Fikir
Giriş Tarihi : 30-04-2020 13:43   Güncelleme : 30-04-2020 13:43

Yeni Dünya Düzeni

Korona çıktıktan sonra herkesin dilinden düşmeyen kelime Yeni Dünya Düzeni..

Yeni Dünya Düzeni

Sanki yeniymiş gibi farkına şimdi varıyormuşuz gibi yazanlar çizenler eyvah diyenler var. Dünyayı tehdit eden her şeyi parmağında çeviren iktidarları değiştiren, para piyasalarını elinde tutan dinleri takmayan bu yapılanma nedir? Neye karşı kurulmuştur? İnternette Wikipedia’da bile hakkında pek bir şey bulamayacağınız bu yapılanma kime karşı savaşıyor en büyük düşmanı kim anlatayım.

Bu düzen Türklerin başını çektiği Nizamı Aleme karşıdır. Kısaca Nizam-ı alem; (bütün vasıtaların, bütün kadroların, bütün anlayışların, bütün fikirlerin velhasıl yeryüzünün, İslâm`a ve onun ölçülerine göre kıvamlanması, ilahî kalıplara oturtulması ve adem-i beşerin hayatını, Allah`ın tanıdığı serbestiyet ve yasaklar dahilinde idame ettirmesini sağlayacak meşru düzenin adıdır.)

Yani rahmani ölçülerde kurulan yaşantının adıdır Nizam-ı alem. Ve bunun karşısına çıkarılan tam tersi Yeni Dünya Düzeni de şeytanidir. Nizam-ı alem’ in en büyük savunucuları Türklerdir. Bu düzenin karşısındaki şeytani yapılanma da tüm düşmanlığı Türkleredir. Neden Türklere , hala direnç gösterdiği için. Önde gelen Müslüman ülkelere bakıyorsunuz tam teslimiyeti ile boyunduruklarına girmiş İslam adı altında maalesef şeytani hizmetleri ile onların her dediklerini yapıyorlar.

Bakınız Nuri Alço ve Orhan Gencebay 1981 yılında gösterime giren "Feryada Gücüm Yok" adlı filmde yeni dünya düzenini anlatmışlar. O altı dakikalık bir sahnede Nuri Alço’nun repliği her şeyi anlamaya yetiyor. Bugüne baktığımızda yapılan program ve dizlerde her yerde onların izlerini görmek mümkün. Özellikle son yıllarda ana haber sonrası programlarda aile dizilerinin, kültürel yarışmaların olmayışı, dizilerdeki lüks cipler renkli şaşalı giyimler, ensest ilişkiler dedikodu, fesatlık, para hırsı, aç gözlülük gibi şehvet uyandıracak, her türlü suça itecek programlarla, dizilerle önce evlerimize oradan da beyinlerimize oradan da tüm hayatımıza girdiler.

Kuru kafa simgeleri, meşale karanlık, şeytan heykeli, yılan, akasya dalı, pergel, tek göz, üçgen, piramit, sütunlar, G harfi, dikili taşlar vs vs..

Çevremize, yada izlediklerimize veya kullandığımız markalara daha dikkatlice farkındalıkla bakılırsa bu tip işaret ve simgelerin görüleceğine eminim. İslama, Türklüğe aykırı örf ve adetlerimizin karşısına zıt dernekler, örgütler kurarak sürekli gündemi oyalayıp ülkemizin geri kalmasını sağlamışlardır. Ve günümüzde halende devam etmektedir. İşte onlardan biri Türkiye LGBT+ Dernek ve Dayanışma Gruplarını kurarak her ilde ilçede örgütlemiş ve bu harekatı zaman zaman özellikle Müslümanların kutsal ayı Ramazanlarda yürüterek eylemler yaptırmışlardır. Haber gazetelerde 2015 yılında aynen bu şekilde geçiyordu “İstanbul Taksim'de "Trans Onur Yürüyüşü" gerçekleştiren LGBT üyeleri içinde bulunduğumuz Ramazan ayı ile ilgili hakaret içerikli pankart açtı.

"Şaban'la Recep'in aşkına Ramazan engel olamaz" pankartı açan LGBT'liler onur yürüyüşü adı altında Müslümanların en kutsal aylarını eşcinsellikle bütünleştirdi.”

Bu yapılanmanın en başına dönersek o kısmı da bilelim, parti kuruyorlar ve başına da eski bir bakanı getirtiyorlar.

“1980'lerde Türkiye'de faaliyet gösteren siyasal hareket. Kamuoyunda başını İbrahim Eren isimli kişinin çektiği Radikal Parti, Radikal Yeşiller Partisi, Radikal Demokrat Yeşil Parti gibi adlarla da tanınmıştır.  Ateist eğilimin teorisyenliğini şair Süha Tuğtepe isimli kişi yapmaktaydı. Basın tarafından "eşcinseller partisi" olarak tanıtılan hareket üzerindeki baskılar gittikçe yoğunlaştı. İbrahim Eren tutuklandı, cezaevinde şişlendi, işyerinin önünde bıçaklandı, Süha Tuğtepe İslamcı çevrelerden aldığı yoğun tehditler sonucu İstanbul'u terk etti. Çevreci üyelerin büyük kısmı 1988 yılında eski Sağlık bakanı Celal Ertuğ başkanlığında kurulan Yeşiller Partisi'nde yer aldı. 1989 yerel seçimlerinde diğer üyeler ile görüş farklılığı yaşayan İbrahim Eren'in ayrılmasının ardından hareket fiilî olarak sona erdi. İbrahim Eren, 23 Şubat 2019 günü hayatını kaybetti.”(Kaynak Wikipedia)

Peki karanlık bu yapılanma sadece bu yoldan mı yürüyor? Tabi ki hayır.

Ülkemizin gelişmesini üretimimizin yerlileşmesini istemez bunu engeller siyasetçi satın alır, işadamı satın alır, sanatçı, manken, gazeteci, yorumcu, tv kanalları satın alırda alır. Altındaki tüm hizmetkarlarına onların nefislerine göre Makam, Para, Şan, Şöhret verir tüm dünyalığı zaten bunlar olan bu müptezeller vatanmış, dinmiş, bayrakmış, milliyetçilikmiş bakmazlar onlar karınların doymalarına bakar nefislerini tatminkar’ lığına bakarlar. Ve bu yapılanmaya sadık birer köpek olurlar ve onların her dediğini harfiyen yaparlar. Ekranlarda müzik kanallarında kliplerde onların işaretlerini yaparlar, onların simgelerini ön plana çıkartırlar, şeytani figürleri gözümüzün içine sok soka gösterirler. Daha sonra sahiplerine işin tamamlandığın bildirir müfakatını alırlar, sonrada işleri bittiğin de kullanılmış peçete gibi çöpe atılırlar.(Bu klipleri youtube kanalında rahatlıkla bulabilirsiniz.)

Bu yapılanmaların iç detayını anlayacağımız dilden en güzel anlatan diziler yapıldı. KURTLAR VADİSİ, FİLİNTA MUSTAFA, ABDÜLHAMİDHAN dizilerinde açıkça beyan edildi ve ülkemiz üzerinde ne denli etkili oldukları canlandırıldı. Bu dizilerin Cesurca yüreklerini ortaya koyan yapımcılarını, senaristlerini, oyuncularını yürekten kutluyorum ve kesinlikle izleyin tavsiyede ederim. Ülkemizde dernek, yapılanma, cemaat, tarikat hatta siyasi partileri dahi olan yeni dünya düzeni örgütünü iyi tanımak gerekir atalarımız ile bağımız kesmeye çalışan, örf ve adetlerimizde uzaklaştıran her ne yapı olursa olsun aleyhimize ise kanun, toplumsal harekatlar da mutlaka bunların parmakları vardır. Ne yapmamız gerekir konusuna gelirsek, tarihimizden, mazimizden örf ve adetlerimizden akrabalık, komşuluk ilişkilerinden kopmayacağız. Çocuklarımıza bilhassa önem vereceğiz onların kafalarına Müslüman Türklüğü yerleştireceğiz. Allah korkusu, vatan sevgisi, bayrak sevgisi, aileye bağımlılık ile vijdanlı nesiller yetiştireceğiz. Çocuklarınıza yabancılardan özenip onların isimlerini vermeyiniz, beldelerin, semtlerin, sitelerin isimleri yabancı olmasın milli duruş, milli kalkınış, milli onur ile davalarımıza hizmet edelim. Bu topraklar altında yatan şehitlerimize, peygamberlere, erenlerimize, evliyalarımıza şanlı ecdadımıza bir cümle layık olarak yaşayıp Ay yıldızlı bayrağımıza hizmet edebilme mücadelesi gösterelim. Hakikat dairesinde Türk duruşumuzu her defasında samimiyetle gösterelim. Satın alınmış haber kanallarına, gazetecilere yalancı siyasetçilere inanmayalım. Kendimiz iyi analiz edelim araştıralım hükme öyle varalım.

Aziz Türk milleti sizlerden ricamdır, ısrarla ama ısrarla Türk örf gelenek ve göreneklerine göre yaşayınız yaşatınız. Yeni Dünya düzenin karşısında onurluca duran, ölümü göze alıp onların uşağı olmayan, Bacılarımıza, Asenalarımıza Alperenlerimize, Yiğitlerimize, Kahramanlarımıza binlerce kez teşekkür ediyorum.

Bizler ancak yüce yaratıcı Allahın huzurunda eğilir, ay yıldızlı bayrak altında yaşarız.

Arif Nihat Asya’ nın şiiri ile yazımı nihayetlendireyim,

Müslümanlıkla yoğrulan yurdu,

Müslümansız bırakma Allahım!

Kahraman bekleyen yığınlarını,

Kahramansız bırakma Allah´ım!

Bilelim hasma karşı koymasını,

Bizi cansız bırakma Allah´ım!

Bizi sen sevgisiz, susuz, havasız;

Ve vatansız bırakma Allah´ım!

Müslümanlıkla yoğrulan yurdu,

Müslümansız bırakma Allah´ım!

Selam ve dua ile kalınız.

Recep YAZGANRecep YAZGAN