Analiz
Giriş Tarihi : 20-02-2018 13:52   Güncelleme : 20-02-2018 13:52

Yekta Bey bunu Cumhurbaşkanımıza Neden Yapıyorsunuz?

Bugün muhtemelen Yardımcı Doçentlik üzerine bir yasa taslağı Meclis’te görüşülmeye başlanacak.

Yekta Bey bunu Cumhurbaşkanımıza Neden Yapıyorsunuz?

On binlerce Yrd. Doç. Meclis’e gönderilen bu yasa tasarısından dolayı çok mutsuz çünkü Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın geçen yılın başlarında “Düzeltin artık şu yardımcı doçentlik meselesini” diye el attığı bu konuyu hazırladığı taslakla daha da kördüğüm ve beter hâle getirmiş.

Zaten Cumhurbaşkanı değindikten sonra konuyu altı ay bekletmiş, âdeta uykuya yatırmıştı YÖK Başkanı Yekta Saraç. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çok değer verdiği bir ismin; Emin Saraç’ın oğlu olmasının verdiği avantaj belki de böyle bir rahatlığın sebebi olabiliyordu, kimbilir?

Ancak mesele Cumhurbaşkanı’na yeniden intikal edince ve Erdoğan bu kez kızınca bürokratik oligarşi hafifçe kımıldadı, Oblomov’a slow motion bir el hareketiyle selam vererek masasının başına geçebildi.

Yine birkaç ay çalıştılar ve nihayet bir yasa taslağı hazırladılar ve açıkladılar.

Sonuç tam bir hayal kırıklığıydı ve dağ fare doğurmuştu.

YÖK âdeta yardımcı doçentlerin tepesinde demoklesin kılıcını sallandırarak eskisinden daha da beter “İstediğimi doçent yaptırırım, canımın istediğini de engellerim” yasa tasarısı hazırlamıştı.

Yardımcı Doçent dostlarımla konuştum bu taslağı. Bana işlerin daha da kötüleştirildiğini, bunun kasıtlı yapıldığını ve Cumhurbaşkanımızın dostlar alışverişte görsün pozu verilerek kandırıldığını belirttiler.

YÖK’ÜN YENİ YARDIMCI DOÇENTLİK TASARISI NEDEN ÇOK KÖTÜ?

1-Doçentlik unvanı yine YÖK tarafından görevlendirilen Üniversitelerarası Kurul tarafından verilecek. Yardımcı doçent eserini bu kurul üyelerine gönderecek ve 5’de 3’ü onaylarsa bu adaya doçentlik unvanı verilecek ve sözlü sınava girmeyecek. Oysa dünyanın hiçbir üniversitesinde doçentliğin merkezî bir kurumdan verilmesi garabeti yok. Ama YÖK diretiyor.

2-Merkezî yapı YÖK sözlü sınavı kaldırıyor ama yardımcı doçentin çalıştığı üniversite isterse SÖZLÜ SINAV yapabilecek. Düşünün YÖK merkezî sistemi eser incelemesi sonucunda “Tamam bu arkadaş doçent olabilir” diyecek ama doçentlik unvanını eline alan kişi okuluna gittiğinde yönetim ona “Dur bakalım, biz istemeden olmaz” diyebilecek ve yine Üniversitelerarası Kurul’dan sözlü sınav isteyebilecek. İdeolojik yapılanmalar için eşi bulunmaz fırsat.

3-Profesör olabilmek için bekleme süresi değişmedi. Yine 5 yıl. Militarist mantalitenin sonucu olan süre de ayrı bir saçmalığın daniskası. Harvard’da, Yale’de 28-30 yaşlarında profesör olanlar Türkiye’de yaşasalardı sanırım YÖK’ün o kalın kalın duvarlarına ve zihinsel bariyerlerine çarpıp döneceklerdi. Misal, Oktay Sinanoğlu 28 yaşında Yale University'de profesör oldu. Geçen sene 31 yaşındaki Canan Dağdeviren meşhur M.I.T.'de profesör unvanını aldı.

4-Yardımcı doçentlik unvanı kaldırılıyor ama bu da yanlış. Yardımcı doçentler bu unvanın kaldırılmasını değil (Dünyanın her yerinde var bu unvan) sürecin yukarıda belirttiğimiz anlayışla işletilmesini gerekli kılıyor. Bir de yardımcı doçentlik yerine getirilecek “Doktor öğretim görevlisi” tanımı ise tam bir rezalet. Çünkü öğretim görevlisi diye bir kavram zaten var ve çok daha alt bir seviye.

Artık yasa tasarısı Meclis’te, milletvekillerinin elini öper. Ancak, Cumhurbaşkanı’nın uyarısıyla hazırlanan, bu konudaki rahatları bozuldu diye YÖK’ün tam tersine yardımcı doçentleri cezalandırdığı bir tasarı. Taslak bu hâliyle yasalaşacak olursa 36 bin yardımcı doçenti kalbinden vuracaksınız, bunu da bilesiniz.

Not: Taslağın düzeltilen yeni halinde ‘öğretim görevlisi’ tanımı ‘doktor öğretim üyesi’ olarak değiştirilmiş. Ama sonuçta bu da alt bir seviye ve durumu kurtarmıyor.

Yazımı yasaklattıran YTB’nin bir marifeti daha

Mahkemeler nasıl da hızlı çalıştırılıyor birileri tarafından. Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı (YTB) Ankara 3. Sulh Ceza Hâkimliği marifetiyle kendileriyle ilgili yazımı çıktığı gün yasaklattırmış.

Mehmet Köse ve yardımcısı Nedim Aslan’a tebrikler! Aman yaptıklarınız saklı kalsın, aman kimse öğrenmesin. Lâkin gerçeklerin ortaya çıkma huyu malum.

Evet, yasaklattırdıkları yazımın başlığı şöyleydi:

“YTB’nin trol ekibi kurmak dışında işi yok mu?”

Çünkü yazılarımdan rahatsız olunduğunu biliyordum ama Twitter’dan Murat Soyer takma adlı bir trol hesabın üzerime saldıracağı aklıma gelmemişti. Olan biteni çarpıtacak “bilgi”lerle donatılmış yakın bir trol olduğu anlaşılıyordu. Sonra bu fake hesabın sahibinin F. A. adlı YTB “uzmanı” olduğunu ve Başkan Mehmet Köse tarafından ite kaka uzman yaptırıldığını öğrendim.

İkinci bir tebrik de buradan hak ettiler.

Oysa basit bir sorum vardı baştan beri:

“Cumhurbaşkanımıza hakaret eden A.S. adlı öğretmeni neden yıllardır çalıştırıyorsunuz? Bunu yazınca da neden günahsız bir öğretmeni ‘Sen ihbar ettin’ iftirasıyla işten atıyorsunuz?”

Yani Cumhurbaşkanımıza hakaret edenleri korumakla kalmıyor buna karşı çıktığını düşündüklerini de cezalandırıyor Aslan’lar.

Ama tarafıma yeni gelen caps’lerle anladık ki YTB’deki Aslan’lar meğer “Cumhurbaşkanı düşmanı öğretmenler”i özellikle istihdam etmekteler.

Bakın, G.K. adlı, yine mülteci projesi kapsamında çalışan bir öğretmen daha.

Darbeden bir iki ay evvel, AK Parti Olağanüstü Kongresinin CNNTürk’teki canlı yayınından bir foto. Başbakan Binali Yıldırım, Numan Kurtulmuş, Ahmet Davutoğlu ve diğer AK Parti ileri gelenleri Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın salona girişi nedeniyle ayaktalar. Bizim Aslan G.K. durumu Face Book’ta şu yorumla paylaşmış:

“Vesayeti karşılamak ve baş tacı etmek budur! Tebrik eder, vesayetinizle mutluklar dileriz. Fotoğraftaki diğerleri umrumda bile değil.”

Bundan daha çok var, merak etmeyin. Hepsinin capsleri de mevcut üstelik.

“Yola mı getirdiler? Rusya’dan git özür dile, İsrail’e boyun eğ! Hah şöyle, git ödevini yap da gel!.”

“Hani teröre karşı tek ses mitingiydi, hani tüm görüşteki insanların katılımıyla yapılıyordu? Sayın Davutoğlu AKP mitingi mi zannetti?”

“Meydanlarda Rabia işareti yapmakla güçlü olunmaz. Mursi’yi ipten alıyorsan güçlüsün!”

“AKP milat ile milatlanacak. Millattan önce ve milattan sonra.”

Diğer paylaşımlarını da okuyunca anlıyoruz ki G.K. da YTB Basın Müşaviri gibi Saadet Partili.

Şimdiii!

Bir kurumda her görüşten, çeşitli partilere sempatizan insanlar çalışabilir, bu anlaşılabilir ve doğaldır. Ama öğretmen olarak işe aldığın adam eğer devletin başındaki Cumhurbaşkanı’nı hedef alan siyasi paylaşımlar yapıyor ve her fırsatta iktidar partisine hakarete varan sözler söylüyorsa mesleğiyle kişisel görüşlerini birbirinden ayıramıyor demektir.

G.K. adlı kişiyi soruşturdum, kurumda kaydı olan bir öğretmen. Yine mültecilerle ilgili projelerde istihdam edilmiş.

Neyse yazacak daha çok şey var ama ne diyeceğimi bilemiyorum.

Bu kurum ciddi bir reorganizasyona gitmeli. Kamu diplomasisine en fazla ihtiyaç duyduğumuz zaman dilimlerinde sesini duymadığımız bir kurumdan, içinde bulunduğumuz şu konjonktürde işe yarar ve dişe dokunur çalışmalar yapmasını bekleyebilir miyiz sizce?

Bu beklenti artık bir lüks.

Fuat Uğur / Türkiye Gazetesi

adminadmin