Köşe Yazıları
Giriş Tarihi : 19-12-2011 11:32   Güncelleme : 19-12-2011 11:32

Yeni Anayasa yapılıyor-muş

Türkiye hukuk devletimidir yoksa hâkim devletimi diye sorulsa, birçok insan hukuk devleti diyecektir

Yeni Anayasa yapılıyor-muş
Türkiye hukuk devletimidir yoksa hâkim devletimi diye sorulsa, birçok insan hukuk devleti diyecektir.
Bu konu hukukçular arasında bile tartışılmaktadır.
Hukuk devletinde, hukukun üstünlüğü vardır.
Hukukçunun değil.
Türkiye’de anayasayı, bugün herkesin cuntacı dediği darbeciler yapmadı mı?
Yasaları uygulayacak olanlar önce kendilerini korumuşlar…
Tüm maddi muslukları kendilerine çevirip, artanı da buyurun size bu kadar düştü diye önümüze koymuşlar.
Mahkemelerde, hâkimlerin verdiği kararların % 60’ı temyizden dönerse buradaki hukukun adil olduğunu nasıl söyleyeceğiz.
Yok, temyizdekiler de hâkim bak nasıl da yanlışı görüyorlar derseniz, o dönen kararları veren hâkimler ne olacak?
Hadi oy çokluğu ile dönen kararlarda susalım ama oy birliği ile kararı dönenleri geri hizmete alacak bir hukuka ihtiyacımız yok mu?
Seçimle gelenler her 4-5 yılda bir bedel öderken;
Atamayla ömür boyu garantili, bürokratlar, yöneticiler, hukukçular ne zaman bedel ödeyecekler?
Bir insan düşünün ki, bir gün valilik yapsa ömür boyu vali maaşı almakta, hâkim-savcı olan keza aynı, müsteşarı, genel müdürü, diğer bürokratları öyle…
İşini yapan da, yolunu bulan da yapışmış milletin hazinesine!
Devlet dairelerine giden vatandaşa çıkarılan zorlukların, kaybettirilen zamanın, bozulan sinirlerin bedelini kimse ödemiyor…
Rüşvetin, kayırmanın, torpilin belgelendiği kurumlardaki memurların sicillerine bakın, çoğu 90 ve üzeri puan almış kişiler…
Bunun bile hesabı sorulamıyor!
Bazen gazetelerde okursunuz; yılın polisi rüşvetten, yılın annesi fuhuştan yakalanıp-ceza alır, kim seçti bunları diye soran olmaz!
Sanki sorsak ne olacak ki!
Seçenlerin ya yakınıdır, ya siyasi görüşündendir, ya da verilen ödülün ortağıdır!
Baksanıza, 12 Eylül darbesinin mimarına, İstanbul Hukuk Fakültesi, 1982’de Fahri Doktora unvanı vermiş!
Şimdi de geri alalım diyenler de yine hukukçular!
Böyle bir hukukun ve hukukçunun olduğu ülkede yaşamak kader de değil, zorunlulukta değildir…
Ancak Ülkemiz bu tiplere bırakılamayacak kadar kutsal ve değerlidir.
Demek istediğim şu ki:
Değişmesi gerekenler, bedel ödemesi gerekenler; yanlışları, hukuksuzlukları yapanlar olmalı…
Yaşamak zorunda kalanlar değil.
Yeni anayasa yapılırken değiştirilmesi gereken önceliğimiz; hazineyi hak etmedikleri maaşlarla hem çalışırken hem de emekli olduktan sonra soyanlar olmalı ve yüksek maaşlı hazine soyguncularının maaşları tırpanlanmalıdır.
Çünkü hazineyi en fazla hortumlayanlar:
Kendilerine ömür boyu okkalı maaş garantisi sağlayanlardır.
Maalesef anayasayı yapacak olanlar da; işte o siyasiler ve soygunda ortak yüksek bürokratlardır!
Bütçeden yetmiş milyona dağıtılacak olan pay ise, onlardan artandır.
İşte delillerden bir kaçı:
Emekli olunca başka işte çalışan her emekli, maaşının yüzde on dördünü ( ) SGDP ( Sosyal Güvenlik Destek Primi) öderken meğer hukukçularımız istisna imiş!
Zaten trafik cezalarında da istisnaları var.
Siyasilerde danışmanlarının maaşını 4.700 TL ve kendilerine de ömür boyu cukkalı emekli maaşı garantisi yapmışlar.
Şu siyasetçi-hukukçu anlayışına bakın.
İşte adalet dağıtanların kendilerine ayırttıkları SGDP payı ve süper emeklilik.
Ben hukukçu veya siyasetçi olsam böyle bir adaletsizliği kabul etmezdim.
Eminim sizlerde etmezdiniz…
Kabul edenlerin de vicdanlarında bir sızı vardır diye düşünüyorum.
Yeni anayasa hukukçulara ve siyasilere değil de, kendilerine pay ayırmayan meslek mensuplarına yaptırılsa daha adil olur!
Ya da, google’den “Afrika-Adil-Anayasa” yazıp” ilk bulduğumuzu kopyala-yapıştır yapalım…
Adil bir anayasa çıkma ihtimali yüksektir.
Kanuna uydurulup, hazine soygunu ve birçok meslek mensubuna cukkalı ayırım yapan yüzlerce kanun ve yönetmelik biliyorum.
İsteyenlere verebilirim.
Ey adalet nerdesin?
Var isen, yeni anayasada ses ver…
adminadmin