Köşe Yazıları
Giriş Tarihi : 20-04-2021 09:37   Güncelleme : 20-04-2021 09:37

Araf’ta Bir Arif vardı

Araf programına bu ismi veren bilerek mi bilmeyerek mi vermiş onu bilemem, ama önemli bir isim.

Araf’ta Bir Arif vardı

Malum Araf Kur’an’ın ifadesiyle günahları sevapları denk olan kimselerin mahşer sonrası  bir süreliğine  kaldığı cennet ile cehennem arasında bir yerdir olarak zikr ediliyor.

Bana karılsa dünya hayatı da bir Araf ve biz bu kısa hayatın sonunda ya Cennete ya da Cehenneme gideceğiz. Onun için Araf’a konuk olmak çok önemli olsa gerek, eğer sınavınızı iyi verip öyle yaşarsanız her gün bir adım daha Cennete yaklaşırsınız, sınavınızda başarısız olup yanlış üzerinde ısrarla yaşarsanız da her gün bir adım daha Cehenneme yakalaşmış olursunuz.

Bu işin manevi yönü, gelelim programın bu haftadaki konuğu Abdurrahman Kurt beye, Doğrusu Esra hanımın sorularına verdiği içten ve samimi cevaplarla hayata olumlu bir katkı yaptığına inanıyorum.

Konuşmasından “Güzel söz ve Hikmetle” dertleşmenin önemine vurgu yapması benim duyduğum en dolu ve en yerinde ifadelerden biriydi. Biz öyle bir dönemde yaşıyoruz ki, yalan dolanın bini beş para, politika çok kirlenmiş, haftalık, günlük, hatta saatlik yalanlarla algılar oluşturuluyor, olguların üstü örtülüyor. Şu anda öyle bir Türkiye’de yaşıyoruz, maalesef!

Konuşup tartışacağız,  Sezar’ın hakkı Sezar’a deyip doğruya doğru, yanlışa yanlış diyeceğiz, ama vakarımızı da muhafaza edeceğiz.

1924 sonrası ülkenin genelinde ve özellikle de Kürdistan coğrafyasında olup biten hadiseleri iyi anlamak, kavramak durumundayız. Kürt vatandaşlarımızın ruhen huzurlu olması için millet ve devlet olarak ne yapmamız gerekiyorsa yapmaktan geri durmayacağız.

Bu işler öyle gavur usulü, seküler mantıkla olabilecek işler değil, selam ve dua ile barışık bu değerleri yaşatacağız. Atalarımız öyle yaptı, biz de o yolda yürüyeceğiz.

Yavuz Sultan Selim kadar vatandaşlarına güveneceğiz, İdris-i Bitlisi kadar sabırlı ve anlayışlı olacağız. II.Mahmud’un merkeziyetçi ve ürkek yönetim tarzıyla, başlayan sıkıntı 1924 sonrası laik/ladini yönetim anlayışıyla devam etti.

Kimse Aslan parçası bu millete tilkinin postunu giydirmeye kalkmasın! Aslan tşlki postunda büzülmeyeceği gibi postu da yırtar, bu böyle biline. Zaten devlet ile millet arasındaki uyumsuzluk ondan kaynaklanıyor.

Yakın tarihte Diyabekir’in Dağkapı meydanında devlet adına Şeyh Sait ve Arkadaşlarından bir yiğidin özür dilemesi ile başlamasını beklediğimiz huzurlu bir hayatın startının verilmesi ve  hak ve adalet endeksinde dosdoğru yoluna devam etmesini bekliyorum.

Bu ülkenin ne HDP’ye, ne de MHP’ye ihtiyacı var. İleriye doğru emin adımlarla yürümek için en az Ak Parti kadar vizyon sahibi bir muhalefet partisine ihtiyacımız vardır. Başkanlık sistemi bunu gerektiriyor.

Bu ülke;

Yer altı, yer üstü kaynaklarıyla,

Yaşadığı dört mevsimiyle,

Şirin bir yarım ada oluşuyla,

Muadil gece ve gündüzüyle,

YAZININ DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ

Recep YAZGANRecep YAZGAN