Siyaset
Giriş Tarihi : 23-05-2014 10:26   Güncelleme : 23-05-2014 10:26

Başbakan neden beni dinlemiyor?'

TOBB Genel Kurulu'nda Başbakan Erdoğan'ın ardından kürsüye CHP Lideri Kılıçdaroğlu çıktı. Konuşmasının hedefinde kendisini dinlemeden salondan ayrılan Başbakan vardı. Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan'ın ''Bana diktatör diyenler karşımda oturuyorlar'' sözüne şöyle yanıt verdi: ''Yasama ve yargı benim için ayak bağı diyen, anayasayı çiğneyen bir kişiye ne denir?''

Başbakan neden beni dinlemiyor?'
Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan'ın "Tayyip Erdoğan'a diktatör diyen ve şu an karşımda oturanlar var'' sözüne de şu sözlerle yanıt verdi:
 
''Güçler ayrılığı ilkesini reddeden bir kişiye ne denir? Benim için yasama yargı ayak bağıdır diyor. Ne denir buna? Sayıştay raporlarını getirtmeyeceksiniz, anayasal kurumu çalıştırtmayacaksınız, Cumhuriyet Halk Partisi'nin bilbordlara parasını ödeyerek vereceği ilanı yayınlatmayacaksınız, 'yasama ve yargı benim için ayakbağı' diyeceksiniz, sonra bu ülkede demokrasiden söz edeceksiniz, hukukun üstünlüğünden söz edeceksiniz. Bunlar doğru değil değerli arkadaşlar.''
 
Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından öne çıkan satır başları şöyle:
 
''Hepinizi en içten saygılarımla selamlıyorum. Geçen yıl davet edilmediğim için gelememiştim bu yıl davet edildim geldim. Geldiğim için mutluyum. Saygın her devletin protokol kuralları vardır. Konuşmalar hangi sırada yapılır. Anayasa Mahkemesi'nde protokol kuralları uygulanır, Danıştay'da protokol kuralları uygulanır, Kutlu Doğum Haftası, Mevlana'yı anma törenlerinde protokol kuralları uygulanır, neden TOBB'a gelince protokol kuralları uygulanmıyor.
 
Eğer TOBB'un yöneticileri korkuyorlarsa korkmasınlar bu ülkede cumhuriyet ve demokrasi var. Neden korkuyorlar? Desinler ki kusura bakma sayın başbakan sizin koyduğunuz devletin koyduğu protokol kuralları var. Konuştu ve ayrıldı. Neden dinlemiyor? Cesaret edemiyor.''
 
Kılıçdaroğlu, 17 Aralık ve Soma'daki maden faciasını hatırlatarak şu eleştirilerde bulundu:
 
''Uygar bir ülkenin devlet adamları ile uygar olmayan ülkelerin devlet adamları arasında fark vardır. O da şudur birinde önce risk analizi yapılır. O riskler giderilir sonra işçi girer. Biz ne yapıyoruz. Kervan yolda düzülür. Öldükten sonra önlem alıyoruz. Devlet dediğimiz aygıtla hükümet farklıdır.
 
İhale yasası 33 kez değiştirildi. 17 Aralık operasyonu darbe diyorlar. Kim darbe yapıyorsa gelin birlikte mücadele edelim. Bu ülkeden darbeler bitmek zorundadır. Söyledim. Sivil birisi başbakan olmalı evet söyledim.
 
Bana sordular, 'eski bir genelkurmay başkanı cumhurbaşkanı adayı olursa destekler misiniz', sivil birisi olması gerektiğini söyledim, yanlış mı söyledim, benim görüşüm bu. 'Sen de sivilsin, ben de sivilim' diyor. Ben zaten sana bir şey demedim ki ama sen üstüne alınıyorsun, neden  Çünkü bizi dinlemiyor, ne söylerse 'bunlar mutlaka menfi bir şey söyler' takılmış eskilere. Dünya değişti, insanlar değişti, Türkiye değişti, hepimiz değiştik.
 
Biz elbette halkın cumhurbaşkanı seçmesini istiyoruz. Cumhurbaşkanı şaibeli olmamalı, öfkeyi sanat olarak kullanmamalı, halkı kucaklamalı, sade olmalı, güzel bir dil kullanmalı, herkese eşit mesafede olmalı, bağımsız ve tarafsız olmalı, devletin bütün kurumlarını uyum içerisinde çalıştırmalı, halkın adamı olmalı. Cumhurbaşkanı böyle olmalı, biz böyle istiyoruz. Yanlış bir tartışmayı yapıyoruz; 'Ali mi olsun cumhurbaşkanı, Veli mi olsun ' niye onları tartışıyoruz? Önce cumhurbaşkanın niteliklerini tartışmalıyız.
 
Dinlemedi dinleseydi eminim yine kalkıp gidecekti ama senin bakanının koluna 700 milyar liralık kol saatini darbeciler mi taktı. Senin bakanının çoluk çocuğunu Umre'ye darbeciler mi götürdü? 18 Nisan'dan 17 Aralık'a kadar neden müdahale etmedin? Bakanların çocuklarının yatak odalarına 7 para kasasını para sayma makinalarını içindeki dolarları Euro'ları darbeciler mi koydu? Kim darbe yapıyorsa hep beraber karşı çıkarız. Ama kimse rüşvet olaylarını darbe diye karşımıza çıkarmasın. Girmeyecektim burada bu konulara girdim. Tekrar sizden özür dilerim değerli arkadaşlar.
 
17 Aralık'la ilgili bir arkadaş tutuklandı sonra dışarı çıktı. Cari açığın yüzde 15'ini Rıza Sarraf tek başına kapatıyormuş. 2011 yılında sadece kira geliri var 21 bin 800 lira vergi vermiş. 2013 yılında ticari kazancı için 133 bin lira vergi vermiş. Rıza Sarraf da bir darbeci mi? 'Ben diktatör olsaydım sen gezemezdin' diyor. Zaten bizi rahat bırakmıyorsun ki telefonlarımızı dinliyorsun, çoluk çocuğumuzu dinliyorsun.''
 
adminadmin