Ailemiz Ve Biz

Ayhan ENGİN

28-01-2019 09:26

İnsan yaratılmışların en mükemmelidir. Allah (c.c) insanı akıl, izan ve irade nimetleri ile donatmıştır. Bütün varlıklar insanın dünya ve ahiret mutluluğuna ulaşması için emrine amade kılınmıştır. İnsana dünyayı imar edebilme güç ve kudretini veren yaratıcı, aynı zamanda dünyayı imar etme görevini de vermiştir.

 Aynı anne ve babadan yaratılan insanoğlu, çeşitli kabile ve milletlere ayrılmıştır. Dünyanın değişik bölgelerinde yaşayan insanların fizikî yapıları, karakterleri, yaşam tarzları, yaşadığı yerin coğrafi ve iklim şartlarına göre şekillenmiştir. İnsanların en küçük sosyal birliği aile, en büyüğü ise millettir. Her canlının huzur ve güven içinde yaşaması için bir yuvaya ihtiyacı vardır. İnsanın yuvası evi, milletin yuvası ise vatanıdır.

Milletler aynı dili konuşan, aynı dine inanan, ortak kültür ve tarihe sahip olan insanlar topluluğudur. Aile, günümüz dünyasında milletin çekirdeğidir. Aile kurumu insanlık tarihi ile yaşıttır. Aile bizim inanç, örf ve geleneğimize göre anne baba, büyük anne büyük baba ve çocuklardan oluşur. Ailenin temel görevleri ikidir. Birincisi insan neslinin devamı; ikincisi ise, toplumsal kültürü korumak ve yaşatmaktır. Sağlıklı nesillerin yetişmesi ve milli ve manevi değerlerin korunması için, güçlü ailelere sahip olmak çok önemlidir.

İnsanların dünyaya getirilmesinde, gelişiminin sağlıklı olmasında, kendisine, ailesine, içinde yaşadığı topluma karşı sorumlu ve yararlı bir kişi olarak yetiştirilmesinde temel görev aileye düşmektedir. Yapılan anket ve araştırmalara göre suçluların çoğu, sağlıklı bir aile yapısına sahip olmayan ya da problemli ortamlarda yetişmiş kişilerden oluştuğu anlaşılmıştır. Sokak çocuklarının, tinercilerin,  esrar ve uyuşturucu kullanan çocukların, hatta küçük yaşta suç işleyenlerin, hemen hepsinin, aile ocağından, anne baba şefkat ve merhametinden mahrum olarak yetişen çocuklardan oluştuğu istatistiklerle tesbit edilen bir gerçektir. İslam dini, ailenin sağlıklı ve mutlu bir şekilde kurulup yaşamasına büyük önem vermiştir. Bunun için de çeşitli tedbirler almıştır. Alınan bu önlemlerden bazıları şunlardır:

 1-İslam dini evlenmeyi teşvik etmiş, Allah’a daha fazla kulluk edebilmek için evlenmeyi ve aile hayatını, terk etmek isteyenleri bu düşünceden vazgeçirmiştir.

 2-Evlenmeyi kolaylaştırmış, evlenmenin şeklini, şartlarını ve maddî külfetini asgariye indirmiştir.

3-İstikrarlı, huzurlu ve mutlu bir aile hayatı için gereken bütün hukukî ve ahlakî düzenlemeleri yapmıştır.

 4-Çocukların eğitiminden ve geleceklerinden birinci derece de aileyi sorumlu tutmuştur.

 5-Aile bağlarına ve bu bağların gerektirdiği hukuk ve edebe riayet edilmesini istemiştir.

 6-İslam dini ailenin bir okul, bir ibadethane, sıcak ve aydınlık bir yuva ve sosyal ilişkiler birimi olabilmesi için öncelikle karı-koca arasında karşılıklı sevgi, saygı ve şefkatin bulunmasını emretmiştir.

 Ailenin sağlıklı bir şekilde kurulup, mutlu bir şekilde yürümesini öngören bu temel ilkelerden dolayı İslam toplumlarında aile önemli bir görev icra etmekte, hatta aile kültürümüz, kültürel mirasımızın büyük bir bölümünü meydana getirmektedir. Dinimizin ön gördüğü aile; kederde, kıvançta, darlıkta bollukta, iyi günde ve kötü günde aynı heyecanı paylaşan kalplerden meydana gelen bir yuvadır. Bu yuvada her dede bir Dede Korkut, her nine bir Nene Hatun, her baba bir Demir Baba ve her ana bir Fatımatüz Zehra gibidir. İnsanlar kendi ferdi benlik ve kişiliklerini, kendi sosyal çevrelerinde kazanırlar ve böylece hayatlarının manasını kendi milletlerinin tarihi içinde bulurlar. İnsan topluluklarını millet haline getiren objektif ve sübjektif faktörler vardır. Milleti millet yapan objektif faktörler vatan, ırk, dil ve din bağlarıdır. Sübjektif faktörler ise ortak bir geçmiş ve kader birliğine sahip olduğunu düşünen ve gelecekte de yaşama arzusuna sahip olan insanların meydana getirdikleri topluluklar. Bu anlayışa göre geçmişte yaşanan ortak acılar, kederler veya başarılar ve sevinçler, ortak tehlikelere karşı birlikte karşı koymuşlar, insanları birbirine bağlar ve onları millet haline getirir. Bu durumda milleti meydana getiren şey; “Birlikte acı çekmiş, sevinmiş ve birlikte umut etmiş olmaktır.”

 Bir vatanın yer üstü ve yer altı kaynaklarına O milletin maddî ve manevî değerleri denir. Ülkenin madenleri, göller, nehirler, ormanlar ve bitki örtüsü maddî değerleri; bir milletin ırkından, vatanından, tarihinden, kültüründen, dininden, örf ve âdetlerinden süzülüp gelen millî ve manevî duygu düşünce ve inançlarına ise, o milletin millî ve manevî değerleri denir. Bu değerler o milletin birlik, beraberlik sosyal yardımlaşma ve dayanışmasını ve millî kimliği ile tarih sahnesinde yer almasını sağlar. Bu değerlerden biri diğerine tercih edilemez. Bunlar zedelenirse milletin birlik ve beraberliği yara alır. Böyle durumda milletin bölünüp parçalanması söz konusu olur. Bir milletin, milletler arenasında saygın bir konumda olması için, o milletin sahip olduğu yer altı ve yer üstü zenginliklerini akla ilme ve fenne uygun olarak kullanması, o milletin milli ve manevi değerlerinin etrafında birlik, beraberlik ve kardeşlik duygu ve düşünceleri etrafında kenetlenmesi ile mümkündür.

 Bir milletin huzurlu olması, anarşi terör ve fitne belalarından emin olarak yaşaması da güçlü ailelerle mümkündür. Çünkü milleti meydana getiren fertlerin her biri, ailelerde doğup büyümekte, ilk terbiye ve eğitimini ailede almaktadır. Büyük şehirden köylere kadar tüm yerleşim yerlerinde gece yarısında sokaklar bomboştur. Sokaklarda sadece milletin emniyet ve huzurunu sağlamakla görevli olan, bekçi polis veya jandarma vardır. Fakat gece boş olan bu cadde, sokak ve meydanlar gündüz insanlarla dolar. Bu insanların her biride sabah evlerin kapısını açarak dışarı çıkar. O halde o evlerde yaşayan her aile, kapısından sokağa; iyi eğitilmiş, iyi terbiye edilmiş, helalı haramı, günahı sevabı, faydalıyı zararlıyı öğrenmiş, güzel ahlak sahibi, iyiliklerin mükafatlandırılacağı ve kötülüklerin cezalandırılacağı ahiret inancına sahip, kalp kırmanın günah olduğunu bilen, gerçek Müslümanlardan olmak için eliyle diliyle ve hareketleriyle kimseye zarar vermemeye özen gösteren insanları gönderirse, o şehirde o köyde birlik beraberlik kardeşlik ve huzur olur. Bu huzur ortamından istifade eden herkes de hayatından memnun ve mutlu olur. Aksi halde, her aile sokağa, bu güzel hasletlerden habersiz, “kudurmuş köpek” benzeri insanları salarsa, o zaman o yerlerde fitne terör ve anarşi olur, huzur bozulur, bundan da herkes zarar görür ve mutsuz olur. O halde milletin huzuru içinde güçlü ailelere ihtiyaç vardır.

 Bir milletin sağlam köklere sahip olması, bir takım sosyal olaylar karşısında sarsılmaz bir güç ve kudrete sahip olması da, inanç örf adet ve geleneklerine ve köklü geçmişine bağlı güçlü ve kuvvetli aile yapısına sahip olması ile mümkündür. Çünkü aile milletin çekirdeğidir. Binada temel ne ise, millette aile odur. Temel sağlamsa bina sağlam, temel çürükse bina da çürük olduğu gibi, aile güçlü ise millet güçlü, aile güçsüz ise millette güçsüzdür. Ailenin güçlü olmasının en başta gelen şartları şunlardır; Aile fertlerinin birbirine yalan söylememesi. Aile içinde hakka hukuka riayet edilmesi. Küçüklerin büyükleri sayması, büyüklerin küçükleri sevmesi. Dini ölçüler dahilinde ailenin çıkarlarının aile bireyleri tarafından korunması. Aile fertlerinin iyi eğitilmesi, sofrada haram yenilip içilmemesi ve Ailede mükellefiyet yaşına gelmiş herkesin, dini vazifelerini yapmak suretiyle, Allah’ a itaat ederek, o ailenin yaşadığı evi Peygamber tarifi ile “Dünya Cenneti” haline getirmesi.

 Allah bütün inananlara dünya cenneti olan evlerde yaşamayı nasip eylesin.

Selam ve dua ile…             

Ayhan ENGİN

DİĞER YAZILARI Hazinemiz Ahlakımızdır… 01-01-1970 03:00 Irkçılık Ve Milliyetçilik Üzerine 01-01-1970 03:00 Huzur mu istiyorsun? 01-01-1970 03:00 Ramazan’ı Yaşarken… 01-01-1970 03:00 Ramazan Yaklaşırken… 01-01-1970 03:00 Modern Dünya Ve Yalnızlık 01-01-1970 03:00 Gurbette Bir Düşünür; Yaşar Kaplan 01-01-1970 03:00 Arkadaşlar! 01-01-1970 03:00 Ölçüye İnanmak, Ölçülü Olmak 01-01-1970 03:00 Geldim Emmoğlu 01-01-1970 03:00 Başarılı olmak! 01-01-1970 03:00 Vietnam Notları 01-01-1970 03:00 Değerler Ve Din 01-01-1970 03:00 Avrupa İzlenimleri 01-01-1970 03:00 Gurbette Hayat -2- 01-01-1970 03:00 Gurbette Hayat… 01-01-1970 03:00 İnternet (ç)ağındayız! 01-01-1970 03:00 Çocuklarımız (2) 01-01-1970 03:00 Çocuklarımız 01-01-1970 03:00 Eş Arayanlara 01-01-1970 03:00 Tavsiyeler 01-01-1970 03:00 tövbede samimiyet 01-01-1970 03:00 Pişmanlık! 01-01-1970 03:00 Yaşamak! 01-01-1970 03:00 Esas duruş! 01-01-1970 03:00 Merhamet 01-01-1970 03:00 Yozlaşıyor muyuz? 01-01-1970 03:00 Güvenilir miyiz? Güvende miyiz? 01-01-1970 03:00 Hayırlısı Bakalım 01-01-1970 03:00 Komşu Komşu Hu Hu 01-01-1970 03:00 Genç adam! 01-01-1970 03:00 Kardeşime… 01-01-1970 03:00 Hadi evlenelim! 01-01-1970 03:00 Modern Dünyanın Hediyesi: Yalnızlık 01-01-1970 03:00 Kalp Temizliği/Tasavvuf 01-01-1970 03:00 Kardeşlik ahiret içindir! 01-01-1970 03:00