Köşe Yazıları
Giriş Tarihi : 20-05-2021 06:11   Güncelleme : 20-05-2021 06:11

Aynalar; Ben ve Öteki…

Aynalar; Ben ve Öteki…

Necip Fazıl Üstad’ın ‘Aynalar’ şiirinde, aynanın karşısına geçerek hitap ettiği, hem kendisi ve hem de kendinin geçmiş suretidir.

“Aynalar, bakmayın yüzüme dik dik; İşte yakalandık, kelepçelendik! Çıktınız umulmaz anda karsıma, başımın tokmağı indi başıma. Suratımda her suç bir ayrı imza, benmişim kendime en büyük ceza! Ey dipsiz berraklık, ulvi mahkeme! Acı, hapsettiğin sefil gölgeme!”

Aynaya “işte yakalandık kelepçelendik” derken hem müşahhas olarak bir mahpusluktan ve hem de mücerred olarak aynanın sırrında hapsedilmiş olmaktan bahsediyor; aynalar zindan…

Çünkü aynanın hapsettiği suretler, hem asıl ve hem de asılın gayrıdır; hem o dur, hem o değildir…

Bunu İBDA Diyalektiği’nde Mirzabeyoğlu şöyle izah ediyor;

“Bir şeyin zıllı, aksi, gölgesi, hayâli ve aynadaki görüntüsü, kendi mahiyeti ile zıll ve aks olmayıp, kendilerini meydana getiren asılın mahiyeti ile zıll ve aks olmuştur; çünkü görüntünün ve gölgenin mahiyeti yoktur. Gölgede bulunan mahiyet, onu meydana getiren asıl şeyin mahiyetidir. O halde asıl, gölgesine gölgenin kendinden daha yakındır…”

YAZININ DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ

Recep YAZGANRecep YAZGAN