Kültür
Giriş Tarihi : 14-07-2019 08:00   Güncelleme : 14-07-2019 08:00

Yeniden dirilişe doğru, Gemiyi kurtarmak gerek yoksa hepten boğulacağız!

Münafıklara aldanmadan… Asıl onlara aldanarak başımıza geldi bütün bunlar. Gemi batmadan kurtarmak gerek. Nuh’un (as) gemisi gibi karaya selametle çıkmak gerek. Yoksa afetleri bitmiyor. Sallanıp duruyor. Şimdi birlik ve beraberlik zamanı…

Yeniden dirilişe doğru, Gemiyi kurtarmak gerek yoksa hepten boğulacağız!

Bir gemiye binmiştik bir zamanlar. Birlik ve beraberlik içinde.

Heyecan ve azimle birlikte. Bitip tükenmeyen. Koşturuyorduk adeta durmadan. Genç ve dinamik. Ya da kendisini genç ve dinamik hissederek…

Durmak yok… Dağ başlarına varıncaya dek Hakka davet. Bu ne güzel bir hizmet…

Bu heyecan ve gayret ile yol alırken, Allah’ın verdiği başarılar vardı görünen. Ne güzeldi.

Sevinç ve heyecanı artırıyordu gemimizde. Coşkular vardı salonlarında. Erkeği-kadını, genç ve yaşlısıyla… Mücahid ve mücahidelerle…

Tesettür tam ve anlamlı…

İbadet vakti zamanında…

Edep ve hayâ en başta…

Mus’ablar, Bilal’ler hep dillerde…

Zeynep’ler, Fatıma’lar lisanlarda

Hepsi de meydanlarda…

Yemek içmek önemli değildi. Maksat, koşmak için yemekti. Yeter ki güç olsundu. Çeşit akla bile gelmezdi. “Baksana şu güzelliklere, şu gençliğe” derdi insan…

Bir gençlik geliyor kalbinde, dilinde iman,

Bir gençlik geliyor göğsünde, elinde KUR’AN!

Gönüller dalga dalga coşar îman gücüyle,

Berrak su misâlidir ruhlar, İslâm nûruyle.

Rehber ederler Kur’an’ı, hem hayat nizamı,

Nûrdur gözlere, sürûrdur özlere anlamı.

Birlik olsa insanlık, yazamaz misâlini,

Derler; ‘Rabbim söyler sözlerin en güzelini.’

Âşıktır onlar Sevgililer Sevgilisine,

Kâinatın Efendisi Allah Rasulû’ne…

Haykırır aynı iman, aynı aşk, aynı kalpler:

Peygamberimdir insanlığa hakikî rehber!

Hayatın maksadı şudur; İslâm’ın tebliği,

Vazifelerin eşrefi, Rasûl’ün mesleği.

Kaynayan kanlar, coşan gönüller, o bülbüller,

Haykırarak hep; kurtuluş İslâm’dadır, derler…

 (M.D.1977 Bir Gençlik Geliyor)

***

Heyecandı bu.

Hedefti bu…

Bitip tükenmeyen…

Ama gün oldu, gemimize el konuldu. Karaya bağlandı ve nice baharlar güz, niceleri ise kış oldu.

***

Sonra bir daha kurtuldu gemimiz...

Elhamdülillâh dualarıyla…

Yeniden dolduk ona.

Bin bir heyecanla.

Kimi altta, kimi üstte.

Müthiş bir gayret daha. Yine aynı;

Tek yol İslâm !

Tek önder Peygamber !

Allah başarı verdi. Sevinçler ulaştı doruk noktaya.

Ancak kısa sürdü ve gemi yine karaya çekildi.

***

Yıllar geçmişti yine. Çilelerle yoğrulan insanlar yeniden bindiler gemiye.

Sanki Nuh’un (as) gemisiydi. Yerle gök birleşti. Nice mücadeleler verildi.

Korsanlar etrafı hep sarıyor ve cihad hiç durmuyordu.

Sonra Allah onları bertaraf etti ve başarı verdi. Sonra daha, sonra daha…

Artık tamamdı. Herkes yerini almalıydı. Ya altta ya üstte. Gemi güvendeydi.

Kaptan bizdik ve rotamız belliydi. Şimdi dinlenme zamanıydı. Artık sükûna ermeliydik. Telaş etmemeliydik. Çocuklarımız güvenli ellerdeydi.

Hatta dünyaya/dünyalığa açılmalıydık. Hep onların mı olacaktı iyi şeyler? Tabii bizim de hakkımız vardı. Zengin olmalıydı Müslüman. Zekât ve hayrını bol vermeli, Allah yoluna harcamalıydı.

***

Altta ve üstte büyük gayretler başladı bu defa. Herkeste hummalı bir çalışma. Varlık ve imkânlara ulaşmalar. Çocuklara büyük imkânlar… Artan maaşlarla bankalara gidip en iyi ev ve araba için krediler. Olsun canım pek de az neması. Faiz bile denmez (!) buna…

Nemelazımcılık başlamıştı bu ara. Hâlbuki gemi alttan deliniyordu. Varlık, giyim, kuşam, kocaman binalar ve artan zinalar… Sonra da livatalar…

‘Biz yemedik o yesin, biz giymedik o giysin, biz binmedik o binsin’ edebiyatı…

Sonuç!

Doymayan çocuklar…

Uyaranlar vardı ama kim takar? Herkes keyfine bakıyordu.

Gemi su almıştı. Küçük küçük delikler kocaman sular oluşturmuştu. Yukardakiler alttakilere onlar da onlara kızıyordu. Herkes birbirini suçluyordu. Akıllı birileri çıkmalıydı. Tıpkı Yunus’un (as)  kavmindeki akıllı adam gibi:

-Durun! Suçlamakla olmaz! Size söyledik bütün bunları ama dinlemediniz!

Önce topyekûn bir tevbe edelim. Rabbimizden af dileyelim.

İtiraf edip, dünyaya aldandık diyelim.

Anlayamadık, anlatamadık bilelim.

Görmüyor musunuz?

Çocuklarımız boğulmak üzere. Ne duruyoruz?

Bakın gemi elden gidiyor. İçindekiler aile ve çocuklarımız. Ve bütün değerlerimiz.

Neden söz dinlemediniz? Haydin delikleri kapamaya. Suları boşaltmaya. Beraberce yılmadan ve ümitsizliğe kapılmadan…

Münafıklara aldanmadan… Asıl onlara aldanarak başımıza geldi bütün bunlar. Gemi batmadan kurtarmak gerek. Nuh’un (as) gemisi gibi karaya selametle çıkmak gerek. Yoksa afetleri bitmiyor. Sallanıp duruyor.

Şimdi birlik ve beraberlik zamanı…

Haydin!

Muzaffer Dereli / Diriliş Postası

adminadmin