmaz temin edip okumaya başladım.

"Diriliş Neslinin Amentüsü"nü okuduğum günlerde, Büyük Doğu neslinin, Diriliş neslinin bir mensubu olmanın sevinciyle; bir "dâvâ" sahibi olmanın verdiği sevinçle, yaşadığım şehre sığ(a)maz oldum... Bir yandan Çile, Sakarya Türküsü, Zindandan Mehmed'e Mektup; bir yandan Hızırla Kırk Saat, Gül Muştusu, Taha'nın Kitabı... Okudukça, zaman zaman kendimi, Bedir'de, Hendek'de, Hayber'de, Kâinatın Efendisi'nin (s.a.v.) etrafındaki genç Sahabîlerin arasında hayal ediyordum... Hayal âleminden sıyrılıp da, yaşadığım hayatın ortasında, kaskatı gerçeklerle baş başa kalınca da, kendimi yalnız, sahipsiz, dayanaksız buluyordum. Sonra sonra, Büyük Doğu ve Diriliş düşüncesine gönül verenler olarak sığınacağımız bir çatımız oldu: Nevşehir Kültür Derneği. Hemen sonra, Millî Türk Talebe Birliği.

Üniversite yılları... Erzurum... 1975'de Üstad Necib Fâzıl'ın 50. sanat yılı münasebetiyle tertiplenen jübilesi için, MTTB Erzurum Teşkilatı olarak 4-5 otobüs dolusu gönüldaşımızla İstanbul'a gelişimizi hatırlıyorum. Üstad'ın jübilesi muhteşem oldu. Uzaktan uzağa, ismini bir efsane gibi duyduğumuz Fethi Gemuhluoğlu ağabeyimizi dinledik jübilede. Üstad Necib Fâzıl'a, Çile'yi ve İdeolocya Örgüsü'nü imzalattım o gün.

Diriliş Yayınları, Üretmen Han'da idi. Sezai Karakoç'u ziyaret ettik. "Fotoğraf çektirmemek" ve "kitap imzalamamak" gibi prensipleri olduğunu o gün öğrendik.

1980 sonrası İstanbul'a öğretmen olarak gelince, Üstad Sezai Karakoç'u ziyarete devam ettim. Onu hem okudum, hem de okuttum. Onunla ilgili birçok program yaptık. Üstad 80 yaşını geride bıraktı. Yakında, bir gurup gönüldaşımızla ziyaret ettik. Gürül gürül akan bir ırmak misali konuşuyor. İslâm Milletinin içinde bulunduğu çıkmazları, sıkıntıları dile getiriyor. Dirilişin gerçekleşmesi için yapılması gerekenleri anlatıyor. Onu dinledikçe, her tarafı yara-bere içinde, her tarafı kana bulanmış sancılı gönül coğrafyamızın diriliş günlerinin yaklaştığını hisseder gibi oluyoruz. İslâm Milleti'nin dirileceği, ayağa kalkacağı günler yakındır. Üstad Sezai Karakoç'u okudukça, dinledikçe, insanın, yeni baştan bir büyük diriliş yaşanacağına olan inancı artıyor.

‘Gül Muştusu’ndan bir bölüm

Yetiş ayağının tozu olduğumuz Peygamber,

Yetiş her zaman diri olan varlığınla.

Yetiş yak lâmbamızı,

Yetiş aydınlat karanlığımızı,

Yetiş yeşillendir çöllerimizi,

Yetiş dirilt insanımızı.

Seni sevenin ismiyle yetiş bize,

Yetiştir bize,

Günahlarımızı kül edecek ateş harmanını;

Verim yağmuru insin ülkemize;

Mekke'ye, Medine'ye, Şam'a,

Kudüs'e, Bağdat'a, İstanbul'a,

Semerkand'a, Taşkent'e, Diyarbekir'e...

Yetiş Peygamber imdadı yetiş,

Yetiş Allah'ın izniyle,

Yetiştir erlerini;

Diriliş bayraklarını taşıyan,

Şehid gömleklerini peşin giymiş,

Ateşten, sudan geçer gibi geçen,

Allah önünde, her varı yok gören,

Dağların üstünde erip,

Kentlere şafaklar gibi ağan

Küçük askerlerini;

Gül diksinler diye yeni topraklarına.

İnsanın tâ gönlüne,

Yetiştir erenlerini

Allah'ım!

Amin.

Muzaffer Doğan  / Diriliş Postası

 

 

adminadmin