Yaşamı bir bütün olarak alan dinin mensupları , edebiyatı nasıl parçalı düşünebilir ? Şiirinde ve nesrinde haramı , helali dahi sanat alanına sokan bir edebiyat anlayışının , parçalı bir edebiyat yaşamını kabul etmesi düşünülemez. Genelde dini olan ve olmayan ayrımı ; Hıristiyanlığın tahrifiyle beraber başlamıştır . Pozitivist dönem aydınlanması sonrası bize de sıçramıştır .
Cumhuriyet döneminde ortaya çıkan bu ayrım , sanatın bir çok dalında görünür olmuştur . Edebiyatımızda görülen dini ya da ladini ayrımı , süreç içersinde musiki gibi sanat dallarına da tesir etmiştir . Dini bir karşılığı olamayan ayrım , zamanla literatüre de girmiştir . Mehmet Fuad Köprülü , Cahit Öztelli , Pertev Naili Boratav gibi Cumhuriyet aydınları bu ayrışmaya hizmet eden tasnifler yaptılar . Dini tasavvufi ya da ladinî edebiyat gibi düz başlıklarla edebiyat dönemleri tespiti yaptılar ! Adlarından da anlaşılacağı gibi , dini ya da ladini ayrımı afaki bir tanımlamadır . Karşılığı olmayan ve ideolojik tanımlamalardır . Edebiyatımızın anlaşılmasına da hizmet etmemiştir . Yani Yunus dinî , Ümit Yaşar Oğuzcan lâdînî ( dünyevî) bir ozan mı oluyor ? Hayır . Her metnin özünde ahlaki veya dini bir manzume olabilir . Çünkü edebiyat dinin alanı dışında değildir .
YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ