Köşe Yazıları
Giriş Tarihi : 07-01-2013 18:13   Güncelleme : 07-01-2013 18:13

Uzaktakilerin Ülkesine Gitmek!

Biri susuyorsa sabırlıdır

Uzaktakilerin Ülkesine Gitmek!
Biri susuyorsa sabırlıdır.

Biri ağlıyorsa halen umutludur; ama biri herkesten ve her şeyden uzağa gitmek istiyorsa o kişi vazgeçmiştir.

Her şeyden ve herkesten uzağa gitmek!

Bu cümlede ki "Uzak" kelimesinin o kadar ağır bir yükü vardır ki, sanki mesafeler arttıkça yükü daha çok ağırlaşıyormuş gibi... Uzaklıktan kasıt aslında vazgeçmişliktir; belki kendinden, belki sevdiklerinden, belki en sevdiğin şehirden, yıllardır canını yakan kabullenişlerinden, her şeyden ve herkesten vazgeçmek...

Bir insan, uzağa gitmek istiyorsa çok incinmiştir, incitilmiştir...

Yaralarının, onu yaralayanlar tarafından görülmemesini istediği için gitmek ister. Daha fazla görünür olmamak için; çünkü o kadar çok saydamlaşmıştır ki, bir acı daha ruhuna dokunsa baştan başa yırtılacaktır. Bu saydamlığı saklamak için gitmek ister; biraz kalınlaşmak, biraz aynılaşmak, biraz kabuk bağlamak için... Anlayamadığı dünyaya ayak uydurmak, maddeyi sevmek, insanı silmek, bildiğiniz sıradan olma öyküsüne eşlik etmek... Yalnız kalmak, yalnızlığında öfke dolmak, onlar gibi olmak... Onlar gibi! Elindekinin kıymetini bilmeyip daha yükseklerde gözü olanlar gibi, hırslılar gibi, etrafındakileri ısırıyormuşcasına konuşanlar gibi, neye somurttuğunu bile tam bilmediği halde somurtanlar gibi, ölü balık takliti yaparak yaşayanlar gibi... Onlar gibi! Uzaktakiler gibi!

Uzaktakilerin ülkesine gitmek için, onlarla aynı havayı solumak için kaç defa topladım bavullarımı hatırlamıyorum; ama ne zaman onların bu yabanıl ülkesine yürümeye kalksam hep geri gitti ayaklarım. Bir türlü onların dünyasına varamadım. Üzgünüm! Bu yüzden sizi ve sizin dünyanızı anlayamadım. Çok düşündüm; olmadı, olduramadım. Düsürt olmak gerekirse; yanınıza gelmek istedim, aranızda olmak, sizden biri olmak...

Üzgünüm, başaramadım!

Alnımı gökkubeye kaldırdığımda Allah'ın "Tekvin!" sıfatını hatırlatan bu çoşkulu maviliğini görmezden gelemedim!

Annemi görmezden gelemedim!

Zamanın koynundan kayan siyah ve beyazı, gece ve gündüzü, dört mevsimin ruhuma resmedilerek ömrüme dokunuşlarını, yaşamın zıtlıklardan beslenen o melodik ritmini görmezden gelemedim...

Çocukların o safi ruhunu görmezden gelemedim!

Bana, doğuştan bahşedilen yaşama sevincimi görmezden gelemedim!

Üzgünüm! Beni ne kadar incitirseniz incitin, sizin uzak dünyanıza varmayacak ayaklarım.

Kendi içimde yol aldığım bu çoğrafyadan size hep gülümseyerek

el sallayacağım!
adminadmin