Köşe Yazıları
Giriş Tarihi : 04-07-2012 12:06   Güncelleme : 04-07-2012 12:06

Yöneticilerin Sorumluluk Düzeyi

Toplumsal, siyasal veya herhangi bir şekildeki örgütlenme en tepede bir yönetici ile çeşitli kademelerdeki alt yöneticiler ve elemanlardan oluşmaktadır

Yöneticilerin Sorumluluk Düzeyi
Toplumsal, siyasal veya herhangi bir şekildeki örgütlenme en tepede bir yönetici ile çeşitli kademelerdeki alt yöneticiler ve elemanlardan oluşmaktadır. Her bir alt yönetici emri altında bulunan bireylerden sorumlu olduğu gibi bir üst yöneticiye karşı da hesap ve bilgi vermek durumundadır. Kurum içi sorumluluk bu şekilde düzenlenmişken, kurumun dışa bakan yönü ise daha karmaşık ve ağır sorumluluk gerektirecek şekilde düzenlenmiştir. Ancak süreç içerisinde kurum içi işlerlik ve çelişkiler, dışa karşı duyulan veya duyulması gereken sorumluluğun da önüne geçmektedir. Hatta zamanla kurum dışı sorumluluklar yok sayılabilmektedir.
 
 
Kurumlar toplumu meydana getiren bireylerin gereksinimi olan mal ve hizmetleri oluşturan, resmi veya özel yapılardır. Varlıklarının temel sebebi, hizmet sundukları geniş kitlelerdir. Tek başlarına hiçbir önemi ve değeri olmayan bu kurum ve yöneticiler varlıklarını, hitap ettikleri bu kitleye muhtaçtırlar.
 
 
Kurumlar ve yöneticiler kendisini güven içerisinde ve vazgeçilmez hissettikleri durumda, hitap ettikleri kitleyi göz ardı etmekte, yok saymakta, tepeden bakmakta, hatta ağır bir şekilde ezmektedirler. Hizmet etmesi gerekirken efendilik taslayarak tepeden inmeci bir tavır içerisinde hareket etmektedirler.
 
 
Çağdaş dünyada var olan kurumlar insan ve müşteri odaklı çalışmaktadırlar. Stratejisini bu temel üzerine oturtan kurumlar daha başarılı olmakta, yadsıyan ve “herkes bana muhtaç” düşüncesi içerisinde olanlar, kurumlar ve yöneticiler çöplüğünde yerini almaktadır.
 
 
Toplumsal ve kurumsal ilişkiler birbirine muhtaçlık yanında karşılıklı sorumluluk temelinde gelişmektedir. Hiyerarşide yükseldikçe edinilen kariyer yanında sorumluluk duyulan kitle de hızla gelişmektedir. İnsanların can ve mal emniyetinin teslim edildiği veya güvenildiği kişi ve kurumlarda bu sorumluluk en üst düzeydedir. Ayrıca bu kurumlarda sabır ve tahammül düzeyinin de en üst düzeyde olması gerekmektedir. Asker, subay, doktor, hakim, savcı vs gibi mesleklerde bu özellikler olmazsa olmazlardandır. Aksi halde muhatap olunan kitleden bir fark kalınmayacağı gibi adaletin sağlanması noktasında da büyük bir zafiyetin yaşanılması kaçınılmazdır. Yöneticilik bakımından olaya bakıldığında ise farklı bir durum söz konusu değildir. Yönetici de sabır, tahammül ve anlayış gibi erdemler bakımından oldukça sağlam konumda bulunmalıdır. Yöneticinin yapacağı bir hata, sistemin tıkanmasına ve işlerliğinin kalkmasına neden olacaktır.
 
 
Bir kurumda görev alan elemanların sorumluluk düzeyi, yaptığı iş ve hitap ettiği kitle ile sınırlıdır. Yapılan göreve göre bu kitle on belki de bin kişidir. Bu kitlenin sayısı yapılan iş ve hizmete göre değişebilir. Ancak görev yapan alt bir yöneticinin sorumluluğu ise emrinde çalışanlar ile bu elemanların hitap ettiği tüm kitledir. Bu nedenle kurumsal örgütlenmede yukarı doğru gidildikçe kariyer artışı yanında sorumlu olunan eleman ve hitap edilen kitlede de önemli düzeyde bir artış bulunmaktadır.
 
 
İlçe düzeyinde yöneticilik yapanlarda sorumluluk duyulan kitle ilçe düzeyindeki halk olurken, il düzeyindeki yöneticilerde sorumluluk duyulan kitle bir şehrin tamamıdır. Ülke düzeyinde olayı ele alırsak, ülke çapında yöneticilik yapanların sorumluluğu da hitap ettiği kitle düzeyinde artmaktadır. Bu sorumluluk, yöneticilerin sorumluluğunu hissedip hissetmemesine göre değişmemektedir. Zira bu sorumluluk yürütülen görev ve bulunulan makam ile ilgilidir. Ayrıca sorumluğun varlığı yanında dozajı da çok önemlidir. İnsanların can ve mal emniyeti ile ilgili görev yürütülen kurumlarda sorumluluk daha da ağırdır. Zira yapılan en ufak bir hatanın bedeli bir kimsenin can veya mal kaybı ile sonuçlanacaktır.
 
 
Bir doktorun yanlış teşhisi veya kurumsal bir faaliyetteki eksikliği bir bireyin veya geniş bir kitlenin sağlığını kaybetmesine yol açabilir. Bir emniyet görevlisinin işindeki ufak bir ihmali çok büyük felaketlere sebep olabilir. Bir tarımcının yanlış zirai mücadele ilacı kullanımı pek çok insanın ciddi sağlık sorunları yaşamasına, gıda sektöründe üretim ve denetim aşamasında yapılacak en ufak bir hata pek çok kişinin önemli sorunlar yaşamasına neden olabilir. Bir ayakkabıcının veya tuhafiyecinin yaptığı hata belki çok ciddi sorunlara yol açmaz. Ancak yukarıda sayılan can ve sağlık ile ilgili olaylarda telafisi imkansız zararlar ortaya çıkabilir. Bu nedenle bu tip sektörlerde görev alan yöneticiler ile elemanların sorumluluğu oldukça yüksektir.
 
 
Sorumluluk düzeyi arttıkça kurumlarda da disiplinin en üst düzeyde olması gerekmektedir. Disiplinin gevşediği her noktada bir can tehlikeye girmiş demektir. Dünyevi hiçbir kaygı ve beklenti de bu canın karşılığı olamayacaktır. Ve bu sorumluluk insanlık adına bireylerde, ilkesel bazda da kurumlarda olmazsa olmazdır. Salt vicdanına karşı sorumluluk duyan yada öte dünya düşüncesinden dolayı vicdani ve ilahi sorumluk duyan kişilerin bu sorumluluğu hissetmesi beklenen bir olaydır. Ancak başta öte dünya düşüncesi olanlar olmak üzere pek çok insanın dünyevi hırs dolayısıyla bu endişeleri taşımayabileceklerini de göz ardı etmemek gerekir. Zira hayatın aldatıcı gerçeği, kariyer, çocukların geleceği, itibar görme veya para hırsı gibi dünyevi kaygılar zamanla insanların gözlerini perdeleyerek gerçeğin ta kendisini görmeyi sıklıkla engellemektedir. Hatta pek çok yönetici sorumluluk sahasının genişliğinin dahi farkına varamamakta, varmış olması da sorunların çözümüne katkı sağlamamaktadır. Bu nedenle her kademedeki yöneticilerin elemanlardan farklı olarak sürekli diri, uyanık, sorgulayıcı, araştırmacı, üretici, yönlendirici ve en önemlisi sorumluluk sahibi olmaları yöneticiliğin temel koşuludur.
 
adminadmin